Gayemiz
Pages: 1
Laiklik Demokrasi ve Biz By: neslinur Date: 30 Haziran 2010, 21:18:47
LAÝKLÝK DEMOKRASÝ VE BÝZ

Halil Necatioðlu

Ýslam, Mart 1987


Hýristiyanlýk Garp halklarý üzerinde tarih boyu, koyu ve mutlak bir hakimiyet kurmuþ, millet hayatýnýn her safha ve faaliyetine el koyarak günümüze kadar devam etmiþtir. Bitip tükenmeyen Haçlý seferlerinin biz Þark ülkelerindeki tahribat ve katliamlarý tarihin sayfalarýný doldurur. Papazlýk, kendi ülkelerindeki insanlara da, sýrf inancýndan dolayý sonsuz zulümler yapmýþ, afarozlarla krallarý tahtýndan düþürmüþ, engizisyonlarla iþkence etmiþ, ilim adamlarýný susturmuþ, deðiþik mezhep mensuplarýný, kâh saman yýðýnlarý üstünde yakarak sindirmiþtir. Bu, hepsine müþahhas misaller verebileceðimiz akla hayale sýðmayan korkunç, ama gerçek olan baskýlar, yeni yeni mezheplerin, karþý gizli teþkilatlarýn, ictimaî gruplaþmalarýn doðmasýna sebep olmuþsa da kilisenin tesir ve nüfuzunu tamamen kýramamýþtýr.

Kilise bugün dahî, hâkim ve güçlü bir teþkilâttýr. Bir kere müstakil siyasî bir þahsiyeti yani Papazlýk devleti vardýr. Ayrýca bütün ülkelerde geniþ kadrolara, zengin vakýflara sahiptir. Siyasî, iktisadî, kültürel ve ictimaî nüfuzu son derece yüksektir. Sýrf papazlar tarafýndan idare edilen üniversiteler, hastaneler, yurtlar, gazeteler, yayýnevleri, ticarî þirketler, hayýr kurumlarý... v.s., toplumlarý kýskývrak avuçlarýnda tutar, istedikleri gibi yönetir, toplumlarý kýskývrak avuçlarýnda tutar, istedikleri gibi yönetir, yönlendirebilirler.

Laiklik iþte bu amansýz teþkilât karþýsýnda garp aydýnlarýnýn uzun yýllar mücadele ederek kazanabildiði kýsmî bir inanç ve fikir serbestliðinden ibarettir. Kýsmîdir; çünkü bugün dahi her garplý, her istediði fikir ve inancý kolaylýkla benimseyip, ülkesinde rahatça yaþayamaz, binbir sinsi entrikaya, baskýya, maðduriyete mâruz kalýr; meselâ iþinden atýlýr, muhitinden tecrid olunur, evi toplanýr, dinî teþkilatýn devamlý tâcizine uðrar... Ama devlet gücü ve kanunlar, yýllarýn hattâ asýrlarýn mücadelesi sonunda çeþitli mezhepler ve karþý görüþler arasýnda kurulmuþ olan dengeyi ve saðlanan fikir ve inanç hürriyetini -o ülkenin demokratiklikteki samimiyet ve ileriliði ölçüsünde- saðlamaða yöneliktir. Böylece Garpta bugün herkes dilediði tarzda yaþar, giyinir, eðlenir, düþünür, tapýnýr hale gelebilmiþtir.

Bize gelince; iþ tersine dönmüþtür. Ülkemizde laikliðin yönü, tarifi ve sýnýrlarý konusunda ta baþtanberi garip bir kargaþa hâkimdir. Cumhuriyet kurulduktan sonra ilk anayasada "devletin dini Ýslâm'dýr" diye yazýlmýþken, sonra bu hüküm kaldýrýlmýþ, resmen bastýrýlan bazý kitaplarda "Türkiye Ýslâm dini ve medeniyetinin her türlü hüküm ve eserini bertaraf ederek garp medeniyetine iltihak etme kararýndadýr" dahi denilebilmiþtir. Tâ 1937'lerde kabul edilen laiklik ilkesi, Ýslâm dinine karþý ters iþletilmiþ, din eðitimi okullarý kapatýlmýþ, Kur'an-ý kerim'ler ve eski eserler toplatýlýp yakýlmýþ veya topraða gömülmüþ, hocalar jandarma ile takip edilmiþ, asýrlýk vakýflar ve dinî yapýlar tahrip olunmuþ,tarihî eser kitabeleri "eski yazýdýr" diye kazýtýlmýþ, camilerde kiliseler gibi org çalýnmasý, sýra konulmasý istenmiþ, gazetelerin dinî konulu tefrikalar yayýnlamalarý yasaklanmýþ, ezan deðiþtirilmiþ, hac ibadeti yýllar boyu engellenmiþtir...

