Ýz Býrakanlar
Pages: 1
Enaniyet ve Aidiyet Hisleri By: sumeyye Date: 05 Temmuz 2010, 13:05:23
Enaniyet ve Aidiyet Hisleri


Bediüzzaman Hazretleri iþlenecek günahlarla insanda var olan bazý latîfelerin söneceðinden veya öleceðinden bahsederek Lem’alarda þöyle der: “Hem senin mahiyetine öyle mânevî cihazat ve lâtifeler vermiþ ki, bazýlarý dünyayý yutsa tok olmaz; bazýlarý bir zerreyi kendinde yerleþtiremiyor Baþ bir batman taþý kaldýrdýðý halde, göz bir saçý kaldýramadýðý gibi; o lâtife, bir saç kadar bir sýkleti, yani, gaflet ve dalâletten gelen küçük bir hâlete dayanamýyor Hattâ bazan söner ve ölür”
Enaniyet ve Aidiyet Hisleri Her latîfenin bir gaye-i hilkati vardýr Hilkat gayesine uygun biçimde o latîfenin kullanýlmamasý elbette onun dumûra uðramasýna veya ölmesine neden olacaktýr Burada iþin en önemli noktasý söz konusu latîfelerin tekrar dirilip dirilmeyeceði veya daha doðru bir tabirle Allah tarafýndan tekrar diriltilip diriltilmeyeceðidir Kanaatim o ki, eðer Allah’ýn fevkaladeden bir lutfu ve inayeti olmazsa onlarýn tekrar dirilmeyeceði ve diriltilmeyeceðidir Bu açýdan Bediuzzaman’ýn, Lem’alardaki ayný yazýnýn devamýnda söylediði “Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork- bir lokmayla, bir daneyle, bir bakmakla o latîfelerini batýrma” nasihatine iyi kulak kesilmek gerek
Ancak iman baþta olmak üzere marifetullah, muhabbetullah, mehafetullah ve zevk-i ruhaniye erip, hakikat yolcusu insanýn asýl hedefi olan rýza-yý ilahiye ulaþabilmesi adýna verilmiþ olan latîfeler eðer küfür ve dalaletle ölüyor ve bir daha dirilmiyorsa, sonradan hidayete eren insanlar hiç bir yere varamazlar Oysa ki, mühtediler içinde seyr-i sülûkta nice mertebeleri kat’ etmiþ insanlardan söz etmek mümkün olduðu gibi, cahiliyye insanlarýndan mucize denilebilecek bir toplum da çýkmýþtýr Demek burada Allah’ýn hususi bir iltifatý, fevkalade bir inayeti var
Bizim hamuru müslümanlýkla yoðrulmuþ insanlar olarak, inayete güvenmekle beraber, irademizi esas alarak davranýþlarýmýzý ayarlamamýz gerekir Zira adet-i ilahi günahlara girme durumunda o latîfelerin sönmesini ve ölmesini netice veriyor
Bu çerçevede iki önemli tehlikeye dikkatlerinizi çekmek istiyorum; çoklarýmýzýn içki, kumar, hýrsýzlýk türü günahlar kategorisi içine girmediði için belki dikkat etmediði ama iþin aslýna bakýlýrsa bir çok latîfelerin ölmesine neden olan iki yanlýþ his ve duygudur bunlar Aslýnda ikisini bir baþlýk altýnda da toplayabiliriz: enaniyet Ama biri þahsi enaniyet, ikincisi yaptýðý yararlý iþlerle baþarýlý gözüken ve halk nezdinde öyle kabullenilen bir cemaate mensup ve aid olmanýn verdiði cemaat enaniyeti
