Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Insanin ruhu ve bedeni birlikte hasrolacaktir By: sumeyye Date: 12 Temmuz 2010, 10:57:44
Insanin ruhu ve bedeni birlikte hasrolacaktir...


Rûhun cesedle olan münasebeti devamlýdýr Ancak bu münasebet rüyada, berzahta, haþirde, cennette veya cehennemde ayrý ayrýdýr Bu dünyâda biz, maddî cismaniyetimizin tesiri altýnda bir ruh ve ceset münasebetine þahit olmaktayýz
Insanin ruhu ve bedeni birlikte hasrolacaktir...


Uyku hâlinde ruh yarý bir kayýtsýzlýða ulaþýr Dolayýsýyla insan rüyasýnda yüzlerce ayrý yerde bulunabilir ve binlerce insanla görüþebilir Bu arada uyuyan cesedle ruhun münasebeti de devam eder Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), cenazeler için ayaða kalkardý 'Ölüye eziyet, aynen diriye eziyettir' buyururdu Kabirlere hususi alâka gösterirdi Bütün bunlardan kabir ve berzah âleminde ruhun cesedle münasebettar olduðunu anlýyoruz Tabii bu münasebeti, uyku hâlindeki münasebet gibi düþünmek de yanlýþtýr

Tekrar diriliþ de yine ruh ve cesed beraberliði içinde olacaktýr Olacaktýr ve ahirete âit cesed, oraya münasip bir þekil alacaktýr Çeþitli hadislerin iþâretinden anlaþýlan manâ budur Bazý mutasavvife, tamamen spiritüalist (ruhçu) bir görüþ sergileyerek, ceza ve mükâfatý sadece ruhun göreceði kanaatindedirler Bir kýsým Grek filozoflarý da böyle düþünmektedir Daha sonra gelen Neoplatonit (Yeni Eflatunculuk) düþünürlerde bu kanaatin tesiri görülür Maktul Sühreverdi, Hallac-ý Mansur, az dahi olsa Muhyiddin Arabî Hazretleri gibi bazý önemli zevatýn söyledikleri, bazý kimseler tarafýndan dîk-ý elfaz sebebiyle ayný þeylermiþ gibi anlaþýlmýþtýr Ancak Ehl-i Sünnet, ruh ve cesedin beraber haþr olacaðý hususunda ittifak içindedirler

Rasyonalist felsefeciler, "Ýnsanlarýn hayatlarý da týpký bir marula benzer Marul, toprakta geliþip büyüdükten sonra çürür Daha sonra topraða karýþarak gübre olur Gübrelenmiþ bu toprak üzerinde yeni marullar biter Bu marullar, insanlar tarafýndan yendikten sonra onlarýn vücutlarýnda yerlerini alýrlar Daha sonra da ölür ve topraða karýþarak baþka marullara gübre olurlar" diyerek alaylý bir þekilde haþr u neþri tamamen inkâr etmiþlerdir

Kanaat-i âcizaneme göre karmakarýþýk gibi görünen bu meseleyi bugünkü atom anlayýþýyla telif etmek mümkündür: Her þeyden önce ruhun mekânla mukayyed olmamasý prensibiyle hareket edildiðinde bir cismin küçültülmesi veya büyütülmesi, onun kendine ait vücudun zerratýyla münasebet kurmasý gayet basittir Mesela vücudumuzun 175 boyunda ve 80 kg aðýrlýðýnda olduðunu düþünelim Bu vücudun bir hacmi vardýr ve vücudun bütün hücreleriyle, ruhun bir münasebeti söz konusudur Bu vücudu küçültüp atom kanunlarýna ait meseleleri bertaraf etseler ve o vücut, bir yüzüðün içine girecek kadar küçülse -ki daha küçük de olur- ruh, yine o cesetle tam bir münasebet içindedir Þimdi çevirip tam tersini söyleyelim Vücud çok büyüse, bir bulut gibi olsa ve 50 km çapýnda bir yeri iþgal etse de, ruh o cesetle yine münasebet içinde olacaktýr Ruh kendisine ait cesetle denizin dibinde, arþta, ferþte, sera ve süreyyada da olsa münasebetini devam ettirecektir Binaenaleyh vücudun zerrelerinin daðýlýp deðiþik yerlere gitmesi meseleye olumsuz bir etki yapmaz

