Güncel Meseleler
Pages: 1
Nefis Terbiyesi By: neslinur Date: 19 Haziran 2010, 05:27:11
NEFÝS TERBÝYESÝ

SORU: Tevbenin þekli ve þartlarý nelerdir? Küfre düþenin tevbesi nasýl olacak?

CEVAP: Küfre düþenin tevbesi, gözyaþý döküp tekrar kelime-i þehâdet getirmektir. Allah'tan afvü maðfiret istemektir. "Bir hatâ iþledim yâ Rabbi! Ben senin varlýðýný, birliðini ikrar ediyorum." demektir.

Tevbenin þartlarý için, meselâ Tenbihül Gafilîn, Riyâzüs Salihîn veya Ýhyâu Ulûm'a bakarak þartlarýný öðrenebilirsiniz. Günahýna piþman olmak, bir daha iþlememeðe kesin kararlý olmak, günahta ýsrar etmemek... filân gibi þartlarý vardýr. Detayýný oralardan öðrenirsiniz.

SORU: Nefsimden þikâyetim var; ne tavsiye edersiniz?

CEVAP: Burda herkesin nefsinden þikâyeti var... Allah nefislerimizi ýslah eylesin... Tabii, nefsin ikmâlini yapýp yapýp da, ondan sonra ýslah etmek zordur. Yâni, bir taraftan nefse silahý vereceksin; bazukayý, kaleþinkofu, dinamiti ve sâireyi vereceksin, ondan sonra da nefisten þikâyet edeceksin... Nefsin bir kere arpasýný kesmek lâzým! Nefsi riyâzetle yere düþürmek lâzým!.. Bir de nefisle mücadele edecek olan insanýn ruhunu kuvvetlendirmek lâzým!..

Ruhu kuvvetlendirmek de zikirle olur. O yolla nefsin karþýsýnda ruhu kuvvetlendirip, ona galip gelecek hale getirmek; öbür taraftan nefsin ikmal yollarýný, can damarlarýný kesip kuvvetlenmesini engellemek lâzým!..

SORU: Þeytaný yenebilmem, mânen güçlü ve iradeli olmam için ne tavsiye edersiniz?

CEVAP: Bu tasavvufî bir çalýþmaya baðlýdýr. Ýnsan riyâzet yapacak, nefsinin emirlerine, arzularýna karþý çýkmaða devam edecek... Ramazan orucu gibi çalýþmalar olacak, nafile oruçlar olacak... Böyle çalýþmalarla yavaþ yavaþ kendi nefsini yenmeyi öðrenecek, þeytaný yenmeyi öðrenecek. Tasavvufî vazifelerini güzel yapmaða çalýþsýn!..

SORU: Nefse ibadetleri sevdirebilir miyiz, bunu nasýl yaparýz?

CEVAP: Evet, bir zaman gelir, nefis ibadetleri sever. O zaman ona nefs-i râdýye derler. O makama yükseldiði zaman, ibadetleri seve seve yapar. Her þeyinden hoþnud olarak Rabbini sever, ibadetlerini yapar.

Onun için, tasavvufî eðitime devam etmek lazým!.. Nefs-i emmâre'yi geçip, nefs-i levvâme'yi geçip nefs-i mütmainne'ye ulaþmak, nefs-i radýye makamýna gelmek lâzým!..

SORU: Nefsime uyarak bazý günahlarý iþliyorum, arkasýndan piþman olarak tevbe ediyorum. Daha sonra tekrar iþliyorum. Bazý günahlardan kendimi kurtaramýyorum. Acaba günahta ýsrar etmiþ oluyor muyum, ettiðim tevbeler kabul olur mu?

CEVAP: Ýnsanoðlunun nefsi olduðundan, þeytan olduðundan, bu tarif edilen durumu sýkça yaþar insanlar... Buna benzer hastalýklar maalesef yaygýndýr. Peygamber Efendimiz (SAS) Efendimiz buyuruyor ki:

(Mâ esarra men istaðfera) "Tevbe ve istiðfar eden günahta ýsrar etmiþ sayýlmaz." Piþman oluyor, tevbe ediyor; ama yine nefse uyuyor, günah iþliyor. Tabii, ýsrar sayýlmaz. Yalnýz tevbe ederken, "Ben bunu yine yaparým." diye düþünmeyecek, yapmamaya azmedecek. Yaparsa, yine Allah tevbesini kabul ediyor.

