Makale Dünyasý
Pages: 1
Yol bu yoldur By: sumeyye Date: 30 Temmuz 2010, 11:54:23
Yol Bu Yoldur


Büruc suresinde anlatýldýðý gibi Ashab-ý Uhdud olayý, her yerde ve her kuþakta insanlarý Allah’a davet eden mü’minlerin üzerinde durup düþünmesi gereken önemli bir hakikattir

Kur’an mü’minler için yol iþaretleri çizmekte ve gayb aleminde, örtüler altýnda Allah’â gizlediði, yol boyunca karþýlaþmalarý olasý ihtimallere onlarýn benliklerini hazýrlamaktadýr

Uhdud ashabý, Rab’lerine inanmýþ ve imanlarýný herþeyden yüce tutmuþ bir cemaatin öyküsüdür Bu mü’minler, ‘hakk’a ve aziz, hamid olan Allah’a inanma özgürlüklerini insanlarýn kendi onurlarý ile yaþama haklarýný gaspeden; insanýn Allah katýndaki üstünlüðünü alaya alan, insanlara ettikleri dayanýlmaz iþkencelerle eðlenen, insanlar alevler içerisinde kývrandýðý sýrada onlarýn bu durumuna bakýp zevk alan sadist zalim, hain düþmanlarýn baskýlarý ve iþkenceleri ile karþýlaþtýlar

Bu kalplerdeki iman, o iþkence ve baskýlar üzerine yükseldi, kalplerdeki iman yaþamaya karþý zafer kazandý Taðuti diktatörlerin tehditlerine aldýrmadý, dinlerinden dönmeye yanaþmadýlar Ýmanlarý uðruna ateþte yandý ve öldüler

Bu Ashab’ý Uhdud olayýnda mü’minlerin ruhu bütün korkulara, bütün tüm dünyevi acýlara karþý; dünyanýn ve dünya hayatýnýn bütün albenilerine karþý; imtihana, iþkencelere karþý, bütün çaðlarda, topyekün insanlýðýn þeref duyacaðý türden bir zafer kazanmýþlardýr Ýþte asýl zafer budur

Nedenler farklý da olsa insanlarýn tümü eninde sonunda ölür Fakat insanlarýn hepsi böylesi bir zafer kazanamaz; böylesi bir yüceliðe ulaþamaz; böylesi bütün dünyevi baðlardan tamamen kurtulup mutlak özgürlüðü kazanamaz; böylesi yücelere, doruklara kanatlanamaz

Yüce Allah iman,itaat karþýlýðý, belalara sabretme, yaþamýn dayanýlmasý zor deneylerine, acýlarýna karþý sabretmenin bedeli olarak mü’minlere kalp dinginliðini vaadetmiþtir:

“Onlar inanan ve Allah’ý zikretmekle kalpleri dinginliðe kavuþan kimselerdir Ýyi bilin ki, kalpler ancak Allah’ý zikretmekle dinginliðe ulaþýr” (Ra’d, 13:28)


Bu ödül “Rahman” sýfatýný taþýyan yüce Zat’ýn sevgisinin ve hoþnutluðunun bir göstergesidir Kur’an þöyle bildirmekte:

“Ýnanýp salih amel iþleyenler için Rahman gönüllerde bir sevgi yaratacaktýr”

Bu ödül, ayrýca “Mele-i Ala” da anýlmaktadýr

Resulullah þöyle buyuruyor:

“Bir kulun çocuðu öldüðünde Cenab-Hak meleklere: Kulumun yavrusunun canýný aldýnýz mý? Diye sorar Onlar da evet derler Cenab-ý Hak: Onun canýnýn biricik meyvesini kopardýnýz mý? Diye sorar Onlar da: evet cevabýný verirler Bunun üzerine devamla Cenab-ý Hak: Bütün bu yaptýklarýnýz karþýsýnda kulum ne söyledi? Diye sorar Onlar da þu cevabý verir: sadece hamdetti ve Ýnna lillahi ve inna ileyhi Raciun (yani, Allah’tan geldik, ve yine O’na döneceðiz) dedilerBunun üzerine Cenab-ý Hak þu emri verir meleklere: Bu kulum adýna cennette bir köþk yapýn ve adýný “Hamd Köþkü” olarak koyun” (Hadisi Tirmizi kaydetmiþ)

