Hem kul hem halife By: sumeyye Date: 12 Temmuz 2010, 11:22:46
Hem kul, hem halife
Yüce Yaratýcý alemi insan için hazýrlamýþ, insaný da kendisini tanýmak, sevmek ve zatýna kulluk için yaratmýþtýr Yani diðer bütün varlýklarý insana hizmet için görevlendirirken, onu kendi dostluðu için tercih etmiþ ve o dostluða uygun özelliklerle donatmýþtýr
Alimlerimiz, yeryüzündeki canlýlarý sorumluluklarý bakýmýndan þöyle sýnýflandýrýyorlar:
Yaratýlan þeyler içinde bir grup vardýr ki, aklý, düþüncesi ve teslimiyeti vardýr; fakat þehvet ve günaha meyli yoktur Bunlar meleklerdir
Bir grup varlýk var ki, aklý, düþünce kabiliyeti ve ibadet sorumluluðu yoktur; fakat þehveti ve tabii ihtiyaçlarý vardýr Bunlar hayvanlardýr
Bir grup varlýk vardýr ki, onlarýn hem aklý, hem düþünce kabiliyeti mevcuttur O ayný zamanda þehvet sahibidir, tabii ihtiyaçlarý, arzu ve hesaplarý vardýr Hem de ilim ve ibadetle yükümlüdür Bunlar insanlardýr
Yazýmýzýn konusu olan bu son grubun, yani insanýn aklý þehvetine, ilmi cehaletine, ibadeti ihmaline, zikri gafletine galip geldiðinde ALLAH katýnda varlýklarýn en þereflisi olmakta, meleklerin bir çoðundan bile önde bulunmakta
Yaradýlýþ gayesinden uzaklaþýp, kalbini inkâra, aklýný þehvetine, ruhunu bedenine esir ettiðinde ise, diðer bütün varlýklardan daha aþaðý bir seviyeye inmektedir
Ýnsanýn Deðeri
Gerçekte insanýn bedeni topraktan yaratýlmýþtýr Bu yönüyle insan, görünen diðer varlýklar gibi yeryüzüne aittir Fakat insanýn ruhu ve manevi kalbi, gayb ve melekut alemindendir Yani yeryüzüne ait deðildir Ýnsanýn asýl deðeri, iþte taþýdýðý bu manevi hazinelerden kaynaklanýr Yoksa, günü geldiðinde çürüyüp topraða karýþacak bir bedenin, diðer canlýlardan fazla bir kýymeti olabilir mi?
Ýnsanýn taþýdýðý bu manevi özelliklerle elde edeceði en büyük sermaye marifetullah, yani yaratýcýsýný tanýma ve takvadýr Takva, insanýn Yüce Rabbini sevmesi ve onun rýzasýný kazanmak için yaþamasýdýr Yani tasavvufî deyimle edeb sahibi olmasýdýr Ýnsaný insan yapan ve diðer varlýklardan ayýran tek þey iþte bu edebtir
Allahu Tealâ, yemin ederek buyuruyor ki: “Hiç þüphesiz biz insaný en güzel surette yarattýk Sonra onu aþaðýlarýn aþaðýsýna indirdik Fakat iman edip salih amel iþleyen kimseler için hiç bitmeyen bir ecir vardýr” (Tin/1-6) Diðer bir ayet-i kerimede de, yaratýcýsý tarafýndan insana yapýlan ikramlar þöyle anlatýlýyor:
“Hiç þüphesiz biz insanoðlunu çok þerefli ve üstün meziyetlerle donattýk; onlarý çeþitli nakil vasýtalarý ile karada ve denizde taþýdýk Kendilerine güzel rýzýklar verdik Onlarý, yarattýðýmýz þeylerin birçoðundan gerçekten üstün kýldýk” (Ýsra/70)
Varlýðýn Zirvesi
Kur’an ifadesiyle ‘ahsen-i takvim’ üzere, yani en güzel þekil ve kabiliyette yaratýlan insan, bu özelliði ile varlýklar aleminde ne anlam ifade ediyor?