Bu durumun devam etmemesi insanýn bir takým koruyucu tedbirler almasý lâzým!.. Bu koruyucu tedbirler de tasavvuf ilminin içine giriyor.

Ýnsanýn günahlara düþmemesi, kendisine hâkim olmasý için ne yapmasý lâzým?.. Az uyumasý lâzým, az yemek yemesi lâzým!.. Ýnsanlarla az oturup konuþmasý lâzým!.. Günah muhitlerinden uzak durmasý lâzým!.. Ýbadetini tâatini yapmasý lâzým, abdestli olmasý lâzým!.. Ýþte bunlara dikkat ederse insan, inþaallah günahlardan korunabilir.

SORU: Ýhlâsýmý kaybediyorum, acaba ne yapmam gerekir?

CEVAP: Ýhlâsýn baþý helâl lokma yemektir. Tevbeye, estaðfirullah demeye, zikre devam ederse, Allah yardým eder.

SORU: Vukuf-u kalbî'yi açýklar mýsýnz?

CEVAP: Allah'ýn her yerde hàzýr ve nâzýr olduðunu bilip, ona göre edebini takýnýp, ihsân makamý dediðimiz:

(El'ihsânü en ta'büdallahe keenneke terâhü fein lemtekün terâhü ve innehû yerâke) "Allah'a görüyormuþ gibi ibadet etmendir. Çünkü, sen onu görmüyorsan da, o seni görüyor." dediði gibi edebi takýnmak çalýþmasýdýr. Ona gayret etmeli!..

Tabii, bu her yerde vardýr. Ýnsanýn, banyoda ve yüznumarada bile þeriatýn tarif ettiði þeylere dikkat etmesi gerekiyor. Oturmasýna, yönüne, temizlenmesine vs. ihtimama etmesi, tamâmen her yerde Allah'ýn rýzâsýný gözetmesi gerekiyor.

SORU: Nefsi terbiye eden müslümanlar, tüm tasavvufî kurallara uyarak keþfe ve yakîn ilmine ulaþabilir mi?.. Bazýlarý, "Keþif ve yakîn için kabiliyet gerekir. Nefsini terbiye eden herkes yüksek iltifatlara nâil olup, ilhama mazhar olamaz!" diyorlar; ne buyurursunuz?

CEVAP: "Bu keþif ve kerâmet evliyâlýðýn þartýndan deðildir." der kitaplarýmýz... Gerçekten de öyledir. Ýnsanýn bir keramet göstermemesine raðmen Allah'ýn çok sevgili kulu olmasý vâkîdir ve böye olabilir. Kerâmet gösterdiði halde, sû-i hâtime ile ahirete göçenlerin olduðu da vâkîdir, böyle de olabilir.

Keþif ve kerâmet bu yolun esasý deðildir. Bu yolun esasý istikamettir, müstakîm olmaktýr. Sýrat-ý müstakîmde yürümektir. Þeriatin çizgisinde, Kur'an-ý Kerim'in yolunda, Rasûlüllah'ýn yolunda yürümektir. En büyük kerâmet istikamettir. Yâni, bu yolda yürümektir, velevki baþka kerâmeti görülmese bile... Ama Allah gösterir. Bazan gösterir, bazan göstermez. Göstermek þart deðildir.

SORU: Tevâzunun ölçüsü nedir?

CEVAP: Tevâzu, kibirlenmemek, alçak gönüllü olmak demek... Tevâzuyu Allah sever, tevâzu göstereni yükseltir.

Tevâzunun ölçüsü, tezellüle düþmemektir. Yâni, kendisini alçaltacak bir þey yapmamaktýr. Mütevâzi olur ama, vakarlý, ölçülü, efendice bir tevâzu içinde olur. Böbürlenmez ama, kendisini ayaklar altýna aldýracak, horlayacak bir tarzda da tevâzu olmaz.

SORU: Kardeþin kardeþe ufak þeyler için kýzmasý doðru mudur?

CEVAP: Kýzmak doðru deðildir. Peygamber Efendimiz'e birisi geldi, "Bana nasihat et yâ Rasûlalah!" dedi. Peygamber Efendimiz dedi ki:

(Lâ taðdab) "Kýzma!" dedi. "Baþka bir nasihat et!" dedi. (Lâ taðdab) "Kýzma!" dedi. "Baþka bir nasihat et!" dedi. (Lâ taðdab) "Kýzma!" dedi.

