Ticaret Ekonomi By: neslinur Date: 19 Haziran 2010, 04:17:26
TÝCARET - EKONOMÝ
SORU: "Bir lokma, bir hýrka!" anlayýþý hakkýnda ne dersiniz?
CEVAP: Biz, "Bir lokma, bir hýrka!" demiyoruz. Büyüklerimiz de dememiþlerdir. Ama, derviþlerin arasýnda bu kanaatte olan insanlar olmuþtur. Biz tasavvufun esasý olarak, "Kur'an-ý Kerim'e ittibâ, sünnet-i seniyyeye ittibâ ve ahlâk-ý hamideyi elde etmek, ibâdet ve taati yapmak..." diyoruz.
Sahabe-i Kiram'ýn zengini de vardý, fakiri de vardý; paralýsý da vardý, parasýzý da vardý. Ýlle parasýz olacak diye bir þey demiyoruz biz... O tasavvufun genel vasfý deðildir. Bazý þahýslarýn görüþleri o tarzda olmuþ olabilir. Bizim büyüklerimiz o tarzda deðildir.
Meselâ, Ebûbekir Sýddîk Efendimiz ki, silsilemizin baþýdýr, zengindi. Osman-ý Zinnûreyn Efendimiz zengindi. Sahabe-i Kiram'dan zengin kimseler vardý. Tabii bu zenginlik onlarda para ve dünya hýrsý tarzýnda deðildi. Allah rýzasý için çýkartýp hepsini verebiliyorlardý. Kazanç yerleri helâldi ve sarf yerleri olduðu zaman, onu da sarf ediyorlardý.
Meselâ, Aiþe-i Sýddîka validemize çok fazla miktarda bir þeyler geliyor. Akþama hepsini daðýtýyor, yiyecek bir þeyleri kalmýyor. Kuru bir kaç þeyle iftar edecek durumda oluyorlar. Hizmetçisi diyor ki: "Yâ mübârek valide! Birazýný da eve býraksaydýn da, biz de bir þey yeseydik. Böyle kuru þeyle açmasaydýk orucu..." deyince; "Eh önceden söyleseydin, onu da yapardýk." diyor. Ama daðýtýyor.
Peygamber Efendimiz de öyle yapmýþtý. Bizim yolumuz Peygamber Efendimiz'in yoludur. Herhangi bir ifrat, tefrit ve saplantý yoktur.
SORU: Vadeli satýþlarda fiat farký caiz midir?
CEVAP: Bu hususta fýkýh alimlerine sorduðumuz zaman, söyledikleri þudur ki: Vadeli satýþlarda paranýn geç gelmesinden dolayý fiatý yüksek söylemek mümkündür. Ama, ilk mecliste pazarlýk yapýlýrken:
"--Kaç ayda ödeyeceksin?"
"--Altý ayda ödeyeceðim."
"--O zaman bu malý ben sana þu kadara satarým." diye bu pazarlýk konuþmasý olmuþ oluyor. Akit tamam olduktan sonra,
"--Tamam, aldým."
"--Sattým..." dedikten sonra o fiat deðiþmez. Altý ay sonra parasýný ödeyemese, bir sene sonra ödeyeceðim dese, yine o altý ay sonraki para olur. Yâni, pazarlýk yapýp söz kesildikten sonra, fiat deðiþmez.
Bu þekilde olursa caiz olur dediler.
SORU: Yeni alýnan bir arabaya kasko sigortasý yaptýrmak câiz olur mu?
CEVAP: Olabilir. Çünkü, zaten sigorta yaptýrma mecburiyeti vardýr. Yaptýrmasan, arabayý kullanamýyorsun. Ötekisi --normal sigorta-- bir þarlatanlýk, hiç bir iþe yaramýyor. Para boþa gidiyor ve o düz sigortayý yapanlar çok büyük kârlar elde ediyorlar. Kasko sigortasý, bir zarar olduðu zaman ödenmeye sebep oluyor. Bir yardýmlaþma mantýðýyla olursa, câiz olur.
SORU: Turistlere ve yerli halka nazar boncuðu satmak câiz midir?
CEVAP: Dinen yasaklanmýþ bir þey olduðundan, câiz deðildir. Yasaklanmýþ bir þeyin yayýlmasýný saðlamýþ oluyor.
SORU: Bir Yahudinin iþinde çalýþmakta mahzur var mý?..
CEVAP: Hayýr! Ýþ meyhane filân gibi haram bir iþ deðilse, bir Yahudinin veya bir gayrimüslimin iþinde bir müslüman çalýþabilir.
SORU: Mark ve dolara para yatýrmak, Türk parasý deðer kaybediyor diye onlarý saklamak sakýncalý mýdýr?
CEVAP: Bir bakýma sakýncalýdýr; çünkü, mark ve dolar da deðer kaybediyor. Markýn deðer kaybetmesi, --benim bildiðim-- %5 kadardýr. Senede %5 nisbetinde deðer kaybediyor. Dolar, %10 nisbetinde deðer kaybediyor. Yâni sen mark ve dolar aldýðýn zaman, her sene biriktirdiðin markýn %5'ini Alman hükümetine hediye etmiþ oluyorsun; eðer dolar biriktirmiþsen, onun %10'unu Amerika'nýn kasasýna ayýrmýþ oluyorsun. Bu doðru bir þey deðildir. Müslüman bunun þuurunda olmalý, baþka tedbir almalý!.. Mahzuru budur.