Mücadele boyunca mü’minler kurtulamadýðý, yaptýklarýndan ötürü kafirlerin cezalandýrýlmadýðý bu tür olaylarýn vukuu kaçýnýlmazdýr Bu tür olaylarýn ve örneklerin Kur’an tarafýndan anlatýlmasýnýn baþlýca amacý, Allah’a davet yoluna baþ koyan mü’minlerin benliklerine, Allah’a gitme yollarýnda bazen böylesi trajik bir sonuca insanlarý davet edebileceklerini, bu konuda kendilerinin yapacak hiçbir þeylerinin olmadýðý; kendi durumlarýnýn ve akide ile ilgili durumunun tamamen Allah’a ait olduðu düþüncesini yerleþtirmektedir

Mü’minlerin emeklerinin karþýlýðý olarak aldýklarý birinci derecede önemli ücretler kalpte dinginlik, bilinçte yükseklik, düþüncede estetik, dünyevi bütün albeni ve engellerden kurtulma, bütün durumlarda korku ve sýkýntýlardan kurtulup tam bir özgürlüðe kavuþmaktadýr

Ýkinci aþamada alacaklarý ücret ise “Mele-i Ala” da anýlmak, övülmek, onurlandýrýlmak ve bundan sonra bu küçük dünya ve onunla ilgili basit deðerlerden, nesnelerden uzaklaþmak; bunlardan daha büyük ücret olarak ahirette kolay bir hesap verme ve büyük nimetlere ulaþmak; son tahlille de bunlarýn tümünden çok daha önemli, çok daha deðerli olan Allah’ýn rýzasýný kazanmak; yeryüzünde Allah’ýn kader ve kudretini yerine getirme hususunda bizatihi Allah tarafýndan seçilmiþ olmaktadýr; yüce Allah yeryüzünde dilediðini onlar aracýlýðý ile yapmaktadýr

Resülullah’ýn eðitim etkinlikleri, Kur’ani direktiflerle paralel yürümüþtü Yürekleri ve bakýþlarý cennete yöneltmiþ, Allah’ýn dünya da ve ahirette dilediðinin yapmalarýna izin verdiði iþleri icra etmekle görevlendirildikleri için , baþlarýna gelecek olaylar karþýsýnda sabýrlý olmaya çaðýrmýþtýr

Nitekim Rasülullah, Mekke’de Ammar’ýn anasýný-babasýný dayanýlmaz iþkenceler altýnda gördüðünde onlara sadece þunu söylemiþti:

“Ey Yasir ailesi! sabýr! Bu çektikleriniz karþýlýðýnda size vaad edilen ödül cennettir”

Kur’an, ilahi emaneti yükleyeceði yürekleri, bu emaneti taþýyacak nitelikte yetiþtirip hazýrlar Bu kalpler öylesine zinde, öylesine güçlü ve öylesine bilmediði þeylerden kendisini soyutlamalýydý, öylesine özverili ve kendisini vermiþ olmalýydý ki, yeryüzünde baþýna gelebilecek her türlü belaya katlanabilsin, ahiretten baþka bir amacý olmasýn, Allah’ýn rýzasýný kazanmaktan baþka bir ücret beklemesin Bu yürekler öylesine eðitilmiþ, öylesine hazýrlanmýþ olmalýydýlar ki, dünyadan pay alma , kötülük görme, dünyevi nimetlerden mahrum kalkma iþkence görme ta ki ölüme varýncaya dek dünyasal olan her þeyden ilgilerini kessinlerDünyevi olan yakýn erimli ödüllendirmelerden bile velev ki bu ödül davet etkinliklerinin zafere ulaþmasý Ýslam’ýn ve müslümanlarýn kafirler karþýsýnda üstünlük saðlamasý biçiminde olsun Ya da aziz olan takdirin önceki hak yalanlayýcýlarýna (Ad, Semud, Nuh kavimleri gibi örneðin) yaptýðý gibi, þimdi de zalimleri yaptýklarýndan ötürü hemen yakalarýndan yapýþýlýp, cezalandýrýlmalarý þeklinde olsun bu ödüllendirme olayý Bunlarýn hiçbirisinin kýymeti harbiyesi olmamalýdýr o eðitilmiþ yüreklerin katýnda

