Islam Kalplerin Dinidir By: sumeyye Date: 14 Temmuz 2010, 15:41:53
Islam Kalplerin Dinidir
Bir insanýn ilk teslim alýnacak ve hiç teslim edilmeyecek olan yeri kalbidir Kalp, gerek madde gerekse mana olarak bütün organlarýn, his ve duygularýn merkezidir Teslim edilmedikçe, hiçbir gücün hakim olamayacaðý en muhkem ve mahrem yerdir
Orada mevcut olaný baþkasýnýn görmesi, bilmesi, ona müdahale etmesi de mümkün deðildir Alemlerin Rabbi müstesna
Büyükler, vücut uzuvlarýnýn kalple olan münasebetlerini þöyle anlatýrlar: “Göz insana yol gösterir, kulak gelecek tehlikeleri duyurur, dil tercümanlýk yapar, eller tutar ve dokunur, ayaklar posta hizmetini yerine getirirler Kalp ise bir hükümdardýr Hükümdar huzur içerisinde olursa, maiyeti ve ordusu da huzur içinde olur”
O halde insan denen bu mükemmel varlýkta, öncelikle ele alýnmasý, tanýnmasý, ihtiyaçlarý temin edilmesi ve her türlü tehlikelere karþi muhafaza edilmesi gereken, kalptir
Burada sözünü ettiðimiz kalp, yüreðimizde bulunan nurdan bir cevherdir Alimlerimiz bu cevhere “kalb-i hakiki” de derler
Hakiki kalp, rabbanî, ruhanî bir lâtifedir ve insanýn hakikatidir Ýnsanda Rabbi’ni tanýyan, iman edip, ibadet yapmaktan zevk alan bu kalptirAllahu Tealâ’ya muhatap olan odur Yani nazargâh-ý ilâhidir Allahu Tealâ'ya, kalbin yakýn olduðu kadar hiçbir þey yakýn deðildir
Dolayýsýyla insan genel bir çerçeve içerisinde ele alýndýðýnda, yapýlacak ilk iþ bu lâtif, rabbanî ve ruhanî kalbin dünyevî duygulardan arýndýrýlmasýdýr Yani yaradýlýþýndaki saflýðýn kazandýrýlmasýdýr
Her yaratýlan gibi, kalp de eksik ve muhtaç bir karakterde yaratýlmýþtýr Ýhtiyaçlarý, ancak Allah'ý bilmek, sevmek ve O'na teslim olmakla giderilir Allah'ý bilmek, sevmek ve O’na ulaþmak için de, O'ndan haber getiren, O'nu sevdiren ve O'na götüren bir elçi, bir rehber ve bir yol gerekir Bu özetin içinde ilk insandan kýyamete kadar bütün peygamberler, onlarýn yolundan giden alimler, evliyalar ve her birinin yaþadýðý, teblið ettiði tevhid yolu bulunur
Ýþte bu yolda kalp, kendisine ulaþan haberler çerçevesinde Allah'a ve O'nun rýzasýna açýk, gayrýsýna kapalý olmak zorundadýr Çünkü sadece bu ulvî gaye için yaratýlmýþtýr
Böyle bir kalp, ilâhi nur ve sýrlarýn merkezi olur Böyle bir kalp, Allah'ýn feyz ve bereketinin yeþerip geliþtiði bir bahçedir Ýlâhi güzellikleri aksettiren bir aynadýr O aynaya bakanlar, yalnýz ilâhi tecellileri görürler Kendi kalplerinin de bu lütuf ve ihsana mazhar olmasý için onlarýn yoluna gönül verirler
Ýþte, sadece böyle bir kalp Allah'a aittir O kalbin sahibi de gerçek ve mükemmel insandýr
Ýnsanlýðýn huzuru, mutluluðu için aranan çözümler, onun kalbini huzur ve sükûna kavuþturmadýkça hedefine ulaþabilir mi?
Hayranlýk duyduðumuz zengin memleketlerdeki insanlarýn ruhî bunalýmýný artýk bütün dünya biliyor Filan ülkede uyuþturucu þu kadar yaygýn; falan ülkede suç oraný þu kadar arttý diye her gün okuyor, izliyoruz
Gündüz bile sokaklarýnda kolay kolay dolaþilamayan, manevi boþluk içindeki gençler ve çeteler tarafýndan esir alýnmýþ bir þehirde zenginlik yeter mi gerçekten?
Sözünü ettiðimiz þehirler hayal ürünü yerler deðil; gýptayla baktýðýmýz zengin Batý þehirlerinden söz ediyoruz
O þehirleri idare edenler, þimdilerde insanlarýnýn hep ihmal edilen manevi tatminlerini nasýl saðlayacaklarýný düþünüyorlar Ýnsanlarýn kalplerini nasýl huzur ve sükûna kavuþturacaklarýný tartýþýyorlar
Maddi üstünlükleri sebebiyle örnek aldýðýmýz memleketler, daha da geç olmadan insanýn asýl yüzünü, ruhunu, kalbini keþfetmeye çalisiyorken, bizler de unutma çabasi içinde gibiyiz
Maddi refahý hayatýmýzýn yegâne hedefi haline getiren, manevi terbiyeyi ve þahsiyet olgunluðunu tamamen gözardý eden bir anlayýþ, her geçen gün daha da yaygýnlaþiyor Çogu zenginlerimiz servetlerine servet katma peþindeyken, fakirlerimiz de bir an evvel hangi yolla olursa olsun zengin olmanýn dýþýnda her þeyi unutmuþ gibi
Elbette maddi imkanlar herkes için önemli Fakat iyi ve olgun insan olmanýn malla-mülkle ilgisi yok Ýç alemimizi, derunumuzu ihmal ettikçe, ne ahlâklý insan olmaktan söz edebiliriz, ne de iyi vatandaþ olmaktan Toplumsal barýþ diye bir kavramý konuþacaksak, önce kendi fýtratýyla barýþýk fertlerden söz etmeli deðil miyiz?
