Güncel Meseleler 2
Pages: 1
Zikir By: neslinur Date: 05 Temmuz 2010, 15:47:40
ZÝKÝR


1. Soru:

--Ýnsanýn her zaman düþüncesinin, hatýralarýnýn, aklýnýn, fikrinin Allah olmasý için ne yapmak gerekir?


--Bu, zikirle elde edilen bir haldir. Derviþ zikreder, zikreder, zikreder, zikreder... Sonra zikir, zikr-i müdâm hâline gelir. Müdâm demek, devamlý demek, dâimî demek... Zikr-i dâimî hâline gelir, kalbi Allah demeye devam eder. O zaman, dâimâ Allah'ý düþünen bir insan olur. O halde ticaretle meþgul olsa, halkýn içinde bulunsa bile, Allah'la olmasýna engel teþkil etmez.

Buna bizim Nakþîbendîlik'te "Halk içinde Hak'la olmak: Halvet der encümen" prensibi derler. Derviþlikte ilerleyen insanlarýn o ilerlemesi sonunda, Allah'ýn lütfettiði yüksek bir makamdýr o... Dünya, böyle bir duruma gelmiþ insanlarýn hürmetine ayakta duruyor. Ýsmâil Hakký Bursevî Hazretleri öyle diyor: "Bunlar var oldukça kýyamet kopmayacak!" Onun için, bunlar dünyanýn direkleri gibidir.


2. Soru:

--(Zikrullahi devâün) "Allah'ý zikretmek þifadýr, devâdýr, insan þifa bulur. (zikrün nâsi dâün) Ýnsanlarý zikretmek hastalýktýr." Bu durumda, Peygamber Efendimiz'i anmanýn hükmü nedir?


--Peygamber Efendimiz'in anýlmasý, insanlarý anmak grubundan sayýlmaz, Allah'ý anmak grubundan sayýlýr. Neden anýyoruz biz Peygamber Efendimiz'i?.. Allah'ýn rasûlü olduðu için anýyoruz. Allah'ýn elçisi olduðu için seviyoruz. O Allah'ýn zikrine girer.

Kur'an'ý niye seviyoruz; kâðýt, cilt, mürekkep, meþin... Allah'ýn kelâmý diye seviyoruz, Allah'ýn kelâmý olduðundan seviyoruz. Rasûlüllah'ý da Allah'ýn rasûlü olduðu için seviyoruz. Ve Rasûlüllah Efendimiz hakkýnda Kur'an-ý Kerim'de ayrýca emir var:

(Ýnnallàhe ve melâiketehû yusallûne alen nebiyy, yâ eyyühellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ) "Ey iman edenler, ona salât ü selâm getirin! Siz deðil Allah ve melekler bile salât ü selâm getiriyor ona..." diye, ona salât ü selâm getirmeyi, onu zikretmeyi, anmayý; onun anýldýðý yerde ona salât ü selâm getirmeyi emrettiðinden, onu anmak insanlarý anmak grubundan sayýlmaz, ilâhî gruptan sayýlýr.


Burdaki insanlarý anmaktan maksat, Allah'a ibadet etmek, Allah'ý zikretmek varken; dünya kelamý konuþmak, insanlarýn gýybetini dedikodusunu yapmak gibi þeylerle meþgul olmak, insaný günaha sokar demek... Bir yerde oturmuþun "Sübhânallah" diyorsun, "Lâ ilâhe illallah" diyorsun, Kur'an okuyorsun, hadis okuyorsun... Bunlarýn hepsi zikrullaha girer.

Fýkýh kitabý okuyorsun. Kuyularýn ahkâmý bahsi geldi. "Havuzun eni þu kadar olursa, havz-ý kebir sayýlýr; þu kadar olursa havz-ý saðîr sayýlýr..." Hiç Allah adý geçmiyor. Yine Allah'ýn zikridir. Neden?.. Allah'ýn hükmü, ahkâmý öðretiliyor. Allah adý o esnada, o satýrlarýn arasýnda geçmese bile, Allah'ýn zikridir.

Ötekisi: "Hacý Ahmed Aða þöyle etmiþ, böyle etmiþ... Ticarette þu kadar zarar etmiþ, bu kadar kâr etmiþ... Bir ev yaptýrmýþ, boyu þu kadarmýþ, eni bu kadarmýþ... Bilmem ne..." Ýþte bu boþ, mâlâyâni... Bunlardan hastalýk arýz olur. Çünkü, gýybet olur, dedikodu olur, kalb kýrýcý þeyler olur; o bakýmdan... Hadis-i þerifte, "Ýnsanlarýn anýlmasý insana zarar verir, hastalýktýr." denilmesindeki maksat odur.

