Dini Hikayeler
Pages: 1
Emir Sultan By: ezelinur Date: 03 Temmuz 2010, 15:50:38
Emir Sultan

Emir Sultan
Buharalý Seyyid ...


Seyyid Muhammed Buhara'da doðar. Kendini bildi bileli ilim meclislerine koþar. Okur, okutur, öðrenir, öðretir, hasýlý iyi yetiþir. Babasýnýn (Seyyid Emir Külâl hazretleri'nin) vefatý üzerine Medine'ye yerleþmeye niyetlenir. Artýk Alemlerin Efendisine komþu olmalý ve ömrünün sonuna kadar kalmalýdýr orada. Nitekim önce hacceder, sonra Münevver Belde'ye geçer. Ama bakýn þu iþe ki, o yýl görülmedik bir kalabalýk vardýr. Yine de misafirhanelerden birinde kývrýlýp uyuyacak kadar olsun bir yer bulur, döþeðini serer. Ancak binaya bakanlar alelacele gelir, baþýna dikilirler. 'Ama efendim' derler, 'orasý Seyyidlere ayrýldý' Seyyid Muhammed güler. 'Ýyi ya' der, 'Ben de Seyyidim zaten.' Görevliler 'Hadi caným sen de' demezler belki, lâkin delil isterler. Seyyid Muhammed ellerini çaresizlikle açar, boynunu büker, 'Buralarýn yabancýsýyým, söyleyin kim þahit olsun bana?' der.
-Peki ama, biz nasýl inanalým sana?
-Durun. Bir þahit buldum galiba.
-Kimi?
-Dedemi!
Seyyid Muhammed 'Buyrun!' der, önlerine düþer. Mescid-i Nebi'ye gelirler. Genç Seyyid kabre döner, 'Esselamü âleyküm ya ceddi!' der. Kabirden çok tatlý bir ses duyulur 'Ve âleyküm selâm ya veledi!'

ÝSTÝKAMET ANADOLU

Seyyid Muhammed Medine'de yerleþmeye niyetlidir, ancak bir gece rüyasýnda Resulullah Efendimiz'le, Hazret-i Ali'yi görür. Ona, Anadolu'ya gitmesi emredilir. Üç nurdan kandili takip edecek, kandillerin söndüðü yerde yerleþecektir.

Seyyid Muhammed uyandýðýnda kandilleri karþýsýnda bulur. Hemen o gün hazýrlanýr, çýkar yola. Seyahat haftalar sürer ve bir gün kandiller söner. Uludað eteklerinde yemyeþil bir beldededir þimdi... Bursa'da!
Yöre halký onu keþfetmekte gecikmez. Etrafýnda halka olur sohbetine katýlýrlar. Hatta Sultan derler ona. Emir Sultan!
O günlerde Yýldýrým Bayezid Macarlar'la savaþmaktadýr. Ýki tarafta güçlü, haliyle kayýplar büyüktür. Yaralýlar öylesine çoktur ki çadýrlardan taþar. Üstelik cerrah sýkýntýlarý vardýr. Ancak, revirde o güne kadar tanýmadýklarý bir genç peydahlanýr. Görünüþe bakýlýrsa son derece mahir bir hekimdir. Hatta günün birinde sultanýn kolundaki yarayý sarar. Kesik derindir, ama tutkalla yapýþtýrýlmýþçasýna iyileþir. Ýzi bile kalmaz. Yýldýrým Bâyezid sargýyý çözerken hayretten dilini yutar. Zira bu hanýmýnýn niþanlýyken kendisine verdiði mendilin yarýsýdýr. Sýrrý bilmek ister. Ama esrarengiz genç yoktur ortalýkta.

Niðbolu müstahkem bir kaledir. Osmanlý ordusu büyük kayýplar vermesine raðmen tek taþ sökemez. Görünen o ki, bu gidiþle kaleye girmeleri ham hâyâldir. Ama Yýldýrým kolay pes etmez. Büyük bir âzimle yürür surlarýn üstüne. Tam ümidini yitirmek üzeredir ki, kale kapýsý açýlýr. Osmanlý ordusunu âdeta içeri buyur eden genç kolundaki yarayý saran hekimin ta kendisidir.

FATIMA SULTAN'IN RÜYASI

Yýldýrým o yýl Edirne'de konaklar. Ailesi Bursa'dadýr. Bâyezid'in Hundi Fatýma adýnda hâya ve takva sahibi bir kerimesi vardýr. Bu kýzcaðýz bir gece rüyasýnda Efendimiz'i görür. Ondan Muhammed Buhari ile evlenmesi istenir. Ama kýzcaðýz edebinden kimseye bir þey söyleyemez. Ertesi gün Server-i Kainat yine rüyasýný þereflendirir ve 'Eðer' buyururlar, 'Ahirette þefaatime kavuþmak istiyorsan dinle beni!'

