Bir dava ki By: ezelinur Date: 11 Temmuz 2010, 18:10:15
Bir dava ki
Bir dava ki, her bir insaný, mahiyetinde var olan ulvi deðerlerle yüzleþtirme gayesi dýþýndaki bütün endiþelerden arýnmýþ yüce bir mevkide getirdiði kozmik tekliflerle maþeri vicdanda kabul görmüþtür.
O davayý, o yüce mevkiden indiremezler…
Bir dava ki, her bir müntesibine, “Güneþi bir omzuma, ayý da diðer omzuma koysalar, yine dediklerimden vazgeçmem” sebatýný aþýlamýþtýr. “Saçlarým adedince baþým olsa ve her gün birini alsalar yine düþmana teslim-i silah etmem” kararlýlýðýný mayalamýþtýr. Onlardan hiçbirini bu sebat ve karardan döndüremezler…
Bir dava ki, aslý nurdur; evveli nur, ortasý nur, sonu nurdur. O nur ki, Ýsm-i Nurla, ve yaratýlmýþ Ýlk Nurla daim irtibatlýdýr. Ve bir ýþýktýr ki, þavkýný Mevla tutuþturmuþtur: Bütünüyle tek nefes olsa ve öyle üfleseler yine söndüremezler…
Bir dava ki, onun müntesipleri için her çile bir kefaret, her ýstýrap bir tasaffi ameliyesi; ölüm ise Dost’a kavuþma vesilesidir. Ve onlarý sevk eden müeyyide, aþktýr, þevktir,muhabbettir.Öfkeler, düþmanlýklar, gizli-açýk tehditler onlarý sindiremezler…
Hatta müntesiplerinden öylesi þefkat abideleri yetiþmiþtir ki, “Ya Rab, vücudumu o kadar büyük yap ki, cehennemi ben doldurayým ve oraya baþka kulun girmesin” deme zirvesine varmýþtýr. “Gözümde ne cennet sevdasý ne cehennem korkusu var. Milletimin imanýný selamette görürsem cehenneme girmeye dahi razýyým. Vücudum yansa da gönlüm gül, gülistan olur” deme noktasýna ulaþmýþtýr. Kimler, nasýl ve ne uðruna uðraþýrlarsa uðraþsýnlar onlarýn sinelerinde yer etmiþ bu evrensel þefkate baþka þey dedirtemez, aykýrý söz söyletemezler…
Ve yine, “Karþýmda bir yangýn var. Ýçinde evladým tutuþmuþ yanýyor. Var gücümle bu yangýný söndürmeye koþarken birileri tökezletmek için bana çelme atmýþ… Ne ehemmiyeti var. Bu büyük yangýn karþýsýnda bu basit hadiseyle uðraþmaya deðer mi?” þefkatli ülküsüne ferasetini, basiretini refik etmiþtir. Onlarý oyalayamaz, kandýramazlar…
Onlar, mücerrede doðru yol aldýkça vücudun nasýl fevkalade güç ve kuvvet kazandýðýnýn idrakindedirler. Onlar, bütün cihetleriyle nezih, temiz ve þeffaf olan melekutun, mülkü sevk ve idare etmekte olduðundan aynen haberlidirler. Manadan kopuk maddenin hem de hýzla ve süratle yokluða kaydýðýnýn yakýndan þahididirler. Üstlerinde denenmemiþ, hiçbir beþeri, þeytani oyun, hile, tuzak, desise býrakmasalar yine onlarý yakinlerinde sarsamazlar, aidiyetlerinin kutsal cazibesinden alýp koparamazlar…
Onlar, kolektif çalýþmalarýn maksimal verimliðinin bilincindedirler. Bu sebepledir ki, hiçbir entelektüel kaygý taþýmadan, kendi istidat ve kabiliyetlerini, verimliliði minimize eden bireysellik çeperinden kurtarýp toplumun emrine amade ederler. Bir yerde kopuk bir el olmaktansa bir aslana pençe olmayý yeðlerler. Fabrika çarklarýnýn ahenkle çalýþan hali ya da bir organizma bütünün harika denklemlerle varlýðýný sürdüren durumu onlar için vazgeçilmez modellerdir. Bu sebeple de ahenk bozucu davranýþlardan, fabrikayý akamete uðratacak aykýrýlýklardan daima uzak dururlar. Onlardan tefrika bekleyenler, onlardan ihtilafa düþmüþlük umanlar asla beklediklerini alamaz, umduklarýný bulamazlar…
Latif ERDOÐAN