Kýzmamak için nasýl tutar insan kendisini?.. Araplarda bir adet var, (Sallü alen nebiyyi) "Peygamber Efendimiz'e salevat getir!" diyor. Karþý taraf da mecbûren "Allahümme salli alâ seyyedinâ muhammed" diyor. Þeytan gidiyor, kýzgýnlýk biraz geçiyor.

Bizim köyde birisi vardý, kýzdýðý zaman "Lâ ilâhe illalah" derdi. O da stresi, gerginliði atýyor. Yâni zikredersiniz, salevat getirirsiniz, kýzgýnlýk geçer. "Hasbunallah" dersiniz, "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh" dersiniz.

Bizim rahmetli fakülte sekreteri çok iyi bir insandý. Allah cümle geçmiþlerimize rahmet eylesin, ona da... Bir Arap elçiliðinden telefon açmýþlar. Arapça bir þeyler söylemiþler ama, bizim sekreter çok iyi Arapça bilmiyor. Birazcýk biliyor, çat pat... Kýrýk dökük bir þeyler söylemeye çalýþmýþ. Arap da hýzlý konuþuyor. Anlayamamýþ sözlerini... Biraz daha uðraþmýþ, terlemeye baþlamýþ. "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh" demiþ, medet istiyor Allah'tan... "Bir kýzdý diyor karþý taraftaki... 'Ne diye Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh diyorsun, ben sana ne yaptým da, bilmem ne...' diye bir yýðýn laf söyledi Arap" diyor. Meðer hakaretmiþ, "Sen ne laf anlamaz adamsýn!" mânâsýna kullanýlýyormuþ Araplarda... Böyle þeyler oluyor.

Ama, "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh" demek, "Estaðfirullah" demek, "Allahümme salli alâ seyyedinâ muhammed" demek, "Eûzü billâhi mineþ þeytànir racîm" demek gibi tedbirler, þeytaný uzaklaþtýrýr, kýzgýnlýðý uzaklaþtýrýr. Ayakta ise oturmak, abdest almak gibi þeyler vardýr.

SORU: Kul hakkýný affettirmek için ne yapmak lâzým?

CEVAP: Helâlleþmek lâzým!.. Gidip, "Ben senin hakkýný yemiþtim, al!" demek lâzým!.. Mânevî hakký ise; "Ben sana þöyle yapmýþtým, böyle yapmýþtým; senin haberin yok! Beni affet kardeþim!" demek lâzým!.. Helâlleþmezse, ahirette gelip yakana yapýþacak. O bilmiyorsa bile Allah bildirecek. Onun için, dünyada iken halletmek lâzým!..

SORU: Bir müridin feyz almasýna neler mânî olur?

CEVAP: Mânîler çoktur. Bir kere haram lokmalar, günahlar, harama bakmalar... vs. Bunlar çeþitli þekillerde müridi yükseldiði yerden aþaðýya düþürür. Yâni, biraz terakkî etmiþ ise, geri götürür.

Onun için, bizim kaidelerimizden birisi nazar ber kadem'dir. Yâni, bakýþý pabucunun ucunda olacak; etrafa bakmayacak, harama bakmayacak... Televizyonun karþýsýna geçer, þarkýcýyý dinler, filmi seyreder... Açýk saçýk kadýnlar gelir geçer. Meyhane sahnesi gelir, baþka kötü sahneler gelir... O zaman insanýn içi allak bullak olur, feyzi kaçar, yükseldiði yerden aþaðý düþer.

Haramlardan, günahlardan kaçýnmaða çok dikkat edecek!.. Ýnsanýn feyzinin çok olmasý ve ilerlemesi için, mutlaka günahlardan titizlikle kaçýnmasý lâzým!..

SORU: Sabah namazýna kalkamýyorum; çaresi nedir?

CEVAP: Sabah namazýna kalkamamak bir cezadýr muhterem kardeþlerim!.. Allah'ýn cezâsýdýr, Allah affetsin... Bir cezâa müstehak oluyor da, Allah huzuruna almýyor yâni... Ýþin aslý böyledir mânevî bakýmdan... Onun için edebe dikkat edecek; bir... Akþamleyin abdestli yatacak; iki...