Fýtrat dediðimiz kavram, baþta zikrettiðimiz gibi insanýn fizikî varlýðýnýn çok ötesinde manalar taþir Ýmanýn, sevgilerin, korkularýn, taleplerin merkezi olan kalbini de içine alýr Oysa günümüz insaný býrakýn o gayreti, ruhu ve kalbi olduðunu unutmuþ gibi yaþi yor
Mukaddes Kitabýmýz Kur’an-ý Kerim ve Fahr-i Kainat AS Efendimiz, o manevi yanýmýzýn olgunluðu ölçüsünde insan sayýlabileceðimizi ýsrarla hatýrlatýrken;
Ýmam-ý Gazalîlerimiz, Ýmam-ý Rabbanîlerimiz, Ahmed Yesevîlerimiz ve daha binlerce alimlerimiz ve mürþidlerimiz o manevi yanýmýzý en ince detaylarýna kadar izah etmiþ ve bize ögretmislerken;
Biz, yeryüzünde müslüman olarak yaþayanlar, þimdi hiçbir þey bilmiyor, hiçbir þey duymamýþ gibi olabilir miyiz?
Tekrar hatýrlatalým; kalp, bizi insan yapan cevherimiz, merkezimiz Allah Rasulü AS’ýn buyurduðu üzere, o düzelip selim hale gelince her þeyimiz düzelecek Bozulursa da her þeyimiz bozulacak Fikrimiz, mantýðýmýz, düþünme biçimimiz ve hayata bakýþýmýz Ýþlerimiz, amellerimiz ve ahlâkýmýz Ailemiz, sokaðýmýz, þehrimiz ve nihayet bütün toplum
Gerçekten Allah rýzasýný gözeten bütün faaliyetlerin hedefi, iþte bu sebeple insanýn öz varlýðý, yani kalbidir Ehl-i Sünnet çerçevesindeki tasavvufî terbiyenin de öyle
Bazý yanlýþ uygulamalardan yola çikarak, sadece ruhen ve ahlâken insanýn olgunlaþmasýný gaye edinen Ýslâmî çabalari, bir tür güç ve nüfuz kazanma veya insanlarý kendine göre idare etme faaliyeti olarak deðerlendirmek, gerçeðe aykýrýdýr
Diðer taraftan amacý güç ve nüfuz olan, insanlarý idare etme sevdasýyla yola çikan her kim varsa, görüntüsü ve sözleri ne olursa olsun “islâmî” sýfatýyla tavsif edilemez
Kalbi hedef alan hiçbir çaba, kimseye bir tepki için de olamaz Yani mümin reaksiyoner deðildir Bir þey ispat etme, “biz varýz, buradayýz” deme gayesi de gütmez Bu tavýr büyük ihtimalle riyadýr ve manevi kalp hastalýðýdýr
Evet; Ýslâm kalplerin dinidir Müslümanlarýn derdi, hedefi ve gayesi her zaman ve her yerde kalbidir Çünkü bütün azalarýn hükümdarý olan kalp ulvi vasýflara sahip olursa, bir müminin asla vazgeçemeyeceði özellikler olan adalet ve merhametle, ihsan ve lütufla, zühd ve takvayla, irfan ve ilimle donanacak
Kalp o tertemiz fýtratýný yitirdiðinde ise, þirk, riya, gurur, zulüm ve nefsin diðer bütün çirkinliklerinin istilasýna uðrayacak Neticede ebedi mahkumiyet ve zillete düþecek
Bunu bilen müminin asýl korkusu, Rabbi’nin nazargâhý olan kalbinin ifsat olmasý, çirkinliklerle kararýp körelmesidir Zira Cenab-ý Mevlâ, “gözler körelmez, ama sinelerdeki kalpler körelir” buyuruyor
Mümin, Yüce Allah’ýn Ýsrailoðullarý’na hitaben buyurduðu þu ihtardan da ders alýr: “Kalpleriniz katýlaþtý, artýk onlar taþ gibi, hatta ondan da katý! Çünkü öyle taþ var ki, içinden ýrmaklar fýþkýrýr Öylesi var ki, çatlar da baðrýndan su kaynar Ve öylesi var ki, Allah’a olan tazimi sebebiyle yukarýdan düþüp parçalanýr Allah yaptýklarýnýzdan habersiz deðildir”
Ýnsanlýk tarihi boyunca ve bugün, katýlaþmýþ kalp sahipleri önce kendilerinin düþmanýdýr, sonra bütün insanlýðýn Tarihin gördüðü bütün kýyýmlarýn, bugün yaþadýðýmýz-duyduðumuz büyük-küçük bütün zulümlerin en temeldeki sebebi bu deðil mi?
Özellikle bugün, ilâhi hakikatleri, iyiyi ve güzeli tanýmayýp kabul etmeyen asrýn insaný, ancak kendini periþan etmekte Bunalýmlarýnýn asýl sebebinin, Alemlerin Rabbi’ni bilmemek, O’nu sevmemek ve O’ndan korkmamak olduðunu anlayamamakta Yani kalbinin gerçek sahibine onu teslim etmemekte
Artýk anlamak zorundayýz: “Kalpler ancak Allah'ý anmakla itminana kavuþur” (Raad/28)
Allah’ýn selamý, rahmeti ve bereketi üzerinize olsunMuhammed Saki Erol