Bu mahzur olmasaydý, hiç deðer kaybý olmasaydu, o zaman, "Ýnsanýn kendini zarardan korumak için tedbir almasý uygun olur." denilebilirdi.
Bu tedbiri baþka türlü alsýn kardeþlerimiz... Hayýrlý bir yerde çalýþtýrarak alabilir. Deðer kaybetmeyen baþka þeylere yatýrarak alabilir. Þimdi bizim bildiðimiz deðer kaybetmeyen, bil'akis deðer kazanan þey arsadýr. Mümkünse böyle þeylere yatýrým yapsýn. Tek baþýna alamýyorsa, kardeþleriyle birleþsin. Bir araya gelip alabilecek duruma gelirler. Onun da hayrý, bereketi olur.
Müslümanlarý her yerden fareler týrtýklýyor. Her tarafýný fareler istilâ etmiþtir. Cebine de girmiþ, kesesine de girmiþ, dolabýna da girmiþ, mutfaðýna da girmiþ... Boyna fareler ýsýrýp, yiyip, koparýp gidiyorlar. Gözünü açsýn, fareleri kapana soksun, bir þey yapsýn...
SORU: Öþür hakkýnda bilgi verir misiniz?
CEVAP: Öþür, arazi mahsûlâtýnýn zekâtýdýr. Arazinin sulanan arazi olmasýna göre, veya hiç sulanmadan mahsûl bitiren, zahmetsizce mahsûl bitiren arazi olmasýna göre nisbetleri deðiþen; ondabir olan, yirmidebir olan bir zekât çeþididir.
(Ve âtû hakkahû yevme hasâdihî) diye, mahsûlün hasadý zamanýnda fukaraya fakirin hakký olan zekâtýnýn ayrýlýp verilmesi emredildiðinden, o da bir vazifedir. Bunun teferruatýný fýkýh kitaplarýndan, ilmihal kitaplarýndan detaylý olarak okursunuz. Kitâbüz Zekât bölümünde, Arazi Mahsûlâtýnýn Zekâtý kýsmýna bakarsýnýz, ona göre amel edersiniz.
SORU: Devlete verilen vergi zekât niyetiyle verilse, zekât yerine geçer mi?
CEVAP: Bizim Hanefî fýkhýna göre olmaz. Camiye bile zekât verilemez. Ölünün kefenlenmesine bile harcanamaz. Ne olacak?.. Fukaraya temlik edilecek. Zekâtýn kimlere verileceði bildiriliyor Kur'an-ý Kerim'de; oralara verilmesi lâzým!..
O bakýmdan usûlüne uygun olarak vermeye dikkat edin!.. Ýlmihalden zekât bahsini açýn, okuyun!.. Temlik þartý yerine gelmediðinden hükmî þahsiyetlere verilmesi olmuyor. Fukaranýn eline verilecek. "Al, senin parandýr. Gül gibi ye, iç, harca; ihtiyacýný gider!" denilecek.
SORU: Borsa ve þirketlerin hisse senetlerini almak caiz midir?
CEVAP: Borsa ve hisse senedi almak, hisse senedi aldýðý kuruluþa ortak olmak demektir. O kuruluþun yaptýðý iþe göre hüküm kazanýr bu... Haram ticaret yapýyorsa, ortaklýk haram olur. Haram karýþýk ticaret yapýyorsa, karýþýklý olur. Helâl ticaret yapýyorsa, helâl olur.
Meselâ, bira imal eden bir fabrikanýn hisse senedini alsa, külliyen bira haram olduðundan ticaret gayr-i Ýslâmî olur, Ýslâmî yönden haram olmuþ olur. Faizli iþlem yapýyorsa; tehlikeli, bulaþýklý, veballi olmuþ olur. Temiz iþ yapýyorsa, câiz olur.
SORU: Dolar, mark vs. haram mý, helâl mi?
CEVAP: Hayýr. Onlar birer kýymet birimidir. Yâni, o dolarý, marký eline aldýn mý gidip Amerika'nýn, Almanya'nýn kasasýndan þu kadar para almaða hak kazanýyorsun. Malýndýr yâni senin... Bunlarýn hepsi helâldir. "Aman el sürmeyelim, haramdýr." diye bir þey yoktur.
Para bir deðeri ifade eden bir kâðýttýr. Bu para meselesinde çok oyunlar dönüyor. Hele kâðýt para, kapitalizmin bir aldatmacasýdýr. Ýnsanlarý sömürme vasýtalarýndan birisidir. Kâðýt para ile cahil millet çok aldatýlýyor ve çok deðerleri cebinden sessiz sedâsýz çalýnmýþ oluyor. Yâni, adam, "Ben yanýmda yüz milyon lira saklýyorum." diye düþünüyor. Senenin sonunda, enflasyon, vs. dolayýsýyla elli milyonluk bir þey kalýyor. Bu kâðýt para olmasaydý da, doðru düzgün bir kýymet birimi olsaydý aynen kalacaktý. Kâðýt olduðu için, enflasyonlarla, çeþitli oyunlarla çeþitli istismarlar oluyor.