Abdestli yatmadýðý zaman þeytan gelir, âzâlarýna düðüm vurur. Hadis-i þerifte böyle bildiriliyor. Yâni gözünü baðlar, kulaðýný baðlar, her âzâsýný düðümler... Ezaný duymaz, gözünü açamaz, ibadete kalkamaz! Onun için, abdestli yatmaða dikkat edin!..

Bir de nefsi çok kuvvetlendirdiðiniz zaman, yemek yiyerek vs.; o zaman nefis gàlib gelir. Uykuyu sevdiði sevdirttiði için kaldýrtmaz. Akþam yemeklerini hafif yeyin, erken yatýn!.. O zaman, sabah vaktinde nefis kuvvetini kaybetmeye baþlar. Nefsin tâkati kalmaz, yat desen yatmaz duruma gelir. Karný acýktýðý için, bir mutfaða gideyim diye kendisi kalkar. Bakalým akþamdan neler kalmýþ diye dolabýn baþýna gider.

Onun için bir çaredir bu da... Akþam az yedirirsiniz. Sabahleyin o mutfaða gideyim derken, siz de onun yolunu çevirttirirsiniz, lavaboda abdest aldýrýrsýnýz, camiye götürtürsünüz.

SORU: Nefsi terbiye etmenin ilk yolu nedir?

CEVAP: Tasavvufa girmektir. Girmiþse, vazifeleri yapmaktýr.

SORU: Nefsi alt etme, terbiye etme yönünde bize bir þeyler söyleyebilir misiniz?

CEVAP: Nefsiye terbiye etmenin, alt etmenin iki yolu vardýr:

1. Birinci yolu, nefsin gücünü, kuvvetini azaltmaktýr. Oruç tutarsýn azalýr, az uyursun kuvveti azalýr... Çok konuþmazsýn, hatalara düþmezsin... Ýnsanlarýn arasýna çok katýlmazsýn, tenhada durursun, kendi baþýna durursun, rahat olursun... Bunlara iþte kýllet-i taâm, kýllet-i kelâm, kýllet-i menâm, uzlet-i enâm, zikr-i müdâm demiþler. Zikre müdâvim olursun. Böyle tedbirlerle, terbiye ile nefsin arzularý kýrýlýr.

Yâni, arzularý zayýflýyor zaten... Coþkunluðu kalmýyor arzularýnýn... Oruç tuttuðu zaman, az uyuduðu zaman vs. Böyle bir yol vardýr.

2. Bir de zikre kuvvet gidilip, insanýn aþkýnýn, þevkinin, muhabbetinin, Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin yoluna sevgisinin coþmasý sûretiyle, günahlara nazar etmeyecek hale gelmesi vardýr. Aþk ve muhabbet yolu ile terbiye, zikre devam ederek; o da olabilir.

Tabii, hepsinin çeþit çeþit incelikleri vardýr. Tarikatte halvet vardýr. Þeyh efendinin çeþitli tâlimatý vardýr.

SORU: Ben derviþ oldum ama, nefsime hakim olamýyorum; ne tavsiye edersiniz?

CEVAP: Tabii nefis çok azgýndýr. Nefsi yenmek, gerçekten zordur. Ýnsan bunun zorluðunu yenmeðe kalkýþtýðý zaman anlýyor. Peþinde gittiði zaman anlamýyor da, karþýsýna çýktýðý zaman nefsi yenmenin ne kadar zor olduðu anlaþýlýyor. Allah hepimize yardýmcý olsun...

Zor bir iþtir. Abdestli olarak, zikir yaparak, tarikattaki vazifeleri yerine getirerek insan kuvvet bulur, Allah'ýn yardýmýna mazhar olur. Onlarý muntazaman yapmasý lâzým!..

SORU: Nefsi uysallaþtýrmanýn yolu nedir?

CEVAP: Az yemektir, az konuþmaktýr, az uyumaktýr, çok zikretmektir.

SORU: Kitaplarda az yemek tavsiye ediliyor. Fakat, buna riayet ettiðimde, ailemin, çevremin tepkisini çekiyorum. Çok zayýf olduðumu söylüyorlar. Acaba ne yapmalýyým?

