Ýz Býrakanlar
Pages: 1
Gel By: sumeyye Date: 04 Temmuz 2010, 15:43:54
Gel

Gel ey millet ruhu ve fatihlik düþüncesi! Yýllar geçiyor ki bizler, baþý açýk ve yalýnayak hayallerimizle hep yollardayýz ve seni bekliyoruz! Bir upuzun aydýnlýðýn öncüleri sayacaðýmýz þafak emarelerinin, peþi peþine tüllendiði þu günlerde, rüyalarýmýzda aðardýðýn ayný noktadan çýkývererek ýþýða muhtaç dünyalarýmýza nurlar saç!

Hazanýnýn þiddetli ve amansýzca estiði yörelerde sabrýn soluklarý kesilmiþ olabilir; ne var ki bizler, her gün biraz daha ümitli, biraz daha canlý “emarelerin þafaðýnda” ve þafaklarý zorlayan sebeplerin baðrýnda bir ulu diriliþin gerçekleþtiðini görüyor gibi oluyor ve kendimizden geçiyoruzGel, bu umûmî “ba’s-ü ba’de-l mevt”in son türküsünü sen söyle ve bu uzun ýzdýrap bezmini de sen kapa!

Fazilete arka çevrilip rezaletin peylendiði, sevaba hacir konup günah toptancýlýðýnýn yapýldýðý, iffete kezzap dökülüp haysiyetin daða kaldýrýldýðý, tarihin mýncýklanýp geçmiþe salyalar atýldýðý o uðursuz dönemler artýk çok gerilerde kaldý Hergün güneþ doðarken, bir yeni þevkle þahlanýp istikbale koþanlarý daha fazla bekletme! Atýný ýþýk arayanlarýn dünyasýna doðru mahmuzla ve gel artýk!

Eþyanýn çehresine ziya çalýp gözlerimizden perdeyi kaldýran, kâinatlarýn özü o saflardan saf ruh aþkýna gel! Hakk katýnýn makbul erleri Enbiyâ, Evliyâ aþkýna gel! Göklerde ve yerde kutsîlik soluklayan ruhlar aþkýna gel! Âl-i Âbâ aþkýna, Þâh-ý merdân aþkýna gel! Þehitler aþkýna ve dörtbir yanda ta’zim gören þehitler efendisi Hamza aþkýna gel!

Yýllardýr yollara dökülmüþ seni gözleyen yaþlý gözler ve sabahlara kadar uyku nedir bilmeyip kývranan dertli sineler aþkýna ne olur gel! Analarýn ýzdýrapla çarpan yüreklerine, periþan ve derbeder nesillerin ayyûka çýkan feryatlarýna, çýðlýk atýp inleyen çocuklarýn heyecan ve hafakanlarýna merhamet et de gel!

Akýn karadan ayrýldýðý, ýþýðýn karanlýk ordusunu târ u mâr ettiði, cehaletin ilmin önünde bozguna uðradýðý ve sabânýn güzel kokular sürünüp herkese ve herþeye bahar muþtularý fýsýldayýp dolaþtýðý þu mübarek günlerde ger dizginini gel gayri!

Karlar eriyip buzlar çoktan çözülmeye durdu; goncalar kemer kuþanýp senin uðrunda yollara döküldü ve çiçekler sana ait türkülerle semâa kalkýp bir yüce bayram adýna çevrelerine davet gamzeleri çakmaya baþladýlar Yapraklarýn hýþýrtýsýndan, ýrmaklarýn çaðýltýlarýna, göklerin ýþýkla sarmaþ dolaþ gürültüsünden, ormanlarýn heybetli uðultularýna kadar hemen herþeyde bu yeni diriliþin naðmeleri duyulup seziliyor Bak! Bayýrlar, rengârenk güzellikleriyle milletimin tâliine tebessüm ediyor, bað ve bahçeler etrafa saldýklarý diriltici râyihâlarla gönülleri coþturuyor ve ruhlara bahar muþtularý sunuyor Ve artýk, aylar güneþler bir baþka türlü doðuyor, bir baþka türlü batýyor

Ey asýrlardan beri hasretle yolunu gözlediðimiz ruh! Eðer sen bir þafaksan gel gayrý bunca emare yeter! Eðer kýyametsen, bilmem ki baþka hangi alâmeti beklersin?!

Gül açýp bülbül öteli hayli zaman oldu;
Her yanda aðaran hayâlin ruhuma doldu;
Bekletme! Bu mevsim artýk mevsim-i bahar Gel!

Gel þeytanýn kâsesini kýr; iblisler dünyasýna bir velvele sal! Nemrûd’a rahatý haram edip Firavun hân u mânýný harâb eyle! Iþýktan kaçanlarý nûrunla boð; yarasalara aydýnlýkta yaþama âdâbýný öðret! Gel, bize sonsuzluk þarâbýný sun ve derbeder gönüllerimizi ölümsüzlük aþkýyla coþtur! Coþtur ve asýrlardan beri hicranla yanan sinelerimize “âb-ý hayat” ulaþtýr!