Birincisi; þahsi enaniyet Þahsi enaniyet az veya çok, külli veya cüz’i herkeste vardýr Günümüzdeki Kur’an mesleði, Bediuzzaman Hazretlerinin enfes tesbitleri içinde acz, fakr, ihtiyaç, þevk, þükr, tefekkür ve þefkat gibi umdeler üzerine müessestir Bu hasselerin her biri bir bütünün parçalarý olmasýnýn yaný sýra, ayný zamanda birbirinin lazýmýdýr Dolayýsýyla zincirde halka veya halkalar eksik kalacak ve insan kamil mertebeye hiç bir zaman çýkamayacaktýr Þimdi hem bu halka içinde bulunup, hem bu Kur’an mesleðine intisap edip, hem de onun gereklerini bilmeme ve kurallarýný uygulamama insaný farkýna varmadan daireden uzaklaþtýrýr Onun için meslek kurallarýný bilme ve onlara riayet etme, o meslekte baþarýlý olmanýn yegane yoludur
Evet, benlikte öyle bir özellik var ki, insaný merkezden, kendisinden uzaklaþtýrýr, “men ittehaze ilâhehû hevâhu (kendi heva ve heveslerini tanrý edinen kimseFurkan Suresi 25/43, Casiye 45/23)” sýrrýnca anlatýlan derekeye düþürür Sadece kendini, kendi yaptýklarýný beðenen bir seviyeye, daha doðrusu böyle bir seviyesizliðe düþürür insaný Bazan da baþkalarýnýn güzel yaptýklarý þeyleri, sýrf kendisi yapmadýðý için çirkin bulur böyleleri
Ýkincisi ise bir cemaate mensup olmanýn verdiði bir baþka türlü enaniyet Çok açýk ve net bir ifade ile “kahramanlar yaratan bir ýrkýn ahfadýyýz”a bedel, “Dünyanýn dört bir yanýnda eðitim-öðretim faaliyetleri ile ülkemizin adýný bayraklaþtýran, saadet asrý hariç Ýslam ve belki de insanlýk tarihi boyunca eþi-menendi görülmemiþ bir hýzla faaliyet alanýný geniþleten, insanlýðýn geleceði adýna asýrlardýr ihmal edilen ahlaki temelleri atan bir hareketin gönüllü fertleriyiz” þeklinde bir yaklaþým Halbuki bizleri bu yola hidayet eden de, o yollarý lütuf ve ihsan eden de sadece O M Akif’in deyiþi ile bugün biz neye malik isek hepsi O’nun vergisi ve biz sadece O’na medyûnuz Üstad Hazretleri ne güzel söyler; “Bilmeyerek bu yolda istihdam ediliyoruz” Kendisini sorguladýðý bir baska yerde; “Hem deme ki ‘Ben mazharým Güzele mazhar ise güzelleþir’ Zira, temessül etmediðinden, mazhar deðil, memer olursun Hem deme ki, halk içinde ben intihap edildim Bu meyveler benimle gösteriliyor Demek bir meziyetim var” Ayný hakikatý diðer bir misal içinde þöyle anlatýr; “Hem nasýl ki yeryüzünde bulunan parlak þeylerin, güneþin akisleriyle parlamalarý ve denizlerin yüzlerinde kabarcýklarýn, ziyanýn lem'alarýyla parlayýp sönmeleri, arkalarýndan gelen kabarcýklar yine hayalî güneþçiklere aynalýk etmeleri bilbedâhe gösteriyor ki, o lem'alar, yüksek birtek güneþin cilve-i in'ikâsýdýrlar” Yani senin güneþle irtibatýn budur Güneþe müteveccih olman Ondandýr diyor 26 Sözde de “Sen, ey riyakâr nefsim! ‘Dine hizmet ettim’ diye gururlanma, ‘inne’llâhe leyüeyyidü heze’ddîne bi yed-i racüli’l-fâcir’ sýrrýnca, müzekkâ olmadýðýn için, belki sen kendini o recül-ü fâcir bilmelisin Hizmetini, ubûdiyetini, geçen nimetlerin þükrü ve vazife-i fýtrat ve farîze-î hilkat ve netice-i san'at bil, ucb ve riyadan kurtul” diyor