O bakýmdan bazýlarý banknotu câiz görmemiþ. Câiz görmemiþ ama, þu anda mer'î olan bu... Ne yapalým, bunlarla alýnýyor, veriliyor. O zaman normaldir. Bu bir kýymet birimidir. Adý dolar olmuþ, mark olmuþ; haramlýðý yoktur. Geliþ yeri helâlse, o para sana helâldir; istediðin yerde harcayabilirsin.
SORU: Bir malý satarken ne kadar kâr alýnabilir? Bir yýl önce alýnan malýn fiatý nasýl tesbit edilir?
CEVAP: Bu ticari bir meseledir. Fýkýhta doðrudan doðruya, "Bir mala þu kadar kâr konulur, bundan fazla kâr konulmaz." diye bir þey söylenmiyor. Piyasanýn rayicine göre, bir insan getirdiði malý satabilir. Karþýsýndakini aldatmamak, piyasadan çok üstün bir fiat isteyip de, onun gafletinden istifade etmemek suretiyle normal bir satýþla, arz ve talebe göre malýn, metaýn o zamanki piyasasýna göre malýný satabilir.
Bir de bugün için bir mesele vardýr, bu soruyla ilgili... Bugün bakýyoruz, "Bir malýn fiatý 100 liraydý; aaa, 150 lira olmuþ!" diyoruz. "Aaa, ikiyüz lira olmuþ!" diyoruz. Burada bizi þaþýrtan bir þey var muhterem kardeþlerim!.. 100 lira dediðimiz, 150 lira dediðimiz, birim olarak kullandýðýmýz þey, lira, kâðýt paradýr, nihayet bir kâðýttýr. Bu kâðýdýn bir hükmî deðeri vardýr, nominal kýymeti vardýr; bir de hakîkî kýymeti, reel deðeri vardýr.
Þimdi bu reel kýymetle, nominal kýymet arasýnda, üzerinde yazan rakamla iþ görme kabiliyeti arasýnda fark oluyor. Para olduðu yerde durmuyor. Enflasyon dolayýsýyla yüzde yüz deðer kaybediyor, yüzde doksan, yüzde yetmiþ, yüzde altmýþ deðer kaybediyor. Aslýnda bir mal, incelendiði zaman geçen senekiyle ayný oluyor ama, birimde kayma olduðu için, paranýn deðeri sabit olmadýðýndan, gittikçe enflasyonla eridiðinden dolayý deðiþmiþ gibi oluyor.
Bu deðiþmeye karþý tüccar kendisini korumak zorundadýr. Tüccarýn hakký, malýný sattýktan sonra geriye o malýn yenisini koyabilmesi ve biraz da kâr etmesidir. Yoksa, "Dostlar alýþveriþte görsün!" diye, Nasreddin Hoca gibi on paraya yumurta alýp da, dokuz paraya satmaz. Kâr etmek için satar. Halbuki enflasyondan dolayý malýn üzerine bu zammý yapmazsa, kâr olmuyor. Böylece on tane buzdolabý satacakken, bir dahaki sene dokuz tane satacak kapasiteye düþüyor. Sekiz, yedi, altý... sermaye azalýyor.
Onun için piyasa rayicine göre, arz ve talep kanununa göre, bir gabn-i fahiþ ile aldatma yapmadan, normal bir ticari usülle istediði fiatý koyup satabilir.
SORU: Ticaretle uðraþýyorum ama, bugünkü þartlara göre ne kadar bir kârla satýþ yapacaðýmý tam bilemiyorum; anlatýr mýsýnýz?
CEVAP: Ýslâm'da maktû bir kâr haddi yoktur. Kâr piyasanýn durumuna göre, arza talebe göre olur. Mal sahibi ticareti elbette kâr etmek için yapýyor. Yalnýz ðamn-ý fâhiþ denilen çok kötü bir þekilde aldatmaca olmaz. Yâni, üç kuruþluk þeyi, üçyüzbin liraya satmak, adamýn bu meseleyi bilmemesinden faydalanýp aldatmak, bu tarzda fahiþ bir fiyat söylemek olmaz. Ötekiler piyasanýn durumuna kalmýþtýr.
"Nasýl bir kâr gerekir?" diye sorulduðunda cevap olarak benim düþündüðüm þudur: Enflasyondan fazla kâr etmelidir ki, enflasyona sermayenin bir kýsmý gittikten sonra da, yine dükkâný ilerlemeye devam etsin. Aksi takdirde, enflâsyonun altýnda kâr ediyorsa, zarar ediyor demektir, gizli zarar ediyor demektir. Sermaye sonunda tükenir, kardeþimiz de iþsiz güçsüz kalýr, sermayesiz kalýr. Bu þimdi önemli bir noktadýr.
Halil Günenç Hoca da kitabýnda yazýyor ki: Bir kimse bir kimseye borç verdi, borcu alacak. Ama enflasyondan dolayý, borcu geç verdiðin zaman borcun deðeri düþtü. Asýl aldýðý zamana göre verilen para az... "Aradaki zararý telâfi edecek kadar fazla vermesi fâiz deðildir." diye fetvâ vermiþ. Mühim olan maðduriyetin olmamasýdýr. Maðdur olmayacak kadar mala da fark koymalý ve öyle satmalý; aksi takdirde aldatmaca olur.
Bu iþi bilenler, büyük firmalar, fabrikalar, bankalar bu iþin þeytanlýðýný bilip, kârlarýný ona göre her ay muntazaman zamlarýný yaparak ayarlýyorlar. O bizim zavallý tüccar kardeþlerimiz korkularýndan, "Acaba günah mý olur?" diye bilmediklerinden, sermayeleri gittikçe azalýyor. Bu duruma düþmesinler diye bunu hatýrlatmak istedim.
