Zikir By: neslinur Date: 19 Haziran 2010, 04:14:05
ZÝKÝR
SORU: Ýnsanýn her zaman düþüncesinin, hatýralarýnýn, aklýnýn, fikrinin Allah olmasý için ne yapmak gerekir?
CEVAP: Bu, zikirle elde edilen bir haldir. Derviþ zikreder, zikreder, zikreder, zikreder... Sonra zikir, zikr-i müdâm hâline gelir. Müdâm demek, devamlý demek, dâimî demek... Zikr-i dâimî hâline gelir, kalbi Allah demeye devam eder. O zaman, dâimâ Allah'ý düþünen bir insan olur. O halde ticaretle meþgul olsa, halkýn içinde bulunsa bile, Allah'la olmasýna engel teþkil etmez.
Buna bizim Nakþîbendîlik'te "Halk içinde Hak'la olmak: Halvet der encümen" prensibi derler. Derviþlikte ilerleyen insanlarýn o ilerlemesi sonunda, Allah'ýn lütfettiði yüksek bir makamdýr o... Dünya, böyle bir duruma gelmiþ insanlarýn hürmetine ayakta duruyor. Ýsmâil Hakký Bursevî Hazretleri öyle diyor: "Bunlar var oldukça kýyamet kopmayacak!" Onun için, bunlar dünyanýn direkleri gibidir.
SORU: (Zikrullahi devâün) "Allah'ý zikretmek þifadýr, devâdýr, insan þifa bulur. (zikrün nâsi dâün) Ýnsanlarý zikretmek hastalýktýr." Bu durumda, Peygamber Efendimiz'i anmanýn hükmü nedir?
CEVAP: Peygamber Efendimiz'in anýlmasý, insanlarý anmak grubundan sayýlmaz, Allah'ý anmak grubundan sayýlýr. Neden anýyoruz biz Peygamber Efendimiz'i?.. Allah'ýn rasûlü olduðu için anýyoruz. Allah'ýn elçisi olduðu için seviyoruz. O Allah'ýn zikrine girer.
Kur'an'ý niye seviyoruz; kâðýt, cilt, mürekkep, meþin... Allah'ýn kelâmý diye seviyoruz, Allah'ýn kelâmý olduðundan seviyoruz. Rasûlüllah'ý da Allah'ýn rasûlü olduðu için seviyoruz. Ve Rasûlüllah Efendimiz hakkýnda Kur'an-ý Kerim'de ayrýca emir var:
(Ýnnallàhe ve melâiketehû yusallûne alen nebiyy, yâ eyyühellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ) "Ey iman edenler, ona salât ü selâm getirin! Siz deðil Allah ve melekler bile salât ü selâm getiriyor ona..." diye, ona salât ü selâm getirmeyi, onu zikretmeyi, anmayý; onun anýldýðý yerde ona salât ü selâm getirmeyi emrettiðinden, onu anmak insanlarý anmak grubundan sayýlmaz, ilâhî gruptan sayýlýr.
Burdaki insanlarý anmaktan maksat, Allah'a ibadet etmek, Allah'ý zikretmek varken; dünya kelamý konuþmak, insanlarýn gýybetini dedikodusunu yapmak gibi þeylerle meþgul olmak, insaný günaha sokar demek... Bir yerde oturmuþun "Sübhânallah" diyorsun, "Lâ ilâhe illallah" diyorsun, Kur'an okuyorsun, hadis okuyorsun... Bunlarýn hepsi zikrullaha girer.
Fýkýh kitabý okuyorsun. Kuyularýn ahkâmý bahsi geldi. "Havuzun eni þu kadar olursa, havz-ý kebir sayýlýr; þu kadar olursa havz-ý saðîr sayýlýr..." Hiç Allah adý geçmiyor. Yine Allah'ýn zikridir. Neden?.. Allah'ýn hükmü, ahkâmý öðretiliyor. Allah adý o esnada, o satýrlarýn arasýnda geçmese bile, Allah'ýn zikridir.
Ötekisi: "Hacý Ahmed Aða þöyle etmiþ, böyle etmiþ... Ticarette þu kadar zarar etmiþ, bu kadar kâr etmiþ... Bir ev yaptýrmýþ, boyu þu kadarmýþ, eni bu kadarmýþ... Bilmem ne..." Ýþte bu boþ, mâlâyâni... Bunlardan hastalýk arýz olur. Çünkü, gýybet olur, dedikodu olur, kalb kýrýcý þeyler olur; o bakýmdan... Hadis-i þerifte, "Ýnsanlarýn anýlmasý insana zarar verir, hastalýktýr." denilmesindeki maksat odur.
Biz de meclis kurduðumuz zaman, mümkün olduðu kadar ilâhi iþlerle, ahirete yarayacak iþlerle, din ilimleriyle ilgili sohbetler yapalým! Dünya kelamýyla, dünya insanlarýnýn halleriyle, dedikodularýyla uðraþmayalým!..
Bir þey daha hatýrlatayým: Kitaplarýmýzda deniliyor ki, "Salihlerin anýldýðý yere Allah'ýn rahmeti iner." Demek ki, salihleri anmak da sevapmýþ, o da yasak deðilmiþ. (Zikrün nâsi dâün) "Ýnsanlarýn anýlmasý hastalýktýr." hükmüne salihler bile girmiyor. Çünkü, salihler de Allah'ýn has kullarý olduðundan, onlarýn anýlmasý da sevap oluyor.
Demek ki, bu hadis-i þeriften ve ötekilerden anladýðýmýza göre, insanlarýn anýlmasýnýn hastalýk olmasý; gýybet ve dedikodu, mâlâyâni ve dünyâlýk olduðu zamanmýþ. Ahirete müteallik olunca, zararý olmadýðý anlaþýlýyor.
