Nefis Terbiyesi By: neslinur Date: 05 Temmuz 2010, 15:57:52
NEFÝS TERBÝYESÝ
1. Soru:
--Tevbenin þekli ve þartlarý nelerdir? Küfre düþenin tevbesi nasýl olacak?
--Küfre düþenin tevbesi, gözyaþý döküp tekrar kelime-i þehâdet getirmektir. Allah'tan afvü maðfiret istemektir. "Bir hatâ iþledim yâ Rabbi! Ben senin varlýðýný, birliðini ikrar ediyorum." demektir.
Tevbenin þartlarý için, meselâ Tenbihül Gàfilîn, Riyâzüs Salihîn veya Ýhyâu Ulûm'a bakarak þartlarýný öðrenebilirsiniz. Günahýna piþman olmak, bir daha iþlememeðe kesin kararlý olmak, günahta ýsrar etmemek... filân gibi þartlarý vardýr. Detayýný oralardan öðrenirsiniz.
2. Soru:
--Nefsimden þikâyetim var; ne tavsiye edersiniz?
--Burda herkesin nefsinden þikâyeti var... Allah nefislerimizi ýslah eylesin... Tabii, nefsin ikmâlini yapýp yapýp da, ondan sonra ýslah etmek zordur. Yâni, bir taraftan nefse silahý vereceksin; bazukayý, kaleþinkofu, dinamiti ve sâireyi vereceksin, ondan sonra da nefisten þikâyet edeceksin... Nefsin bir kere arpasýný kesmek lâzým! Nefsi riyâzetle yere düþürmek lâzým!.. Bir de nefisle mücadele edecek olan insanýn ruhunu kuvvetlendirmek lâzým!..
Ruhu kuvvetlendirmek de zikirle olur. O yolla nefsin karþýsýnda ruhu kuvvetlendirip, ona galip gelecek hale getirmek; öbür taraftan nefsin ikmal yollarýný, can damarlarýný kesip kuvvetlenmesini engellemek lâzým!..
3. Soru:
--Þeytaný yenebilmem, mânen güçlü ve iradeli olmam için ne tavsiye edersiniz?
--Bu tasavvufî bir çalýþmaya baðlýdýr. Ýnsan riyâzet yapacak, nefsinin emirlerine, arzularýna karþý çýkmaða devam edecek... Ramazan orucu gibi çalýþmalar olacak, nafile oruçlar olacak... Böyle çalýþmalarla yavaþ yavaþ kendi nefsini yenmeyi öðrenecek, þeytaný yenmeyi öðrenecek. Tasavvufî vazifelerini güzel yapmaða çalýþsýn!..
4. Soru:
--Nefse ibadetleri sevdirebilir miyiz, bunu nasýl yaparýz?
--Evet, bir zaman gelir, nefis ibadetleri sever. O zaman ona nefs-i râdýye derler. O makama yükseldiði zaman, ibadetleri seve seve yapar. Her þeyinden hoþnud olarak Rabbini sever, ibadetlerini yapar.
Onun için, tasavvufî eðitime devam etmek lazým!.. Nefs-i emmâre'yi geçip, nefs-i levvâme'yi geçip nefs-i mütmainne'ye ulaþmak, nefs-i radýye makamýna gelmek lâzým!..
5. Soru:
--Nefsime uyarak bazý günahlarý iþliyorum, arkasýndan piþman olarak tevbe ediyorum. Daha sonra tekrar iþliyorum. Bazý günahlardan kendimi kurtaramýyorum. Acaba günahta ýsrar etmiþ oluyor muyum, ettiðim tevbeler kabul olur mu?
--Ýnsanoðlunun nefsi olduðundan, þeytan olduðundan, bu tarif edilen durumu sýkça yaþar insanlar... Buna benzer hastalýklar maalesef yaygýndýr. Peygamber Efendimiz SAS Efendimiz buyuruyor ki:
(Mâ esarra men istaðfera) "Tevbe ve istiðfar eden günahta ýsrar etmiþ sayýlmaz." Piþman oluyor, tevbe ediyor; ama yine nefse uyuyor, günah iþliyor. Tabii, ýsrar sayýlmaz. Yalnýz tevbe ederken, "Ben bunu yine yaparým." diye düþünmeyecek, yapmamaya azmedecek. Yaparsa, yine Allah tevbesini kabul ediyor.
Bu durumun devam etmemesi insanýn bir takým koruyucu tedbirler almasý lâzým!.. Bu koruyucu tedbirler de tasavvuf ilminin içine giriyor.
