Yunus Emre ve Tasavvuf
Pages: 1
Tasavvuf ve Allah Sevgisi By: neslinur Date: 26 Haziran 2010, 19:37:52
C. TASAVVUF VE ALLAH SEVGÝSÝ


Gelelim tasavvuf ve sevgi, aþk, aþkullah, muhabbetullah meselesine... Ben konularý olmuþ olaylarla anlatmasýný seven bir insaným. Hatýrda kalýr çünkü bunlar...

Bir korgeneral bizim fakülteye geldi. Korgeneral, omuzu kýpkýrmýzý... Bir sürü yýldýzlarý var... Bir adým daha atsa orgeneral olacak. Kaç tane korgeneralimiz var, kaç tane orgeneralimiz var?.. Ben sekreterin odasýna girdiðim zaman, "Tamam, hoþ geldiniz hocam, buyurun!" dedi, korgeneralle tanýþtýrdý.

Korgeneral tabii kibar insan... Hocam dedi, yaþýmýza bakmadan ilimle meþgul olduðumuz için hürmet etti. Ben de odama davet ettim, "Buyurun paþam, odamda bir çay içelim, þereflendirin odamý!" dedim.

Dedi ki: "Hocam, ben NATO'da çalýþýrken Amerikalý bir aile bana çok yakýnlýk gösterdi. O kadar yakýnlýk gösterdi ki, Amerika'ya gittiði halde hâlâ benimle mektuplaþýr ve bana mektubunda babacýðým diye hitab eder." Yâni paþaya hanýmý da kendisi de "Babacýðým!" diye hitab ediyorlar.

Sanýyorum Amerikalý, din subayý NATO'da... Otuz sayfa kadar Ýngilizce bir kitabýn fotokopisini göndermiþ. Kitabýn baþý yok, ismi belli deðil, yazarý belli deðil... Sonu da yok... Kitabýn baþýnýn ve sonunun belli olmamasý kasýtlý, benim tesbitime göre... Çünkü kitap, misyonerliðe ait bir kitap... Ýslâmý kötülüyor. O otuz sayfa Ýslâm'ýn aleyhinde...


Þimdi, o kurnaz Amerikalý kâðýtlarýn üst tarafýna yazmýþ: "Paþa babacýðým, þu satýrlarý lütfen okuyun! Bunlar hakkýndaki fikrinizi bana yazýn!... Ben sizden Ýslâm'ýn medhini de istemiyorum." diyor. Allah Allah!.. Ýlle o yazýlarý okutturacak, Ýslâm'ý da medhetmeyeceðiz adama... Þart da koþuyor.

Aldým okudum. Otuz sayfa Ýngilizce, Ýslâm'ý kötülüyor. En büyük kötülediði þey, "Ýslâm'da sevgi yoktur." diyor. Ýnkâr ediyor. Halbuki bütün tasavvuf erbâbý, Mevlânâ, Yunus Emre, Eþrefoðlu Rûmî; bütün büyük din alimlerimizin hepsi aþkullah ve muhabbetullah içine gark olmuþ insanlar... Hakîkî dindar Allah aþýký kimsedir. Çocuklarýmýza biz daha ilk konuþmaya baþladýðý zaman, "En çok kimi seversin?" dediðimiz zaman, "Allah'ý severim." demeyi öðretiriz.

Adam haksýzlýk ediyor. Haksýzlýk ediyor ama, delil göstermek lâzým!.. Biz de oturduk otuz sayfa, kýrk sayfa ona cevap yazdýk. Paþa Baba: "Hocam sen hiç merak etme, Türkçe yaz; ben onlarý Ýngilizceye çeviririm!" dedi. Ben de otuz kýrk sayfa cevaplarý yazýp delilleri gösterdikten sonra, "Bu yanlýþtýr. Ýslâm þöyledir." diye anlattýktan sonra, bir de Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý'na gittim; Ýngilizce ne kadar Ýslâm'la ilgili kitap varsa hepsini aldým, naylon poþet içinde Paþa Baba'ya hediye ettim. Ýster kendisi okusun, böyle gelen mektuplarýn tesiri altýnda kalmasýn; isterse kendisine o misyoner sayfalarýný gönderen kimseye göndersin diye...


Þimdi muhterem kardeþlerim! Kur'an-ý Kerim'de ehl-i dünya, dünyayý seven insanlar anlatýlýyor, tenkid ediliyor.


