Makale Dünyasý
Pages: 1
Cennet ve cehennem By: neslinur Date: 25 Haziran 2010, 15:05:25
Cennet ve cehennem

 Yüce Allah insana verdiði nimeti bir daha geri almamakta ve terakkisi için insanlara emretmekte ve nehyetmektedir, ta ki onun ruh cevheri ve kabiliyetleri daima inkiþaf ve terakki etsin. “Ýnsan bir yolcudur. Sabavetten gençliðe, gençlikten ihtiyarlýða, ihtiyarlýktan kabre, kabirden haþre, haþirden ebede kadar yolculuðu devam eder.” (Mesnevi-i Nuriye, 2006, s. 353)

Cennet:

Allah insanýn ebedi saadetini ve cennete girmesini murat ettiði için onu muhatap almýþ, emretmiþ ve nehyetmiþtir. Yoksa muhatap almaz “ne haliniz varsa görün” derdi. Ýnsan da nefsanî arzular peþinde koþar ve dünyayý cehenneme çevirirdi. Emrine itaat eden, farzlarý yapýp haramlardan kaçan salih kullarý için ölümünden sonra “hiçbir gözün görmediði, hiçbir kulaðýn iþitmediði ve insanlarýn aklýna ve hayaline gelmeyecek güzellikler ve nimetler hazýrladýðýný” (Buhari, Tefsir, 1; Müslim, Cennet, 2-5) haber vererek insanlarý iyilik ve hayýr peþinde koþmaya, kötülük ve þerden kaçmaya teþvik etmiþtir.

Söz konusu saadet-i ebediye, insan ve insanýn duygularýna hitap ve ihtiyaçlarýný karþýlama olunca ahiretteki cennet elbette bu dünya hayatýna kýsmen benzeyecektir. Saadet-i ebediye iki kýsýmdýr. Birincisi, Allah'ýn rýzasýna, lütfuna, tecellisine ve kurbiyetine mazhar olmaktýr. Ýkincisi ise, Saadet-i Cismaniyedir. Bunun esaslarý ise ev, yemek-içmek-giyinmek ve nikâh olmak üzere üçtür. Bu üç esasýn derecelerine göre bedensel ve cismani olan saadet deðiþir ve amele, lütuf ve ihsana göre deðiþir. Bu saadeti tamamlayan ise devamlý ve ebedi olmasýdýr. Çünkü saadet devamlý olmazsa zýddýna inkýlâp eder.

Birinci kýsým saadeti anlamak ve anlatmak elbette imkânsýzdýr. Ýkinci kýsým ise anlaþýlabilir. Evin en güzeli etrafý aðaçlar ve çiçeklerle süslü, bað ve bahçelerin ortasýnda altýndan sular ve nehirler akan saraylar ve köþklerdir. Ýkincisi olan yemek, içmek ve elbise ise en iyisi insanlarýn me’luf olduðu, tanýdýðý kýsýmdýr. Dünyadakine benzer olmakla beraber tatlarý cennete layýk olacak þekilde farklýdýr. Bu kýsýmda lezzeti tamamlayan ise kendi amelinin ücreti olduðunu bilmesidir. Ýkincisi ise rýzkýn kaynaðýnýn devamlý göz önünde bulunmasýdýr ki kalbi tatmin olsun ve rýzýk için telaþ etmesin. Saadetin üçüncü kýsmý ise insanýn yalnýzlýðýný giderdiði, duygularýný sevgisini, aþkýný ve sevkini paylaþtýðý eþinin ve arkadaþýnýn bulunmasýdýr. (Ýþaratu’l- Ý’caz, 145) Yüce Allah bu hususlarý Kur’ân-ý Kerimde pek çok ayetinde açýkça ifade etmiþtir. (Bakara, 2:25; Rahman ve Ýnsan Sureleri)

Kur’ân-ý Kerim cennet için güzel meskenler evler ve konaklar ve mükemmel çadýrlardan bahsetmektedir. (Tevbe, 9:72; Saff, 61:12; Zümer, 39:20; Tahrim, 66:11; Rahman, 55:72; Müslim, Cennet, 23-25) Cuma günleri güzel kokular saçan rüzgarlarýn eserek aðaçlarýn yapraklarýndan güzel naðmeler çýkararak zerafete zerafet ve güzellik katacaklardýr. (Müslim, Cennet, 13)

Peygamberimiz (sav) cennette yüz derecenin olduðu ve her derecenin arasý yerle gök arasýnda bulunduðunu bize haber vermektedir. (Buhari, Cihad, 4; Müslim, Ýmare, 116) Cennetlerin Adn ve Firdevs gibi isimleri vardýr. Firdevs cenneti cennetin en yükseði ve ortasýdýr. Cennet nehirlerinin buradan fýþkýrarak bütün cennetleri sulayacaðý ifade edilmektedir. (Buhari, Tevhit, 22; Tirmizi, Sýfatu’l-Cennet, 4)
Haramlardan kaçanlar ve farzlarý yapanlar cennet bahçelerinde gölgelerde ve pýnarlarýn baþlarýnda bulunacak ve dünyada yaptýklarý amellerinin mükâfatýný bu þekilde alacaklardýr. (Hicr, 15:45; Murselat, 77:41)