Laiklik, din düþmanlýðý mý demektir; yoksa halkýn yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemizde azýnlýklar, yahudilik, hristiyanlýk, dinsizlik, imansýzlýk, edepsizlik dýþtan destekli olduðu için serbestir de, sadece Ýslâm mý himayesiz olduðundan, þamar oðlaný durumundadýr ki her gelen Ýslâm'a darbe vurur? Müslümanýn mevcut kanunlar çerçevesinde dahi olsa inancýna göre yaþamaða, dinini yaymaða, çalýþmaða, Kur'an-ý kerim'in ahkâmýna uymaða, gönlünce ibadet etmeðe; istediði mezhebi, meþrebi, yolu seçmeðe hakký yok mudur? Kendisine yapýlan iftiralara, haksýz hücumlara, yalanlara cevap vermek için aðzýný açsa, kalemi ele alsa suç mudur ki dergisinin kapatýlmasý, gazetesinin susturulmasý -hem de televizyonda- teklif olunabilmektedir?

Resmen fuþuh yuvalarý dahi açýlmýþ iken; bar, pavyon, gazino ve diskoteklerde her türlü zararlý ve müstehcen faaliyet çýlgýnca iþlenip dururken; bütün kötülüklerin anasý içkinin her türlüsü üretilir, haksýz kazançlar saðlanýr, faizler yenilir, gençlik dejenere olur, nesiller çürür, yuvalar yýkýlýr, kýzlar artist olmaða kaçar, ictimaî deðer hükümleri çözülür; haramlar, rüþvetler, haksýzlýklar baþýný almýþ giderken... bu gidiþin vehametini gören vatan evlâdýna bir îkaz ve nasîhat hakký dahî çok mu görülüyor? Cinsî sapýklarýn, ayyaþ ve serserilerin, fahiþe ve metreslerin haklarýný (!) savunanlarýn o engin hoþgörüleri, Müslüman halkýn hak ve hürriyetlerine gelince nerelere kayboluyor? Halkýmýz câhil ve sefil paryâ veyâ hissiz ve þuursuz robot mudur ki vicdan ve inanç yönünden de katý yasaklar ve kaprisli komutanlarla idare edilmek isteniyor?

Hâyýr... hâyýr! Sadece, çok bilmiþ aydýnýmýz (!) henüz reþid olamamýþ, garptan çilesi çekilmeden ithal edilen demokrasi ve laikliði anlayamamýþ, evrensel insan hak ve hürriyetlerini hazmedememiþ, gerçek mânasýyla yobaz ve çaðdýþý kalmýþtýr.

Türkiye'de mutlakiyetten, diktatörlükten demokrasiye, "kanun devleti"nden "hukuk devleti"ne sosyal devlet seviyesine ulaþýlmýþken, halâ diktatörlüðe, zorbalýk ve zulme dönmeðe heves edenler, bunu kýþkýrtanlar; tam donkiþotvâri deðirmenlerle savaþa kalkýþanlar, halký ve hakký karþýsýna almýþ, muhayyel düþmanlarla savaþ çýðlýklarý atan devrimbaz yaygaracýlar vardýr... o kadar! Hak ve halk elbette bunlarý hizaya sokacak hakkýndan geleciktir.

Ülkemizde hýrçýn bir azýnlýk, halka karþý fevkalâde kuvvetli organize olmuþtur; gereðinde hükümete çatar, orduya ihtilal davetiyesi çýkartýrlar; üyesiz, kuru kalabalýk derneklerle, mahdut gruplarýn yüksek tirajlý müstehcen dergi ve gazeteleriyle "zinde güçler" edebiyatý yapar, efkâr-ý umumiyyeyi þartlandýrýp, yönlendirmeðe, halký baskýya alýp sindirmeðe çalýþýrlar.

Artýk halkýmýz da bu zorba takým karþýsýnda uyanmalý, þuurlanmalý; hür ve demokratik yolda kendi öz yayýn, eðitim, reklâm ve propaganda müesseselerini kurup, kendi varlýk, benlik ve hukukunu koruyup kollamayý öðrenmelidir.


radyobeyan