Hundi Fatýma Sultan'ýn talibi çoktur. Adý büyük paþalarla, namlý beyler sýradadýr. Görünüþte Emir Sultan gibi fakir ve garip biri onlarla aþýk atamaz. Ancak Hundi Sultan kararlýdýr. Bedeli ne olursa olsun Emir Sultan'la evlenecektir. Ama sýrrýný kimselere açamaz. Hem Emir Sultan'ýn Efendimizin emrinden haberi var mýdýr acaba?

Çok geçmez. Bir gün Emir Sultan dünür yollar saraya. Valide sultan dudak büker. Açýktan açýða 'olmaz!' demez; ama öyle demeye getirir. 'Söyleyin ona' der, 'kýrk deve yükü altýn getirsin, alsýn kýzýmý!'
Emir Sultan sakindir, 'Öyleyse!' der, 'göndersin develeri!'
Mübarek, devecibaþýný karanlýkta karþýlar, onlarý hiç dolandýrmadan Nilüfer çayýna götürür. Su yataðýndaki çakýllarý göstererek 'Doldurun!' der, 'Hatta kendi keselerinizi de.'
Devecilerden bazýlarý 'bunda bir hikmet olmalý' der, bazýsý güler geçer. Hele içlerinden biri 'n'olacak bunlar' deyip aldýðý çakýllarý geri döker.
Muhammed Buhari Hazretleri Valide Sultan'ýn huzuruna çýkar. Heybeler ters yüz edilir. Zemini kýpkýzýl altýn kaplar. Valide sultan þaþýrmanýn ötesinde korkar. Þimdi diyecek tek sözü vardýr: 'Nasýl istiyorsan öyle olsun!'

YILDIRIM'IN TEPKÝSÝ

Nikah haberi Edirne'ye ulaþtýðýnda Yýldýrým çok bozulur. 'Benim kýzým, benden habersiz nasýl evlenir?' der ve kýzýný cezalandýrmak üzere Süleyman Paþa'yý Bursa'ya yollar. Valide Sultan kýzýna ve damadýna siper olur. Dahasý büyük âlim Molla Fenari araya girer, askeri ikna eder. Hatta sarýlýr kaleme, padiþaha bir mektup yazar. Yýldýrým Bayezid'in Molla Fenari hazretlerine olan hürmetini bilen Süleyman paþa boyun büker, döner geri.
Aradan aylar geçer. Bayezid Bursa'ya avdet eder. Halk yollara çýkar, sultaný karþýlar. Yýldýrým bir an kalabalýðýn içinde esrarengiz hekimi görür. Derhal atýndan iner. Ellerinden tutup sorar: 'Söyle yiðidim o maharet neydi öyle?' Emir Sultan hazretleri Feth suresinden bir ayet okur. 'Allah'ýn kuvvet ve yardýmý, biat edenlerin vefa ve sadakatlerinin üstündedir' Bayezid tekrar sorar: 'Ya mendilin öbür yarýsý?' Emir Sultan cebinden çýkarýp uzatýr. Sultan meraklýdýr: -Adýný baðýþlar mýsýnýz?
-Muhammed!
-Yanýnda Buharisi'de var mý?
-Var!
-Yoksa?
-Elinizi öpebilir miyim baba.
-Hayýr. Öpülecek el seninki.
Ve kucaklaþýrlar.


BURSA ULU CAMÝÝ

Yýldýrým Bayezýd Niðbolu zaferinde kazanýlan gânimetlerle muhteþem bir mescid yaptýrmak ister. Mimarlar bugün Ulucami'nin bulunduðu mevkide karar kýlarlar. Söz konusu arsa üzerinde evi, bahçesi olanlara baþka yerden muadil yer verilir. Hatta ceplerine birkaç kese altýn sýkýþtýrýlýr gönülleri hoþ edilir. Ancak yaþlý bir kadýncaðýz bir "Evim de evim" feryadý tutturur ki sormayýn. Deðerinin fevkinde ücretlere omuz silker, bütün tekliflere "olmaz" der. Önce vezirler, sonra bizzat Sultan, kadýnýn ayaðýna gider, iknaya çalýþýrlar. Ama o direnir.
Sultan Bayezid caminin yerini sevmiþtir. Hiç hesapta olmayan pürüz canýný sýkar. Hatta divaný toplar, çözüm yolu arar. Kadýlar "mal onun deðil mi" derler, "satarsa satar, satmazsa satmaz!" Meclis çaresizlik içinde daðýlýrken Bayezid'in aklýna damadý gelir. Emir Sultan'ý bulur meseleyi anlatýr. Mübarek sadece tebessüm eder. "Acele etme!" der, "Bir gecede neler deðiþmez?"
Ýhtiyar kadýn o gece rüyasýnda mahþer meydanýný görür. Annenin çocuðundan kaçtýðý bir dehþet anýdýr. Kalabalýkta korkunç bir azab endiþesi vardýr. O arada bir dalgalanma olur. Ýnsanlar âlemlere rahmet olarak yaratýlan Efendimiz'in yanýna koþarlar. Þefaate kavuþan kavuþana. Kadýncaðýz da niyetlenir, ama býrakýn yürümeye, kýpýrdamaya mecâli yoktur. Ayaklarý vücudunu taþýyamaz, ýstýrapla yerleri týrmalar. Elinden kaçan büyük fýrsat ciðerini daðlar. Feryad figan aðlamaya baþlar. Ýþte tam o sýrada Emir Sultan'ý görür, "Herkes cennete gitti" der, "Ben bir baþýma kaldým burada!" Mübarek o gönül ferahlatan tatlý sesiyle sorar, "Kurtulmak istiyor musun?" Kadýn nefes nefese cevap verir:
-Hiç istemez miyim?
-Öyleyse Sultanýmýzý üzme!
Ertesi gün kadýn ayaðý ile gelir, evini verir. Üstelik önüne konulan ücreti baðýþlar camiye.