Ýnsanýn günahlara düþmemesi, kendisine hâkim olmasý için ne yapmasý lâzým?.. Az uyumasý lâzým, az yemek yemesi lâzým!.. Ýnsanlarla az oturup konuþmasý lâzým!.. Günah muhitlerinden uzak durmasý lâzým!.. Ýbadetini tâatini yapmasý lâzým, abdestli olmasý lâzým!.. Ýþte bunlara dikkat ederse insan, inþaallah günahlardan korunabilir.
6. Soru:
--Ýhlâsýmý kaybediyorum, acaba ne yapmam gerekir?
--Ýhlâsýn baþý helâl lokma yemektir. Tevbeye, estaðfirullah demeye, zikre devam ederse, Allah yardým eder.
7. Soru:
--Vukf-u kalbî'yi açýklar mýsýnz?
--Allah'ýn her yerde hàzýr ve nâzýr olduðunu bilip, ona göre edebini takýnýp, ihsân makamý dediðimiz:
(El'ihsânü en ta'büdallahe keenneke terâhü fein lemtekün terâhü ve innehû yerâke) "Allah'a görüyormuþ gibi ibadet etmendir. Çünkü, sen onu görmüyorsan da, o seni görüyor." dediði gibi edebi takýnmak çalýþmasýdýr. Ona gayret etmeli!..
Tabii, bu her yerde vardýr. Ýnsanýn, banyoda ve yüznumarada bile þeriatýn tarif ettiði þeylere dikkat etmesi gerekiyor. Oturmasýna, yönüne, temizlenmesine vs. ihtimama etmesi, tamâmen her yerde Allah'ýn rýzâsýný gözetmesi gerekiyor.
8. Soru:
--Nefsi terbiye eden müslümanlar, tüm tasavvufî kurallara uyarak keþfe ve yakîn ilmine ulaþabilir mi?.. Bazýlarý, "Keþif ve yakîn için kabiliyet gerekir. Nefsini terbiye eden herkes yüksek iltifatlara nâil olup, ilhama mazhar olamaz!" diyorlar; ne buyurursunuz?
--"Bu keþif ve kerâmet evliyâlýðýn þartýndan deðildir." der kitaplarýmýz... Gerçekten de öyledir. Ýnsanýn bir keramet göstermemesine raðmen Allah'ýn çok sevgili kulu olmasý vâkîdir ve böye olabilir. Kerâmet gösterdiði halde, sû-i hâtime ile ahirete göçenlerin olduðu da vâkîdir, böyle de olabilir.
Keþif ve kerâmet bu yolun esasý deðildir. Bu yolun esasý istikamettir, müstakîm olmaktýr. Sýrat-ý müstakîmde yürümektir. Þeriatin çizgisinde, Kur'an-ý Kerim'in yolunda, Rasûlüllah'ýn yolunda yürümektir. En büyük kerâmet istikamettir. Yâni, bu yolda yürümektir, velevki baþka kerâmeti görülmese bile... Ama Allah gösterir. Bazan gösterir, bazan göstermez. Göstermek þart deðildir.
9. Soru:
--Tevâznun ölçüsü nedir?
--Tevâz, kibirlenmemek, alçak gönüllü olmak demek... Tevâzyu Allah sever, tevâz göstereni yükseltir.
Tevâznun ölçüsü, tezellüle düþmemektir. Yâni, kendisini alçaltacak bir þey yapmamaktýr. Mütevâzi olur ama, vakarlý, ölçülü, efendice bir tevâz içinde olur. Böbürlenmez ama, kendisini ayaklar altýna aldýracak, horlayacak bir tarzda da tevâz olmaz.
10. Soru:
--Kardeþin kardeþe ufak þeyler için kýzmasý doðru mudur?
--Kýzmak doðru deðildir. Peygamber Efendimiz'e birisi geldi, "Bana nasihat et yâ Rasûlalah!" dedi. Peygamber Efendimiz dedi ki:
(Lâ taðdab) "Kýzma!" dedi. "Baþka bir nasihat et!" dedi. (Lâ taðdab) "Kýzma!" dedi. "Baþka bir nasihat et!" dedi. (Lâ taðdab) "Kýzma!" dedi.
Kýzmamak için nasýl tutar insan kendisini?.. Araplarda bir adet var, (Sallü alen nebiyyi) "Peygamber Efendimiz'e salevat getir!" diyor. Karþý taraf da mecbûren "Allahümme salli alâ seyyedinâ muhammed" diyor. Þeytan gidiyor, kýzgýnlýk biraz geçiyor.
Bizim köyde birisi vardý, kýzdýðý zaman "Lâ ilâhe illalah" derdi. O da stresi, gerginliði atýyor. Yâni zikredersiniz, salevat getirirsiniz, kýzgýnlýk geçer. "Hasbunallah" dersiniz, "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh" dersiniz.