SORU: Zikir esnasýnda def çalanlar var, ney çalanlar var; ne dersiniz?
CEVAP: Bazý tarikatlarda uygun görmüþlerdir. Zikrin temposunu ayarlamakta kullanmýþlardýr.
SORU: Zikir esnasýnda kendinden geçip baðýrmak makbul müdür?
CEVAP: Hazýmsýzlýktan olur. Hazmeden insan, ses çýkartmaz. Hazmedemeyen insan, heyecaný taþtýðý için, heyecanýna hakim olamadýðý için baðýrýr. Çok makbul deðildir. Sessiz olmak lâzým! Deryalarý yutmak lâzým ama sesini çýkartmamak lâzým!..
SORU: Sesli zikirde zikrin þevkinden elleri birbirine vurmanýn, sesi yükseltmenin, baþ ve vücut ile çeþitli hareketler yapmanýn mahzuru var mýdýr?
CEVAP: Hocamýz tavsiye etmezdi. Mümkün olduðu kadar sakin yapmaða çalýþmak lâzým!.
SORU: Bazýlarý Ýslâm'da cehrî zikrin olmadýðýný söylüyorlar; ne dersiniz?
CEVAP: Cehrî zikir vardýr. Peygamber Efendimiz zamanýnda da vardýr. Bazý sahabeye kendisi cehrî zikri de tavsiye etmiþtir. Kur'an-ý Kerim'de Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin âþikâre veya gizli zikredilebileceðine dair ayet vardýr.
SORU: Ayakta zikir yapmanýn dinimizde bir sakýncasý var mýdýr?
CEVAP: Bir sakýncasý yoktur. Çünkü:
(Ellezîne yezkürûnallàhe kýyâmen ve kuûden ve alâ cünûbihim ve yetefekkerûne fî halkýs semâvâti velÊard,) Ayakta da, oturarak da, hattâ yanýna yaslanmýþ olarak da zikretmenin câiz olduðunu bu ayet-i kerime ve baþka ayet-i kerimeler gösteriyor. Câizdir, olabilir.
Her anda zikir yapmak uygundur. Yolda yürürken, otururken, ticaret yaparken, kasasýnda otururken, otobüste giderken, gece yatýnca uyku uyuyuncaya kadar kalbinin, dilinin Allah demesi, "Lâ ilâhe illalah" demesi, salât ü selâm getirmesi, zikir yapmasý her hâl ü kârda câizdir.
Gâliba bu kardeþimizin sormak istediði; böyle dalga oluyorlar, el ele tutuþuyorlar, öyle zikir yapýyorlar. Bizim yolumuzda böyle yapýlmýyor ama, câiz deðildir demek deðil... Biz zikri oturarak yapýyoruz. Kendimiz olduðumuz zaman hafif sesle veya kalbî olarak yapýyoruz; kalbî zikrin sevabý çok olduðu için...
Fakat fazla yüksek sesle, kan ter içinde kalarak, devrilerek yýkýlarak yapýlan zikir câiz deðildir. Bir arkadaþýmýz anlattý. Almanya'da bir caminin birkaç katý var... "Biz alt katta bulunuyoruz. Üst katta seminer odalarý ve sâireler var... Orada kýyamet kopuyor, yer yerinden oynuyor, binâ sallanýyor. Çýktým; meðer zikir yapýyorlarmýþ. Devrilmiþler, birbirlerinin üstlerine yýkýlmýþlar, hurda haþ olmuþlar." diyor. "Yâhu zikrin de tadýný kaçýrdýnýz, cývýttýnýz iþi!.." demiþ, azarlamýþ onlarý, kýzmýþ, baðýrmýþ. Böyle zikir olmaz.
Böyle maskaralýk olmaz! Edebi, âdâbý vardýr zikrin... Terbiyesi vardýr, huzurda olmanýn ciddiyeti vardýr. Çok fazla baðýrmaða lüzum yok... Birisi baðýrarak dua ediyordu da, Peygamber Efendimiz'in hac ettiði zaman... Dedi ki: "Ey insanlar! Kendinize gelin!.. Siz, sizi duymayan bir kimseye hitab etmiyorsunuz ki, bu kadar fazla baðýrmaða lüzum yok!.." buyurdu Peygamber Efendimiz...
Onun için, zikrin nezâketle, zerâfetle, nezâfetle yapýlmasý; öyle fazla gürültüye patýrtýya iþin boðulmamasý lâzým geliyor.
SORU: Farkýnda olmadan zikir etmenin, ayet, sûre ve benzerlerini okumanýn sakýncasý var mýdýr?
CEVAP: Sakýncasý yoktur, makbuldür, iyidir. Farkýna varmadan içi otomatik olarak zikrediyor, güzel bir þey bu... Allah yolunda dâim etsin, zikrinde dâim etsin...
SORU: Zikrederken nasýl bir tefekkür hali içinde olmak gerekir? Aklýmýza çok çeþitli þeyler geliyor, bunlardan nasýl kurtulabiliriz.
CEVAP: Bu hatýra gelen þeylere havâtýr derler. Hatýrýna geliyor insanýn, meþgul ediyor. Onlardan korunmak için iç tedbirler vardýr, dýþ tedbirler vardýr. Abdestli olduðu zaman korunur, bu bir dýþ tedbirdir. Lokma helâl olduðu zaman korunur. Lokmada karýþýklýk olduðu zaman, iþler karýþmaya baþlar. Kendisini tam verememe durumuna düþer.
