Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Her hicret Ensar ister By: sumeyye Date: 10 Temmuz 2010, 17:49:59
Her hicret, Ensar ister




Hicret deyince, Her Mü'minin Aklýna önce Hz Peygamber aleyhissalâtu vesselam, sonra yol arkadaþý Ebu Bekir radýyallahu anh, sonra Mekke, sonra Medine gelir Bir adým sonra, Mekke’den Medine’ye hicret eden sair sahabileri de düþünürüz
Hicret deyince akla gelenler hayalimizde bu þekilde bir bir canlanýrken, Hicret deyince muhakkak akla gelmesi gereken bir grup insan bir þekilde nazarlarda gizlenir yahut gerilerde kalýr
Bu bir grup insan, Ensar’dýr Ensar: Mekke’den hicret eden Muhacir sahabilere, her açýdan yardým elini uzatan Medineli sahabiler
Ýþte o Ensar, Hicret hatýrlara geldiðinde, unutulmasa da, sýralamada geri kalýr ve nazarlardan gizlenir
Kimbilir, belki de, Hicretin asýl zor tarafýný Mekkeli mü’minler gerçekleþtirdiði içindir bu Hz Peygamber’in bile, terkederken geri dönüp “Benim için sen, Allah’ýn arzýnda bana en sevgili yersin Kavmim beni mecbur býrakmasýydý, seni asla terketmezdim” buyurduðu yerdir MekkeKâbe’si, Zemzem’i, Safâ ile Merve’si, Hira’sý ile, az ötedeki Arafat’ý ile, insanlýk tarihinin en ulvî hatýralarýný özünde taþýyan yerdir Allah’a ibadet için inþa edilen ilk bina da Mekke’dedir, sözlerin en güzeli olarak Kur’ân-ý Hakîm de ilk olarak burada Peygamber’e inmiþtir
Peygamber aleyhissalâtu vesselam ve Mekkeli sahabiler, iþte böylesine kudsî hatýralar yüklü olduðu halde Mekke’yi terketmiþlerdir Dahasý, yanlarýna alabildikleri üç-beþ eþya ve üç-beþ dinar dýþýnda, dünyalýk n----- neleri varsa onlarý da geride býrakarak ayrýlmýþlardýr bu þehirden Daha da ötesi, birçoðu anasýný, babasýný, eþini, evladýný ve her hâlükârda akrabasýný arkada býrakarak ayrýlmýþtýr Mekke’den
Dolayýsýyla, Hicret deyince, feragatin büyüðü, elbette Mekkeli Muhacirîn’e aittir Zira, imanlarý için herþeyden ve herkesten geçmiþlerdir Kurulu düzenlerini bozmuþ, iþlerini-güçlerini býrakmýþ, eþ-dost-akrabadan kopmuþ; sýrf imanlarýný tam olarak yaþamak adýna, hepsinden feragat etmiþlerdir
Ama birþe var ki, Mekkeli sahabiler, hicret ederken, bir bilinmeze doðru göç etmiþ de deðillerdir Peygamber aleyhisselam ve yol arkadaþý Ebu Bekir, hicret ederken, meçhul bir diyara ve meçhul bir akýbete doðru hicret ediyor deðildir
Zira hicret, apar-topar, bir anda ve bir belirsizliðe doðru bir yolculuk deðildir
Sahabiler de, Hz Peygamber de, hicret ederken, nereye, hangi þartlarda, kimlerle karþýlaþmak üzere gidiyor olduklarýný bilmektedir
Açýkçasý, Hicret, Mýsýr’dan Filistin’e o mucizevî hurucunda Hz Musa’nýn yaþadýðýna benzer mihnetler barýndýran bir yolculuk deðildir Ýkibin küsur metrelik derinliðiyle Kýzýl Deniz’in yarýlýp yol olarak açýldýðý bu mucizevî hurucun akabinde Eriha’ya varýldýðýnda gelen cihad emri karþýsýnda Benî Ýsrail’in tavrý “Ey Musa! Git, sen ve Rabbin savaþýn!” aymazlýðý iken; Medineli sahabiler, Hicret gerçekleþmeden evvel, hem de iki kez Akabe’de Peygambere biat etmiþlerdir
Hem de nasýl bir biat!