Yeniden diriltme Allah için çok kolaydýr

Ýkinci olarak, pek çok ehl-i tahkik, zerrât-ý asliye adýnda insandaki asýl ve temel zerrelerden bahsederler Ýnsanýn ilk zerrelerinin, yani insan bedenine âdeta kâide ve temel olup, hadiste "acbü'z-zeneb" (kuyruk sokumu) kemiðiyle ifade edilen bu zerrât-ý asliyenin tam nerede olduðunu tesbit etmek mümkün deðildir Bediüzzaman Hazretleri, acbü'z-zeneb mes'elesine, hafiziyyet ve inþa etme, yani haþirde yeniden dirilme mevzûunu iþlerken temas etmektedir Onun anlattýklarý açýsýndan acbü'z-zeneb insanýn genleri, kromozomlarý veya herhangi bir uzvu olabilir Ýmam-ý Gazali gibi ruhçuluk yaný aðýr basan ve 'Madde esassýzdýr' diyen âlimlerin görüþü esas alýnarak bir deðerlendirme yapýlacak olursa, acbü'z-zenebi, insan yapýsýnýn plâný olabilecek madde ötesi bir þey olarak anlamak da mümkündür

Allah, insaný bu temel zerreler üzerine kurmuþtur ve ahirette de onlara baðlý olarak haþr edecektir Ýnsana ait hususiyetleri câmî olan bu zerreler kim bilir, belki de genlerdir Eðer öyleyse, Hz Âdem'den bu yana bütün insanlardaki genler bir araya getirilse, bir yüzüðün içini ya doldurur, ya doldurmaz Ama bu kadarcýk az bir þey, ruhla kontak olduðu zaman cismaniyet adýna acý duyuyorsa, elbette lezzet de duyacaktýr

Ýþte insanýn vücudundaki bu zerrât-ý asliyedir ki, cesedin esasýný teþkil ederler Allah, insaný bu zerrat-ý asliyesi ile haþredecektir Sair zait zerrat, bu zerrat-ý asliyenin etrafýnda toplanýr, haþr ü neþr öyle olur ve problem kalmaz Evet, Allah insaný bir ruh, bir de asýl zerrelerle haþr edecektir Mesele muhit olan ilm-i ilahi açýsýndan ele alýnacak olursa; biz belki zerreleri karýþtýrýrýz ama ilm-i ilahinin cüz'iyata dahi taallukunu düþününce hiçbir problem kalmaz Allah ilmiyle, mesela uranyum atomunun içindeki elektron ve protonunun sayýsýný, dönüþünü bilir ve onlarý nizam içinde tutar Ýþte bizim, "Her þeyin zerrelerini muhafaza eder" dediðimiz Allah, böyle bir Allah'týr


