Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Edirne uykusu By: ehlidunya Date: 12 Temmuz 2010, 18:06:56
  Edirne uykusu
   
Ýstanbul'dan Edirne'ye, oradan Yunanis-tan'a yaptýðýmýz gezide arkadaþýmýz Hüseyin Gökçe ile beraberdik. O da "Fatih Sultan Mehmet" üzerine yeni bir kitap yazmýþ. Kavala'daki Mehmet Ali Paþa'nýn imaretinde sohbet ederken imaretin kiracýsý ve iþletmecisi olan Anna Mýsýryan Cuma Hanýmefendi, Hüseyin Bey'e, "Edirne uykusu" tabirinin ne manâya geldiðini sordu.

O da kitabýnda bu konuya temas ettiðini, fetih için Ýstanbul'a hareket etmeden önceki gecesinde Fatih'in yataðýnda saða sola heyacanýndan dönerken yataðýný parça parça ettiðini söyledi. Bu terim iþte bu durumu ifade ediyormuþ. Bu da Fatih'in dinamik ve aksiyonunu çok güzel ifade etmekteymiþ.

Anna Mýsýrlýyan Cuma Haným, Mevlânâ'nýn eserlerini çok okuduðunu söyledi: "Bir gün aþaðýdaki selvi aðacýnýn altýnda bir kitabýný okuyordum. Þöyle bir ifadeye rastlamýþtým: 'Her þey çiçek açýyor. Hatta selvi aðacý bile.' Kendi kendime�'Selvi aðacý çiçek açar mý?' diye baþýmý kaldýrýp baktým, gerçekten selvinin üzerini bir bitki sarmýþ ve güzel çiçekler açmýþ!.. Çok hayret ettim!"

Bu hanýmefendi Ýslâmiyet'e büyük bir yakýnlýk duyuyor. "Çocukluðumda, ben kendi kendime çok Kur'an okurdum. Bir gün annem bana, 'Yoksa kýzým sen gizlice Müslüman mý oldun?' diye sordu." diyor.

Kendisine Fethullah Gülen Hocaefendi'nin "Kalbin Zümrüt Tepeleri" isimli kitabýnýn Ýngilizcesini hediye ettik. Onun hakkýnda "Zannediyorum ki, dünyanýn ekseni etrafýnda dönmesine vesile olan bilge aydýnlardan birisidir." dedi.

Anna Hanýmefendi, Türkiye'de ve diðer yerlerde bulunan eðitim müesseselerini ziyaret etmek istiyor...

Biz imareti ziyaret ettikten sonra vedalaþýp biraz yukarýda bulunan Mehmet Ali Paþa'nýn evine gittik. Biraz tepeye doðru olan bu tarihî evin hemen yanýnda Mehmet Ali Paþa'nýn at üzerinde büyük bir heykeli var. Evi bize Yannis Melachrinoudis gezdirdi. Orasýný bir müze haline getirmeye çalýþýyorlar...

Kavala'dan Bulgaristan'a doðru hareket ettik. Bir grup arkadaþýmýz da bize yol tarifi için þehrin dýþýna kadar refakat ettiler. Bir yol ayrýmýnda, hemen yolun kenarýnda durdular. Biz de arkalarýnda durduk. Aslýnda uygun bir duruþ deðildi... Arkamýzdan birisi araba ile geliyordu. Biz durunca o da tam iki yolun ayrýlma noktasýnda arabasýný park edip yanýmýza doðru koþtu. "Bir þey mi oldu? Bir ihtiyacýnýz mý var?" diye sordu. Ýçimden 'Bu sýradan biri deðil' diye geçirdim. Abdurrahim Bey'e "Bir tanýþsak!" dedim. O da kendisine teþekkür edip memnuniyetini belirtmiþ. Bu güzel davranýþý için Ýstanbul'daki evinin adresini ve telefonlarýný ihtiva eden kartýný vermiþ. "Buyurun gelin, evim sizin" demiþ!.. O da "Hayýr. Ne senin ne de benim. Her þey Allah'ýn." demiþ. "Siz Müslüman mýsýnýz?" deyince, isminin Dimitri olduðunu, kendisinin sufî olduðunu söylemiþ. Durduðumuz yerin hemen yanýnda bir yolüstü lokantasý vardý. Oradakiler kendisini tanýyýp "Dimitri! Dimitri!" diye çaðýrdýlar. O sadece onlara el sallayýp selam vererek arabasýna doðru gitti. Abdurrahim Bey'e bir CD verdi. Meðer kendisi bir þarkýcý imiþ ve kasetleri varmýþ. Yolda dinleyip geldik. Hep "Allah sevgisi" üzerine... "Kalbinden þüpheyi at!" diyor. Memleketi Kavala ve Antalya üzerine de söylediði þarkýlarý var.


ABDULLAH AYMAZ

radyobeyan