Demek ki lokmasýna dikkat edecek! Abdestini güzel alacak, usûlüne uygun olarak kusursuz almaða çalýþacak, oturacak! Ondan sonra da, söylediði sözlerin mânâsýný tefekkür edecek!.. "Allahu ekber" mi diyor, "Lâ ilâhe illallah" mý diyor; bunun mânâsý üzerinde durarak kendisini konsantre edecek!.. Arada böyle bir hal arýz olursa kendisine;
(Ýlâhi ente maksûdî ve rýdâke matlûbî) "Yâ Rabbi, benim maksûdum sensin, ben senin rýzâný istiyorum!" diye niyetini bir tashih edecek, yeniden baþlayacak. Yine bir þey gelirse, yine böyle söyleyecek... Böyle böyle, düþe kalka bu iþi karýþtýrmamayý öðrenecek.
SORU: Vasýta ile gelip giderken, araba içinde açýk zikir yapýlabilir mi?
CEVAP: Yapýlabilir. Kimse bir þey demiyorsa, yapabilir. Ama ibadetin gizlisi daha makbuldür., Hele zikrin kalbden olaný, dille yapýlanýndan yetmiþ kat daha sevaplýdýr.
Ama, bütün arabadaki arkadaþlar sizin arkadaþýnýz, þöfor de sizden... Bir yerden bir yere gidiyorsunuz. Bazan böyle aþikâre zikretmenin insana þevk ve kalbine kuvvet verme durumu vardýr. O zaman olabilir, yapýlabilir.
SORU: Bazý kimseler, evli olmayan müridlerin Allah ismini çekmeleriyle akýllarýný yitirebileceklerini söylüyorlar; bu doðru mu?..
CEVAP: Doðru deðildir. Bundan bir þey olmaz! Günde yüz defa, ikiyüz defa Allah deyince aklý bozulacaksa, demek ki çok çürük bir aklý varmýþ zâten...
Zikrin sevap olduðunu biliyoruz.
Bir kez Allah dese aþk ile lisân,
Dökülür cümle günah misl-i hazân!
Allah demek sevaptýr. Ölçülü, normal bir þekilde söylendiði zaman, bir þey olmaz!..
Yalnýz, ilaçlarýn dozajlarý vardýr. Meselâ, þu ilâçtan 15 damla, sabahleyin yemekten önce alacaksýn diye söyler doktorlar... Eðer dozajýna dikkat edilmezse, fazla alýndýðý zaman zarar verebilir. Onun için, zikri veren kimsenin, zikri alan kimsenin halini bilmesi ve ona göre zikir tavsiyesini yapmasý lâzým geliyor.
SORU: "Lâ mevcûde illallah" diye zikredenler küfre girmezler mi? Bu zikri yapanlar, mahlûkatý reddedip, Allah'ýn mahlûkatý yoktan var ettiðini reddedip, mahlûkatý Allah'tan bir parça olarak mý kabul ediyorlar. Bu durum ehl-i sünnet itikadýna ters deðil mi? Yoksa bunu diyenler baþka bir mânâ mý kasdediyorlar? Þüpheye düþtüm, açýklar mýsýnýz?
CEVAP: Bu tasavvufta derin bir sorudur. (Lâ ilâhe illallah) Allah'tan baþka ilâh yoktur, baþkasýna ibadet edilmez. (Ýyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn) Ancak Allah'a ibadet ederiz, ancak ondan yardým isteriz. (Kulhüvallahu ehad) Allah tekdir. (Allahus samed) Kullarýn bütün ihtiyaçlarýný görendir, sameddir. Kendisinin anasý, babasý olmadýðý gibi, kendisinden sonra da evlat vs. edinmekten münezzehtir. Kendisine denk de yoktur diye Ýhlâs Sûresi'nde de bildiriliyor.
Bu Lâ ilâhe illallah'ýn mânâsýnýn derinlikleri vardýr. Ýnsan tasavvufta zikir yaptýkça, zihninin, gönlünün ve þuurunun ulaþtýðý mânâlar vardýr. Bu mânâlardan birisi de "Lâ mevcûde illallah" mânâsýdýr. Yâni, bütün varlýklar netice itibariyle fânidir.
(Küllü men aleyhâ fân) buyruluyor Kur'an-ý Kerim'de... Her þey fânîdir. Allah Allah-u Teâlâ Hazretleri kalacak, baþka hiç bir þey yok... Bu mânâda:
(Kânallah ve lem yekün þey'ün gayrehû) "Allah vardý, baþka hiç bir þey yoktu." Mahlûkatý yarattý. Sonra da yine Allah olacak, baþka hiç bir þey olmayacak. Evveli ahiri yok olan fânî varlýklar da aslýnda var sayýlamaz. Gölge gibi, hayal gibi, bir varmýþ bir yokmuþ, masal gibi bir þey yâni...
Bu mânâ ile Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin ehadiyetini, birliðini daha baþka bir derinlemesine idrak zihniyetidir bu... Bu bir tasavvufî neþ'edir. Ondan sonra da daha ileri merhalelere geçilir.
SORU: Zikrin faziletli olduðu vakitler ve akþamdan önce zikir yapýlmasý hakkýnda bilgi verir misiniz?
CEVAP: Zikir için uygun zamanlardan birisi akþam namazýndan evvelki zamandýr. Ýkindiden sonra, güneþ batýncaya kadar olan vakit çok kýymetli bir zamandýr. Abdül'aziz Hocamýz (Rh.A) buyurmuþ ki: "Herhalde dualarýn en çok kabul olduðu zamanlardan birisi bu zaman olduðu kanatindeyim." Tecrübeleriyle, tecellîlerle, vâridat ile ölçmüþ demek ki... Bu ikindiden sonraki zaman çok kýymetlidir.
