Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Affeden kaybetmez By: sumeyye Date: 30 Temmuz 2010, 13:59:25
Affeden Kaybetmez!


En uzun yolculuðun Edirne’den Kars’a olduðunu düþünürsek yanýlmýþ oluruz

En uzun yolculuk beynimizden yüreðimize yaptýðýmýz yolculuktur Üzücü bir olay karþýsýnda aþaðýdan, yukarýdan, saðdan, soldan düþünerek, çeþitli yorumlar yaparak zihnimizi çatlatýrcasýna yorarýz Olaylarý siyah ya da beyaz çerçeveler içerisine oturtmaya çalýþarak ara renklerden þiddetle kaçýnýrýz Hâlbuki insan iliþkilerinde siyah ya da beyaz çerçeveye yerleþtirilebilecek olaylar çok sýnýrlýdýr Gri, pembe, yeþil, mavi gibi diðer ara renklere de ihtiyacýmýz vardýr Özellikle bize yapýlan haksýzlýklar karþýsýnda, canýmýzý acýtan olaylarý yorumlarken onlarý siyah ya da beyaz çerçeveler dýþýndaki çerçevelere yerleþtirmek bizi müthiþ rahatlatacaktýr Karþýmýzdakini «kötü» addedip siyah bir çerçeveye, kendimizi de «iyi» addedip beyaz bir çerçeveye yerleþtirmek gerçekte problemi çözmeyecektir Belki de sadece peygamberleri beyaz çerçeveler içine yerleþtirebiliriz Diðer tüm insanlar için kendimiz de dâhil hep ara renklere ihtiyacýmýz vardýr

Ve bu rengârenk çerçevelere insanlarý ve olaylarý yerleþtirirken mantýðýn merkezi olan beynimizden; inancýn, sevginin, mâneviyatýn merkezi olan yüreðimize yolculuða çýkmamýz gerekecektir Çok büyük bir nimet olan akýl ve mantýk hiçbir zaman tek ve yegâne nimet deðildir

Canýmýzý acýtan, üzen ve hattâ hayatýmýzý etkileyen/deðiþtiren kýrýcý söz ve davranýþlar karþýsýnda affedici olabilmek çoðu zaman mantýðýmýza, kaybettiðimizi kabullenmek gibi gelse de gerçekte yüreðimize onu özgürleþtirdiðimiz, aðýrlýklardan kurtardýðýmýz hissini verir Ki bu gerçekten de böyledir çünkü affedememek, suçlamak, kinlenmek, öfkelenmek hayat enerjimizi tüketerek, hayat kalitemizi düþürür


Fakat insanlarý ve olaylarý siyah/beyaz çerçeveler dýþýndaki çerçevelere yerleþtirerek onlarý affedebilmek için, beynimizden yüreðimize yapmamýz gereken bu yolculuk benliðin patiska yollarýnda çok uzun sürer; zamana ve sabra ihtiyaç vardýr Affedebilmenin aslýnda insaný ne kadar çok hafiflettiðini öðreten güzel bir hikâye vardýr:

Öðretmen bir gün derste öðrencilerine bir teklifte bulunur:


“Hayatý tecrübe ederek öðrenmek ister misiniz?”


Öðrenciler çok sevdikleri hocalarýnýn bu teklifini tereddütsüz kabul ederler «O zaman» der öðretmen «þimdi yarýnki ödevinize hazýr olun Yarýn hepiniz birer plastik torba ve beþer kilo patates getireceksiniz!» Öðrenciler, bu iþten pek bir þey anlamazlar

Ama ertesi sabah hepsinin sýralarýnýn üzerinde patatesler ve torbalar hazýrdýr Kendisine meraklý gözlerle bakan öðrencilerine þöyle der öðretmen: «Þimdi, bugüne dek affedemediðiniz her kiþi için bir patates alýn, o kiþinin adýný o patatesin üzerine yazýp torbanýn içine koyun» Bazý öðrenciler torbalarýna üçer beþer tane patates koyarken, bazýlarýnýn torbasý neredeyse aðzýna kadar dolmuþtur Öðretmen, kendisine; «Peki þimdi ne olacak?» der gibi bakan öðrencilerine ikinci açýklamasýný yapar: «Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbalarý yanýnýzda taþýyacaksýnýz Yattýðýnýz yatakta, bindiðiniz otobüste, okuldayken, sýranýzýn üstünde, hep yanýnýzda olacaklar»

Aradan bir hafta geçmiþtir Hocalarý sýnýfa girer girmez, denileni yapmýþ olan öðrenciler þikâyete baþlarlar: «Hocam, bu kadar aðýr torbayý her yere taþýmak çok zor Hocam, patatesler kokmaya baþladý Vallahi, insanlar tuhaf bakýyorlar bana artýk Hem sýkýldýk, hem yorulduk!»