CEVAP: Peygamber Efendimiz (SAS) buyuruyor ki: "Kuvvetli müslüman, zayýf müslümandan daha hayýrlýdýr. Hepsi hayýrlýdýr ama, o daha hayýrlýdýr." O halde vücudun zaafa düþmemesi önemli... Zayýfsan gerçekten, verem olacaðýna, aðzýn kokacaðýna, Allah rýzasý için yemek ye!.. Yâni kuvvetli olayým da, iyi müslüman olayým diye...

Yemeðin azaltýlmasý þu sebeptendir: Yemeði çok yediði zaman, insanýn nefsi kuvvetlenir. Ýnsaný haramlara, günahlara sevkeder. Oruçlu olduðu zaman, az yediði zaman nefsi kuvvetlenmez. O bakýmdandýr. Bunun ölçüsü, vücudun zayýf düþmemesidir.

SORU: Samîmî müslüman olmak için ne yapmak lâzým?

CEVAP: Derviþ olmak lâzým. Samîmî müslümanlýk yolu o, takvâ yolu o...

SORU: Þehvet kesilmeden derviþlikte ilerlenilir mi?

CEVAP: Þehvet kesilmez, kesilmesi de gerekmez. Çünkü, normal ölçüler içinde Allah öyle yaratmýþtýr, normaldir. Onun esiri olmak doðru deðildir. Ýnsan evlenecek, evlât yetiþtirecek... Hayýrlý evlâtlar insanýn dünya va ahiretinin sevabýnýn artmasýna vesile olur. Ümmet-i Muhammed'in adedi artar... vs. Bunlar normal þeyler...

Ýslâm'da fýtrata aykýrý bir durum yoktur. Ýslâm, fýtratý doðru bir yola sevkeder. Yaratýlýþýnda insanýn bu duygular varsa, bunun meþrû yolu da nikâhtýr, evliliktir; bu normaldir. Evlendiði zaman, insanýn dini bütünleþiyor. Demek ki, doðrudan doðruya bu duygular insanýn mânevî ilerlemesine zarar vermiyor. Aklýný baþýndan alýr da çok meþgul ederse, tabii ilerletmez o zaman... Onun için de oruç tutmak lâzým, gözünü haramdan sakýnmak lâzým ve zikre devam etmek lâzým!..

SORU: Çok uyuyorum, ne tavsiye edersiniz?

CEVAP: Ýnsanýn çok uyumasý, yaþýyla ilgili olabilir. Meselâ, çocuklar çok uyurlar, yaþlýlar uyumak istedikleri halde uyuyamazlar. Yaþla igili bir meseledir. Sonra delikanlýlýk çaðýnda büluð meseleleriyle ilgilidir.

Bazen yemekle ilgilidir. Çok yemek yediði zaman insan, hemen gözleri mahmurlaþýr, yatacak yer aramaða baþlar.

Bazen de uykusuz kaldýðý zaman olur. O da normaldir. Olduðu yerde böyle baþý yere düþer. Uykuyu normal miktarda uyumak lâzým!..

Bunun normal þekli ikidir: Bir yatsýdan sonra yatmalý, teheccüd zamanýna kadar uyumalý!.. Mümkünse bir de öðleden evvel Efendimiz uyurdu; o uykuyu uyumalý!.. Bu ikisini yaptý mý insan, çaký gibi sýhhatli olur.

Çok uykuya düþmemek için ikinci þey, çok yemek yememeli!.. Vücuduna lâzým olacak kadar yemeli... Fazla yediði zaman, fazla uyur.

--Maþaallah bu arkadaþýmýz pehlivandýr, bir oturduðu zaman bir kuzuyu yiyor.

Tamam, bir kuzuyu yerse, üç gün uyur o... Ona da dikkat etmek lâzým!

Büluðla ilgilidir dedim; yâni, bazý cinsel meselelerden dolayý da insan uyku durumuna düþebilir. Her þeyde itidale dikkat etmek lâzým geliyor.

SORU: Teheccüd namazýna kalkamýyorum, ne yapayým?

CEVAP: Teheccüd namazýna kalkmak için, akþam abdestli yatmak lâzým... Yâni abdest alacak, ondan sonra iki rekât , dört rekât namaz kýlacak, abdestli yatacak. Akþam yemeðini de az yemek lâzým...

Dün Tabakatüs Sûfiyye'de okuduk. Evliyâullah, Ýbrâhim ibn-i Edhem Hazretleri'ne nasihat ediyorlar: "Karnýn tokken gece ibadetini yapmayý hiç umma; mümkün olmaz!" diyorlar. Akþam hafif yiyecek ki, gece uykusu hafif olsun, teheccüde kalkabilsin.