Biz de meclis kurduðumuz zaman, mümkün olduðu kadar ilâhi iþlerle, ahirete yarayacak iþlerle, din ilimleriyle ilgili sohbetler yapalým! Dünya kelamýyla, dünya insanlarýnýn halleriyle, dedikodularýyla uðraþmayalým!..


Bir þey daha hatýrlatayým: Kitaplarýmýzda deniliyor ki, "Salihlerin anýldýðý yere Allah'ýn rahmeti iner." Demek ki, salihleri anmak da sevapmýþ, o da yasak deðilmiþ. (Zikrün nâsi dâün) "Ýnsanlarýn anýlmasý hastalýktýr." hükmüne salihler bile girmiyor. Çünkü, salihler de Allah'ýn has kullarý olduðundan, onlarýn anýlmasý da sevap oluyor.

Demek ki, bu hadis-i þeriften ve ötekilerden anladýðýmýza göre, insanlarýn anýlmasýnýn hastalýk olmasý; gýybet ve dedikodu, mâlâyâni ve dünyâlýk olduðu zamanmýþ. Ahirete müteallik olunca, zararý olmadýðý anlaþýlýyor.


3. Soru:

--Zikir esnasýnda def çalanlar var, ney çalanlar var; ne dersiniz?


--Bazý tarikatlarda uygun görmüþlerdir. Zikrin temposunu ayarlamakta kullanmýþlardýr.


4. Soru:

--Zikir esnasýnda kendinden geçip baðýrmak makbul müdür?


--Hazýmsýzlýktan olur. Hazmeden insan, ses çýkartmaz. Hazmedemeyen insan, heyecaný taþtýðý için, heyecanýna hakim olamadýðý için baðýrýr. Çok makbul deðildir. Sessiz olmak lâzým! Deryalarý yutmak lâzým ama sesini çýkartmamak lâzým!..


5. Soru:

--Sesli zikirde zikrin þevkinden elleri birbirine vurmanýn, sesi yükseltmenin, baþ ve vücut ile çeþitli hareketler yapmanýn mahzuru var mýdýr?


--Hocamýz tavsiye etmezdi. Mümkün olduðu kadar sakin yapmaða çalýþmak lâzým!.


6. Soru:

--Bazýlarý Ýslâm'da cehrî zikrin olmadýðýný söylüyorlar; ne dersiniz?


--Cehrî zikir vardýr. Peygamber Efendimiz zamanýnda da vardýr. Bazý sahabeye kendisi cehrî zikri de tavsiye etmiþtir. Kur'an-ý Kerim'de Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin âþikâre veya gizli zikredilebileceðine dair ayet vardýr.


7. Soru:

--Ayakta zikir yapmanýn dinimizde bir sakýncasý var mýdýr?


--Bir sakýncasý yoktur. Çünkü:


(Ellezîne yezkürûnallàhe kýyâmen ve kuûden ve alâ cünûbihim ve yetefekkerûne fî halkýs semâvâti velÊard,) Ayakta da, oturarak da, hattâ yanýna yaslanmýþ olarak da zikretmenin câiz olduðunu bu ayet-i kerime ve baþka ayet-i kerimeler gösteriyor. Câizdir, olabilir.

Her anda zikir yapmak uygundur. Yolda yürürken, otururken, ticaret yaparken, kasasýnda otururken, otobüste giderken, gece yatýnca uyku uyuyuncaya kadar kalbinin, dilinin Allah demesi, "Lâ ilâhe illalah" demesi, salât ü selâm getirmesi, zikir yapmasý her hâl ü kârda câizdir.

Gâliba bu kardeþimizin sormak istediði; böyle dalga oluyorlar, el ele tutuþuyorlar, öyle zikir yapýyorlar. Bizim yolumuzda böyle yapýlmýyor ama, câiz deðildir demek deðil... Biz zikri oturarak yapýyoruz. Kendimiz olduðumuz zaman hafif sesle veya kalbî olarak yapýyoruz; kalbî zikrin sevabý çok olduðu için...


Fakat fazla yüksek sesle, kan ter içinde kalarak, devrilerek yýkýlarak yapýlan zikir câiz deðildir. Bir arkadaþýmýz anlattý. Almanya'da bir caminin birkaç katý var... "Biz alt katta bulunuyoruz. Üst katta seminer odalarý ve sâireler var... Orada kýyamet kopuyor, yer yerinden oynuyor, binâ sallanýyor. Çýktým; meðer zikir yapýyorlarmýþ. Devrilmiþler, birbirlerinin üstlerine yýkýlmýþlar, hurda haþ olmuþlar." diyor. "Yâhu zikrin de tadýný kaçýrdýnýz, cývýttýnýz iþi!.." demiþ, azarlamýþ onlarý, kýzmýþ, baðýrmýþ. Böyle zikir olmaz.

