Sizden Gelenler (Tasavvuf)
Pages: 1
Hangi ilim By: sumeyye Date: 24 Temmuz 2010, 16:18:36
HANGÝ ÝLÝM?


Ýlmin, bilmenin önemini vurgulamayan hiç bir dinî sohbet, hiç bir tartýþma yok Ýman ve yaþantýyla ilgili her konu dönüp dolaþýp ilme, bilgiye baðlanýyor Anlýyor ve kabul ediyoruz; bilmekle, öðrenmekle yükümlüyüz
Ama neyi?

Yaþadýðýmýz çaða “bilgi çaðý” deniyor Gazeteler, kitaplar, dergiler, bilgisayar, internet ve her türünden kitle iletiþim araçlarý ile bir bilgi saðanaðý altýnda yaþýyoruz Hayatýmýzla ilgili veya ilgisiz her konu üzerine, müthiþ vurgular yapýlýyor Herkese göre kendi sunduðu bilgi çok önemli, hatta en önemlisi Ve biz sade insanlar, neyi ne kadar öðreneceðimizi þaþýrmýþ olarak bir selin önünde sürüklenip gidiyoruz

Sonuçta öyle bir hale geldik ki, artýk hayatî bilgilere de kayýtsýzýz Oysa bilgiye kayýtsýzlýk hayata, hayatýn ötesine kayýtsýz kalmak demek

Bir müslüman olarak bu konuyu yerine oturtup, beynimizi ve kalbimizi bir düzene sokmamýz gerekiyor Ancak bu þekilde dünyamýzý ve dünya sonrasý yaþantýmýzý düzene koymuþ ve riskten korumuþ oluruz

Herkese Farz Olan Ýlim

“Þüphesiz, ilim öðrenmek erkek-kadýn her müslümana farzdýr” (Beyhakî, Ýbnu Mâce, Tabarâni, Heysemî) hadisini her müslüman biliyor; ancak farz olan bu ilmin hangi ilim olduðu tam olarak bilinmiyor

Hadis, farz-ý ayn ilimden bahsetmektedir Farz-ý ayn ilim, her müslümanýn bizzat öðrenmesi ve bilmesi gereken ilimdir Bu ilmi ona farz kýlan Allahu Teâlâ ve O’nun Rasulü’dür Akýllý olup büluð yaþýna ulaþan her müslüman bu ilimlerden sorumludurÇünkü bu durumdaki bir insan, iman ve ibadetle yükümlüdür Helâl ve harama dikkat etmesi gerekmektedir Görevli melekler tarafýndan amelleri yazýlmaya baþlanmýþtýr Amele yükümlü olan bir kimseye ilk gereken iþ, yapacaðý iþin ilmini öðrenmektir

Temel kaide þudur: Yapýlmasý farz olan bir þeyin ilmini bilmek de farzdýr Bu þeyleri temelde üç ana gruba ayýrabiliriz: (Gazâli, Ýhyâ, I, 25)

* Ýnanýlmasý þart olan esaslar
* Yapýlmasý icap eden farzlar
* Terkedilmesi gereken haramlar

Bunlarla birlikte vacip, sünnet, mendub, müstehab, mübah, mekruh ve müfsid olan ameller mevcuttur ki, onlarýn bilinmesi farzlardan sonra gelir

Önce Ýmanýn Bilgisi

Farz olan ilimlerin baþýnda, imanla ilgili konular gelir Bunlara kýsaca akâid ilmi denir Allahu Teâlâ’nýn zat ve sýfatlarý, peygamberler, kitaplar, melekler, kader, kaza, ahiret, hesap, ceza, Cennet, Cehennem gibi konular, bu ilmin esasýný oluþturur Bunlarýn gerçeði her müslüman tarafýndan bilinmelidir Bu esaslara topluca ve kýsaca iman etmek, mü’mini mesuliyetten kurtarýr Ancak her birini derince incelemek, bildiklerini yakîn hâline getirmek, taklidi tahkike çevirmek, iman ettiklerini görürcesine kabullenmek, yapabilenler için büyük bir fazilettir

Akâid ilmi temelde kalbin iman ve kabulüyle ilgilidir Bu kabul ve teslimiyet her kalpte ayný seviyede deðildir Kalbin, manevi yönden sýhhat ve hastalýk durumuna göre bu ilimdeki hazzý ve nasibi deðiþir Yani iman nuru ve kalbin þuuru artar ve eksilir

Kalple ilgili ilimler sadece imanla ilgili konular deðildir Kalpte meydana gelen ve kalple iþlenen bir çok büyük günah vardýr ki, onlarý bilmek ve kalbi onlardan temizlemek de farzdýr Þirk, riyâ, kibir, ucub, hased, aþýrý dünya sevgisi, cimrilik, tamah, insanlarý küçümseme gibi hastalýklar bunlarýn baþýnda gelir Ýnsanlarýn çoðu, bunlarý ihmal eder, yeterince öðrenmez Hatta bunlarý öðrenmenin farz olduðunu çoðumuz bilmiyor Onun için çok kimse, namazýn zahirî bütün farz ve edeblerini öðrendiði halde, batýnî (kalbimizle ilgili) farzlardan huþû ve huzuru hiç önemsemez Ayrýca, namazýn sevap ve faziletini ortadan kaldýran gösteriþ, amelini beðenme, ameline güvenme, yaptýklarýyla övünme, gaflet gibi mânevi hastalýklara hiç aldýrýþ etmez, onlarý tedavi yoluna gitmez