Bizim rahmetli fakülte sekreteri çok iyi bir insandý. Allah cümle geçmiþlerimize rahmet eylesin, ona da... Bir Arap elçiliðinden telefon açmýþlar. Arapça bir þeyler söylemiþler ama, bizim sekreter çok iyi Arapça bilmiyor. Birazcýk biliyor, çat pat... Kýrýk dökük bir þeyler söylemeye çalýþmýþ. Arap da hýzlý konuþuyor. Anlayamamýþ sözlerini... Biraz daha uðraþmýþ, terlemeye baþlamýþ. "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh" demiþ, medet istiyor Allah'tan... "Bir kýzdý diyor karþý taraftaki... 'Ne diye Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh diyorsun, ben sana ne yaptým da, bilmem ne...' diye bir yýðýn laf söyledi Arap" diyor. Meðer hakaretmiþ, "Sen ne laf anlamaz adamsýn!" mânâsýna kullanýlýyormuþ Araplarda... Böyle þeyler oluyor.
Ama, "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh" demek, "Estaðfirullah" demek, "Allahümme salli alâ seyyedinâ muhammed" demek, "Eûzü billâhi mineþ þeytànir racîm" demek gibi tedbirler, þeytaný uzaklaþtýrýr, kýzgýnlýðý uzaklaþtýrýr. Ayakta ise oturmak, abdest almak gibi þeyler vardýr.
11. Soru:
--Kul hakkýný affettirmek için ne yapmak lâzým?
--Helâlleþmek lâzým!.. Gidip, "Ben senin hakkýný yemiþtim, al!" demek lâzým!.. Mânevî hakký ise; "Ben sana þöyle yapmýþtým, böyle yapmýþtým; senin haberin yok! Beni affet kardeþim!" demek lâzým!.. Helâlleþmezse, ahirette gelip yakana yapýþacak. O bilmiyorsa bile Allah bildirecek. Onun için, dünyada iken halletmek lâzým!..
12. Soru:
--Bir müridin feyz almasýna neler mânî olur?
--Mânîler çoktur. Bir kere haram lokmalar, günahlar, harama bakmalar... vs. Bunlar çeþitli þekillerde müridi yükseldiði yerden aþaðýya düþürür. Yâni, biraz terakkî etmiþ ise, geri götürür.
Onun için, bizim kaidelerimizden birisi nazar ber kadem'dir. Yâni, bakýþý pabucunun ucunda olacak; etrafa bakmayacak, harama bakmayacak... Televizyonun karþýsýna geçer, þarkýcýyý dinler, filmi seyreder... Açýk saçýk kadýnlar gelir geçer. Meyhane sahnesi gelir, baþka kötü sahneler gelir... O zaman insanýn içi allak bullak olur, feyzi kaçar, yükseldiði yerden aþaðý düþer.
Haramlardan, günahlardan kaçýnmaða çok dikkat edecek!.. Ýnsanýn feyzinin çok olmasý ve ilerlemesi için, mutlaka günahlardan titizlikle kaçýnmasý lâzým!..
13. Soru:
--Sabah namazýna kalkamýyorum; çaresi nedir?
--Sabah namazýna kalkamamak bir cezadýr muhterem kardeþlerim!.. Allah'ýn cezâsýdýr, Allah affetsin... Bir cezâa müstehak oluyor da, Allah huzuruna almýyor yâni... Ýþin aslý böyledir mânevî bakýmdan... Onun için edebe dikkat edecek; bir... Akþamleyin abdestli yatacak; iki...
Abdestli yatmadýðý zaman þeytan gelir, âzâlarýna düðüm vurur. Hadis-i þerifte böyle bildiriliyor. Yâni gözünü baðlar, kulaðýný baðlar, her âzâsýný düðümler... Ezaný duymaz, gözünü açamaz, ibadete kalkamaz! Onun için, abdestli yatmaða dikkat edin!..
Bir de nefsi çok kuvvetlendirdiðiniz zaman, yemek yiyerek vs.; o zaman nefis gàlib gelir. Uykuyu sevdiði sevdirttiði için kaldýrtmaz. Akþam yemeklerini hafif yeyin, erken yatýn!.. O zaman, sabah vaktinde nefis kuvvetini kaybetmeye baþlar. Nefsin tâkati kalmaz, yat desen yatmaz duruma gelir. Karný acýktýðý için, bir mutfaða gideyim diye kendisi kalkar. Bakalým akþamdan neler kalmýþ diye dolabýn baþýna gider.
Onun için bir çaredir bu da... Akþam az yedirirsiniz. Sabahleyin o mutfaða gideyim derken, siz de onun yolunu çevirttirirsiniz, lavaboda abdest aldýrýrsýnýz, camiye götürtürsünüz.
radyobeyan