Habibe Binti Sehl (r.a) By: ezelinur Date: 27 Haziran 2010, 17:28:34

Habibe Binti Sehl (r.a)
Habibe binti Sehl radýyallahu anhâ Ýslam’da muhâlaa yoluyla ilk boþanma hadisesinin gerçekleþmesinde adý geçen bir haným sahâbî… Sâbit ibni Kays (r.a)’ýn âilesi…
O, Medineli olup Neccar oðullarýndan Beni Sâlebe kabilesine mensuptur. Kays ibni Þemmas’ýn oðlu Sâbit ile evlenmiþtir. Bu evlilikleri uzun sürmedi.
Habîbe (r.anha) ince, nârin ve zarif ruhlu bir hanýmefendiydi. Kocasý ile ünsiyet kuramadý. Sâbit ibni Kays (r.a) ise iri yarý ve kýsa boylu bir yapýya sahipti. Biraz da sert ve haþindi. Bir gün öfkeli bir vaziyette hanýmýna çýkýþtý. Þiddete vardýracak kadar da ileri gitti ve Habibe’yi çok incitti. Hatta onu dövdüðüne dâir rivâyetler bile nakledilmekte.
Habîbe (r.anha) eþinin bu kaba hareketlerinden çok üzülmüþtü. Bir türlü onu gönülden sevememiþti. Artýk ondan hiç hoþlanmaz olmuþtu. Bu sebebten birkaç kez Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem Efendimize kocasýný þikayette bulundu ve þöyle dedi:
“- Yâ Rasûlallah, emin olun ki eðer ALLAH’tan korkmasaydým yüzüne tükürecektim. Ondan ayrýlmayý istiyorum” diyerek eþiyle beraber yaþayamacaðýný ifade etti.
Habibe (r.anha)’nýn müteaddit defalar Rasûlullah (s.a.) Efendimize müracaat ettiði rivayetlerine bakýlýrsa kocasýnýn kendisini dövdüðüne dair bilgiler olduðu gibi bir baþka sebebten þikayet ettiðine dair bilgilerinde bulunduðu anlaþýlmaktadýr. Þöyle ki:
Buhari’nin rivayetinde geçen: ”Ey ALLAH’ýn Resülü! Sabit ibni Kays’ýn ne dinine ne de huyuna bir diyeceðim var. Fakat müslümanlýkta küfran-ý nimetten veya küfür derecesinde bir hata iþlemekten çekinmiyor” cümlesi bunu göstermektedir.
Habibe (r. anha) kendine özgüveni olan, azim ve irâde sâhibi bir hanýmdý. Sabit (r.a) ile evliliðin çekilmez olduðuna karar verince bir sabah vakti alaca karanlýðýnda Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin kapýsýna dayandý. Ýki Cihan Güneþi Efendimizin evinden çýkmasýný bekledi. Bundan sonraki safhalar hadîs-i þeriflerde þöyle anlatýlmaktadýr:
“- Habîbe binti Sehl el-Ensariye’den rivayet olunduðuna göre kendisi Kays ibni Þemmas’ýn oðlu Sâbit’in nikahlýsý idi. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem sabah namazýný kýlmaya çýkýnca onu alaca karanlýkta kapýsýnýn önünde beklerken buldu ve:
“-Kimsin? ”dedi.
O da cevaben:
“-Ben, Sehl’in kýzý Habîbe’yim Yâ Rasûlallah!” dedi.
Efendimiz ona:
“-Neyin var?” dedi.
Habîbe (r.anha) mahzun bir þekilde;
“-Kocam Sâbit ibni Kays ile evli kalmamýz imkansýz” diye cevap verdi.
Sâbit ibni Kays gelince Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem ona:
“-Bak (zevcen) Habîbe neler söylüyor?” dedi. Habîbe:
“-Yâ Rasûlallah! Mehir olarak verdiklerinin hepsi yanýmda (dilerse geri veririm)”dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Sâbit ibni Kays’a:
“-Mehir olarak verdiklerini ondan geri al!” buyurdu.