Sabah namazýndan sonraki bizim evradý okuduðumuz zaman da kýymetli ama, bu ikindi namazýndan sonraki zaman daha kýymetlidir buyurmuþ Abdül'aziz Hocamýz... Hadis-i þerifler var bu konuda... Çünkü, güneþin batýþý zamaný, bir günün bitme zamaný... Bir iþin bitiþinde güzel bir bitiriþle bitirmek, sevaplý bir bitiriþle bitirmek önemli olduðundan, o vakitteki zikirler kýymetli oluyor.
Kýymetli vakitlerden birisi de, geceleyin teheccüd vaktidir. Yâni, imsaktan önceki zaman... Geriye doðru, gecenin yarýsýna kadar, üçtebirine kadar... Biraz uyuyup kalktýktan sonraki o gece vakti de çok kýymetlidir. Göðün kapýlarýnýn açýldýðý, dualarýn kabul olduðu zamanlardýr.
Bundan baþka her zaman için özel ibadetler, zikirler olabilir.
SORU: Birisi zikir dersi almak istiyor ama, yapamamaktan korkuyor, cesaret edemiyor; bu kardeþimize ne tavsiye edersiniz?
CEVAP: Þimdi, Allah CC buyurmuþ ki:
(Ekîmus salâte ve âtüz zekâh) "Namaz kýlýn, zekât verin!" diye Kur'an-ý Kerim'in kaç yerinde, kimbilir seksen-yüz ayetinde geçmiþtir bu emir...
"--Allah emrediyor namaz kýlmayý amma, ben bunu yapamam diye korkuyorum. Bu yükün altýna girmeyeyim!.. Namaz kýlma iþine kalkarsam, hem abdest almam gerekecek her zaman; hem de camiye gelip oturup kalkmam, þu kadar rekât namaz kýlmam gerekecek. Zahmeti var..." diyor muyuz?..
--Demiyoruz. Ne diyoruz?..
"--Allah bize namazý emretmiþ, pek âlâ!" diyoruz, kýlýyoruz.
"--Hacca gidin!" buyurmuþ;
(Ve lillâhi alen nâsi hýccül beyti menistetaa ileyhi sebîlâ.) "Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ýn insanlar üzerinde bir hakkýdýr." buyurmuþ.
"--Zahmeti var, meþakkati var, tehlikesi var... Havasý sýcak, izdiham var... Ölebilirim, kalabilirim... En iyisi ben hacca gitmeyeyim, caným kurtulsun!" diyebiliyor musun?..
--Diyemiyorsun. Çünkü, Allah emretti. Zenginsen gideceksin, gidiyorsun.
Zikir de Allah'ýn emri!.. Yetmiþ-seksen ayet-i Kerime var, "Allah'ý zikredin!" diye... Zikirden korkuyor... Allah'ýn farzýndan korkulur mu, Allah'ýn emrettiði þeyde fayda var... Onun için, senin faydana, sen sevap kazanacaksýn.
Sonra zikrin nesinden korkuyorsun ki, bir öðlen namazýný kýlmak onbeþ dakika alýr, yirmi dakika alýr. Abdest almasýyla yarým saat alýr. Zikri bundan daha kýsa zamanda yaparsýn. Nesinden korkuyorsun?.. Namaz kýlmakta oturmak var, kalkmak var, secde var, rukû var... Bu zikir, durduðun yerden dilin dudaðýn Allah Allah diyecek. ðstersen yatarak söyle!..
(Ellezîne yezkürûnallahe kýyâmen ve kuûden ve alâ cünûbihim) Yatarak da söylemek câiz... Ama tabii, edebe uygun olan diz çökerek söylemek daha iyi... ðstersen yat da öyle Allah de; o da câiz... Daha ne istiyorsun mübârek?.. Oturtuyor seni, koþturtmuyor, zahmet çektirtmiyor; yâni nesinden korkuyorsun?.. Þeytan korkutuyor.
Þeytan insanlarý bir çok þeyden korkutur. Ayet-i kerimede buyuruluyor ki: "Þeytan kendisini dost edinmiþ insanlarý, 'Hayýr yapma, zekât verme; fakir olursun!' diye korkutur." Zekâtý verirse fakir oluverecek, malý azalacak diye vermemesini içinden fitliyor. "Verme yâ!.. Paran azalacak, ne veriyorsun yâ!.. Sen bunu ne zahmetle kazandýn. Ya sen ona verdiðin zaman, aç açýk kalýverirsen?.." filân diyor. Halbuki Allah ona kýrk vermiþ, otuzdokuz tanesi yanýnda kalacak; bir tanesini vermeðe þeytan korkutuyor.
Þeytan korkutur. Bu korku da þeytanýn çok ma'ruf, çok meþhur, çok dillere destan bir oyunudur. "Ýyi güzel! Sevabýný duydum yapmak istiyorum ama, yapamam diye korkuyorum!" Namaz kýlamamaktan korkuyor musun?.. Ramazan gelince kolay mý oruç tutmak?.. Yirmi rekât teravih, otüzüç rekât her þeyiyle, günde birerbuçuk saati alýyordu; ne kadar sevinerek yaptýk, deðil mi?..
Bu þeytanýn bir aldatmacasýdýr muhterem kardeþlerim!.. Kimisini böyle aldatýyor, kimisine de diyorlar ki:
--Tarikata girme; fýrttýrýrsýn, deli olursun!
Yâni, tarikata girmeyenler deli olmuyor mu?.. Bir istatistik yapalým! Gidelim Bakýrköy akýl hastanesinde dindar ve dinsiz insanlarýn nisbetini araþtýralým!..
Enteresandýr. Edebiyat fakültesinin psikoloji bölümünde bulunan arkadaþlarýmýz, doktor arkadaþlarýmýz, lütfen þöyle bir anketi yapýlmýþsa literatürden tarayýp bize getirsinler, cemaate söyleyelim, ben de öðrenmiþ olayým!.. Yapýlmamýþsa, lütfen yapsýnlar!.. Þu hastalarýn yüzde nisbetiyle kaç tanesi dindardýr, kaç tanesi dinsizdir?.. Bir bilelim bakalým, dindar mý daha çok hasta oluyor, dinsiz mi?..