Dikkat etsinler, enflasyonun üzerinde kâr koysunlar mallarýna!.. Kâr etmiyorlarsa, o iþi býraksýnlar, baþka iþ yapsýnlar. Yoksa, Nasreddin Hoca'nýn iþi gibi olur. "Dostlar alýþveriþte görsün!" derken aslýnda zarar eder.
SORU: Yaptýðý iþ helâl olan, ama iþlemlerine faiz bulaþan bir þirkete ortak olmak caîz midir?
CEVAP: Ortak olmak, aynen o mes'ûliyete aynen katýlmak demek oluyor. O bakýmdan, yöneticilere daha büyük günah da olsa, faizin bir takým zararý ortak olana bulaþmýþ oluyor.
Yalnýz ben bir hususu size söyleyeyim: Birisi, "Devlet Yatýrým Bankasý DESÝYAB'dan --enflasyonun altýnda-- düþük faizli kredi alabilir miyiz?" diye sordu. "Ben kendim fetvâ vermiyorum. Seni bir takvâ ehli müftüye götüreceðim, konuyu soracaðýz, onun cevabýna göre hareket et!" dedim.
O müftü, bir Kur'an kursunda ders yapýyormuþ. Gittik oraya, derse girmiþken dersten çýkardýk, anlattýk: "Faiz miktarý enflasyon oranýndan aþaðýda... Bu bankadan kredi alabilir mi þirketimiz?.. Ýþçi þirketidir, bu krediyi almaða hakký var... Alabilir mi?" diye sorduk. Dedi ki o: "Faizin enflasyonla alâkasýna bakýlmaz. Cins ayný olduðu zaman, alýnandan fazla verilen miktar faizdir, enflasyon tesiri bahis konusu deðildir. Amma..." dedi o müftü efendi... Ýsmini de söyleyebilirim, takva ehli, ehl-i tarik; bizim dergâhýmýza baðlý deðil ama Mýsýr'da filân okumuþ, müftülük yapmýþ bir kimse... Dedi ki: "Böyle sebeplerle çekile çekile çekile, müslümanlarýn hiç bir müessesi kalmýyor ortada ve müslümanlar genel bir kötü duruma gidiyorlar. Ben bu yönden, bunun alýnmasýna fetvâ veriyorum." dedi. Yâni "Müslümanlarýn genel durumunun bir beldede kötüye gitmesi sebebiyle veriyorum." dedi. Bunu hatýrlatýrým. Baþka bir þey demiyorum.
SORU: Tasarruf için dolar ve mark olarak gibi yabancý paralar biriktirilmesi olabilir mi?
CEVAP: Fýkýh bakýmýndan olabilir, mümkün; o da bir kýymet ifade eden bir þeydir.Yalnýz þunu bilmek lâzým ki, insan mark ve dolar aldýðý zaman o paralarýn sahibi olan ülkelere yardýmcý oluyor, onlara destek oluyor.
Onlar matbaa mürekkebini alýyorlar, bir top kâðýt alýyorlar; merkez bankalarýnda parayý basýyorlar. Renkli bir kâðýdý sana gönderiyorlar. Sen de ona mal veriyorsun, para veriyorsun, her þeyi veriyorsun; onlarý kredilendirmiþ oluyorsun. Halbuki onlarýn kendilerinin ne kýymeti var, paralarýnýn pullarýnýn ne kýymeti var?.. Malýný almasan, parasýna itibar etmesen hiç bir þey olmaz. Nasýl onlar bizim paramýza itibar etmeyince, bizim paramýz pula dönüyor... Ýtibarý yok, konvertýbl olmuyor. Tasarruflarý onlarýn paralarýna dayanarak deðil de, baþka þekillerde yapmaða gayret etmek, akýllý müslümanýn iþidir.
Ekonomiyi bilenler, paranýn ne kadar fasa-fiso, eften-püften bir aldatma aleti olduðunu çok iyi bilirler. Para çok büyük bir istismar aletidir, uydurmaca bir þeydir. Öylece bir düzen kurulmuþ, millet de kapýlmýþ gidiyor rüzgâra... Halbuki büyük bir istismar dönüyor, çok büyük oyunlar dönüyor. Paranýzýn bir gerçek deðeri var, bir nominal deðeri var... Bu sene bu para ile þu kadar mal alabilirken, önümüzdeki sene o kadar alamýyorsun. Daha az alýyorsun, daha az alýyorsun, daha bir acaib duruma düþüyor insan... Alým gücünün azalmasýna enflasyon diyoruz. Bu enflasyon da böyle, tasarruf sahibinin, fukaranýn cebinden paranýn gizlice týrtýklanma vasýtasýdýr. Sessizce alýverirler. Polise de intikal etmez. Millet durduðu yerde fakirleþir. Benzin deposunun kapaðý açýk kalmýþ da, uçmuþ gitmiþ gibi olur.