Böyle maskaralýk olmaz! Edebi, âdâbý vardýr zikrin... Terbiyesi vardýr, huzurda olmanýn ciddiyeti vardýr. Çok fazla baðýrmaða lüzum yok... Birisi baðýrarak dua ediyordu da, Peygamber Efendimiz'in hac ettiði zaman... Dedi ki: "Ey insanlar! Kendinize gelin!.. Siz, sizi duymayan bir kimseye hitab etmiyorsunuz ki, bu kadar fazla baðýrmaða lüzum yok!.." buyurdu Peygamber Efendimiz...

Onun için, zikrin nezâketle, zerâfetle, nezâfetle yapýlmasý; öyle fazla gürültüye patýrtýya iþin boðulmamasý lâzým geliyor.


8. Soru:

--Farkýnda olmadan zikir etmenin, ayet, sûre ve benzerlerini okumanýn sakýncasý var mýdýr?


--Sakýncasý yoktur, makbuldür, iyidir. Farkýna varmadan içi otomatik olarak zikrediyor, güzel bir þey bu... Allah yolunda dâim etsin, zikrinde dâim etsin...


9. Soru:

--Zikrederken nasýl bir tefekkür hali içinde olmak gerekir? Aklýmýza çok çeþitli þeyler geliyor, bunlardan nasýl kurtulabiliriz.


--Bu hatýra gelen þeylere havâtýr derler. Hatýrýna geliyor insanýn, meþgul ediyor. Onlardan korunmak için iç tedbirler vardýr, dýþ tedbirler vardýr. Abdestli olduðu zaman korunur, bu bir dýþ tedbirdir. Lokma helâl olduðu zaman korunur. Lokmada karýþýklýk olduðu zaman, iþler karýþmaya baþlar. Kendisini tam verememe durumuna düþer.

Demek ki lokmasýna dikkat edecek! Abdestini güzel alacak, usûlüne uygun olarak kusursuz almaða çalýþacak, oturacak! Ondan sonra da, söylediði sözlerin mânâsýný tefekkür edecek!.. "Allahu ekber" mi diyor, "Lâ ilâhe illallah" mý diyor; bunun mânâsý üzerinde durarak kendisini konsantre edecek!.. Arada böyle bir hal arýz olursa kendisine;

(Ýlâhi ente maksûdî ve rýdâke matlûbî) "Yâ Rabbi, benim maksûdum sensin, ben senin rýzâný istiyorum!" diye niyetini bir tashih edecek, yeniden baþlayacak. Yine bir þey gelirse, yine böyle söyleyecek... Böyle böyle, düþe kalka bu iþi karýþtýrmamayý öðrenecek.


10. Soru:

--Vasýta ile gelip giderken, araba içinde açýk zikir yapýlabilir mi?


--Yapýlabilir. Kimse bir þey demiyorsa, yapabilir. Ama ibadetin gizlisi daha makbuldür., Hele zikrin kalbden olaný, dille yapýlanýndan yetmiþ kat daha sevaplýdýr.

Ama, bütün arabadaki arkadaþlar sizin arkadaþýnýz, þöfor de sizden... Bir yerden bir yere gidiyorsunuz. Bazan böyle aþikâre zikretmenin insana þevk ve kalbine kuvvet verme durumu vardýr. O zaman olabilir, yapýlabilir.


11. Soru:

--Bazý kimseler, evli olmayan müridlerin Allah ismini çekmeleriyle akýllarýný yitirebileceklerini söylüyorlar; bu doðru mu?..


--Doðru deðildir. Bundan bir þey olmaz! Günde yüz defa, ikiyüz defa Allah deyince aklý bozulacaksa, demek ki çok çürük bir aklý varmýþ zâten...

Zikrin sevap olduðunu biliyoruz.


Bir kez Allah dese aþk ile lisân,
Dökülür cümle günah misl-i hazân!


Allah demek sevaptýr. Ölçülü, normal bir þekilde söylendiði zaman, bir þey olmaz!..

Yalnýz, ilaçlarýn dozajlarý vardýr. Meselâ, þu ilâçtan 15 damla, sabahleyin yemekten önce alacaksýn diye söyler doktorlar... Eðer dozajýna dikkat edilmezse, fazla alýndýðý zaman zarar verebilir. Onun için, zikri veren kimsenin, zikri alan kimsenin halini bilmesi ve ona göre zikir tavsiyesini yapmasý lâzým geliyor.