Benim bildiðim, dinsizlerin hepsi bunalýmlý... Hattâ diyorlar ki: Avrupadaki yüksek tahsil yapmýþ kimselerin %40'ý kafasý sakat!.. Manyak, hasta... Yâni, bu medeniyet denilen Avrupa'nýn kendisi buhranda... Adamlar çýkýþ arýyor. Ama bizimkiler, "Yok efendim, zikir yapma delirirsin!" diye, öyle korkutuyorlar.
Allah buyuruyor ki:
(Yâ eyyühellezîne âmenüzkürullahe zikren kesîrâ.) "Ey iman edenler, Allah'ý çok zikredin!"
Sonra bir ayet-i kerimede saymýþ:
(ðnnel müslimîne vel müslimâti vel mü'minîne vel mü'minâti vel kanitîne vel kanîtât....... vez zâkirînallahe kesîran vez zâkirât) "Namaz kýlanlar, oruç tutanlar, zekât verenler, þöyle yapanlar, böyle ibadetleri yapanlar..." Bunlarýn hepsini saydýktan sonra, "Ve Allah'ý çok zikreden kadýnlar, çok zikreden erkekler..." diyor. Demek ki, bütün bunlardan ayrý bir de Allah'ý zikretmek diye bir güzel ibadet var ve bunun çok yapýlmasý lâzým!.. Kesîran Arapça'da ne demek? Çok demek.
Allah çok zikretmeyi, bize Kur'an-ý Kerim'de bir çok ayet-i kerimede emretmiþ. Peygamber Efendimiz diyor ki: "Allah'ý çok zikredin! Hattâ size mecnun diyecekleri kadar çok zikredin!"
Allah öyle emretmiþ, Peygamber öyle emretmiþ, bunlar da fýldýr fýldýr kaçýyorlar, fellik fellik kaçýyorlar zikirden... Kaçanlarýn hali nedir, ona da Kur'an-ý Kerim'de buyuruluyor ki, münâfýklar hakkýnda:
(Veizâ kàmû iles salâti kàmû küsâlâ, yürâûnen nâse velâ yezkürûnallàhe illâ kalîlâ.) "Onlar namaza kalktýklarý zaman üþenerek kalkarlar, insanlara gösteriþ yaparlar, Allahý çok az anarlar." diyor. Münâfýk az anýyor. Az anana münafýk diyor, çok anmayý kendisi tavsiye ediyor Allah... Ayetlerde, hadis-i þeriflerde bu emrediliyor. Millet de öyle diyor... Bunlar din bilgisinin az olmasýndan, zayýf olmasýndan kaynaklanýyor.
Tabii, þu tarafý da yok mu?.. Var... Ben kendim onlardan evvel söylerim. Bu tasavvufî terbiyenin dozajý ayarlanmazsa, insanda dengesizlik meydana gelir mi, gelmez mi?.. Gelebilir, geliyor. Böyle bir þey vardýr.
Nitekim, eczâneden aldýðýn ilâçlarýn üzerine de yazarlar ki, "Bu ilâçlarý çocuklarýn eriþemeyeceði yüksek yere koyun, çocuklarýn eline geçmesin!" Çocuk bunun hepsini yuttu mu... ðlâçtýr, iþte þifalý bir þey, yutsun evlâdým sýhhatli olsun... Yok, öyle ilâcýn kutusunu ele geçirip de çocuk hepsini yuttu mu, zehirlenir, ölür. ðlâç ama, ilâç olduðu halde dozajý fazla oldu mu, öldürmüyor mu insaný?.. Derhal midesini yýkatmak gerekmiyor mu?..
Ölçüsü var... "Üç damla..." diyor, "Yedi damla..." diyor, "Günde bir tane..." diyor. "Fazla olursa, kaþýntý olursa doktora söyleyin!" diyor. "Umulmayan bir durum olduðu zaman doktorunuza müracaat ediniz." diyor. Doktor nezaretinde olacak bu iþ... Adam kendi bildiðine yaparsa, veya doktor diye doktor olmayan bir kimseye giderse, o da yalan yanlýþ bir þey yaparsa; olabilir.
Bu böyle oluyor diye ilâç kullanýlmýyor mu?.. Kullanýlýyor ama, "Aman ilâç kullanmaya dikkat edilsin!" deniliyor. Bu da öyle olacak tabii...
SORU: Tarikatta ders alýnca, bunu yapmanýn vacib olduðu söyleniyor. ðtiraz edenler var, aslý nedir?
CEVAP: Elbette!.. Sevaplý þeydir. Söz verdi mi, yapmasý lâzým!.. ðtiraz edenlerin itirazý haksýzdýr. Peygamber (SAS) Hazretleri buyuruyor ki: "Bir insan bir ibadete, taate, hayra, namaza, niyaza, gece ibadetine, teheccüde baþlayýp da kestiði zaman, 'Bu ibadette bir kusur gördün de mi, bir mahzur gördün de mi býraktýn ey kulum?' diye Allah-u Teâlâ Hazretleri itâb eder." diye hadis-i þerif vardýr. Yaptýðý ibadetleri býrakmayacak insan... Yolda saðlam yürüyecek...
Sonra bunlarýn o kadar sevabý vardýr ki, kýsaca bir anlatývereyim:
Muhterem kardeþlerim! Bir insan Allah yolunda parasýný sarfederse, yediyüz misli sevap verilir.
