Sizden Gelenler (Tasavvuf)
Pages: 1
Kim konusur kim susar By: sumeyye Date: 24 Temmuz 2010, 15:57:06
KÝm KonuÞur, KÝm Susar?

Ýnsanlar iki gruba ayrýlýr Birinci grup sadýklardýr Allah Tealâ yüce kitabýmýzda onlar için “Müminlerden Allah’a verdikleri söze sadýk kalan nice er ler vardýr” (Ahzab, 23) diye buyurmaktadýr Ýnsanlarýn ikinci grubu ise, dünyayý talep edip, sýdk ve sada katten, ahde vefadan uzak kalanlardýrOnlar için de; “Yapmayaca ðýnýz þeyleri niçin söylersiniz?” (Sâf, 2) buyurulmaktadýr
Peki, biz bu ayeti nasýl anlayacaðýz ve bize yüklenen sorumluluk nedir? Yapmaya çalýþýp yapamamakla, kasten yapmamak arasýnda bir fark var mýdýr? Bizim dinden, tasavvuftan söz ederken dikkat etmemiz gereken ölçü nedir?
Ayetin tefsirinde, alimler ehl-i tasavvufla ilgili þunlarý söylemiþlerdir: Tasavvuf sohbeti yapanlar, eðer tasavvuf ahlâký ile her gün nefslerini tezkiye ve kalplerini tasfiye ile uðraþýyorlar ve ne fslerinden þikayetçi olarak onu ýslah etmek gayreti içinde oluyorlarsa, bu gayret sorumluluðun þiddetini azaltýr Fakat kendi nefsiyle bir mücadelesi olmayýp mücahede etmeyenler bu ayet-i celilenin sorumluluðu altýna girerler
Bu nedenle insan kendi haddini bilip nerede susmasý gerektiðini anlamalýdýr Hiç olmazsa þeytanýn oyuncaðý olmamak için böyle davranmalýdýr Sadýklardan olmadan onun hayýrlara bile fitne karýþtýrmayacaðýndan emin olunamaz Ýblis ne diyordu: Ben onlarýn önlerinden, arkalarýndan, saðlarýn dan, sollarýndan girerim; onlar da bana uyarlar Bu, Ýblis’in ümit ve zanný idi Ahdine vefa göstermeyenler de Ýblis’in bu zannýný doðru çýkardýlar Kur’an’da da buyuruluyor ki: “Andolsun ki Ýblis onlar aleyhindeki zannýný doðru çýkardý Ýçlerinde mümin bir topluluk dýþýnda herkes ona uydu” (Sebe, 20)
Müminlerden bir kýsmý, bilerek bilmeyerek veya aldanarak þeytana ve nefse uyuyor Bir kýs mý da þeytanýn o kötü zannýný boþa çýkarýyor Bunlar Allah Tealâ’nýn Kur’an-ý Kerim’de: “Þeytanýn onlar üzerinde hiçbir gücü yoktur Onlar Rablerine tevekkül etmiþlerdir” (Nahl, 99) diye tarif ettiði kimselerdir
Sýddýklar, salihler ve þehitler þeytana uymayarak onun ümidini boþa çýkarmýþlardýr Bunlar refik, yol arkadaþý, dost olarak en güzel insanlardýr Hakiki manada Allah’a tevekkül edenler bunlardýr Canlarýný ve mallarýný Mevlâ’ya gönül hoþluðuyla feda ederler
Allah Tealâ, bu sadakati göstermeyenler için þöyle buyurmaktadýr: “Ýman edip korunursanýz Allah size mükâ­fatýnýzý verir Ve sizden mallarýnýzý tamamen sarf etmenizi de istemez Eðer onlarý tamamen isteseydi ve sizi zorlasaydý cimrilik eder ve kinlenirdiniz” (Muhammed, 36-37) Bunlarla sadýklar bir olur mu?
Bütün bunlara raðmen hepimizde görülen bir durumdur: Ýtaatimiz az iken çok ümitvârýz; ihlâsýmýz kusurlu, tevbemiz samimi deðil, fakat bir büyüklenme içerisindeyiz Kendimizi beðeniyor, söz ve davranýþlarýmýzda durmamýz gereken yeri bilemiyoruz Halbuki ayet ve hadisler le bildiriliyor ki böyle yapmak mesuliyetimizi aðýrlaþtýrýyor
Olgunluða ermek için uzun bir yol, pek çok mer tebe ve merhale var Onun için herkes kendini bilmelidir Kimse büyüklen me ve kibire kapýlmamalýdýr Allah Tealâ kendini beðenen kimseyi kendisinden uzaklaþtýrýr ve araya perdeler çeker Böyle bir ceza da mümin olana yeter
Ýnsana düþen, kendisine sadýklardan bir zatla tanýþmak lutfedildiðinde, kýymet bilip þükretmektir Böyle bir dostun elinden tutup yoluna bakmaktýr




alýntý
 

radyobeyan