12. Soru:

--"Lâ mevcûde illallah" diye zikredenler küfre girmezler mi? Bu zikri yapanlar, mahlûkatý reddedip, Allah'ýn mahlûkatý yoktan var ettiðini reddedip, mahlûkatý Allah'tan bir parça olarak mý kabul ediyorlar. Bu durum ehl-i sünnet itikadýna ters deðil mi? Yoksa bunu diyenler baþka bir mânâ mý kasdediyorlar? Þüpheye düþtüm, açýklar mýsýnýz?


--Bu tasavvufta derin bir sorudur. (Lâ ilâhe illallah) Allah'tan baþka ilâh yoktur, baþkasýna ibadet edilmez. (Ýyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn) Ancak Allah'a ibadet ederiz, ancak ondan yardým isteriz. (Kulhüvallahu ehad) Allah tekdir. (Allahus samed) Kullarýn bütün ihtiyaçlarýný görendir, sameddir. Kendisinin anasý, babasý olmadýðý gibi, kendisinden sonra da evlat vs. edinmekten münezzehtir. Kendisine denk de yoktur diye Ýhlâs Sûresi'nde de bildiriliyor.

Bu Lâ ilâhe illallah'ýn mânâsýnýn derinlikleri vardýr. Ýnsan tasavvufta zikir yaptýkça, zihninin, gönlünün ve þuurunun ulaþtýðý mânâlar vardýr. Bu mânâlardan birisi de "Lâ mevcûde illallah" mânâsýdýr. Yâni, bütün varlýklar netice itibariyle fânidir.

(Küllü men aleyhâ fân) buyruluyor Kur'an-ý Kerim'de... Her þey fânîdir. Allah Allah-u Teâlâ Hazretleri kalacak, baþka hiç bir þey yok... Bu mânâda:

(Kânallah ve lem yekün þey'ün gayrehû) "Allah vardý, baþka hiç bir þey yoktu." Mahlûkatý yarattý. Sonra da yine Allah olacak, baþka hiç bir þey olmayacak. Evveli ahiri yok olan fânî varlýklar da aslýnda var sayýlamaz. Gölge gibi, hayal gibi, bir varmýþ bir yokmuþ, masal gibi bir þey yâni...

Bu mânâ ile Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin ehadiyetini, birliðini daha baþka bir derinlemesine idrak zihniyetidir bu... Bu bir tasavvufî neþ'edir. Ondan sonra da daha ileri merhalelere geçilir.


13. Soru:

--Zikrin faziletli olduðu vakitler ve akþamdan önce zikir yapýlmasý hakkýnda bilgi verir misiniz?


--Zikir için uygun zamanlardan birisi akþam namazýndan evvelki zamandýr. Ýkindiden sonra, güneþ batýncaya kadar olan vakit çok kýymetli bir zamandýr. Abdül'aziz Hocamýz (Rh.A) buyurmuþ ki: "Herhalde dualarýn en çok kabul olduðu zamanlardan birisi bu zaman olduðu kanatindeyim." Tecrübeleriyle, tecellîlerle, vâridat ile ölçmüþ demek ki... Bu ikindiden sonraki zaman çok kýymetlidir.

Sabah namazýndan sonraki bizim evradý okuduðumuz zaman da kýymetli ama, bu ikindi namazýndan sonraki zaman daha kýymetlidir buyurmuþ Abdül'aziz Hocamýz... Hadis-i þerifler var bu konuda... Çünkü, güneþin batýþý zamaný, bir günün bitme zamaný... Bir iþin bitiþinde güzel bir bitiriþle bitirmek, sevaplý bir bitiriþle bitirmek önemli olduðundan, o vakitteki zikirler kýymetli oluyor.


Kýymetli vakitlerden birisi de, geceleyin teheccüd vaktidir. Yâni, imsaktan önceki zaman... Geriye doðru, gecenin yarýsýna kadar, üçtebirine kadar... Biraz uyuyup kalktýktan sonraki o gece vakti de çok kýymetlidir. Göðün kapýlarýnýn açýldýðý, dualarýn kabul olduðu zamanlardýr.

Bundan baþka her zaman için özel ibadetler, zikirler olabilir.


Ynt: Zikir By: Kaan8/B Date: 27 Nisan 2015, 21:22:56
Bu, zikirle elde edilen bir haldir. Derviþ zikreder, zikreder, zikreder, zikreder... Sonra zikir, zikr-i müdâm hâline gelir. Müdâm demek, devamlý demek, dâimî demek... Zikr-i dâimî hâline gelir, kalbi Allah demeye devam eder. O zaman, dâimâ Allah'ý düþünen bir insan olur. O halde ticaretle meþgul olsa, halkýn içinde bulunsa bile, Allah'la olmasýna engel teþkil etmez.

radyobeyan