(Nafakatüke fî sebîlillâhi biseb'i mieh) Yediyüz mislidir. Hadis-i þerifte var... Yâni siz þimdi camiye yardým ediyorsunuz; elhamdü lillâh yediyüz misli... Bin lira verseniz, yediyüzbin lira vermiþ gibi oluyorsunuz. Onbin lira verseniz, yedi milyon vermiþ gibi sevap oluyor. Çok güzel bir þey!..
Ama bir baþka hadis-i þerifte buyuruluyor ki:
(Zikrullahi teâlâ efdalü minen nafakatü fî sebîlillâhi bimieti dereceh) "Allah'ý zikretmek --Allah Allah demek, lâ ilâhe illallah demek-- Allah yolunda infak etmekten yüz misli daha üstündür." diyor.
Þimdi, o zaten yediyüz misliydi. Bu da yüz misli ondan üstün olunca ne olur muhterem kardeþlerim?.. Yetmiþ bin eder. Yâni bir insan, bir Allah dedi mi, yetmiþ bin sevap alýyor. Kaçýrýr akýllý bir insan?.. Ahireti düþünen bir insan, sevap düþünen bir insan, Allah'ýn rýzasýný düþünen bir insan ihmal eder mi, bu vaadi gördükten sonra?..
Sonra yine bir baþka hadis-i þerif var: "Sessizce, hiç kimsenin duymayacaðý gibi, gösteriþ olmayacak gibi, þöhret olmayacak gibi, fiyaka olmayacak gibi, içinden yapýlan zikir, dille yapýlan zikirden yetmiþ kat daha sevaplýdýr." deniliyor. O da hadis-i þerifte var...
O zaman ne oluyor?.. (70.000 x 70 = 4.900.000) Dört milyon dokuzyüzbin sevap oluyor muhterem kardeþlerim!.. ðnsan kalbinden bir Allah dedi mi... Kimse duymayacak þekilde, aðzý kapalý ama kalbi Allah Allah diyor. Kalbinden bir Allah dedi mi, dört milyon dokuzyüzbin... Bir daha dedi mi, dört milyon dokuzyüzbin daha... Bir daha dedi mi, dört milyon dokuzyüzbin daha... Az bir sevap mý?..
Þu ölümlü dünyada neden yaþýyoruz?.. Allah'ýn rýzasýný kazanmak için... Niye vaaz ediyoruz?.. Allah'ýn rýzasýný kazanmak için... Niye vaaz dinliyoruz?.. Allah'ýn rýzasýný kazanmak için... Niye burda tek dizinizin üstünde duruyorsunuz?.. Allah'ýn rýzasýný kazanmak için...
SORU: Zikrin adetlerinin hikmeti nedir? Meselâ 4444 Salât-ý Tefriciye çekiliyor.
CEVAP: Her zikrin sayýsýnda deðiþiklik oluyor. Meselâ; 33 sübhânallah, 33 elhamdü lillâh, 33 Allahu ekber deniliyor. Veyahut "100 defa lâilâhe illallah de!" diye Peygamber Efendimiz tavsiye etmiþ. Bunlarýn bazýsýnýn hikmetini biz anlayabiliriz, bazýsý anlaþýlamayabilir. Öyle buyrulduðu için öyle yapýlmýþ olabilir.
Bu 4444 Salât-ý Tefriciye'nin de belki rüyada görülen bazý þeylere dayanmýþ olmasý mümkündür. Meselâ, bir kimseye rüyasýnda Ebûbekr-i Sýddîk Efendimiz'in, þu kadar zikir et diye söylemesi gibi... Bazan böyle oluyor, bazan baþka sebepler oluyor; zikrin çeþidine göre...
Bazan o zikri meydana getiren harflerin ebced hesabý deðerleriyle ilgili olabiliyor.
SORU: Derste bize verilen zikirlerin hepsi hafî olarak mý çekilecek? Hafî zikri kýsaca tarif eder misiniz?
CEVAP: Ýnsan seccâdesine oturunca zikri istediði þekilde çekebilir. Zikri cehrî olarak çektiði zaman teþiri, þevki daha çok olur. Böyle âþikâre, yüksek sesle "Lâ ilâhe illalah..." "Allah..." derse, buna zikr-i cehrî derler. Fýsýltý tarzýnda olursa, buna zikr-i hafî derler. Fýsýltý tarzýnda da olabilir. Ev halkýný ayaða kaldýrmaktansa, sessizce yapmak daha uygun olabilir.
Bir de zikr-i kalbî vardýr. Zikr-i kalbî, fýsýltý ile de deðil de, hiç dil dudak kýpýrdatmadan, hiç belli etmeden kalbinden "Allah..." demektir. En sevaplýsý budur. Yolda, iþte, gecede, gündüzde, otururken, kalkarken, yürürken öyle zikretmek... En güzeli odur. Sevabý onun en çoktur. Kalbî olan zikir, âþikâre yapýlan zikirden yetmiþ kat daha sevaplýdýr.
O bakýmdan mümkünse onu yapsýn. Deðilse fýsýltýyla yapsýn. Þartlara göre, duruma göre... ðsterse, ev de serbestse, kendisindeki aþk ve þevk galib gelmiþse, o zaman zikr-i cehrî yapsýn. Serbest, bir mahzuru yok...
SORU: Kadýnlarýn cehrî zikir yapmasý câiz midir?
CEVAP: Câizdir. Cehrî zikir demek, yüksek sesle "Allah... Allah..." "Lâ ilâhe illallah..." demektir; câizdir. Câiz olmayan, kadýnlarýn sesini nâmahremin duymasýdýr. Kendi evinde cehrî zikir yapýyor, Kadirî... "Hak..." diyor, "Hay..." diyor, "Hû..." diyor vs. Diyebilir. Cehrî zikir yasak deðil...
