Kalp nefis Iliskisi By: sumeyye Date: 07 Haziran 2010, 16:43:07
KALP-NEFÝS ÝLÝÞKÝSÝ
Kalbimizle ilgili yolculuða devam ediyoruz Kalbi karartan ve aydýnlatan maddi ve manevi organlarýmýzý tanýyalým ki salim yolda yürüyebilelim
Nefsimiz bize etki eder, bizim kiþiliðimize tesir eder ve bizi biz kýlar O halde ilk önce nefsin ne olduðunu anlamaya çalýþalým:
Nefs-nefis: Ruh, can, hayat, bir þeyin özü, kendisi, varlýðý, zatý, þahsý gibi anlamlarda, bedeni canlýlýk ve biyolojik ihtiyaçlara duyulan tabii istek olarak kullanýlýr
Nefsin tarifleri arasýnda, bir þeyin içi, özü, döl suyu, kan akýtmak gibi tarifler de vardýr
Muadili olarak; heva, heves… kullanýlýr
Allah Rasulü’nün sýk sýk “Nefsim kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim…” diye baþlamasý nefsin insanýn kendisi ve varlýðý olduðunu gösterir
Nefsin asýl üzerinde durulmasý gereken ve konumuzu ilgilendiren yönü ve anlamý da vardýr, o da þudur: Þehvet, gazap veya fazilet gibi duygularýn kaynaðý olmasýKötülüðü kendisinde toplayan, kötülüðe sevk eden, þehevî istekleri kamçýlayan ve hayýrlý iþlere engel olan istek, güç demektir
Nefs, bazen mutlak hürriyet ister, bazen mutlak egemenlik, bazen mutlak ferdiyetçilik Allah’a ait olana göz koyar ve diðer azalarý peþine takarak sürükler Kalbe kasvet ve sýkýntý verir Kendini mutlak ihtiyaçsýz kabul eder ve tuðyana sapar Ýnsan kendini müstaðni addettiði için yoldan sapar Allah’la özgürlük ve güç yarýþýna kalkýþýr Allah’ýn kendisine verdiði gücü kendindenmiþ sayar ve kulluk sýnýrýný aþar Üstün insan diye diye insanlýðýn üstüne çýkmaya çabalar Hakikatte ise esfel-i safiline düþer
Demek ki, nefs hem iyi hem kötü iþleri yapabilme gücüne sahiptir Genellikle kötülüðe daha meyyaldir Belki kötülükleri iþleme takatini taþýyandýr Bünyesinde barýndýrdýðý insani ve hayvani hasletlerle insanlýðýmýzýn en belirgin izlerini taþýyan ve bizi biz kýlandýr Hýrs-tamah- kin- buðz- sevgi- muhabbet- baþkasýna iyilik- isyan- Allah’a yakarýþ- asilik vs hepsi nefsin içinde mündemiçtir
Nefsini tanýmak kendini tanýmak olarak da anlaþýlýr Nefis muhasebesi, nefis mücadelesi, nefis terbiyesi, nefsin çekmesi, nefsine uymak, nefsine yedirememek, nefsini köreltmek, nefsini öldürmek, nefsini yenmek, benzeri deyiþler, nefsin ne kadar ehemmiyetli olduðunu gösterir
Kendini tanýmak ve kendine hâkim olmak anlamýnda nefsin yedi mertebesi sayýlmýþtýr Genelde tasavvuf erbabýnýn kullandýðý bu tanýmlamalar, bize bazý ipuçlarý verir
Birinci mertebe; nefs-i emmare, nefsin en alt derecesidir En dûn olan duruþ Ýnsana kötülüðü, günahý, þehveti, emreder Ve kiþiyi esir alan durumu açýklar Bu halde olan insanda belirgin olarak; kibir, öç alma, heva-hevese itaat etme, gazap, riya vb kötülükleri iþlemesi ve bunlarý iþlerken nedamet duymamasý ve normal görmesidir Hevasýný ilah edinmek böylesi nefis sahiplerinin iþidir