Akabe biatlarýnda Ensarýn en ziyade öne çýkan ismi Es’ad b Zürâre’nin dediði þekilde, onlar, Peygamber aleyhisselamý ve Mekkeli sahabileri Medine’ye davet ederken, kendileri için nelere davetiye çýkardýklarýnýn farkýnda olarak bu biatý etmiþlerdir:
“Bizler, ancak bu zâtýn Resûlullah olduðunu bilerek, develerimizin böðürlerini tepe tepe buraya gelmiþ bulunuyoruz bugün kendisini alýp Medine’ye götürmek, bütün Araplardan ayrýlmaþ, ayrý baþ çekmek, ve neticede en hayýrlýlarýnýzýn öldürülmesi ve sizlerin de kýlýç darbeleriyle kesilip biçilmeniz demektir () Ey insanlar! Muhammed’e ne üzerine bey’at edeceðinizi biliyor musunuz? Siz ona; Arap ve Arap olmayanlarla, bütün cin ve insanlar topluluðu ile savaþmak üzere bey’at edeceðinizin farkýnda mýsýnýz?”
Yahut Abbas b Ubâde’nin dikkat çektiði þu istikbale razý olarak:
“Sizler; insanlarýn kýzýl ve kara derilileriyle savaþmak üzere kendisi ile biatlaþacaksýnýz!
Eðer karþýlaþacaðýnýz musibetle mallarýnýz azaldýðý, eþrafýnýz öldürüldüðü zaman ona yardým etmeyecek, kendisini muhaliflerinin ellerine býrakacaksanýz, vallahi bu, dünyada da, ahirette de yüzkarasýdýr Þimdiden bundan vazgeçin
Fakat eðer sizler kendisine vaadde bulunduðunuz yardým, barýndýrma, muhaliflerinden koruma gibi þeyleri yerine getireceðinize kani iseniz, mallarýnýzýn azalmasý ve eþrafýnýzýn öldürülmeleri pahasýna da olsa onu tutunuz ki, vallahi bu da, dünyada da, ahirette de hayýrlýdýr!”
Onlar iþte bunun farkýnda olarak Akabe’de Hz Peygambere biat edip onu Medine’ye davet etmiþlerdir
Verdikleri bu sözün þartlarýný da bihakkýn yerine getirmiþlerdir Mallarýný da, zamanlarýný da, hayatlarýný da Resûlullah için feda etmekten çekinmemiþ; asla ve kat’a, “Git, sen ve Rabbin savaþýn!” kabilinden bir aymazlýða düþmemiþlerdir iþte Bedir, iþte Uhud, hele ki Hendek, bunun apaçýk delilidir
Bu açýdan bakýldýðýnda ise, Hicrette Ensar’ýn da hissesi daha bir berraklýkla çýkar karþýmýza
Anlarýz ki, Hicret, tek-taraflý bir göç deðildir
Ýmanýndan dolayý yurdunda barýnamayan ve canýna kastedilen bir topluluðun, imanýný yaþayabilmek için meçhul bir diyara göç etmesi deðildir Hicret
Ýmanýndan dolayý yurdunda barýnamayýp canlarýna kastedilen bir topluluðun, imanlarýný yaþayabilmeleri için her açýdan onlara yardýma, her türlü destek ve korumaya söz veren insanlarýn olduðu bir diyara yapýlan göçtür o
Hicretten söz ediyorsak, bir tarafta taným gereði elbette Muhacirîn, yani ‘göç edenler’ vardýr
Ama diðer tarafta o hicret edenleri yurtlarýna kabule, her açýdan yardýma, desteðe ve korumaya önceden söz vermiþ Ensar, yani ‘yardýmcýlar’ da vardýr
Hicret, bir bilinmeze yolculuk deðildir Bir “Git, sen ve Rabbin savaþýn!” yolculuðu da deðildir Bir “Gidin, siz ve Rabbiniz savaþýn!” yolculuðu da deðildir
Hicretin bir ucunu Allah için herþeyden feragat eden Muhacirîn tutmuþ, gitmekte; öteki ucunu ise Allah için herþeyden feragat edenler için herþeyden feragat eden Ensar tutmuþ, “Bize gelin!” demektedir
Hicret, “Gelin, ne gerekiyorsa ben de varým; ne yapýlacaksa, ben de iþin içindeyim; hangi bedel ödenecekse, ben de hazýrým!” diyebilen bir Ensarýn varlýðýnda gerçekleþmektedir
Yok mudur “Ýçimde bir Muhacir var” diyebilen? Var mýdýr “Ýçimde bir Ensar var” diyebilen?



Metin Karabaþoðlu

radyobeyan