Sâbit onlarý geri aldý. Habîbe (r.anha)da kocasýndan ayrýlarak ailesinin yanýnda kaldý.” (Ebû Dâvûd, Talak,17-18/2227)
Ýslâm hukûkunda bu tür evlilikleri sona erdirmeye muhâlaa denir. Muhâlaa ile ilgili olarak Kurân-ý Kerim’de þöyle bir âyet-i celîle vardýr:
“Boþama iki defadýr. Bundan sonrasý ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salývermektir. Kadýnlara (daha önce) verdiklerinizden (boþama esnasýnda) bir þey almanýz size helal olmaz. Ancak erkek ve kadýn ALLAH’ýn sýnýrlarýnda kalýp evlilik haklarýný tam tatbik edememekten korkarlarsa bu durum müstesna. Eðer ALLAH’ýn çizdiði sýnýrlarý ikisinin de çiðnemesinden korkarsanýz , kadýnýn (erkeðe) fidye vermesinde her iki taraf için de bir sakýnca yoktur. Bu söylenenler ALLAH’ýn koyduðu sýnýrlardýr. Sakýn onlarý aþmayýn. Kim ALLAH’ýn sýnýrlarýný aþarsa iþte onlar zalimlerdir.” (Bakara suresi/229)
Arap dilinde “muhâlaa” kelimesinin kendisinden türedigi Hal’ ve Hul’ kökleri elbiseyi çýkarmak, bir þeyi koparýp ayýrmak, görevden azletmek gibi anlamlara gelir. Ýslam hukûkunda muhâlaa ve hul’ ise kadýnýn kocasýna vereceði bir bedelle evlilik baðýndan kurtulmasýný ifâde eden bir terimdir.
Habîbe binti Sehl (r. anha) bu evlilikten kurtulmak istediðini belirtince Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz ona:
“-Sâbit’e (mehir olarak aldýðýn) bahçesini geri verirmisin?” diye sordu.
O da:
”-Evet” diye cevap verdi. Bunun üzerine Ýki Cihan Güneþi Efendimiz , Sâbit ibni Kays’a :
”- Bahçeyi geri al ve onu boþa” dedi. (Bûhârî, Talak, 11)
***
Evlilik karþýlýklý sevgi ve saygý ile yürüyen, maddî olduðu kadar mânevî ve rûhî birlikteliði de gerektiren bir hayat arkadaþlýðýdýr. Kadýnýn evlilikten kurtulmak istemesi ve aldýðý mehri de geri vermesi durumunda ,kocanýn bu evliliði zorla sürdürmesinin imkâný yoktur. Ýslâm’da muhâlaa yoluyla ilk boþanma bu þekilde gerçekleþmiþ oldu.
Habîbe binti Sehl (r.anha) iddet müddeti bitince Übey Ýbni Kâ’b (r.a) ile evlendi.
O, hâne-i seâdete sýk gider gelirdi. Annelerimize hizmet ederdi. Efendimizden duyduðu sözleri naklederdi. Hadis kitaplarýnda birkaç tane rivâyetinden bahsedilmektedir.
Bunlardan biri Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem’in hâne-i seâdetinde bulunuyorken duymuþ olduðu bir hadîs-i þerîfdir. Þöyle ki:
Peygamber sallallahu aleyhi vesellem buyurmuþlardýr ki:
“-Müslüman bir anne babanýn üç çocuðu âkil bâlið olmadan ölürlerse, bu çocuklar kýyamet günü Cennetin kapýsýna getirilip durdurulurlar ve onlara:
“-Girin cennete!” denir.
Onlar da :
“-Anne ve babamýz girmeden biz girmeyiz “ derler.
Bu, iki veya üç kez tekrar eder. Sonra onlara denilir ki; “- Siz ve anne babanýz birlikte cennete giriniz.”
Hazreti Âiþe (r.anha) Habîbe (r.anha)’ya : ”-Sen bunu ALLAH Rasûlünden duydun mu? “ diye sordu.
O da :
“- Evet ! “ cevabýný verdi. (Ýbn Hacer, el-Ýsâbe , VII , 576 ,no: 11026. Ýbn Sa’d, Tabakât , VIII , 445)
Ýslâm’da çok önemli bir konunun bizlere kadar ulaþmasýna vesile olan Habîbe binti Sehl (r.anha)’nýn hayatý ile ilgili olarak maalesef fazla bir bilgiye sahip olamýyoruz. Nerde ve ne zaman vefat ettiðine dair kaynaklarda bir bilgi bulunmamaktadýr.
ALLAH ondan razý olsun.Rabbýmýz cümlemizi þefaatlerine mazhar eylesin. Âmin