Kur’an’da Hz Yusuf, nefsinin kendisini sürüklediðini ve fakat ona uymadýðýný belirtir Ve þöyle der: “Bununla beraber ben nefsimi temize çýkarmýyorum Çünkü nefis, þüphesiz, var gücüyle kötülüðü emredicidir (emmare) Rabbimin rahmet edip koruduðu müstesna Çünkü Rabbim günahlarý baðýþlayandýr, merhamet edendir” (Yusuf, 53)
Görüldüðü gibi bu nefis kötülüðü emreden ve Allah’a asi olan nefistir Tek çýkýþ yolu da Allah’a sýðýnmak ve O’nun korumasýný istemektir
Ýkincisi nefs-i levvame, iki anlamda anlaþýlýr, kýnayacak iþ iþlemek, yani kötülük iþleyip kalbe ve gönle zarar vermek Bu hal, nadirdir
Ýkinci manasý kendini kýnamak Bir nevi günahlardan tövbe etmek ve nedamet duymak, daha çok bu anlamda kullanýlýr Kendi nefsini kýnayan, mü’min kiþidir Nefis muhasebesi yapar ve yaptýklarýný gözden geçirir Her konuþtuðu sözden, her baktýðý bakýþtan, her attýðý adýmdan, her duyduðu sesten “Ne elde ettim veya ne kaybettim?” diye kendini sorgulayan kiþi, övülen kiþidir
Kafir, münafýk, bazen de günahkar için kullanýlýrsa kötülüðü çaðrýþtýrýr Ýþte bu hali, þeytanla ilintili haldir ve insana zarar verir Kalbi kirletir
Bir de mahza iyi olan nefsin halleri vardýr, bu haller iyi ve hayýrlý insanlarýn nefislerini anlatýr; ruhu ve kalbi koruyan, kollayan, onlara destek veren, onlarý besleyen hallerdir
Nefs-i mutmainne bunlardandýr Fazla söze hacet yok, yüce Allah, Fecir Sûresinde, kýyamet sahneleri sergilemektedir, önce kâfirlerin ve cehennem ehlinin ahvalini anlatmakta ve görecekleri azabý göz önünde canlandýrmaktadýr Akabinde cennetlikleri söz konusu ederek þu ayetleri zikretmektedir
“Ey nefs-i mutmaine (yakîn ile huzur bulmuþ nefs) kendin razý olmuþ ve rýzaya ermiþ olarak dön Rabbine, haydi katýl (mü’min) kullarýma ve gir cennetime!” (Fecr, 27-30)
Gönül hoþluðu ile, huzur ile teslim olmuþ, iþini gücünü Allah’a havale etmiþ, O’na güvenip dayanan kimselerin durumunu anlatýyor Kesin inanç sahibi, çokça ibadet eden ve Ýslam’ý yaþamakta sýkýntý çekmeyen kiþiyi anlatýyor
Benzeri bir ayet: “Bunlar iman edenlerdir, gönülleri Allah’ýn zikri ile huzura kavuþanlardýr Haberiniz olsun, agâh olunuz! Kalpler ancak Allah’ý anmakla itmi’nana erer (huzur bulur) ( Ra’d, 28)
Mümin, itaatkâr, ihlâslý her nefis bu kapsama girer
Bir de nefs-i mülhime vardýr Allah’ýn vahyini ve ilahi nimetleri anlayabilen nefs Ýlhamlarý kavrayabilen irfan Burada ilhamdan kasýt ruha gelen ilham deðil, vahyin ýþýðýnda beliren basirettir Þeriata baðlýlýktan doðan derin iz’an sahipliði
Yüce Allah þöyle buyuruyor: “Her bir nefse ve onu düzenleyene, sonra da ona hem kötülüðü, hem takvayý ilham edene ki, nefsini temizleyen mutlaka felah bulmuþtur Onu (nefsini) örten kimse de ziyana uðramýþtýr” ( Þems, 7–10)
Buradaki ilham, nefsi tanýtmak, onun iyi ve kötü taraflarýný beyan etmektir Ýlhama olumlu yaklaþanýn varacaðý yerin Cennet, kötü tarafýný görüp o tarafýna uyanýn varacaðý yer Cehennem olur Yani iki yol; iyi ve kötü, þeytan ve Rahman, hak ve batýl yollarý Ýradesini kullanýp iyiliði seçen ile nefsin emmaresine uyup þeytana teslim olan iki tip insan tasviri sahneleniyor Ýlhamý doðru anlayýp Allah’a ve þeriatýna uyanlarý Kur’an övmektedir
