Adem e as secde ediyor muyuz By: sumeyye Date: 19 Haziran 2010, 11:46:44
Adem’e (as) secde ediyor muyuz?
Adem’e (as) secde etmek, Adem’e (as) secde etmekten ibaret deðildir Âdem (as) görünümündeki iradeye teslim olmaktýr Adem ki topraktan, sen ateþ de olsan Adem’in topraðýna deðil, Adem’i topraktan var etmeyi tercih edene secde edersin Kâbe ki taþtan, sen insan da olsan, Kâbe’yi “hürmetli ev” kýlana, seni o taþa doðru yönelmeye emredene secde edeceksin Baþka türlü hesaplar soktun mu araya, “baþka türlü” olursun, “Sen-ben “ davasýna girersin “Ben” olarak “Sen” dediðin Rabbine büyüklenmeni, “Adem topraktan ama…” ambalajýnda saklarsýn Sanki O bilmiyormuþ gibi kendine sakladýðýný ve kendinden bile sakladýðýný…
Melekler ve Ýblis Rabblerine itaatlerinde Âdem üzerinden sýnandýlar Melekler kazandý, Ýblis kaybetti Þimdi de her birimiz o sýnamadayýz Kardeþimiz “Adem”ler (ve tabii ki “Havva”lar da…) üzerinden Rabbimize imanýmýz ve teslimiyetimiz sýnanýyor Ýhlas Risalesi’nin mihverini oluþturan, üzerimize aðýr bir yükümlülük olarak geldiðini bile fark edemediðimiz “tefâni düsturu” böyle bir sýnanmanýn ekseni…
Kardeþin kardeþte fani olmasý… Ama nasýl? Ama niye? Kardeþini bir mümin olarak yanýna koyan Rabbin, ondaki imana en az Kâbe kadar hürmet etmeni, ondaki Ýslam’ý en az Uhud Daðý kadar büyük görmeni bekliyor senden…
Nasýl ki Adem’in (as) varlýðý, Rabbimizin iradesinin ete kemiðe bürünmüþ halidir; kardeþimizin yanýmýzda “mümin” ve “Müslüman” sýfatýyla varlýðý da, Rabbine nisbetle yaþamasýnýn Kâbe kadar somutlaþmýþ halidir, Rabbine teslimiyetinin Uhud daðý büyüklüðünce gözle görülür, elle dokunulur þeklidir
Kardeþimizin yanýmýzdaki varlýðý “meþiet-i Ýlahiyye”nin tezahürüdür Her bir kardeþimiz, imanýn ete kemiðe bürünmüþ halidir, Ýslam’ýn sýcacýk nefeslere dolanmýþ heykeli gibidir Üstünlüðümüz o meþiete, o iradeye teslim olup olmamamýz ekseninde geliþir Kendimize kendimizden kaynaklanan üstünlükler atfetmeye baþladýðýmýzda, “ben ateþtenim!” diyen Ýblis’le yoldaþ olmanýn yolunu döþemeye baþlýyoruz Ýblis, “ben, ben!” deyiþini ateþten oluþuyla gerekçelendirdi Doðrudan “ben!” demek yerine, yandan dolandý, bin dereden su taþýdý Rabbine diklenmesini ise “…Ama Adem topraktan!” bahanesiyle kamufle etmeye kalktý, ipe un serdi
Kardeþlerimizin çakýl taþý sýradanlýðýndaki ve küçüklüðündeki hatalarý, onlarýn varlýðýyla görünür kýldýklarý “iman”ý ve “Ýslam”ý gözümüzde ve gönlümüzde önemsizleþtirip küçültüyorsa, “ben ondan iyiyim!”savunmasýna gerekçe hazýrlýyoruz demektir Yani, Ýblis’in asýl derdi, “o deðil; ben!” demektir de, sözünü “ateþ” ve “toprak”la süslemektedir Sanki kendisi topraktan, Adem de (as) ateþten olsaydý, tavrý deðiþecekmiþ gibi Ýblis’in asýl derdi, Adem’le de deðildir! Adem’i (as) karþýsýna koyan Rabbiyledir Asýl derdini söylemek yerine “ben mi Adem mi?” polemiði ile lafý gevelemektedir Eðer, Rabbine karþý diklenmesi olmasaydý, ne topraðý, ne ateþi, ne Adem’i (as) dert edinirdi, Rabbinin çaðýrdýðý yerde/halde hemen oluverirdi
Þimdi bir kez daha düþünelim, Ýhlas’ýn tarifini aldýðýmýz ve Ýhlas Risalesi’nin baþlýðý olan ayet üzerinde “Ve kûmu lilllah…” “Allah için olunuz…” (Bakara, 238) Kendisinin sözde üstünlüðü hatýrýna ayakta kalan, secde etmekten geri duran Ýblis (ve yoldaþlarý) “Allah için oluyor/duruyor” deðil Kendisine sözde aþaðýlýk atfedenleri de ciddiye alýp zillete düþen, alçaklýðý kabullenen de “Allah için eðiliyor” deðildir
Þu halde, hatalarýna ve kusurlarýna raðmen, bizden üç günden fazla küsmeyi hak etmeyen iman ve Ýslam kardeþimizin arzularýný kendi arzularýmýzýn önüne geçirebiliyorsak, yani kardeþimizde fani olabiliyorsak, kardeþimizde deðil, onu “iman”ýn þahidi ve “Ýslam”ýn hali olarak yanýmýza koyan Allah’ta fani oluyoruz demektir “Fenafi’lihvan”, bu zamanda, “Fenafillah”ýn en zorlu ve en sahici þeklidir Var mýyýz? Senai DEMÝRCÝ