Öðretmen gülümseyerek öðrencilerine þu dersi verir:

«Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asýl kendimizi cezalandýrýyoruz Kendimizi rûhumuzda aðýr yükler taþýmaya mahkûm ediyoruz Affetmeyi karþýmýzdaki kiþiye bir lütuf olarak düþünüyoruz, hâlbuki affetmek en baþta kendimize yaptýðýmýz bir iyiliktir»

Fakat beynimizden yüreðimize yaptýðýmýz bu zorlu yolculuk sonucunda affetmeyi baþarabildiðimizde karþýmýzdaki kiþinin davranýþlarýný onayladýðýmýzý düþünmemiz yersizdir Çünkü affetmek sadece geçmiþin günümüzdeki yýkýcý etkisini kaldýrmaktýr Affetmek; «Yaptýðýný onaylamýyorum, yanlýþ buluyorum, belki de kendimi özür dilemeni gerektirecek kadar suçsuz görüyorum, fakat canýmý çok acýtmasýna raðmen bundan senin habersiz oluþuna, umursamaz oluþuna o kadar çok acýyorum ki bu yüzden senin affedilmen gerekir diye düþünüyor ve hissediyorum» diyebilmektir

Affetmek unutmak da deðildir Unutmamalýyýz da Yaþadýklarýmýz, bizi çok üzmüþ olsa da kazandýðýmýz tecrübelerdir O kiþiyle olduðu kadar baþka kiþilerle de olan iliþki ve iletiþimimizde de bir daha böyle tatsýzlýklarýn yaþanmamasý için neler yapabileceðimizi öðretmiþtir o acý hâtýraOlayý hatýrlamak fakat duygu depomuzu boþaltmak gerekir Bunun için de bu tür olaylarý bir bakýma, beynimizden yüreðimize doðru yolculuða çýkarak, kaderin cilvesidir diye telâkkî etmek zihnimizi ve yüreðimizi rahatlatacaktýr
Affedebilmek için ilk ve tek yapabileceðimiz þey sabýrlý olmaktýr elbet


Sabredebildiðimiz sürece öfkemize ve kinimize hâkim olabilir, zamaný lehimize çevirebiliriz Fakat bazen öyle anlar olur ki kiþi þiddetle uðradýðý haksýzlýða misliyle karþýlýk vermek ister Böyle durumlarda misliyle olduktan sonra hiç kimsenin itiraz hakký olamaz çünkü buna Rabbimiz de müsaade etmiþtir:


“Kim zulme uðradýktan sonra hakkýný alýrsa, böyle hareket edenlerin aleyhine bir yol (mes’ûliyet) yoktur (onlar kýnanamaz ve cezalandýrýlamaz)(Þûrâ, 41)


Özellikle affedilecek kiþiyi affettiðimiz takdirde bu onun ayný davranýþý tekrarlamasý neticesini doðuracaksa burada af deðil misliyle olmak þartýyla buna karþýlýk vermek daha doðru olacaktýr Buna haksýzlýk edene bir ders vermek de denebilir Yine de âyetin devamýnda:


“Kim sabreder ve affederse þüphesiz bu hareketi yapýlmaya deðer iþlerdendir” (Þûrâ, 43) diye buyururken Rabbimiz bize affetmenin faziletini iþaret ediyor olsa gerektir Sabretmek ve affetmek þüphesiz sâlih amellerdendir Rûhu özgürleþtirir, benliði köreltir
Fakat bir de üstün ahlâk sahibi olan kiþilerin kendilerine yapýlan haksýzlýklar, acý ve üzücü olaylar karþýsýnda takýndýðý tavýr vardýr ki bu hakikaten takdire þayandýr Bu kiþiler hakkýnda Rabbimiz:

“Ýyilikle kötülük bir olmaz Sen (kötülüðü) en güzel bir tavýrla önle O zaman seninle arasýnda düþmanlýk bulunan kimse, sanki yakýn bir dost olurBu haslete ancak sabredenler kavuþturulur Buna ancak (hayýrdan) büyük pay sahibi olan kimse kavuþturulur” (Fussýlet, 34-35) buyurur


Kötülüklere misliyle karþýlýk vermenin ya da affetmenin dýþýnda bir de iyilikle karþýlýk vermek vardýr ki bunu da hakikaten herkes beceremezBunu ancak hayýrdan büyük pay sahibi olan kiþiler baþarabilir


Ne mutlu öyle olamasa da olmak gayreti içinde olanlara! Aklýn zincirlerini kýrýp uzun yolculuklar sonucu yüreðin sahillerine ulaþarak gerçek özgürlüðü tadanlara!





Aynur Tutkun

radyobeyan