Önce, Allahu Tealâ, kainatýn merkezine insaný koymuþ ve bütün alemi ona göre þekillendirmiþtir
Yüce Yaratýcý alemi insan için hazýrlamýþ, insaný da kendisini tanýmak, sevmek ve zatýna kulluk için yaratmýþtýr Yani diðer bütün varlýklarý insana hizmet için görevlendirirken, onu kendi dostluðu için tercih etmiþ ve o dostluða uygun özelliklerle donatmýþtýr
Ýnsana verilen ilim, idrak, hafýza, ifade, düþünce, sevme, konuþma, haya, utanma, aðlama gibi diðer varlýklardan farklý özellikler, sadece büyük vazifeyi yapmasý, yani kendisini ve Rabbini tanýmasý için verilmiþtir
Ýnsan, ilahi huzurda diðer bütün varlýklarýn temsilcisi sýfatýyla Yüce yaratýcýya þükretmekle yükümlüdür
Allahu Tealâ, bir takým meleklerini insaný tehlikelerden muhafaza için görevlendirmiþtir (Ra’d/11) Bazý melekler de onun amellerini tesbitle vazifelidir (Kaf/17-18, Ýnfitar/10-13) Arþýn etrafýndaki pek çok melek mümin kullar için devamlý istiðfar etmekte; onlar için dünya ve ahiret selameti istemekteler (Mümin/7-9)
Yerlerde ve göklerde ne varsa; ay, güneþ, rüzgar, aðaçlar, hayvanlar, denizler, nehirler, madenler, hava, su, toprak gibi varlýklar insanýn hizmetine baðlanmýþ (Lokman/20-29, Casiye/13); haklarýný gözetmek ve kulluk þuuruyla hareket etmek üzere insanýn emrine hazýrlanmýþtýr
Ayrýca ilahi aþk, sevgi, sabýr, þükür, tefekkür, zikir, ibadet, cömertlik, mertlik, iffet, ihsan gibi manevi rýzýklar ve güzel ahlâkî özellikler de insanýn önüne konulmuþtur Dünyanýn efendiliði, ALLAH’ýn halifeliði insana bahþedilmiþtir Cennet ve Cemalullah nimetleri de insana vaad edilmiþtir
Alemlerin Rabbi’nin dostluðu için yaratýlan insan elbette þerefli olacaktýr Kainat kitabýný o okuyacak, ALLAH’ýn kelâmýný o anlayacaktýr Rabbani ahlâký o yaþayacaktýr Ýlahi isim ve sýfatlarýn tecellisini o seyredip, sahibine hayran olacaktýr Varlýklar ona hürmet ve hizmet ederken, tevazu ve edeble yüzünü yere koyup, Yüce Rahman’a secdeyi o yapacaktýr ALLAH’ý zikredecek gönül ve aðlayacak göz ondadýr Ýnsan, Rabbani bir aynadýr Ýlahî sýfatlarýn, üzerinde tecelli ettiði en þerefli varlýktýr
Ýnsanýn þeref ve mükemmelliði hem cisimde, hem ruhtadýr Cisimdeki mükemmellik müminde de kafirde de mevcuttur Ýç alemdeki mükemmellik ve þeref ise, ancak Allahu Tealâ’nýn nübüvvet, risalet, velâyet, iman ve Ýslâm nimetlerine ulaþtýrdýðý peygamber, veli ve mümin kullarýna aittir
Gerçekte insan deyince, Rabbini tanýyan insan akla gelir Ýnsan-ý kâmil, yani mükemmel insan denince de Hz Muhammed (AS) Efendimiz ön sýrayý alýr Diðer peygamberler, alimler, arifler, veliler, salihler ve müminler ondan sonra gelir Her birisi, ilahi dostluk kervanýnýn birer ferdidir Kainatýn sigortasý ‘ALLAH’ diyerek büyük zikri çeken müminlerdir Bu müminler gidince ve onlarýn yaptýðý büyük zikir bitince dünyanýn da ömrü bitecek, kýyamet kopacak, alem yýkýlacaktýr
Ýnsanýn Tükeniþi
Yüce yaratýcýnýn bunca iltifat ve iyiliklerine raðmen, pek çok insan inkâr çukuruna düþmüþ ve nankörlük hastalýðýna yakalanmýþtýr Þehveti aklýna galebe çalýp hislerine maðlub olan insan, varlýðýnýn öncesini ve sonrasýný düþünemez olmuþ, içinde bulunduðu aný nefsinin istediði þekilde keyfince yaþamak istemiþtir Bu kontrolden çýkmýþ arzu aklýn nurunu söndürmüþ, kalbi öldürmüþ, vicdaný susturmuþ, gönül gözünü kör etmiþ, hakký iþitecek kulaklarý týkamýþ, insaný midesinin ve þehvetinin esiri yapmýþtýr
Bütün gayretini mide ve þehvetinin ihtiyaçlarýný gidermek için kullanan bu insan, hayata ve kainata ibret için deðil, sadece nefsi adýna istifade için bakar Önünde yemek, içmek ve eðlenmekten baþka hiçbir hedefi yoktur Bütün alem ona hizmet ederken, o kendisinden baþka hiç kimseyi düþünmez Her þeyi tüketip çöpe çevirmekte, kendi ömrünü ve insani kabiliyetlerini ziyan eder
Ömrünü zikirsiz, fikirsiz, þükürsüz ve secdesiz geçiren bu insan, Yüce Yaratýcý katýnda, kendisini hayvanlardan daha aþaðý bir dereceye indirmiþ (A’raf/179), bu haliyle kendisine ve kainata karþý en büyük cinayeti iþlemiþtir Ýþte buna, insanýn ve insani deðerlerin yok oluþu denir
Eðer insan, ölmeden evvel güzel bir tevbe ile aslýna dönüþ yapmak isterse, bunun yolu da açýktýr Yüce Yaratýcý ondan bunu istiyor ve O, tevbe edenleri çok seviyor
Muhammed Emin Gül