Onun için, bu para oyununa gelmeyin! Biriktirdiðiniz þeyleri daha akýllýca þeylere, yenilir içilen, iþe yarayan þeylere yatýrýn!.. Ben ne yaptým þahsen kendim: Ben bir üniversite hocasýydým. Biriktirdiðim parayý "Toprak çürümez, eskimez, küflenmez." diye topraða yatýrdým. Ankara'da arsa aldým, Yalova'da arsa aldým. Ucuz yerlerden aldým, kolay yerlerden aldým. Þöyle düþündüm: "Bir gün beni memuriyetten atarlarsa, giderim tarlama... Tenekeden bir kulübe yaparým. Ön tarafýný kazmayla eþerim; domates, maydonoz yetiþtirir satarým, geçinirim. Toprak benim. Kimse burdan çýk diyemez ki!" diye düþündüm. Bu olabilir, baþka þeyler olabilir.
Ben ekonomist deðilim, ama bu konuda dergilerdeyazý yazdýrmak istiyorum arkadaþlarýma; oralardan okuyun! Yâni mümkünse, --bunu da yazacaðým inþallah-- ne paralarýný alýn, ne mallarýný alýn!.. Mümkün olsa da hiç bir þeylerini almasak... Çünkü biz onlarýn parasýný almadýðýmýz zaman, malýný almadýðýmýz zaman, zenginlik bizde kalýyor. Kendi mallarýmýzý alsak, kendi kardeþlerimizin mallarýný alsak, zenginlik bizde kalýyor.
Hacca bile gittiðimiz zaman, Çekoslavakya'dan gelen tesbihi alýyoruz, Çin'den gelmiþ takkeyi alýyoruz, Japon'dan gelmiþ bilmem neyi alýyoruz; paracýklar onlara gidiyor. Onlar da kâfir, müþrik, putperest... Onlar zenginliyor. Ya lüzumsuz eþya almayalým, ya aldýðýmýz insanýn bizim kardeþimiz olmasýna dikkat edelim!..
Baþkasýnýn parasýný almayalým! "Ne bu para?" diye yüzüne çat diye çarpalým, almayalým!.. Biz alýyoruz; adam gidiyor matbaada basýyor. Basýyor parayý... Gönderiyor bize deste deste... Üstünde yüz yazýyor, bin yazýyor, on yazýyor. "Haa, iyi!" diyorsun, malýný veriyorsun, buðdayýný veriyorsun, pamuðunu veriyorsun... Ne cesaret... Verilip gidiyor. Ekonomi çok ince bir ilim, önemli bir ilim; inþallah ona göre hareket edin!..
Tabii þimdi diyorlar ki: "Türk parasýnýn deðeri çok kayboluyor; dolar alýrsak, mark alýrsak pirim yapýyor." Pirim yapmasý filân yok... Onlarýn da enflasyonu var ama, onlarýn enflasyonu %7, %10 civarýnda olduðundan, bizimkinden daha az olduðundan, bizimkine göre pirim yapýyor gibi oluyor. Hepsi aldatmaca...
SORU: Yerli-yabancý sigara ticareti, alým satýmý hakkýnda bilgi verir misiniz?
CEVAP: Sigara mekruhtur. Bazý alimler, haramdýr demiþler. Ýsraf olduðu için haram, sýhhati bozduðu için haram, duman olduðu için haram diyenler de var. Ama bizim insaflý alimlerimiz, "Kerahat-i tahrimiye ile mekruhtur." demiþlerdir. Onun için kullanýlmasýný da tavsiye etmiyoruz, satýlmasý da tavsiye edilmez.
Yerlisi ile yabancý arasýnda mekruhluk bakýmýndan fark yok... Yabancý olunca, paranýn büyük bir kýsmý da ayrýca yabancýya gittiði için, bir de ordan zarardýr. Katmerli zarar olmuþ oluyor.
SORU: Hileli malý alýp ucuz satan kiþi, helâlllik alacak mý? Müþterileri bulamazsa ne yapmasý lâzým?..
CEVAP: Bir mal, haliyle satýlýrsa... Bu mal bu haliyle satýlýyor; sakat olabilir, eksikli olabilir. Bak iþte, beðenirsen þu fiata!.. O zaman bir þey olmaz. Ama, baþka türlü gösterilip öyle olmayan bir þey satýlýrsa, o zaman hile olur. Tabii helâlliðin alýnmasý lâzým!.. Eðer helâllik bulunamýyorsa, yâni mümkün deðilse; o zaman zor tabii... Onlar namýna hayýr yapacak, hasenat yapacak; sevabýný onlara baðýþlayacak... Allah'a dua edecek.
Hac yapýldýðý zaman, böyle ödenmesi mümkün olmayan borçlarýn da affedileceðini Allah bildiriyor. Yâni aradý sahibini, bulamadý; uðraþtý, çýrpýndý, çaresi yok... Ýþte böyle haklarýn, sahibi bilinemeyen, bulunamayan haklarýn, hac yapýldýðý zaman affedileceðine dair müjde de vardýr. Hacceder, inþallah Allah affeder.
SORU: Bir bakkal veresiye defterine, vermiþ olduðu malýn fiatýný yazmadan sadece cinsini yazabilir mi?
CEVAP: Mal alýndýðý zaman fiatýnýn belli olmasý lâzým! Fiatý mübhem kalýrsa alýþveriþ olmaz. Ya da bu malý sana verdim, bu kadar malý senden alýrým demesi lâzým. Meselâ, bir kilo pirince bir kilo pirinç... Fiat belli olmadan þu kadar þey demek olmuyor, alýþveriþ tamamlanmamýþ oluyor. Senin aldýðýn malýn fiatý þudur diyecek ve defterine yazacak. Hem onun defterine yazacak, hem kendi defterine yazacak. Fiatý fazla söyleyebilir. Adam bir ay sonra, iki ay sonra ödeyecek diye, isterse sana þu kadar fiata satýyorum diyebilir; ama, fiatý mübhem býrakamaz.