ANKARA SAVAÞI

Emir Sultan, Yýldýrým'ýn Timur Han'la savaþmasýna razý deðildir. Ama ne kadar uðraþýrsa uðraþsýn bu kardeþ kavgasýna mani olamaz. Çekilir bir taraflara. Hatta bu kayýtsýzlýða mana veremeyen Hundi hatun sorar:
-Babamý yalnýz mý býrakýyorsun?
-Bak hatun! Ne bu savaþýn bir manasý var, ne de babanýn kazanma þansý. Eðer elinden birþey geliyorsa hiç durma, geç olmadan çevir onu.
-Niye öyle söylüyorsun. Babam maðlubiyet tatmamýþ bir sultandýr.
-Evet Timur da maðlubiyet tatmayan bir hakandýr. Sen onun kaç devleti yýktýðýný biliyor musun? Üstelik ülkesi daha büyük, askeri daha fazla. Dahasý Maveraünnehr illeri ilimde de, sanatta da çok önümüzde.
-Sen babamýn manevi zýrhý deðil misin?
-Peki sen Timur'u koruyucusuz mu sanýyorsun. O, zamanýn kutbundan dua aldý. Ancak Hace Hazretlerinin dahi böylesi bir savaþa rýzasý yok.
-Ne yapmalýyýz peki?
-Baban aklýný örten öfkenin farkýna varmadýkça ne yapabiliriz ki?
-Diyelim ki öfkesi galip geldi.
-Zor günlere hazýrlansanýz iyi edersiniz.
Ankara savaþýnda yaþanýlan acý maðlubiyetin ardýndan Timuroðullarý Bursa'yý muhasara altýna alýrlar. Þehir halký zor durumdadýr, hatta aç kalýr. Ahali gelip Emir Sultan'ý bulur ve çok yalvarýrlar. Mübarek bir kaðýda birþeyler karalar, ordugâha yollar. O kaðýtta ne yazýlýdýr bilemiyoruz, ancak hemen o gün çadýrlar sökülür. Asya yollarýna göç düzülür.

EMÝR SULTAN KÝME GÖLGE?

Ne hikmetse Anadolu halký hep Emir Sultan Hazretleri ile Yýldýrým Bayezid arasýndaki menkýbeleri anlatýr. Hâlbuki bu büyük veli Bâyezid'den ziyade Çelebi Mehmed'in yanýndadýr. Ankara savaþýnýn ardýndan Anadolu çok karýþýr. Þehzedelerden Musa Çelebi, Ýsa Çelebi'nin üzerine yürüyüp Bursa'yý ele geçirir. Süleyman Çelebi ise Edirne'yi elinde tutar. Ancak bunlar devleti muhteþem günlerine döndürebilecek kýratta deðildirler. Þehzade Mehmed iyi bir asker ve dirayetli bir liderdir. Ancak fitne çýkarmaktan çekinir. Çekilir köþesine iþaret bekler. Allah dostlarý ne derse onu yapacak. Ýcabýnda kardeþlerinin emrinde çeri olacaktýr. Bir gece rüyasýnda Murad-ý Hüdavendigar'ý görür, yanýnda Emir Sultan Hazretleri vardýr. Dedesi önce bir kýlýç verir, sonra yerinde duramayan kar renkli küheylaný gösterir "Haydi!" der, "Vazife sende!" Çelebi Mehmet hâlâ mütereddittir. Emir sultan bakýþlarý ile cesaret verir ona. "Korkma!" der, "yanýnda biz varýz!" Ýþte Çelebi Mehmed bu iþaret üzerine yola çýkar ve tabiri caizse Osmanlý Devletini silbaþtan kurar. Tarihçilere sorarsanýz Çelebi Mehmed'in baþardýðý iþ Osman Gazi'ninkinden aþaðý deðildir. Emir Sultan vefatýndan sonra da büyük hürmet görür. Meselâ Yavuz Selim, Mýsýr seferine çýkarken büyük velinin nurlu türbesini ziyaret eder, imdat diler. Kabirden çok net bir ses iþitilir:
-Ya Selim! Üdhulu Mýsra Ýnþaallahü aminin. (Ey Selim. Ýnþallah Mýsýr'a emniyet içinde girersin!)
...Ve öyle de olur!


radyobeyan