Onun için, akþam yemeklerini sebze olarak, hafif olarak, erken olarak yerseniz; bir de namaz kýlýp abdestli yatmaða dikkat ederseniz... Bir de duasý vardýr:

(Allahümme eykýznî fî ehabbis sââti ileyke vesta'milnî biehabbil a'mâli yedeyke) diye tavsiye edilen duasý vardýr; bunu da okuyun. Türkçesi þu ki: "Beni en mübârek zamanda uyandýr yâ Rabbi! En sevdiðin ibadeti iþlemeðe muvaffak eyle yâ Rabbi!" demek...

SORU: Sabah namazýný, iþrak namazýný camide kýlmak nefsime zor geliyor; ne yapmalýyým?

CEVAP: Akþam erken yatsýn!.. Hakîkaten zor geliyor. Gece saat ikide yatmýþsa bir insan, sabah kurþunlanmýþ gibi oluyor, yataktan kalkmasý zor oluyor. Akþam erken yattýðý zamanda karný da acýkýyor, midesi de boþalýnca, --aç tavuk rüyasýnda yem görürmüþ-- o zaman erken kalkýyor.

Akþam yemeðini hafif yerse, akþam erken yatarsa... Sahabe-Ý Kirâm akþam erken yatardý. Yatsýdan sonra çok oyalanmaz, hemen yatardý. Az yeyince, yatsýdan sonra hemen yatýnca, hele hele böyle kýþ günlerinde çok rahat kalkarsýnýz. Teheccüde bile kalkarsýnýz evvelallah...

Bir de duasý vardýr:

(Allahümme eykýznî fî ehabbis saati ileyke vesta'milnî bi ehabbil a'mâli yedeyke.) "Yâ Rabbi, beni en mübarek zamanlarda kaldýr, ibadet yapabileyim! En güzel ibadetleri, sevdiðin ibadetleri yapmayý nasîb eyle yâ Rabbi!.." diye böyle dua eder yatarsýnýz. Abdestli yatarsýnýz, kalkarsýnýz.

Uykunuzu alarak kalkýnca da, iþrake de kalýrsýnýz, o hac ve umre sevaplarýný da kazanýrsýnýz, rýzkýnýz da bol olur.

SORU: Caminize geldim, sabah namazýný kýldým, yapýlan dualarý ve faaliyetleri sevdim. Merak ettim, bazý kimseler neden kalkýp gidiyor?

CEVAP: Hakikaten sabah namazýný camide cemaatle kýldýktan sonra camide oturup zikirle meþgul olmak, Peygamber Efendimizin sünnet-i seniyyesidir ve sevaplýdýr. Bir hac ve umre yapmýþ gibi insan sevap kazanýr.

Þimdi bu ibadetler sevaplýdýr amma, bunlarý yapmýyor diye giden kardeþlerimizi kýnamak doðru olmaz. Hastasý vardýr, iþi vardýr... Trene yetiþecektir, otobüse yetiþecektir... Mazereti vardýr, ihtiyardýr, idrarý sýkýþmýþtýr, midesi bulanýyordur... Böyle bir mazereti olabilir. Ondan dolayý hüsn-ü zan edecek.

Farz olmayan ibadetler için herhangi bir kimse suçlanýrsa, sûizandan dolayý kendisi günaha girer. Bazý insanlar da sevaplarýný söylemek ve göstermek istemezler. Çünkü gösterilince, sevabýn ecri bir miktar kaybolacaðý için göstermek istemezler. Gizli ibadet yaparlar, belli etmezler. Yâni, bir köþeye çekilirler, görünmeden yaparlar.

Onun için büyüklerimiz demiþ ki: "Her gördüðünü Hýzýr bileceksin, her geceni kadir bileceksin!" Yâni, karþýndaki insana hüsnüzan besliyeceksin. Kendisi yaþlý ise, "Bu benden çok yaþadý, benden çok ibadet etti; makamý benden üstün!" diyeceksin. Yaþý senden küçükse, "Bu benden az yaþadý, günahý az iþledi; bunun günahý benden daha az!" diyeceksin. Herkese güleç yüzle ve iyi nazarla bakacaksýn ve gördün olaylarý hayra yorumlayacaksýn, þerre yorumlamayacaksýn; "Elbet bir sebebi vardýr." diyeceksin.