SORU: Bir sanayici ürettiði malý ikibuçuk ay ödeme ile satýyor. Nakit para da verseler, fiat ayný... Nakit verenin hakký yeniliyor diyorlar; mahzuru var mý?
CEVAP: Muhterem kardeþlerim, hiç mahzuru yoktur. Bir insan bir malý, müþterisiyle karþýlýklý konuþarak istediði þartla satar. Müþteri kabul ederse alýr. Bunda faiz söz konusu deðil...
Bir borç aldýðýn zaman, aldýðýn borçtan fazlasýný verirsen; bir mal aldýðýn zaman aldýðýn maldan fazlasýný verirsen, fazlasý faiz olur. Þu anlatýlan muamele faiz deðildir.
Bir insanýn malýný taksitle satmasý mahzurlu deðildir. Fýkýh kitaplarýmýzda taksite müsaade edildiði yazýlýdýr ve Peygamber Efendimiz'in taksitle bazý þeyler aldýðý tarihte mevcuttur. Onun için, taksitle satýþ haram deðildir. Taksitten dolayý fiatýn yüksek olmasý da mahzur teþkil etmez.
Hattâ bir satýcý müþterisine dese ki: Þu buz dolabýný peþin para ile alacaksan, bir milyon lira; altý ay taksitle alacaksan birbuçuk milyon lira dese, bunun da mahzuru yoktur. Çünkü teklif ediyor, henüz daha alýþveriþ tahakkuk etmedi. Alýþveriþ bir tanesi üzerine tahakkuk edecek, bir þartla tahakkuk edecek.
Meselâ, peþin aldý; trak ödeyecek, bitecek. Peþin aldý, parayý yarýn getireyim dedi, getirmedi. Altý ay sonraya geldi. Altý ay sonra birbuçuk milyon liraya veremez. Neden?.. Peþin üzerinden o fiata sattý, satýþ fiatý belli oldu. Onun üzerine deðiþtirdiði, eklediði her ilâve faiz olur. Çünkü satýþ bitmiþtir.
Ama satýþ bitmeden, "Þöyle yaparsan, þöyle olur, böyle yaparsan böyle olur..." deyip de; müþteri de bir tanesini kabul edip, "Tamam, þu þekilde satýn aldým." derse, o þart üzere taksitle fiat olur. Taksitten dolayý da fiatý arttýrmasý faize girmez. Çünkü o, alýþveriþin bir þartýdýr.
Bu benim sözüm deðildir. Ulemamýzýn bu meselede oturup, toplandýklarý zaman, konuþup müzakere ettikten sonra, vardýklarý sonuç budur.
SORU: Arsa alým-satýmýnda aracý olan emlâkçi kiþilerin aldýklarý paranýn faizle bir ilgisi var mý? Komisyonculuk nasýl bir iþ?
CEVAP: Þimdi o faiz deðil... Faiz, bir paranýn veya bir þeyin fazlasýyla alýnmasý veya ondan bir fazlalýk istenmesi mânâsýna geliyor. Bu, aracý bir müessese... Müþteriyi buluyor, ev sahibiyle buluþturuyor, satýþý saðlýyor, iþlemleri yapýyor. Bunun karþýlýðýnda bir para alýyor. Normal ölçüler içinde, iki tarafýn da rýzasýyla olmak þartýyla olabilir.
SORU: Ýçki satan bir bakkal veya marketten alýþveriþ yapmak câiz midir?
CEVAP: Ýçki satýlmayaný bulabilirsen, ondan al; tabii doðru olaný o... Veyahut içki satan kimse laf anlayacak bir kimse ise, "Satma bunu, haram!" de. Veya hiç kimseyi bulamadýysan, sen kendin bir market kur, müslümanlarý bu belâda kurtar.
Aslýnda içki satmak onun günahýdýr ama, ona karþý da bizim bir zorlayýcý davranýþýmýzýn olmasý lâzým!.. Karþý taraf o kadar þuurlu ki, adam içki satmayan bakkala gelip diyormuþ: "Yâ sen içki koymuyorsun, onun için ben senden alýþveriþ yapmýyorum! Koysana içki!.." diyormuþ. Bakkal da gelip bana dert yanýyor: "Hocam bütün müþteriler öbür bakkallara kaçýyor, ben ne yapayým?" "Sabret! Allah helâlinden verir, rýzkýný kimse engelleyemez!" diyorum. Yâni, bak karþý taraf ne kadar þuurlu, ne kadar titiz...
SORU: Ailemin izni olmadýðý halde çalýþýyorum. Doðru mu yapýyorum; ne dersiniz?
CEVAP: Ýyi yapýyor. Çünkü, çalýþmak güzel bir þeydir. Meþrû bir yolda, helâl bir kazanç için çalýþýlabilir.