Burada olumlu olan nefsini tezkiye etmek, temizlemektir En büyük temizlik imandýr, sonra salih amel
Ýlhamý örtmek, masiyetle, günahla, fesatla, fitne-fücurla, dedikoduyla, malayani þeylerle, kalbi bozmaktýr
Ya tezkiye veya karatma Ýkisine de insan muktedirdir Þeytan ile Rahman arasýnda tercih yapmak kalýyor Ýþte sahici ilhama mazhar olmak tezkiyeyi seçmektir
Nefs-i natýka, ruh manasýnda kullanýlýr Ruhun ne olduðunu ancak Allah bilir “Sana ruhdan sorarlar” Burada daha çok nefsin yakînî olarak ölümü hissetmesi ve ona hazýr olmasýdýr Ahireti unutmayan ve ona göre hayat süren kiþi demek olur
“Allah ölümleri anýnda nefisleri vefat ettirir Ölmeyenleri de uykularýnda…” (Zümer,42) Ölüm, Allah’ýn taht-ý tasarrufundadýr, ecel her an gelebilir ve bizi o tarafa götürür Ey nefs hazýr ol demektir Ýþte bu nefs, nefs-i natýkadýr Ruhun kabzedilmesi ile nefs arasýndaki bað, nefsin ruh anl----- geldiðini ve canýný verirken rahat teslim-i can eden nefsin övücü bir nefs oluþuna iþaret vardýr Müslim’de rivayet edilen bir hadis-i þerifte: “Melekler can çekiþen kimsenin yanýnda hazýr bulunurlar, eðer kiþi salih ise, Ey hoþ ve güzel nefis, çýk derler, bu nefis, hoþ ve temiz bir bedende idi Övülmüþ olarak çýk ve sana rahat ve hoþ kokular ile sana iyilikle davranan, sana gazap etmeyen hoþnut olan Rabbin müjdesini veriyoruz, derler Caný çýkýncaya kadar bu sözleri tekrarlarlar Sonra da ruhunu semaya kaldýrýrlar” (Müslim, II, 634) buyurulmaktadýr
Bu hal nefsin natýk halidir Nefsin kirden pastan arýnarak temiz ruhla bütünleþmesi halidir
Nefsin raziye, marziye, tezkiyesi de vardýr Birbirlerine yakýn anlamlarý ifade eder Genel olarak Allah’ýn emirlerine karþý itiraz etmeyen ve Allah’ýn kendisinden razý olduðu nefistir Bu nefisler, kendileriyle barýþýk, kâinatý anlamaya çalýþan ve kýsmen anlayan nefislerdir Tabiatla, hayvanla, insanlarla, suyla, börtü böcekle, atla, eþekle, komþusuyla, akrabasýyla, toplumuyla tüm insanlýkla barýþýk olan nefislerdir Allah için seven ve fakat Allah için buðz da edebilen nefisler Haksýzlýk karþýsýnda asla suskun olmayan yiðit kiþiler Ölümü hiçe sayan ve fakat nefsaniyeti iþin içine katmayan yiðitler Nerede karþý çýkacaðýný bilen vakur ve sevecen adamlar
Böylelerinin kalpleri salim, gönülleri teskin, amelleri mutedildir Taþkýnlýk, fevrilik bunlardan uzaktýr Kin beslemezler, düþmanlýklarý Allah içindir
Kalp-Akýl iliþkisi
Akýl ile ilgili konuþmak, yazmak veya aklý akletmeye çalýþmak hayli zor ve karýþýk bir iþtir Burada aklýn ne olduðu, nerede ve nasýl kullanýlacaðý üzerinde kýsaca durulacak, biraz da neliði anlamaya çalýþýlacaktýr
Akýl, tek baþýna müstakil bir delil ve varoluþ mudur? Onu besleyen ve onu sýnýrlayan baþka bir varlýk var mýdýr?