Allâme Ýbn-i Âbidin (RhA), “Reddü’l-Muhtâr” adlý meþhur fýkýh kitabýnda bu konuya þöyle dikkat çekiyor:

“Ýhlasý öðrenmek, ucbu, hasedi ve riyâyý bilmek farz-ý ayndýr Kibir, cimrilik, kin, hile, gazap, düþmanlýk, tamah, böbürlenme, hiyânet, yaðcýlýk, hak söze karþý kibretmek, kalp katýlýðý, uzun emelli olmak gibi kötü ahlâklar da ayný hükümdedir Ýmam Gazâlî’nin belirttiði gibi, hiç kimse bunlardan tamamen kurtulmuþ deðildir Bu durumda, onlardan herhangi birine müptelâ olan insanýn onu öðrenmesi ve tedavi edip kalbinden gidermesi farz-ý ayýndýr Bu da ancak, onlarýn ne olduðunu, sebeplerini, alâmetlerini ve tedavi yollarýný bilmekle mümkün olur Çünkü, kötülüðün ne olduðunu bilmeyen kimse, içine düþer” (Ýbn-i Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, I, 126)

Þâfiî fakihlerinden Allâme Ýbnu Hacer el-Heytemî’nin de dikkat çektiði gibi; (Ýbn-i Hacer el-Heytemî, ez-Zevâcir an Ýktirâfi’l-Kebâir, I, 49) kalpte iþlenen bâtýnî günahlar, azalarla zahirde iþlenen günahlardan daha tehlikeli, daha devamlý ve daha tesirlidir Çünkü þirk, riyâ, kibir ve hased gibi batýnî günahlar, iþleyeni zalim ve fasýk yaptýðý gibi, ayný zamanda iyi amelleri de yok eder Diðer günahlar arada bir yapýldýðý halde, kalbe yerleþen günahlar ona müptelâ olan kimseden hiç ayrýlmazMesela bir hýrsýz devamlý baþkasýnýn malýný çalamaz Bir içki müptelâsý durmadan þarap yudumlayamaz Bir eþkiya, dakika baþý yol kesip can yakamaz Halbuki kibirli bir insandaki kibir ve kendini beðenme hali, ondan hiç bir halde ayrýlmaz Hasedle içi yanan kimse, bir an olsun ondan kurtulamaz Öyle ki, otururken, yürürken, konuþurken, yerken, içerken, herhangi bir iþ yaparken, hatta namaz kýlarken, sohbet ederken, zikir çekerken bile bu hastalýk kendisini gösterir Dýþ azalarla iþlenen günahlar, güzel bir tevbe ve istiðfarla temizlendiði halde, kalbe yerleþen günahlar, ancak tevbe, istiðfar ve güzel bir terbiye ile temizlenebilir Þu halde, bu tür günahlarý tanýmak ve sakýnmak, diðerlerinden daha önemlidir

“Halbuki onlar, ancak, ihlasla Allah’a ibadet etmekle emrolundular” (Beyyine/5) âyeti, ihlasýn farz olduðunu beyan ederÝhlâs farz olduðu gibi, onu ortadan kaldýran ve zedeleyen þirk, riyâ, gösteriþ, kendini beðenme, böbürlenme, kibretme gibi þeyleri bilmek de farz olmaktadýr

Temel kâide þudur: “Bir farzýn yerine getirilmesini temin eden þeyler de farzdýr” (Sühreverdî)

Sonra Amellerin Bilgisi


Ýmandan hemen sonra namaz farz olduðundan, her mükellefin namazla ilgili farzlarý ve namazýn kýlýnýþ þeklini öðrenmesi farzdýr

Namazýn evelinde gerekli olan taharet þekillerini, namaza mani olan pislikleri ve bunlarý giderme yollarýný, abdest ve guslün farzlarýný öðrenmek de farzdýr

Namaz içinde farz olan kýraatý yerine getirmek için, yeterli miktar Kur’an âyetlerini düzgün bir þekilde öðrenmek ve ezberlemek de farzdýr

Namazla mükellef olan bir kadýnýn, adet ve hastalýk kanýnýn þekil ve hükümlerini, doðum yapýp lohusalýk halini gördüðünde onunla ilgili hükümleri öðrenmesi farzdýr

Ramazan ayýna ulaþan bir mü’minin, oruçla ilgili gerekli bilgileri, orucu bozup, kaza ve keffâreti gerektiren durumlarý öðrenmesi ve hastalýk, yolculuk, ihtiyarlýk, hamilelik gibi dinen kabul edilen bir mazereti yoksa, oruç tutmasý farzdýr