Sonra, bazý insanlarýn geniþ sorumluluklarý olur. Bir tane iþi olmaz bin tane iþi olur, bin tarakta bezi olur. Senden fazla ister orada kalýp o sevabý kazanmayý ama, o iþi vardýr, bu iþi vardýr... Kafasýnda binbir tane mesele, problem vardýr. Elbette onlarý da yapmasý icab ediyordur.

Sonra Allah'ýn sevgili bir kulunun, iyi bir insanýn yazdýðý kitaba baksan, konuþmasýný dinlesen;

Buldum demez bulanlar,
Gördüm demez görenler,
Hakîkate erenler,
Gizli sýrrý açar mý?..

diyor Üftâde Hazretleri... Bazýlarý da kendisini göstermemeyi tercih eder, kendini saklar, belli etmez. Melâmet meþrebli olur bazýlarý... "Halk beni günahkâr zannetsin, pek raðbet etmesin, itibar etmesin, izzet etmesin! Þöhret afettir. Parmakla gösterilmek --Allah korursa korur, korumadýðý insanlar için-- bir felâkete sebep olabilir. Mânevî bakýmdan bazý sýkýntýlarý vardýr." diye düþünen insanlar olur.

Onun için hüsnü zan etmek lâzým, hüsnü zan edin!.. Siz ibadetleri yapýn; eðer kötü halini tahmin ettiðiniz bir kardeþ varsa, ona da dua edin!..

Kimse kendisini savunmaz, "Ben Allah'ýn sevgili kuluyum, velî kuluyum, yüksek kuluyum!.. Þöyleyim, böyleyim..." demez. "Er yarýn hak divanýnda belli olur!" demiþ ilâhide... Yarýn rûz-i mahþerde, mahkeme-i kübrâda kulun iyiliði belli olacaðý için, Allah'ýn hiç bir sevgili kulu, "Þöyleyim, böyleyim..." demez. Ne Ebûbekir Sýddîk demiþtir, ne Ömerül Fâruk demiþtir, ne ötekiler demiþtir.

Ebûbekir Sýddîk diyor ki: Ç"Bütün insanlarýn hepsi cennete girecek, bir tanesi cehenneme girecek sadece!.." deseler, "Acaba o insan ben miyim?" diye korkarým.È diyor. Ebûbekir Sýddîk RA...

Yâni kimse, "Ben velîyim, ben evliyâullahýn yükseklerindenim, gavs-ý azamým, kutbül aktâbým!.." demez. Niye desin?.. Allah'ýn verdiði sýrrý saklar.

Onun için hüsnü zan edeceksin sen!.. Eðer aleyhinde bir þey görüyorsan, hakîkaten bir þey varsa; yanýna çekersin, söylersin, nasihat edersin veya dua edersin. "Yâ Rabbi, ben bu kardeþimi çok seviyorum, sen bunu hatalardan kurtar!" filân dersin.

Birisi çocuðuyla beraber itikâfa girmiþ ramazanda... Geceleyin kalkmýþlar teheccüde... Çocuk bakmýþ, öteki itikâf arkadaþlarý yatýyorlar yatakta, bunlar kalkmýþ teheccüd namazýna... Abdesti almýþlar. "Baba, ne olurdu bunlar da kalksalardý. Ne güzel gelmiþler böyle, camide ibadet etmeleri lâzým, horul horul uyuyorlar. Kalkýp da namaz kýlsalardý, bizim gibi teheccüd kýlsalardý ne iyi olurdu." deyince; "Ah evlâdým! Keþke sen de kalkmasaydýn, uyusaydýn da bu lafý söylemeseydin!" demiþ babasý... Onlarýn yatmasýný ayýpladýðý için...

SORU: Ýstemeyerek her þeye karýþýp, konuþuyorum; buna bir çare söyler misiniz?

CEVAP: Eskiden baklayý okurmuþ þeyh efendiler, müridin aðzýna koyarmýþ. Erimediði için, dualý bakla aðzýnda dururmuþ. Öylece diline hakim olurmuþ. Siz de hakim olmaða çalýþýn!.. Zikirle meþgul edin dilinizi, baþka þeye vakit kalmasýn. Mümkün olduðu kadar az konuþun. Sorun kendinize: "Bu sözü söylemem lâzým mý?" diye... Pek gerekmiyorsa konuþmayýn!..

