Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Kendimiz olmak kendimiz kalmak By: sumeyye Date: 08 Haziran 2010, 15:19:55
KendÝmÝz Olmak, KendÝmÝz Kalmak

Dostluk, samimiyet, sevgi, arkadaþlýk hep sýcak kelimeler Bu sýcaklýk, çoðu zaman lafta kalýyor artýk Dostum diyenden dostluk, arkadaþým diyenden destek, seviyorum diyenden fayda verecek bir gayret görmek zorlaþtý Böyle bir hal, ne inandýðýmýz deðerlere, ne de devraldýðýmýz mirasa yakýþýyor

Galiba þunu unuttuk biz: kendimiz olmadýkça, kendimiz kalmadýkça dost olmak, dost kalmak da mümkün deðil Zira bir baþkasýyla dostluk, kendinle dost olmaktan geçiyor Yüzümüzde maskelerle yaþarken, maskenin ardýndaki “kendimiz”i hayatýmýzdan kovmuþken hangi dostluk?

Dostluðun bir tek rengi vardýr: dürüstlük Kendimize dürüst deðilken, kime dürüst olmaktan söz edebiliriz?

Bu gidiþata dur demeli, inandýðýmýz deðerlere yaraþaný yapmalý, büyüklerimize liyakatimizi ispat etmeliyiz

Bizim asýl karakterimiz “dost” olmaktýr

Kendimize dost, Yaradan’a dost, yaradýlana dost, hakka-hakikate dost

Dostluk sevgi ile, muhabbetle baþlar, yine bunlarla serpilir büyür Bu sevginin kaynaðýnda ise en büyük sevgi, Alemlerin Rabbi’ne sevgi vardýr

Biz çaðlar boyu bu sevgiyi ispat etmiþ, bu sevgiyi yaþamýþ ve yaymýþtýk Ya þimdi?

Sevgi ispat ister Ýspat edilmeyen sevgi, laftan öteye geçmez Sevginin ispatý hayata yansýmasý, kuþatmasý iledir Bunun için Rabbimiz þöyle buyurmuþtur: “De ki: Eðer Allah’ý seviyorsanýz, bana uyunuz Böylece Allah da sizi sevsin ve günahlarýnýzý baðýþlasýn” (Âl-i Ýmran, 31)

Ýþte her þeyin sahibi sevginin ispatýný istiyor O’nun dostluðunu, affýný kazanmak istiyorsak, Efendimiz sav’in rehberlik ettiði bir hayatý yaþamaya çalýþacaðýz Ve o zaman “biz” olacaðýz, “kendimiz” olacaðýz O zaman dost olacak, dost kalacaðýz

Ve o zaman, insanoðlunun ulaþabileceði en büyük nimete, Cenab-ý Mevlâmýz’ýn sevgisine, affýna mazhar olacaðýz

Sevginin isbatý demiþtik Kardeþlerimize sevgimizin de ispatý gerekir Dostum dediðimiz, arkadaþým diye sarýldýðýnýz insanlara olan sevgimizin

Sahi, içimizden biri hastalandýðýnda ne yapýyoruz? Düðününde neredeyiz? Cenazesinde? O sýkýntýlar içinde kývranýrken biz neredeyiz? Desteðimiz nerede, kimlere? Evine en son ne zaman gitmiþtik?

Kendimiz olabilmek, kendimiz kalabilmek bu sorularýn cevaplarýnda saklý

Biz “denge” kavramýný hayatýna nakþetmiþ insanlarýz (Ya da öyleydik de þimdi deðil miyiz?) Ne cimrilik, ne savurganlýk Ne korkaklýk, ne cüretkârlýk Ne ataklýk, ne atalet Ne hýrs, ne boþvermiþlik Ne kibir, ne eziklik Biz “vasat”; orta yolda giden, itidal içinde yaþayan bir milletiz

Peki, hayattan, insanlardan beklentilerimizde de itidalli miyiz?

Bize hayat ilkemizi rehberimiz Peygamberimiz öðretti: “Müslüman, dilinden ve elinden müslümanlarýn zarar görmediði kimsedir” (Buharî, Müslim) Sahi hâlâ böyle miyiz?

Dostlarýmýz, çevremizdeki insanlar, yüzümüze baktýklarýnda tebessümümüzle rahatlýyor mu hâlâ? Yoksa yüzlerimizde dünya ehlinin alemi fesada götüren tatminsizliðinden bir gölge mi bulaþmýþ?

Rasul-i Ekrem sav “Din kardeþini güler yüzle karþýlamak gibi bir iyiliði bile sakýn küçük görme!” (Müslim) buyruðundaki tebessümün deðerini biliyoruz deðil mi? Güzel söz hâlâ sadaka deðerinde, deðil mi?

Biz, Sevgililer Sevgilisi sav’in öðrettiði kardeþlik hukukuna riayet ettiðimiz ölçüde kendimiz olacaðýz, kendimiz kalacaðýz

O hukuku hayatýmýzdan çýkardýðýmýz gün ise, yaþadýðýmýz zillete kendimiz de þaþýracaðýz Ve aynaya baktýðýmýzda kendimizi tanýyamýyacaðýz
 



ALINTI

radyobeyan