Munise By: sumeyye Date: 14 Temmuz 2010, 15:48:46
Munise

Seni incitmiþler mi küçüðüm?
Munis bakýþlarýna sirayet eden bu hüzün de neyin nesi?
Yoksa aþk nâmý altýnda tard edilmiþ bir meçhul müsün nicedir?
Sûzînâk hasretlerin demetlendiði yerde, ellerin sinende bekleyiþinin esbâb-ý mûcibesi nedir ey mahcûb?
Der Saadet’te, saadete uzak düþen yüreciðinin, yaralý bir güvercin misâli çýrpýnýþý, zannetme ki benim canýmý yakmaz! Ürkme sakýn… Gönül lisânýyla konuþanlar, yürüyen kusur olduklarý için kusura bakmaz!
Mesafeler uykusuz, yüreðim dalgýn;
Hasretin kan dolu týrnaklarýnda
Elemler biçare, çareler yýlgýn;
Resimdeki kýzýn yanaklarýnda
Zûl makamýnda bir gül titrer her seher… Revâ mýdýr bu çile? Yazýk deðil midir dile? Ne namert köprüsünden geçmeli, ne de ham duyuþlarýn bukalemun tabiatýyla akan pýnarýndan içmeli… Tavrýyla mahiyetini göklere savuranlarýn, gönüllerini sual oklarýnýn yakýcýlýðýyla kavuranlarýn, meçhul denizinin kýyýsýnda o aziz yolcu için selam duranlarýn fevkindeyim bu gece… Gece… Zamanýn gözünü kararttýðý ânlar manzumesi… Tanýmadýðým bir ses gibi kulaðýma dolan ýstýrâbý, ruhumun her zerresine zerk eden rüzgârýn ellerindeyim… Bir uyku kaçkýný çehreye dökülen periþan zülfün tellerindeyim… Gönül dediðim virâneye, ezelden âþinâ kýlýnmýþ bir diyârýn güzellerindeyim… Ve hüzn-ü hazan kanununca, bir nâzenin fidanýn dökülen gazellerindeyim…
Âh munisem… Mutmain endiþelerden geçmek vaktidir bu ân… Mâverâ yollarýna dökülen kervânlarýn mâsivâdan sýyrýlmasý lazým gelmez mi? Hem kul, acý denilen nimetin ezdiði yürekle yücelmez mi? Âh yaralý güvercin… Hangi selâtin camiinin avlusundadýr âþiyânýn? Hangi þadýrvandan su içerken, sýrrý seyrettin suyun gözlerinde? Sudan ilham alan biçareyi, çamur olduðu demlerde anýþýnda mýdýr gârâbet? Ey masumiyet tellalýnýn son nidâsý! Ne cân þiþesini taþa çal, ne zamaný faðfur kaselerde aðlat, ne de harab olasýcalarýn katran yaðdýran iklimlerinde gönlünü harab et! Uyan munisem… Gün, Yedi Tepe için ýþýktan tüllere senin için bürünür… Korkma… Menzili aþk olan bu yolda, daha nice adýmlar yürünür…
Ýlle de sabýr istiyor seneler,
Sabýr dediðim; sabrý yineler
Ah duyabilsen neler var neler,
Resimdeki kýzýn dudaklarýnda
Âðyâr cânân ile meþk ederken, hicrân, gönlü kendisine ebedi köþk ederken ve zaman akýl almaz iþleri dertli baþa iþ ederken “destur!” diye ayaklanýr cümle hayal… Adamlýk zor zânaât der gibi bakar aynalar… Teessüf mektubuna dönen bir âh ile yankýlanýr dört duvar… Çile, bir kuþ olup konar cân dalýma… Ve bir mahcub gonca seyre çýkar, ateþ denizini… Misafir eylediðim ân hayal sandalýma…
Ellerine leylaklar yakýþýr senin… Al gönül baðýmdaki leylaklarý der ânsýzýn… Ateþi ateþle söndürmek olur mu deme! Ameller niyete göre eðilip büküldükten sonra neler olmaz ki þu fâni alemde? Sýrlar diyârýndan âþikâr tahtýna çýkmaya sabýrsýzlanan her mefhum gibi, âsude bekleyiþlerin gölgesinde soluklanmak ne hoþ… Ötesi hakikaten boþ!
Kim ne bilsin âh… Bayâtî’yi kim ?
Aylardan Nisan ya; gönülde Ekim
Düþünmek benim en büyük zevkim,
Resimdeki kýzýn leylaklarýnda
………/………
Gül, güzün ellerinden tuttu… Bülbül, þeydâ tavrýndan bir þey kaybetmemek adýna, gözyaþýyla karýþmýþ bir iksir ile sarhoþtu Zaman kendi etrafýnda dönerek devrildi ateþin avuçlarýna… Ve bir ebruli sancak çekildi, gönül kalesinin semavi burçlarýnda…
Dalgalanýþýna bakýp da mest olmamak elde mi efendim?
Ah munisem… Bu hâlin mestiyle çekilen restler hanýnda dinlendir yorgun bakýþlarýný… Hancý tanýdýk, bildiktir ezelden… Sûr üflenene kadar, sükun, yegane sýðýnak olmalý bu dem… Gül, güzde açmaya ahdetmiþ madem… Titre ve aþký tesbih eyle Üftâdem…
Yâ Hây!ALINTI