Evet, bu zat, haþa! estaðfirullah’a yatýrým yapmýyor, kendine nasýl bakýyorsa öyle konuþuyor, mazhariyeti söylemiyor, hatta ona memerriyet diyor Kendini vahdet-i vücutçulardan farklý olarak bir ayna misali tecelligah olarak görüyor Onlar malum, tüm varlýðý cansýz akisler olarak kabullenir Cami gibi bazýlarý açýktan açýða evham ve hayalat der varlýða Yani bakýþ açýnýza göre deðiþiyor eþyanýn mahiyeti Netice itibariyle insanýn bu þekilde bakmasý lazým kendine Halbuki biz tam aksini yapýyoruz, Cenab-ý Hakk lütfediyor, biz kendimize malederek söylüyoruz Ve bazan meseleyi, karþý tarafý aldatmak için inþaallah ile, maþaallah ile süslüyor ve besliyoruz Bunlar da riyanýn koruyucu serasý, mahfazasý, kabuðu oluyor Bana göre bu Allah adýna yapýlan gizli bir saygýsýzlýk Yani “Ben yaptým, ben ettim” deme açýk, “Allah’ýn izniyle, inþallah, maþaallah” gibi koruyucu seralar içinde konuþma tarzý da gizli saygýsýzlýk Tabii bunlar gerçekten kalpte yer bulmayýp, sadece dilin ucundan zahiri kurtarmak için söylenen sözlerse
Bu açýdan Kur’an dairesi içinde bulunan herkes ciddi bir tehlike sath-ý mailinde bulunuyor Onun için herkesin bir muhasebe ve murakabe ile nefsin oynadýðý bu oyundan sýyrýlmasý, bunun icin de baþkalarý ile konuþurken, kendi kendine düþünürken, yazarken, çizerken hasýlý sürekli O’nun kudretini, O’nun inayetini, O’nun riayetini, O’nun hýfzýný, O’nun kelaetini, O’nun vekaletini öne çýkarmasý lazým
Evet, ferdî enaniyet, cemaat enaniyetine inzimam edince kýrýlmaz bir hâl alýyor Aslýnda herkesin malumu olduðu üzere eserlerde ‘ene(ben)’yi kýrmak için ‘nahnu(biz)’ye müracaat etmek tavsiye ediliyor Ama burada ‘nahnu’ de iþe yaramýyor Onun için ‘nahnu’yü de aþýp ‘Hüve(O)’ye sarýlmak gerektiðine inanýyorum Zira, hepimizin sürekli rehabilitasyona, nasihata; bu ölçüleri zihnimizde canlý tutmaya ihtiyacýmýz var Harun Reþid’in defalarca Fuzayl ibni Iyâz'ýn dizlerinin dibinde hýçkýra hýçkýra aðladýðýný biliyoruz biz Selâhaddîn-i Eyyubi’nin Izz ibni Abdüsselâm'ýn dizlerinin dibine kapanýp aðlamasý da az deðildir Ya Zembilli’nin yanýnda hýçkýrýklara boðulan koca sultan Yavuz Selim'e ne demeli
Evet, ‘ve’l-muhlisûne alâ hatarin azîm’ deniliyor hadiste Yani “Ýhlasa erenlere gelince, onlar da büyük tehlike içindedir” Menkýbe kitaplarýnda anlatýlýr, Hazreti Musa Cenab-ý Hakka diyor ki: “Ya Rabbi! Hayret ediyorum, Sana gelmiþ, ulaþmýþ insanlar nasýl oluyor da baþka mülahazalara kapýlýyorlar” “Ya Musa” diyor Cenab-ý Hak; “Onlar bana gelip ulaþanlar deðil, yoldakiler” Allah hepimizi muhlisin basamaðýný da aþýp muhlas olan yani ihlasa erdirilmiþler zümresine ilhak eylesin

Allâhümmec’alnâ min ibâdike’l-muhlisîne’l-muhlasîn el-veriîne’z-zâhidîn el-mukarrabîne’r-râdîne’l-merdiyyîn es-sâfîne’l-muhibbîne’l-mahbûbîn
Amin Ya Rabbi!


Fethullah Gülen

radyobeyan