Ailesini geçindirmekle yükümlü olan bir mü’minin rýzkýný helâlinden kazanmasý farzdýr Bunun için, meþgul olduðu mesleðin ve kazancýnýn içine haram karýþtýrmamak da farzdýr Hepsinden evvel, bir iþe veya ticarete girecek bir mü’minin o iþ ve ticaretle ilgili dini hükümleri öðrenmesi farzdýr Bu öyle bir mühim konudur ki, haram mal her türlü ibadeti etkilemektedirÖyle ki, midesinde haram gýda, üzerinde haram eþya bulunan bir insanýn kýldýðý namaz, çektiði zikir, gittiði hacc, verdiði sadaka ve yaptýðý duâ hiç bir fayda vermeyecektir Bu konunun önemini Hz Rasûlullah (AS) þöyle belirtmiþtir:

“Helâli aramak, her müslümana farzdýr” (Tabarânî, Beyhakî, Heysemî)

Hz Ömer (RA), kendi zamanýnda esnaflar için þu talimatý yayýnlamýþtýr:

“Bu çarþý ve pazarýmýzda, ancak (alýþ-veriþle ilgili) dinî hükümleri iyi bilen kimse ticaret yapsýn Aksi takdirde, isteyerek yahut istemeyerek faiz yer, harama girer” (el-Mekkî, Kûtu’l-Kulüb, I, 129-130)

Kazandýðý mal, zekât verecek nisaba ulaþtýðý zaman, zekâtla ilgili hükümleri bilmek ve zekâtýný vermek farzdýr

Maddi durumu daha ileri seviyeye çýkan bir mü’min, hacc aylarýnda hac farizasýný yerine getirecek imkâna ulaþtýðýnda, haccý öðrenmesi ve yerine getirmesi farzdýr

Harama düþme tehlikesi olan ve maddi imkanlarý bulunan bir kimsenin, nikahýn þartlarýný öðrenip evlenmesi ve ayrýca nikahý düþüren þeyleri bilmesi farzdýr

Hanýmýný boþayan bir erkeðin, ona karþý bundan sonra nasýl davranacaðýný ve hukukunun ne olduðunu bilmesi farzdýr

Her müslümanýn, kendisine haram kýlýnan düþünce, fiil ve fikirleri öðrenmesi farzdýr Ýmam Gazâlî’nin (RhA) dikkat çektiði gibi; (Gazâlî, Ýhyâ, I, 26) bid’atlarýn yayýldýðý, batýl fikir ve cereyanlarýn her yaný sardýðý, haramlarýn güzel bir þey gibi anlatýldýðý bir beldede büluð çaðýna gelen bir genci, bu haramlara karþý bilgilendirip onlardan korumak gerekir Çünkü haram fiil ve fikirler, kalbe ve beyne iþlemeden giderilmelidir; yoksa tedavileri çok zor olur

Her mükellefin, anne-baba hukukunu ve onlara karþý gereken vazifelerini öðrenmesi farz-ý ayndýr

Her mü’minin, kimleri Allah için sevip, kimlere Allah için buðz edeceðini öðrenmesi, kimlerle birlik içinde hareket edip kimleri terketmesi gerektiðini bilmesi farzdýr

Her mü’minin, kendisini Hakk yolunda sevk ve idare eden imam, mürþid veya halifeye, yani “ülû’l-emr” sýfatýnda olan kimseye karþý vazifelerini bilmesi ve gereðini yeri-ne getirmesi farzdýr

Zengin ve imkâný olan müslümanlarýn, farz olan dini ilimlerin korunmasý ve yayýlmasý için gerekli müesseseleri kurmalarý ve korumalarý farzdýr Ýlmi ve ilim ehlini sevmek de farzdýr

Bu ilimlerin her mükellef tarafýndan bilinmesi farz olduðu halde, günümüzde ihmal ve gaflet biribirine eklenince, ortaya Rabbini tanýmaz, dinini yaþamaz, edebini ve haddini bilmez, kendi menfaatýndan baþka kimseyi sevemez bir sürü insan çýkýverdi Bütün bu arýzalar ve cehalet giderilmeden hakkýyla ne din yaþanabilir, ne de tasavvufun neþesine ulaþýlabilir

Öyleyse ilme koþmalýdýr Meclis ve halkalarýmýzda ilim konuþulmalýdýr Çantamýzda, masamýzda bir kitap bulunmalýdýr Ýlim bir çeþit zikirdir Rahmet sebebidir Ýlim halkasý Cennet bahçesidir Ýlmin bir kelimesi de kýymetlidir Ýlmin baþý Allah sevgisi, sonu edebtir Ýlmin edebiyatýný yapýp edebinden uzak kalmak felakettir Kiþiyi Hakk’a yaklaþtýrmayan ilim, kuru bir zahmettirGerçek âlim, âlem için bir rahmettir


Dilaver Selvi

radyobeyan