(Elkâsibu habîbullah) "Çalýþýp kazanç saðlayan kimse, Allah'ýn sevgili kuludur." diyor Peygamber Efendimiz... Neden?.. Bir þey üretiyor. Ya bir hizmet üretiyor, ya bir îmâlât yapýyor, ya bir ziraat yapýyor; insanlýða faydalý bir þey üretiyor. Beleþten yaþamýyor ya!.. Baþkasýnýn sýrtýndan geçinmiyor ya!.. Yük olmuyor ya; o bakýmdan sevaptýr.
SORU: Askerden yeni geldim. Hangi mesleði seçmemi tavsiye edersiniz?
CEVAP: Mesleklerin çok çeþitleri vardýr. En faziletli meslek nedir diye sorular sorulmuþ, bunun da cevaplarý sýralanmýþtýr. En faziletli meslek, Allah'ýn dinini öðretmeye çalýþmaktýr. Ayet-i kerimede buyruluyor ki:
(Ve men ahsenü kavlen mimmen deâ ilallah) "Allah'ýn yoluna çaðýran insanýn sözünden daha güzel sözlü kim olabilir?" En güzeli Rasûlüllah'ýn mesleðidir. Ýnsanlarý Allah'ýn yoluna dâvet etmektir. Ondan sonra cihaddýr. Ondan sonra kazanç yollarýnýn çeþitleri içinde ticarettir, sanattýr, ziraattir... Sýralanýyor. Ticaret bayaðý önde geliyor. Doðru sözlü, doðru özlü bir tüccar bayaðý medhediliyor hadis-i þeriflerde...
Meslekler çeþitlidir. Ýnsanlar mesleklerini keyiflerine, temâyüllerine ve kendi yapýlarýna göre seçerler. Ama bizim bu kürsüden insanlarýn meslekleri hakkýnda bir þey söylememiz gerektiði zaman, söyleyeceðimiz: Allah'ýn rýzâsýný en çok kazandýracak bir yol tuttur!.. Madem yeni bir meslek seçmeðe yeni karar vermek durumundasýn, hayatýný yeni kuruyorsun; o halde Allah'ýn rýzâsýný kazanmaya en uygun olan mesleði seçmeye çalýþmak lâzým!..
SORU: Kuyumcu dükkâný açmak istiyorum; cevaz var mý?..
CEVAP: Altýn üzerinde, kuyumculuk üzerinde yasak yoktur. Doðrudan doðruya ticareti ve imali yasak deðildir. Yasak iþler yapmamak þartýyla, açabilir.
SORU: "Arsama müþteri bul, sat; sana þu kadar vereyim!" veya "Yüzde þu kadar veririm!" demek caiz midir?
CEVAP: Vazifelendiriyor, o da bir iþ yapýyor. Olabilir.
SORU: Ýslâm'da sosyal sigortalardan emekli olmanýn hükmü nedir?
CEVAP: Ýslâm'da sigorta, bir bilimsel araþtýrma konusudur, tez konusudur.
Alimlerimiz sigortanýn belli bir ölçüde caiz olduðunu, belli bir ölçüden sonra caiz olmadýðýný; kendi yatýrdýðý taksitler kadarýný alabilmesinin olacaðýný, ondan sonrasýnýn caiz olmayacaðýný ifade ediyorlar. Ama, Ýslâmî bir devlet kendi vatandaþlarýna birtakým baðýþlar, birtakým haklar saðlayabilir.
Sigortanýn uygun olmamasý, herkes ayný parayý ödüyor, herkes ayný þekilde istifade etmiyor. Kimisi ediyor, kimisi etmiyor. O bakýmdan bir adaletsizlik oluyor.
SORU: Bir emekli memurun maaþýný sadece zorunlu ihtiyaçlar için kullanabileceði doðru mu?
CEVAP: Öyle bir þey doðru deðil... Emekli memur aldýðý maaþýn hepsini rahatça kullanabilir. Çünkü, memur olarak iþe girdiði zaman devletle yapýlan anlaþmanýn bir maddesidir bu... "Sen þu yaþý geçtikten sonra ben seni emekli edeceðim, þu tarzda emekli maaþý ödeyeceðim." diye garanti vermiþtir. Devletin fertlere yardým etmeðe selâhiyeti vardýr. Bunun için hepsini kullanabilir.
SORU: Ýslâm'da kâr haddi var mýdýr?
CEVAP: Þu kadar diye sabit bir yüzde yok... Piyasanýn genel durumu içerisinde, insaf dairesinde bir kâr olacak. Ýnsafsýzca olmayacak. Adama, "Yâhu beni amma aldatmýþsýn, belimi bükmüþsün!" dedirtecek tarzda olmayacak. Mâkul bir ölçü içinde olacak.
Meselâ, bazan insan bir yerden bir kelepir mal düþürmüþ oluyor. "Ýlle ben bunu yüzde bilmem kaç kârla satacaðým!" demesine lüzum yok... Kelepir düþürmüþtür, halletmiþtir, imar etmiþtir; onun kârý serbesttir. Piyasanýn normal deðerinden; yâni malý bilen, almasýný satmasýný bilen bir insanýn kabul edebileceði bir mâkul fiyatla satacak. Hiç bilmeyen bir insana ikibin liralýk þeyi otuz bin liradan sat, parasýný aldýktan sonra da kýs kýs gül; Ýslâm'da böyle þey yok... Ona gabn-i fâhiþ derler; yâni büyük bir aldatma... Bu Ýslâm'da haramdýr.