Cehrî de olur, hafî de olur; hepsi câiz... Kadýn da söyler, erkek de söyler; hepsi câiz... Kadýnýn sesinin nâmahrem tarafýndan duyulmasý doðru deðil... O bakýmdan sâkin olmasý daha uygun...
SORU: Kadýnlarýn belli günlerde, belli saatlerde toplantý yapmasý, sesli zikir yapmasý câiz midir?
CEVAP: Elbette kadýnlar kendi aralarýnda toplanabilirler, toplanmalý! Çünkü, ilmi irfaný bir yolla öðrenecekler. Toplanmalarý iyidir, doðrudur, faydalýdýr. Zikir yapabilirler. Zikir de sesli olsa bile, sesin aþýrý olmamasý lâzým, hafif bir tarzda olmasý lâzým!..
Erkekler de öyle... Yâni çok aþýrý baðýrarak deðil de, hafif sesle yapmalý; daha iyi olur.
SORU: Zikirleri yürürken, otobüste iken yapabilir miyiz?
CEVAP: Yapabilir. Oturarak yaparsa tesiri, feyzi çok olur ama, herhangi bir þekilde, nerde yaparsa olur.
SORU: Öðrenci olduðumuzdan zikirlerimiz bazan aksýyor; ne tavsiye edersiniz?
CEVAP: Zikirleri aksatmak olmaz! Gündüz yolda, ders arasýnda bir yerde yapabilir. Çünkü, nihâyet azýcýk bir þeydir. Onlarý aksatmasýnlar, akþama býrakmasýnlar! Gündüzden aralarda, fýrsat buldukça yapsýnlar! Akþam yine otururlarsa yine yaparlar ama, gündüzden garantilesinler.
SORU: Tarikat dersi almýþtým, uygulayamadým, uygulayabileceðimi de sanmýyorum. Çünkü, farz ibadetleri bile yerine getirmekte zorlanýyorum; ne yapmamý tavsiye edersiniz?
CEVAP: Zikir keyfi bir þey deðildir, Allah'ýn emridir.
(Yâ eyyühellezîne âmenüzkürullahe zikran kesîran ve sebbihûhu bükreten ve esîlâ) "Ey iman edenler! Allahý çokça zikredin ve onu sabah akþam tesbih edin!" gibi nice ayetlerle emredilmiþtir.
Onun için, bu gibi kardeþlerimiz otuzüçlük bir tesbih alsýn eline... Yolda giderken, otobüse giderken, otobüsün içindeyken, vasýtayý beklerken beþ dakikada bütün bu zikirlerin hepsi biter. Yüz "Estaðfirullah" diyecek, yüz "Lâ ilâhe illallah" diyecek, yüz "Allah" diyecek, yüz 'salât ü selam' getirecek, yüz 'Kulhüvallahu ehad' okuyacak. Yemekte kuyruk beklerken, kantinde kuyruk beklerken, otobüs beklerken, gelirken, giderken, sokaðýn baþýndan vasýtanýn yanýna kadar giderken; Erenköy'de oturuyorsa, karþý tarafta oturuyorsa, trene binip Haydarpaþa'ya gelirken, vapur içinde iken bitecek þeylerdir bunlar... Yâni, beþ dakikada biter. Þeytan yaptýrtmýyor!.. Zikir çok sevaplý bir ibadet olduðundan, þeytan yaptýrtmýyor.
Þimdi bunun sevabý hakkýnda bir bilgi vermek istiyorum size... Peygamber (SAS) Hazretleri buyurmuþ ki:
(Nafakatüke fî sebîlillâhi biseb'i mieh) "Allah yolunda infak ve masraf yaptýn mý, para harcadýn mý, yediyüz kat sevap alýyorsun."
(Zikrullahi teâlâ efdalü minen nafakatü fî sebîlillâhi bimieti dereceh) "Allah'ý zikretmek Allah katýnda, Allah yolunda masraf yapýp infak yapmaktan yüz kat daha sevaplýdýr."
Ötekinin yediyüz kat olduðunu biliyorduk. Bu da ondan yüz kat daha fazla olunca, 700 x 100 = 70.000 ediyor. Demek ki zikrullah, yetmiþbin kat sevap oluyor.
Ben þimdi burdan, camiden çýkmýþým. Otobüs duraðýna kadar, minübüs duraðýna kadar gidiyorum. "Allah... Allah..." desem, bu sevabý kazansam, kim mahzun olur, kim sevinir?.. Þeytan çatlar, melekler sevinir. Sen sevap kazanýrsýn, ahirette derecen yükselir. Yapacaksýn bu iþi!.. Þeytaný çatlatacaksýn, bu sevaplý iþi kaçýrmayacaksýn!..
Yetmiþbin kat... Bir insana birisi gitse, "Þurda Allah yolunda harb oluyor, cihad oluyor, çýkar paralarý!" dese; o da bin lira verse, yediyüzbin lira vermiþ gibi yediyüz kat sevap oluyor. E bu, yetmiþbin kat sevap oluyor! Bu zikir kaçýrýlýr mý?.. Durduðu yerde insan, bedâvadan, gayet kolaylýkla çok sevap kazanýyor.
Onun için þeytan, bu sevaplarý kazandýkça müslümanlar çok kýzýyor da, çok telâþlanýyor kýskanýyor da, bunlarý yaptýrtmýyor. Yâni vakit olmadýðýndan deðil, þeytan yaptýrtmýyor. Þeytanýn bu oyununu bilip, zikirden gafil olmamasýný kardeþimize tavsiye ederim.
SORU: Zaman zaman dersi çekemiyorum; ne tavsiye edersiniz?