Kesinlikle hiçbir aldanmaya uðramadan bu yolun iþaretlerini onlara gösterecek; sonuç ne olursa olsun bu yolda sonuna kadar yürümeye azmetmiþ kimselerin adýmlarýný saðlam basmalarýný (emin adýmlarla yürümelerini) saðlayacaktýr Bu aþamadan sonra artýk, Cenab- Hak davet ve onlar hakkýnda neyin olmasýný takdir etmiþse o olur Kanla, kesik baþla parçalanmýþ bedenlerle ve alýn terleri ile döþenmiþ yollarýnda yürürken kesinlikle dünyasal bir zafere, galibiyete ya da “hak” la “batýl” ýn arasýnýn bu dünyada kesin olarak ayrýlmasýna iltifat etmezler

Bu savaþ ne siyasi, ne iktisadi, ne de ýrksal bir savaþtýr þayet bu öðelerden birisine dayalý savaþ olsaydý, sorun kolaylýkla çözümlenebilirdi Fakat savaþ herþeyden önce bir “iman” savaþýdýr; ya küfür veya iman; ya Ýslam ya da cahiliyye bunlarýn üçüncü alternatifi yok

Evet bu bir akide sorunudur, bir inanç savaþýdýr Mü’minler düþmanlarý ile karþý karþýya geldikleri her yerde ve her zamanda bu hakikatin kesinlikle bilincinde olmalýdýrlar Çünkü düþmanlarýnýn onlara saldýrmalarý sadece “Aziz” ve “Hamid” olan Allah’a iman etmeleri, sadece O’na ihlasla itaat etmeleri ve boyun eðmeleri yüzündendir

Mü’minlerle, onlarýn düþmanlarý arasýndaki ezeli ve ebedi savaþýn þeklini deðiþtirme giriþimine günümüzde, hristiyan dünyasýnýn, savaþýn hakikatý hakkýnda bizi kandýrmalarýnda tanýk olmaktayýz Tarihe yalan söyleterek, Haçlý Savaþlarý’nýn sadece sömürgeciliðin önüne set çekmek için yapýlan savaþlar olduðuna bizi inandýrmaya çalýþmaktadýrlar Hayýr kesinlikle böyle bir þey söz konusu deðildir Aksine daha sonralarý ortaya çýkan sömürgecilik olgusu, ortaçaðda vuku bulan haçlý seferlerinin benzerlerini gerçekleþtiremedikleri haçlý ruhunun bir maskesinden öteye bir þey deðildir Bu haçlý ruhu, tarihi süreç içerisinde, çeþitli etnik kökenli müslümanlarýn komutasýnda teþekkül eden iman kayasýna çarparak paramparça olmuþtur Bu komutanlar arasýnda “Kürt Selahaddin” “Memlüklu Turan Þah” gibi çeþitli etnik kökenlere baðlý komutanlar vardý Ne var ki bunlarýn hepsi etnik kökenini unutarak akidesini ön plana çýkarmýþ ve akide sancaðý altýnda zafere eriþmiþtir!

O halde: “Mü’minler sýrf aziz ve hamid olan Allah’a inandýklarý için o zalimler onlardan öc aldýlar” (Büruc, 85:8)

Yüce Allah doðru, tuzakcý ve hilekarlar ise yalancýdýr


Yoldaki Ýþaretler Kitabýndan Seyyid Kutub

radyobeyan