Cennet meyveleri dünyadaki meyvelerin en güzellerine benzer olacaðý isimlerinin de dünyadakilere benzer olacaðý ifade edilir. Nitekim meyveleri kolayca toplanabilen ve canlý olan aðaçlarýn dallarý ile insanlarýn önlerine uzanacaklarý hurma, nar, reyhan, muz gibi meyvelerin olacaðý açýkça ifade edilir. (Rahman, 55:12; Vâkýa, 56:28-29) Ayrýca cennet aðaçlarýndan bazýlarýnýn gölgelerinin iyi koþumlu ve idmanlý bir atýn koþarak ancak yüz yýlda geçebilecek geniþlikte olduðu anlatýlýr. (Buhari, Bed’ul-halk, 8; Müslim, Cennet, 6-8)
Cennetin nimetlerinden birisi de insaný devamlý genç kalmasýdýr. Hadislerde gençlerin 30 yaþlarýnda olacaðý ifade edilir. Yine cennette insanlar hayal süratinde ve ruh hafifliðinde olacak ve istedikleri yere bir anda gidebileceklerdir.

Cennette her þey canlý olacaðý için cennetin bütün mahlûkatý akýllý ve þuurlu olarak ve insanlar onlarla sohbet ederek konuþabileceklerdir. Cennet hayatý ebedidir ve sonsuzdur. (Hicr, 15:47-48) Allah bu nimetleri ve sonsuz hayatý haramlardan kaçan ve Allah'ýn farz kýldýðý amelleri iþleyenlere verecektir. “Günahlardan kaçanlarýn mükâfatý budur.” (Meryem, 19:60-63; Taha, 20:76)

Cehennem:

Cehennem azap yurdudur. Yaratýlýþ amacýna uygun hareket etmeyen, Allah'ýn birliðine inanmayan, yasaklardan kaçmayan ve Allah'ýn farzlarýný yapmayanlara verilecek ceza cennetten mahrum kalmak ve cehennem yurduna girmektir.
Cehennem inkâr edenleri kuþatýr. (Tevbe, 9:49) Allah inkarcýlarý dünyada hakký görmedikleri, anlatýlanlara kulak vermedikleri ve gerçekleri dile getirmedikleri için saðýr, kör ve dilsiz olarak diriltir. (Ýsra, 17:97) Cehennem doymak bilmez “Doldun mu?” dendikçe “Daha var mý?” der. (Kaf, 50:30)

Allah’ý inkâr edenlere Cehennem azabý vardýr. Cehennem kâfirlere öyle öfkelenir ki öfkesinden çatlayacak gibi olur. Oraya atýlan inkârcýlara cehennem zebanileri sorarlar “Size uyarýcý bir peygamber gelmedi mi?” Onlar derler ki ‘Evet, doðrusu bize uyarýcý gelmiþti, ancak biz onu yalanladýk ve Allah size hiçbir þey indirmemiþtir. Siz büyük bir sapýklýk içindesiniz demiþtik’ dedik ve onlarý yalanladýk. Keþke biz akletseydik ve dinleseydik buraya girmezdik” derler. (Mülk, 67:6-9)

Azap gördükçe derileri ve etleri erir ve yanar, azaplarý artsýn diye azabý tatmalarý için derileri baþka derilerle deðiþtirilir. (Nisa, 4:56) baþlarýna kaynar sular dökülür de bununla derileri dökülür. Demir topuzlarla dövülür, ne zaman çýkmak isteseler tekrar oraya çevrilirler. Kendilerine ‘yakýcý azabý tadýn’ denilir. (Hac, 22:19-22) Ölümü isterler fakat azaplarý devamlýdýr, ölmezler. (Zuhruf, 43:74-77; Fatýr, 35:36)
Peygamberimiz (sav) “Cehennem ateþinin dünya ateþinden yetmiþ defa daha fazla sýcak olduðunu haber vermiþtir. (Tecrid-i Sarih, 9:50)

Cehennemin yakýtýnýn insanlar ve taþlar olduðunu (Tahrim, 66:6) haber veren Kur’ân-ý Kerim herkesin kendisini ve ailesini bu azaptan korumasý gerektiðini ihtar eder. Burada kiþinin kendisine ve ailesine büyük görevler düþmektedir.
Ýnsanýn bu dünyada hayýr ve þer olarak yaptýðý her amelinin ahrette ceza ve mükâfat olarak bir karþýlýðý mutlaka vardýr.