(Minküm men yürîdüd dünyâ ve minküm men yürîdül âhireh) Ýnsanlarýn arasýnda dünyayý sevenler var... Para, pul, mevki, makam, kadýn, kýz, þöhret, alkýþ, vs vs... Ehl-i dünya var... Bir de ehl-i ahiret var... Bu ikisini sýralýyor da Kur'an-ý Kerim, iki ayet-i kerime var, orada bir de buyuruluyor ki:


(Yürîdûne vechallah) "Allah'ýn zâtýný istiyorlar." Dünya deðil, ahiret deðil, Allah'ý istiyorlar. Nedir bu ayet-i kerimeler:


(Velâ tadrudillezîne yed'ûne rabbehüm bilgadâti vel aþiyyi yürîdûne vechehû mâ aleyke min hisâbihim min þey'...) Birisi bu, En'am Sûresi'nde 52. ayet... Birisi de:


(Vasbir nefseke meallezîne yed'ûne rabbehüm bilgadâti vel aþiyyi yürîdûne vechehû, velâ ta'dü aynâke anhüm, türîdü zînetel hayâtid dünyâ) Bu da Kehf Sûresi'nde...

Bu ayet-i kerimelerde isbat edilmiþ oluyor ki, Peygamber Efendimiz'in zamanýnda Allah'ýn bazý mübarek kullarý, Allah aþkýna baðlýlýkla sýrf Allah'ý isteyen insanlar... Yâni dünya da gözlerinde deðil, ahiret hesabý yapmak peþinde de deðiller... Sýrf Allah'ýn vech-i pâkini istiyorlar.

Vech, yüz demek ama, "Zikir bilcüz' irâde bilkül" derler. Edebî sanatlar içinde böyle bir þey vardýr; küçük zikredilir, büyük kasdedilir. Yüzü demek, zâtý mânâsýna... Allah'ýn zâtýný istiyor, Allah'ý seviyor, Allah aþýký...

Diyor ki Peygamber Efendimiz'e:

"--Bunlarý yanýndan koðma ey Rasûlüm!.."

Baþka bir ayette de buyuruyor ki:

"--Sen de bunlarýn yanýnda ol ey Resûlüm!.."

Öteki birtakým isteklerde bulunan kimseler olmuþ. "Onlarýn istediði istikamette olma, bu fukaranýn, bu aþýklarýn yanýnda ol!" diyor. Allah hem seviyor, hem de Rasûlüne sevdirtiyor, hem de Rasûlüne "Onlarýn yanýnda ol!" diyor. Allah'ýn vech-i pâkini isteyen insanlar...


Sonra, bir baþka ayet-i kerimede açýkça sevgi zikrediliyor:


(Yâ eyyühellezîne âmenû men yertedde minküm an dînihî) "Ey iman edenler! Sizin içinizde vefasýzlýk gösterip, sýkýntýlardan cayýp da Ýslâm'ý býrakýp müþrikliðe tekrar dönenler olursa --bazý kabileler irtidat ettiler ya; hani Ýslâm kalblerine tam girmemiþti, bir kýsmý dinden çýktý ya-- sizden bazýlarý dinden çýkarsa, çýksýn!.. (fesevfe ye'tillâhü bikavmin) Allah öyle bir kavim getirecek ki, (yühibbühüm ve yühibûnehû) hem Allah o kavmi sever, o insanlarý sever; hem onlar da Allah aþýkýdýr, Allah'ý severler." Öyle insanlar getirecek... "Ýsteyen Ýslâmdan çýkarsa çýksýn sizden, Allah böyle insanlar getirecek!" buyuruyor. Hakîkaten de ondan sonra, nice Allah aþýký insanlar çýkmýþtýr.


Biliyorsunuz Hayber kalesinin muhasarasýnda muhasara uzadý. Peygamber SAS Efendimiz dedi ki:

"--Yarýn bu sancaðý öyle bir kimsenin eline vereceðim ki, Allah onu sever, o Allah'ý sever. Ona vereceðim sancaðý!.." dedi, kim olduðunu söylemedi.

Hazret-i Ömer diyor ki:

"--O gece uykum kaçtý, 'Yarýn keþke Rasûlüllah bayraðý bana verse!' diye... O Allah'ýn sevdiði kimse ben olsam diye... Hayatýmda hiç bir þeyi bu kadar arzu etmemiþtim." diyor.

Ertesi gün ordu toplanmýþ, heyecan dorukta... Herkes Rasûlüllah'ýn gözüne ve iþaretine bakýyor, "Acaba sancaðý içimizden kime verecek?" diye... Peygamber Efendimiz SAS herkese þöyle bakmýþ bakmýþ, sonra sormuþ:

"--Ali nerde?.."