SORU: Kalbimize kötü düþüncelerin gelmemesi için ne yapmamýz lâzým?

CEVAP: Tabii, bu kötü düþünceler ya nefisten gelir, ya þeytandan gelir. Nefsin vesvesesi veya þeytanýn vesvesesi olarak gelir. Abdestli olursanýz, zikrullahla meþgul olursanýz, zikr-i kalbîye müdâvim olursanýz onlar gelmez.

SORU: Kibir nasýl yenilir, nasýl kýrýlýr?

CEVAP: Tasavvufî terbiye ile kýrýlýr. Biliyorsunuz; koca kavuklu, cübbeli, sarýklý, itibarlý, izzetli Aziz Mahmud-u Hüdâî, Bursa kadýsý olarak Üftâde Hazretlerine gittiði zaman, ona sokaklarda ciðer sattýrmýþ ilkönce... Tasavvufun böyle nefsi terbiye metodlarý vardýr. Onlarla, tasavvuf ilmiyle terbiye olunur. Az yemekle, az konuþmakla, az uyumakla, çok zikretmekle terbiye olur. Ama, bir hocanýn nezaretinde olursa, daha iyi olur.

Kendisinin kusurlarýný araþtýrýp, sorup, görmekle terbiye olur. Baþka insanlarýn olgunluklarýný görüp, "Bak ben þunlar gibi olamýyorum!" demekle, kendi halini bilmekle terbiye olur.

Mâdem zihnine böyle bir þey takýlmýþ kardeþimizin, Allah kibirden kurtarsýn... Sevdiði, tevâzû ehli, güzel bir kul olmayý nasib eylesin...

SORU: Gözyaþý dökemiyorum; çâresini izah eder misiniz?

CEVAP: Gözyaþý dökmek, kalbin rikkati ile ilgilidir. Duygulanacak, göz yaþý dökecek, aðlayacak. Bunun için de midenin boþ olmasý lâzým!.. Oruç tutar, biraz daha rikkatli olur. Ondan sonra, tefekkürü çok yapmak lâzým!..

SORU: Yalnýz baþýna kalýnca günah iþlememek için ne yapmak gerekir?

CEVAP: Abdestli olursunuz. Abdestli gezdi mi, Allah'a sýðýndý mý insan, mümkün olduðu kadar mahfuz olur. Zikr-i kalbîye devam eder, zikirde olursanýz, yalnýz baþýnýza günah yapmaktan korunursunuz. Allah-u Teâlâ Hazretlerine sýðýnýn, ilticâ edin; yardýmcý olsun.

Ynt: Nefis Terbiyesi By: Hanife 8.D Date: 05 Þubat 2015, 22:30:00
Esselamu aleyküm ve rahmetullah; Akýllý kiþi, her gün, nefsine demeli ki:
Benim sermayem, yalnýz ömrümdür. Bu sermaye, o kadar kýymetlidir ki, her çýkan nefes, hiçbir þeyle tekrar ele geçemez ve nefesler sayýlýdýr, azalmaktadýr. Ömür bitince, ticaret sona erer. Ticarete sarýlalým ki, vaktimiz azdýr. Günlerimiz, o kadar kýymetlidir ki, ecel gelince, bir gün izin istense de ele geçemez. Bugün, bu nimet elimizdedir. Aman nefsim, çok dikkat et de, bu büyük sermayeyi elden kaçýrma! Sonra aðlamak fayda vermez. Bugün, ecelin geldiðini, þimdi, o günde bulunduðunu, farz et! O halde, bugünü elden kaçýrmaktan, bununla, saadete kavuþmamaktan daha büyük ziyan olur mu? Yarýn ölecekmiþ gibi haramdan kaç!
Ynt: Nefis Terbiyesi By: mevlüdekalýnsaz Date: 05 Þubat 2015, 23:00:21
Ve aleykumusselam ve rahmetullahi ve berakatuh. Nefsi Tam manasiyla terbiye edebilmek çok Zor ve sabir gerektiren bir is gercekten.insallah basarabilenlerden oluruz.
Rabbim yardimcimiz olsun insallah.
Allah razý olsun guzel paylasiminiz icin

radyobeyan