Bir yeni varoluþun tan yeri aðarýrken, temcid verir gibi hep haykýrýp inliyoruz: Gel ey varoluþumuzun mâyesi, ümitlerimizin rûhu! Gel ey birkaç asýrdan beri nesillerin beklediði feleðin karnýndaki mübarek yolcu! Gel ey millet ve tarih þuuru! Gölgen baþýmýza düþtüðü günden bu yana, bu dünyada, hem þevkle gerilip coþanlar hem de salacaðýn tufandan uykusu kaçanlar var Henüz ýþýðýnýn tam zuhur etmediði þu günlerde, gölgenle yanýp kül olanlarý gördükçe, yolunu gözleyen gariplerin sana olan iþtiyaklarý daha da artmakta ve buðu buðu gönül gözlerini saran visâl arzusuyla yürekleri bir baþka atmaktadýr Gel, visâle koþan gönüllerimizi þâd eyle! Gel, arslanlarýn yüreklerine korku salan o müthiþ nâralarýnla haykýr! Haykýr ki, vatansýz ve mazisiz ruhlar kahrolup gitsin; her tarafa zehir çalýp geçen yýlanlar, akrepler deliklerine girip saklansýn ve asýrlardan beri kötü duygu ve kötü tutkularýn meþcereliði haline getirilmek istenen þu mübarek topraklar, sadece, ilmin, inancýn, ahlâk ve faziletin fideliði olsun!

Bu ülkede huzur ve nizam yeryüzünde adalet ve emniyet, gölgen gibi seni heryerde takip eden ve kývrýlýp açýlmalarýyla sana selâm duran þerefimizin remzi forsunun dalgalanmalarýnda, (o forsu dalgalandýran var olsun!) cihan sulhu ve devletler muvâzenesi senin o sultanlara taç giydiren kutlulardan kutlu silâhýnýn namlusundadýr

Senin re’yine müracaat edilmeden devletler plânýndaki her karar bir aktörlük ve bu kararýn verildiði yerlerin de tiyatrodan farký yoktur Senden âdâp ve erkân öðrenmeden milletlerine baþ olmuþ bütün baþlar, o toplumlar için bir talihsizlik eseri, bu talihsizliðe uðramýþ olan yýðýnlar da gaflet ve dalâletin esîridirler

Gel, Süleyman Nebi (as) gibi, rüzgarlarla kanatlanan tahtýna bin; ilhadla çehresi kararmýþ dünyalar üzerine þimþekten kamçýlarýný sal; inkârla gözü baðlanýp diline kilit vurulan ilmin dilindeki kilitleri çöz; dünden bugüne hep karanlýk þeyler fýsýldayýp duranlara aydýnlýk bestelerinden bir þeyler fýsýlda; akrebin kuyruðunu kýrýp yýlanlarýn aðzýna panzehir akýt ve çirkef olan topraklarý ruhunda taþýdýðýn ýtýrlarla yýka, cennet yamaçlarýna çevir

Gel, öyle sihirli oyunlar oyna, öyle sanatlar yap ki, bütün sihirbazlarýn kollarý kanatlarý kýrýlsýn ve senin hârikalarýn karþýsýnda bütün hüner sahipleri apýþýp kalsýn! Gel, çöllere düþmüþ “âb-ý hayat” arayanlara öyle bir þerbet içir ki, suyu hýzýr çeþmesinden, þekeri de gökler ötesinden getirilmiþ olsun!

Dörtbir yandan sofrana koþanlara semâdan sofralar indir ve her yanda karanlýkta kalmýþ ruhlarý aydýnlatacak meþ’aleler yak! Baþka çeraðlara ihtiyaç býrakmayacak kadar parlak meþ’aleler

Gel, hep ýþýnlarýyla baþýmýzý okþayan güneþ gibi üstümüzde dolaþ ve ruhlarýmýzý aydýnlat! Yaðmur yüklü bulutlar gibi hep bizi kolla, hasretle yanan sînelerimize sular serp! Senin kehkeþanlara denk ruh ikliminde kol gezen güneþler dünyayý da aydýnlatmaya yeter ukbâyý da

Sýyrýl kabuðundan ve ýþýklandýr karanlýða boðulmuþ dünyalarý! Baðrýndaki bütün su menba’larýný sal bað ve bahçelerimize; her tarafta kevserden çeþmeler akýt! Kendin de, bu çeþme ve pýnarlara hazinedarlýk yapan yüce daðlar gibi mehâbetle yerinde kal!

Okyanuslar gibi medlerle kanatlan ve öyle köpür öyle dalgalan ki; karþý durulmaz o dalgalarýn her yeri alsýn, o güçlü kollarýnla sarmadýðýn bir kara parçasý kalmasýn!

Evet, dünyalar yaþadýkça, geceler gündüzleri kovalayýp duracak, ölümler de diriliþleri takip edecektir Gel, eþya ve hadiseler üstü ayrý bir buudda öyle bir dünya kur ki, zamanýn diþleri, onu aþýndýrmasýn ve onun temelini öyle saðlam esaslara baðla ki, hiçbir hâdise ile sarsýlmasýn ve hiçbir uðursuz el onunla oynayamasýn!

Gel, gönüllerimizde hazýrladýðýmýz tahtýna otur! Duygu ve düþünce dünyalarýmýza durmadan emirler yaðdýr! Bizleri kapý- kulu olmaya kabul et ve cesetlerimizde can olduðunu göster!


MFethullah GÜLEN

radyobeyan