Demiþler ki:

"--Yâ Rasûlallah, gözü aðrýyor; çadýrda yatýyor, hasta..."

"--Getirin onu buraya!.." demiþ.

Getirmiþler. Mübarek gözlerine mesh eylemiþ. Gözlerini aðrýsý anýnda geçmiþ. Bayraðý ona teslim etmiþ ve Hayber'i --biliyorsunuz--Hazret-i Ali Efendimiz fetheyledi. Hayber Cengi meþhurdur, kitaplara destanlara girmiþtir.


Allah onu sever, o Allah'ý sever. Sahabe-i kiram öyle insanlardý. Öyle kimselerdi ki, gözleri hayatý görmüyordu. Amr ibnül As, Fustat þehrini --þimdiki Kahire'nin içinde surlarý olan eski, kadim þehir-- muhasara ettiði zaman, savunmaya hazýrlanmýþlar. Haber göndermiþ, demiþ ki:

"--Boþuna beni uðraþtýrmayýn, kendiniz de boþ yere uðraþmayýn! Siz bizimle baþa çýkamazsýnýz!.. Çünkü, benim ordumun içindeki insanlarýn hepsi ölmeðe can atýyor, ölmek istiyor, ölmek için gelmiþ buraya... Siz de hepiniz yaþamaya can atýyorsunuz, yaþamanýn çaresini arýyorsunuz. Bizimle baþ edemezsiniz. Anahtarlarý getirin, þu kalenin kapýlarýný açýn, kaleyi edebinizle bize teslim edin!" demiþ.

Onlar da teslim etmiþler. Biliyorsunuz, Fustat þehrini Amr ibnül As böyle bir sözle fethetti.


Böyle insanlardý onlar... Allah aþýký insanlardý. Aþkullah, muhabbetullah hepsini gark etmiþti. Rasûlüllah'ýn hayatý öyleydi.

Rasûlüllah SAS Efendimiz, daha peygamberlik kendisine gelmeden önce, Hýra Maðarasý'na kaçýp kaçýp, orada günlerce ibadet etmez miydi?.. Bilmiyor muyuz bunu?.. Biliyoruz. Ne dediler Mekke ahalisi?.. Baktýrlar ki bu delikanlý bir baþka, bir þeyler yapýyor:

(Aþýka muhammedün rabbehû) "Muhammed Rabbine aþýk oldu." dediler. "Aþka düþtü Muhammed..." dediler.

Aþk olmasa... Bilmiyorum içinizde Hýra Maðarasý'na çýkan var mý?.. Öyle yalçýn bir dað ki, yarýyoldan pek çok kimse dönüyor. Çok yalçýn, çok tehlikeli, çok uçurumlu... Rasûlullah Efendimiz bazan kendisi oraya çýkýyor, bazan Hatice Validemiz ona azýk getiriyor. Üç dört gün orda ibadet ediyor.

Bilmiyorum o güzel maðaraya girdiniz mi, içinizde giren var mý?.. Maðaranýn dip tarafýndan bu tarafýna doðru cayýr cayýr sýcakta, 50-60 derece sýcakta öyle serin bir hava geliyor ki... Öyle bir tabii aircondition var ki, öyle bir letafet var ki, tarif edilmez.

Dýþ tarafýnda, devrilmiþ, öyle güzel, þu halý kadar bir kaya var... Onun üstünde durduðunuz zaman, geminin en yüksek yerinde, seren direðinde sanýyorsunuz kendinizi... Her taraf uçurum, aþaðýsý gözle görülmeyecek kadar derin... Ama karþýnýzda Harem-i Þerif'in ýþýklarý görünüyor, Kâbe görünüyor. Orada ibadet ederdi, Kâbe'yi göre göre...


Ne diyorlar?.. "Muhammed Rabb'ine aþýk oldu!" diyorlar. Ýslâm'da aþk olmaz olur mu?.. Aþk olmasa meþk olur mu?.. Aþk olmasa fedâkârlýk olur mu?.. Aþk olmasa cihad olur mu?.. Aþk olmasa ecdâdýmýz bu kadar güzel çalýþmalar yapabilirler miydi, bu kadar güzel eserler ortaya koyabilirler miydi?..