CEVAP: Dersi yapamayacaðýný anlayan birisi, yolda, otobüste, evine dönerken bir arada gündüzden yapýversin. Bir kere çekemezse, o gün neden çekemediðinin tahlilini yapsýn, anlasýn. Bu duruma bir daha düþmemek için, parça parça, sabah bir kýsmýný, öðle namazýndan sonra bir kýsmýný, ikindiden bir kýsmýný, akþamdan sonra bir kýsmýný yaparak tamamlasýn!.. Bunlar çok þeyler deðil, þeytan mâni oluyor; þeytanýn oyununa düþmesin.
SORU: Zikirde sayý artýþý nasýl olur?
CEVAP: Kiþinin durumuna, rüyalarýna, haline göre hocasý ile konuþarak, zikirlerde geliþme ve deðiþmeler olur.
SORU: Çektiðim tesbihlerden zevk alamýyorum, rabýtalarda zorlanýyorum; ne yapmalýyým?
CEVAP: Bu bir günahlara bulaþma emaresidir. Mürid hatalý, günahlý bir þey yapýnca, Allah onun üzerinden, dimaðýndan zikrin, ibadetin zevkini alýyor. Bu bir tehlikeli durumdur. Kendi haline dikkat edecek ve hatalarý varsa onlarý düzeltmeðe çalýþacak.
SORU: Tasavvufî vazifelerin yerine gelmesinde günün baþlangýcý ve bitiþini izah eder misiniz?
CEVAP: Böyle bir baþlangýç ve bitiþ yoktur. Yapabildiðiniz zaman yaparsýnýz. Üç-beþ saat önce/sonra fark etmez.
SORU: Derslerimi ihmal ettim, ara verdim, yeniden baþlamak istiyorum; ne dersiniz?
CEVAP: Allah þeytana, nefse uydurmasýn... Aldýðý vazifeleri muntazaman güzel yapmayý nasib etsin...
Dün akþam Seriyyis Sakatî Hazretlerinin sözlerini okuduk. "Evradýmdan bir tanesini bir gün kaçýrdým mý, artýk onu hiç bir þekilde ödeyemeyeceðim kanaatindeyim." diyor. Kaçýrmamaða çalýþmak lâzým, günü gününe yapmaða çalýþmak lâzým!..
SORU: Ben bir ara ders almýþtým, uzun süre zikrimi yapamadým. Sonra yaptým, sonra býraktým. Býraktýðým zaman dersimi tazeledim. Þimdi yine býraktým, þimdi ne yapmam gerekiyor?
CEVAP: Ateþle oynuyor tabii... Bir yapýyor, bir yapmýyor, bir yapýyor, bir yapmýyor... Yapmadýðý zaman rastlar, caný öyle gider, baþý ahirette çok derde girer.
Bakýn, evliyâullah ne demiþler: Birisi diyor ki, "Hocam, niye 'Lâ ilâhe illallah' zikri yapmýyorsun da 'Allah Allah' zikri yapýyorsun?" diye sormuþlar evliyaullahtan bir zâta... "Evlâdým, korkuyorum 'Lâ ilâhe' derken canýmý alýverir de Allah, 'Allah yok' derken ölmüþ olurum diye." 'Lâ ilâhe', hiç bir ilâh yok; 'illallah', ancak Allah var... "Ama 'Lâ ilâhe' derken canýmý verirsem, 'Allah yok!' demiþ gitmiþ olurum diye korkumdan hep 'Allah Allah' diyorum." demiþ.
O kadar böyle yâni, nefesini bile hesaplýyor âlem de, sen bir tutuyor bir býrakýyorsun, bir tutuyor bir býrakýyorsun...
Aklýma þey geldi: Yeniçerilerin ordugâhlarý bizim aþaðýmýzda, Vatan Caddesinde imiþ. Doksandört tane bölüðü varmýþ. ðlk zamanlar zaferler kazanýyorlarmýþ ama, sonra isyankâr olmuþlar. ðkide bir isyan ediyorlarmýþ, þehre yayýlýyorlarmýþ, yaðma yapýyorlarmýþ. O isyan etmeye de kazan kaldýrmak diyorlarmýþ. Tabir bu... Onun için bir kazaný alýrlarmýþ, o isyan mânâsýna geliyormuþ padiþaha... Onun için þair diyor ki:
Tecemmû eyledi meydâný lâhme,
Edip küfrân-ý nîmet nice bâðî;
Koyup kaldýrmadan ikide birde,
Kazan devrildi söndürdü ocâðý...
"Kendilerine iyi muamele etmiþ olan yönetime karþý küfrân-ý nimette bulunan bir kaç baðî, küstah isyan ettiler, kazan kaldýrdýlar. Ama kazan oyuncak mý ki; ikide birde kazaný kaldýrmak indirmek, kaldýrmak indirmek derken, kazan devrildi söndürdü ocaðý." diyor. Yâni, yeniçeri ocaðýný devlet kapatmýþ, yok etmiþ. "Ýkide bir kazan kaldýrýlýp indirilirken kazan devrildi, ocaðý söndürdü; isyan ederken ederken, bu sefer kapatýlýp yok edildi." diye söylüyor.
Yâni bu iþlerde nefse, þeytana fýrsat vermemek lâzým!.. Aldýðý vazifeyi muntazam yapmak lâzým!.. Ordan fýrsat buldu mu, namazdan da seni alýkoymaða, bir kýldýrýp bir kýldýrmamaða baþlar... Oruçtan da bir tutturup bir tutturmamaða baþlar. Týrtýklar yavaþ yavaþ senin imanýný, amellerini... Onun için çok müteyakkýz olmak lâzým, dikkatli olmak lâzým!..
Ynt: Zikir By: ceren Date: 13 Ocak 2016, 05:07:23
Esselamu aleyküm.Her anýmýz da Allahý anan ve onu dil ile de ,kalp ile de zikir eden ve faziletine eren kullardan olalým inþallah...
radyobeyan