Cennet ve Cehennemin Yeri:

Cehennem ikidir. Biri küçük, diðeri büyük. Ýleride küçük cehennem büyük cehenneme dahil olacak veya o cehennemin bir bölümünü teþkil edecektir. Küçük cehennem yerin altýnda, yer küremizin ortasýndadýr. Jeoloji ilmine göre her 33 m. derinlikte ýsý bir derece artar. Dünyanýn çapý 12.000 km olduðuna göre 6000 m derinlikte 200 defa dünya ateþinden daha sýcak bir ateþ bulunmakta ve “maðma” dediðimiz bu çekirdek kýsmýnda bütün her þey erimiþ halde bulunmaktadýr. Bu ateþ Allah bilir kabir âleminde büyük cehenneme ait pek çok vazifelerinden bir kýsmýný izn-i ilâhi ile ifa etmektedir. Kýyametten sonra içindeki ateþini cehenneme devrederek ondan bir menzil olmasý akla ve mantýða aykýrý deðildir.
Elbette ahret dünya ile alakadar olduðu gibi cennet ve cehennem de dünyamýz ile alakadardýr. Yaptýðýmýz iyilikler ve hayýrlar anýnda cennete, kötülükler ve þerler cehenneme aktýðý gibi ölenlerin ruhlarý da cenneti ve cehennemi temaþa edebilecek ve ileride gireceði mekâný görebilecek bir yerde saklanmaktadýr.

Peygamberimizin (sav) bize bildirdiðine göre cennet ve cehennem kâinatýn yaratýlmasýndan önce yaratýlmýþ ve içleri de huri ve gýlmanlarla, zebani ve meleklerle doldurulmuþtur. Þu anda Cennet “âlây-ý illiiyyîn” dediðimiz kâinatýn yukarýsýnda olduðu gibi cehennem de elbette “Esfel-i Safilîn” dediðimiz aþaðýlarýn aþaðýsýndadýr. Dünyamýza gelen nimetlerin kaynaðý ebedi cennet olduðu gibi, hadiste yazýn þiddeti hararetine “Cehennemin nefesi” denmesine binaen güneþin ateþi ve ýsýsý da elbette cehennemden gelmektedir. Ama ne var ki bizim gibi kainatýn ve dünyanýn içinden bu küçücük bedenimiz ve gözlerimizle o büyük ve uzak olan cennet ve cehennemi görmemiz mümkün olmamaktadýr. Görebilmemiz için ya bizim yýldýzlar gibi gözlerimiz olmalý veya kâinat bir þehir gibi küçülmelidir.

Yüce Allah hikmeti gereði dünyayý güneþe baðlamýþ ve güneþi de gezegenleri ile beraber “Samanyolu Galaksisi” içinde büyük bir süratle belli bir yere doðru götürmektedir. Elbette bu yolculuðun bir sonu olacaktýr. Uzay boþluðunda yýldýzlarýn ýþýðý olduðu için biz onlarý görebilmekteyiz, ay ýþýðýný kaybettikçe gizlendiði gibi, gezegenlerin ýþýklarý olmadýðý için gözümüzün önünde de olsalar görmemiz mümkün olmamaktadýr. Cehennemin de ýþýðý olmayan büyük bir ýsý kaynaðý olarak gözümüzün önünde de olsa görmemiz mümkün deðildir.
Hem yüce Allah kudreti ile dev gibi bir aðacý týrnak gibi bir çekirdekte sakladýðýný gözümüzle görmekteyiz. Dünyamýzýn ortasýndaki maðma çekirdeðinde de büyük cehennemi saklayabilir.

Sonuç olarak cennet ve cehennem yaratýlýþ aðacýndan ebed tarafýna uzanýp giden iki dalýn iki meyvesidir. Meyvenin yeri dalýn ucundadýr. Þuurlu varlýklar tarafýndan iþlenen hayýr ve þerlerin iki büyük havzýdýr. Havzýn yeri ise suyun toplandýðý son noktadadýr. Hem yüce Allah'ýn rahmet ve kahrýnýn tam tecelli ettiði yerdir. Tecelligah ise Allah tarafýndan istenilen yerde açýlabilir. Allah nerede isterse tecelligahýný orada açar. Aðaç ve dal varsa elbette bir meyvesi olacaktýr. Ortada hayýr ve þer namýnda iki çeþit mahsul varsa elbette bunlarýn bir mahzeni de olacaktýr. Allah'ýn rahmeti ve kahrý varsa elbette bunlarýn en mükemmel þekilde tecelli edeceði bir mekaný da olacaktýr. Bunlar ise cennet ve cehennemdir. (Mektubat, 2004, s. 20-23)

Mehmet Ali KAYA


radyobeyan