Meþhur bestekâr Ýsmail Bahâ Sürersan anlatýyor: Almanya'da müsizyenler toplanmýþlar, dinî mûsiki üstadlarýnýn eserlerinin dînî formlarýný hangisi tesir bakýmýndan daha üstün diye incelemiþler. Kendilerinin dindar bestekârlarý Johan Sebastian Bach, falanca, filanca... hepsinin eserleri ortaya dökülmüþ. Bizim Mevlevî üstadlarýndan bir mübarek, ehl-i tarik bestekârýmýzýn, ellerine geçirdikleri bir küçük parçasý da mütâlâa edilmiþ orda; o birinci gelmiþ. Bizim Mevlevî dedesinin bestesi birinci gelmiþ.

Bu tekbirin bestesindeki ruhaniyeti hatýrlayýn... Salât-ý Ümmiyye'deki sâde fakat þâheser mükemmelliði hatýrlayýn... Bunlarýn hepsi --aþk olmayýnca meþk olmaz-- aþýk insanlarýn yapacaðý þeylerdir. Aþký bilmeyen, sevgiyi bilmeyen insanlar, bir þey yapamaz.


Aþkullah vardýr. Binâen aleyh, tasavvuf Kur'an-ý Kerim'in uygulamasýdýr... Binâen aleyh, tasavvuf Peygamber Efendimiz SAS'in hayatýdýr, sahâbe-i kirâmýn hayatýdýr.

Eski Diyanet Ýþleri baþkanlarýndan Süleyman Ateþ, talebemdir... Sakalý benden daha aktýr, yaþý da benden daha çoktur ama, talebemdir. Þimdi bu zat ÇÝslâm TasavvufuÈ diye güzel bir eser yazmýþ. Baþ tarafýnda, Peygamber Efendimiz'in nasýl s™fiyâne bir hayat tarzý olduðunu, s™fîlere nasýl örnek olduðunu çok güzel anlatýyor. Hem de hepsine dipnot koyarak, kaynaðýný göstererek yazmýþ. Güzel yazmýþ, aþkolsun... Yâni güzel bir eser, hoþuma gitti.

Bu kesin, bilimsel olarak, bir ilim adamý olarak yanlýþlýk düzeltiyoruz: Tasavvuf Kur'an'dandýr. Tasavvufî hayat, Ýslâm'ýn emirlerinin hayata uygulanmasýndan doðan, derûnî hazlarla dolu bir yaþam tarzýdýr. Mevlânâ'nýn hayatýdýr, Yunus Emre'nin hayatýdýr... Eþrefoðlu Rûmî'nin hayatýdýr.

Eþrefoðlu'nun o ilâhîsi ne kadar güzeldir:


Ey Allah'ým beni senden ayýrma!..
Beni senin cemâlinden ayýrma!..
Balýðýn caný su içre diridir,
Ýlâhî balýðý gölden ayýrma!..


Aþk-ý ilâhî bir derya, bu da deryanýn içinde bir balýk... O deryanýn içinden çýkarsa çýrpýnarak öleceðini söylüyor. Yalvarýyor: "Yâ Rabbi, beni bu deryadan dýþarýya çýkartma, ben burdan memnunum." diyor.


Aþk derdiyle hoþem, el çek ilâcýmdan tabîb,
Kýlma derman kim, helâkim zehri dermânýmdadýr.


"Ben aþk derdiyle memnunum, baþým hoþ. Beni tedavi etmekten vazgeç doktor, çekil kenara... Bana tedâvi yapma, beni iyileþtirmeðe kalkma! Çünkü, beni iyileþtirirsen mahvolurum. Bu aþk benden giderse, ben o zaman insanlýktan çýkarým." demiyor mu Fuzûlî?..


Aþk imiþ her ne var alemde,
Ýlim bir kýyl ü kàl imiþ ancak


demiyor mu, Þeyh Galib?.. Her þeyi aþk olarak görüyor. Bunlar laf mý... Hayýr, bunlar hayatlarýnda böyle yaþamýþ insanlar...

Binâen aleyh, çok büyük bir iftira var ortada... Çok büyük haksýzlýk var, gayr-i ilmî þeyler var...

Ynt: Tasavvuf ve ALLAH Sevgisi By: Gulinur Date: 17 Kasým 2010, 22:19:44

  Allah razý olsun..Ne kadar açik ve anlaþýlýr bir anlatým tarzý..ve ne güzel ifadeler..Rabbim mekanýný Cennet eylesin inþaallah..
Ynt: Tasavvuf ve Allah Sevgisi By: Bilal2009 Date: 08 Mart 2019, 14:29:49
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri doðru yoldan ayýrmasýn Rabbim paylaþým için razý olsun

radyobeyan