 
Ynt: Insanin ruhu ve bedeni birlikte hasrolacaktir By: sumeyye Date: 12 Temmuz 2010, 10:58:21
haþirden þüpheniz varsa, mahiyetinizde cereyan eden hadiseye bakýp, þu enfüsî delili tetkik edin:
Allah (cc) baþlangýçta sizi topraktan yarattý Mâhiyet-i aslîniz yeryüzünden alýnan birtakým elementlerden ibarettir Sonra karýþtýrýlarak bir protein çorbasý yapýlmýþtýr Bir kademe sonra yani canlýlýk seviyesine gelince mahiyetiniz bir damla su oldu Hem de hor ve hakir bir su Daha sonra bir kan pýhtýsý ve derken þekilli veya þekilsiz bir çiðnem et Bu hale geldikten sonra artýk ya yaratýlýr veya yaratýlmazsýnýz Ya bir düþük olarak düþer gider ya da ahsen-i takvim sýrrýna mazhar bir insan olmanýz için mahiyetinizde bulunan tohumunuza göre bir hüviyete irca olunursunuz Sonra onlarý dilediðimiz kadar ana rahminde tutarýz Bazen çocuk 3-4 aylýkken düþer; bazen altý, bazen dokuz aylýkken dünyaya gelir
Ter ü taze bir çocuk haline getirdiðimiz sizler, daha sonra da tam kýv-----, iþe yarar hale gelebilmeniz için belli bir noktaya varmaya çalýþýrsýnýz Kiminiz vefat eder müntehaya ulaþamaz Kiminiz de erzel-i ömre gider dayanýrsýnýz Belinizin, ayaklarýnýzýn aðrýyýp baþýnýzýn büküleceði; ihtiyarlýðýn sizleri maðlup edip saçlarýnýzýn aðaracaðý erzel bir hayata maruz býrakýlýrsýnýz O hale getirilirsiniz ki; her þey olduktan sonra hiçbir þey olmadýðýnýzý anlayasýnýz Çocukluktan baþlar ve nihayet sakallý bir çocuk olarak göçüp gidersiniz
"Ýnsan, baþýboþ býrakýlacaðýný mý sanýr? Kendisi dökülen meniden bir nutfe (sperma) deðil miydi? Sonra kan pýhtýsý oldu da (Rabb'i onu) yarattý, ona þekil verdi Ondan iki çifti; erkeði ve diþiyi var etti Þimdi bun(larý yapan Allah)ýn, ölüleri diriltmeðe gücü yetmez mi?" (Kýyâme/36-40)
Sizi belli kademelerden ve merhalelerden geçirip bu hale irca eden Allah, ölüleri diriltmeye kâdir deðil mi? Görüldüðü gibi Kur'ân-ý Kerim Haþir meselesini baþka hiçbir delile ihtiyaç býrakmayacak þekilde, kendine has aklîlik ve mantýkîlikle ispat etmiþ oluyor Kur'ân ayetlerinin hemen hemen üçte birisi bu hakikatlerden bahseder Biz yukarýda zikrettiklerimizle bu mevzuda sadece bir fikir vermiþ oluyoruz Zaten bundan sonra söyleyeceklerimiz de, bu âyetlerin tefsir ve tafsilinden ibaret olacaktýr
Fikir, düþünce, his, duygu, insan, insanlýk ve bütün bunlara baðlý niyet amel ve aksiyonlar; bu dünyadan sel gibi akar Ve nihayet akýþ mecrasýnýn mahiyetine göre bir havuzda toplanýverir Burada bizler herhangi bir mükâfat ve mücazât görmüyoruz Nice zalimler, cebbârlar ve firavunlara taþ çýkartacak kimseler bu dünyada hiçbir cezaya, ikâba maruz kalmadan; baþý, beli, diþi aðrýmadan; ceberutu, hodfuruþluðu yanýna âdeta kâr kalarak öbür âleme gitmiþtir Aynen bunlar gibi binbir musibete maruz binbir belanýn cenderesinden geçmiþ, binbir musibet baþýnda deðirmen taþý gibi çevrilmiþ kimseler de bu dünyadan oldukça mazlum, maðdur olarak diðer âleme göçmüþlerdir
Zâlimin, kendine göre düþünce ve hesaplarý, mazlumun da yine kendine göre büyük farklýlýk arz eden niyet ve düþünceleri vardýr
Ýþte bir çaðlayan gibi akan birbirine tamamen zýt bu iki mecrâ diðer dünyada bir havuza dolan sular misâli temerküz edecek, bu dünyadaki hâl ve hareketlerinin muhasebesi için Cenâb-ý Celle ve A'lâ'nýn karþýsýnda sýraya dizileceklerdir Yapýlan muhasebe neticesinde mazlum dünyada iken varlýðýna kendi varlýðý gibi inanmýþ olduðu cennete, zâlim ise içinde bulunmayý aklýnýn ucundan bile geçirmemiþ olduðu cehenneme bir çöp yýðýný gibi atýlacaktýr
Bu dünyada yapýlmamýþ olan ebrâr ve eþrârýn temyizini öte tarafta Adil-i Mutlak olan Allah yapacak, eþrar ve zalimler güruhuna:
"Ey suçlular, bugün þöyle ayrýlýn (bakayým!)" (Yâsin/59) þeklinde hitap edecektir Ýþte bu mahiyetteki tefrik ve temyiz, muamele yönüyle bu dünyada yapýlmamaktadýr Halbuki, diðer eþya arasýnda, iyi kötüden, güzel çirkinden; kemâl noksandan; burada ayrýlmaktadýr Ýnsan gibi, kâinatýn enmuzeci ve özü olan bir varlýðýn kaideden istisna edilmesi düþünülemez Burada olmuyor, demek baþka bir âlemde olacaktýr
Tohum yere atýlýyor çürüyor ve bittiði yerde yeni bir hayat baþlýyor Aðaç dal budak salýp semalara ser çekiyor Yapraklarla süslenip, meyvelerle donatýlýyor Daha sonra da her þeyini döküp kupkuru bir kemik haline geliyor Fakat yeni bir baharda tekrar süslenip kendisini sizin nazarýnýza arz ediyor Bütün hevâmm ve haþerat sonbaharda kýþ uykusuna girip, ölüm gibi bir hale maruz kalýyor Ýkinci bir baharda yeniden haþr ve neþre tâbi tutuluyor Bütün varlýklarda cereyan eden bu kanundan insanýn müstesna tutulmasýna nasýl ihtimal verilebilir? Onun da bir baharý, bir kýþý ve ikinci bir baharý vardýr Zira o da bir tohumdan meydana gelmiþ; bir aðaç gibi olgunlaþmýþ; fikir, sýr, hafî gibi meyveler vermiþtir Daha sonra da hiçbir þeye yaramaz hale gelmiþtir Bir tohum gibi yeniden topraða düþmüþtür Ve þimdi ikinci bir baharýný beklemektedir Mevsim geldiði ve sûr'a üflendiðinde o da tahakkuk edecektir



ALINTI

radyobeyan