Ama, mâkul ölçüler içerisinde, piyasanýn þartlarýna göre, mal bir azalýr, deðeri birden yükselir. Gazetelerde her gün okuyorsunuz: Altýn düþtü, dolar çýktý, mark yükseldi... Bir sürü piyasa hareketleri oluyor. O piyasa hareketleri içinde, normal ölçülerde kârlarýný tesbit edebilirler.
SORU: Bir kimse vadesi gelen borcu ödeyemedi. Ne zaman ödeyebileceði de belli deðil. Bir baþka bir para birimine çevirmek caiz olur mu?
CEVAP: Karþýlýklý konuþarak olabilir.
SORU: Parayý borsa ve hisse senedinde deðerlendirebilir miyiz?
CEVAP: Hissesini aldýðý fabrika helâl iktisâdî faaliyet yapýyorsa, olur. Haram iktisâdî faaliyet yapýyorsa, o zaman haram faaliyette bulunan bir þeye ortak olacaðý için günah olacaðýndan, olmaz! Faizli iþlem yapýyorsa veya bira üretiyorsa, yaptýðý iþte kusur varsa veya ürettiði þeyde Ýslâm'a aykýrý bir durum varsa, o zaman olmaz. Ýslâmî usüllere göre çalýþýyorsa, böyle bir müessesenin hisse senedini almak câizdir. Ortak olmak demektir. Onlarý alarak parayý deðerlendirmek mümkün...
Fakat ben borsadaki bu hisse senetleri hikâyesini, bu adamlarýn kumara döndürdükleri kanaatindeyim. Amerika'dan aþýlama bir moda... Bu iþi artýk hisse senedi alýp, o fabrikaya ortak olmak tarzýnda deðil de; alýyor, deðerlendiði zaman satýyor. Güyâ kâr ediyor ama, çoðu zaman deðerini kaybediyor, zarar ediyor. Güzel oynayamýyor borsada, çok kere zarar oluyor.
Saðlam yürümek daha iyi... Bildiðiniz insanlarla, samîmî dostlarla iþ yapmayý tavsiye ederim.
SORU: Döviz alým-satýmý câiz midir? Enflasyondan korunmak için ne yapýlmalý?
CEVAP: Döviz alým-satýmý câizdir. Buna sarf derler; yâni paranýn bir baþka para ile tebdili, deðiþtirilmesi, exchange câizdir.
Enflasyondan korunmak için elde para bulundurmamalý, parayý dâimâ kullanmalý!.. Tek kelime ile söylemek gerekirse, duran para durduðu yerde aðzý açýk benzin tenekesi gibidir, uçar gider. Onun için ya parayý çalýþtýracaksýnýz; ya bir hayra sarfedeceksiniz, mânevî kazanç kazanacaksýnýz; ya bir mala baðlayacaksýnýz ki, para para olmaktan çýksýn, baþka bir þeye dönüþsün! Siz de enflasyonun þerrinden kurtulun!..
SORU: Bir kimsenin þahsý için hayat sigortasý yaptýrmasý câiz midir?
CEVAP: Sigorta Ýslâmî bir müessese deðildir. Birileri veriyor, hiç karþýlýðýný almýyor; ötekiler alýyor, istifade ediyor. Gayr-i adil oluyor. Onun için caiz deðil... Mecburiyet yoksa yaptýrmamasý lâzým!..
Ama, meselâ arabasý var, sigorta olmadan trafiðe çýkartmýyorlar. Böyle mecburiyet olduðu zaman yaptýrabilir. Keyfi olarak yaptýrmamasý lâzým!..
SORU: Babamýz, "Yabancýlarla ortaklýk yapmayýn!" demiþti. Onun tavsiyesine uymamak günah olur mu?
CEVAP: Baba nasihati tutulmamýþ oluyor. babanýn nasihatýný tutmak da bir berekettir. Ayrýca hakîkaten insan, iyi insanlarla ortaklýk yapmalý!.. Ýyi insanlarla ortaklýk yaptýðý zaman, "Üçüncüsü ben olurum!" buyuruyor Allah-u Teâlâ Hazretleri... Allah iyi kimselerle ortaklýklar nasib etsin...
SORU: Avrupa'da çalýþmaya gitmenin mahzuru nedir?
CEVAP: Avrupa Ýslâm diyarý olmadýðý için günah çokçadýr, açýk-saçýklýk fazladýr. Ýnsan þaþýrabilir, kendini kaybedebilir. Cuma namazý kýlamaz. Kâfirler arasýnda gýdasýna dikkat edemez. Bunun gibi mahzurlar var... Bu mahzurlarý bertaraf ederse, baþka faydalar mülâhaza edilirse, gidilebilir. Ýnsanýna göre, adamýna göre deðiþir.
Ben þahsen, bekâr bir insanýn Avrupa'ya gitmesinin zor olduðu kanaatindeyim. Talebe veya iþçi bekâr olarak oraya gittiði zaman orada durmasý zor... Çünkü, adamlar edepsiz... Açýklýk saçýklýk yaygýn... Aldatýrlar, kandýrabilirler diye, insanýn evli barklý gitmesi, korunmuþ olmasý uygun olur.
Ynt: Ticaret Ekonomi By: ceren Date: 18 Eylül 2015, 20:51:56
Esselamu aleykum.Rabbim hakkýyla,Ýslama uygun bir þekilde ticaret yapmayý,helal daire de çalýþan ve kazanan kullardan olalým inþallah...
radyobeyan