Ýnsanlýðýmýzý sahici kýlan ve vahyin sýnýrlarýný muhafaza eden aklýmýzýn salim kalmasý nasýl saðlanýr?
Allah’ýn Münzel Kitabý ile kâinat ve enfus kitabýný anlamakta aklýmýzý nasýl iþleteceðiz?
Akla sýnýr konulur mu konulamaz mý?
Akýl ile kalp, akýl ile vahiy iliþkisi ne olmalýdýr? vb sorular çerçevesinde bir deðerlendirme olacak, takatimiz nispetinde konuyu daðýtmadan anlatmaya çaba göstereceðiz
Akýl: Tarifi ile alakalý çok çeþitli görüþler vardýr
Kelime olarak Arapçada; deveyi baðlayan ip vb þeyler, yani bir þeyi baþka bir þeye baðlayan ara bað Bu somut tarif zamanla hadiseler arasýnda bað kurma melekesi olarak anlaþýlmýþ ve öyle adlandýrýlmýþtýr Engellemek, alýkoymak, baðlamak, diyet, idrak, muhakeme yeteneði, kavrayýþ, zekâ, sýnýr koyma… demektir
Türkçe sözlüklerde ilk anlam olarak “düþünme, anlama, kavrama ve davranýþlarýný ayarlama melekesi” verilir 2 anlam: hafýza 3 anlam: fikir, düþünce 4 anlam: idrak, tecrübî olmayan prensipler, çýkarým yollarý 5 anlam: sýnýr koyma
Felsefede akýl tarifi: Ýnsanda var olan soyutlama yapma, kavrama, baðýntý kurma, düþünme, benzerliklerin ve farklýlýklarýn bilincine varma kapasitesi, çýkarým yapabilme yetisi Vahiy, inanç, sezgi, duygu, duyum, algý ve deneyden farklý olarak, insana özgü bilme yetisi, doðru düþünme ve hüküm verme yeteneði, kavram oluþturma gücü (Bkz Felsefe Sözlüðü/Ahmet Cevizci)
Kur’an-ý Kerim’e göre; insaný insan kýlan, onun her türlü fiillerine anlam kazandýran, insaný mükellef kýlan, ona sorumluluk yükleyen akýldýr Aklý olmayan mükellef deðildir Kur’an’da akýl, genellikle fiil olarak kullanýlýr Akletmek, yani aklý kullanmak, doðru düþünmek aklýn özellikleri olarak zikredilir
“Allah’ýn Kelamýný dinledikten sonra anlayan ve bile bile tahrif edenler” (Bakara, 75)
“Ýnsanlara iyiliði emredip kendinizi unutur musunuz? Kitabý da okuyorsunuz, hâlâ akýllanmayacak mýsýnýz?” (Bakara, 44)
Burada akýllanmaktan kasýt ibret almak ve dürüst davranmaktýr
Kur’an, çokça misaller vererek ölümden sonra diriliþi aklýmýza yerleþtirmek ve kalbimizde inanç oluþturmak istiyor ve aklýmýzý kullanmamýzý istiyor Göklerin ve yerin yaratýlýþý, gece gündüzün peþ peþe geliþi, ay, güneþ, rüzgâr, gökten indirilen su ile yerin tekrar canlanmasý, uyku ile ölüm arasýnda bir bað kurmasý… gibi misaller bize diriliþi hatýrlatýyor Tabii ki bu iþi de akýl yapacaktýr Eðer akýl bu fonksiyonu icra etmiyorsa o akýl tam iþlemiyor ve Rahman’ýn emrinde olan akýl deðildir Kalbe yük olan ve imaný tehlikeye sokan akýl oluverir
Düþmanýn hile ve desiselerine karþý kendini koruma da akýl iþidir
Bazen bir þeyi iyice anlamak ve ne olduðunu bilmek anlamýnda da kullanýlýr akýl Bakara 242 ayette boþanma ile alakalý ahkâm zikredildikten sonra, “Akýl erdiresiniz diye size ayetleri böylece açýklýyoruz” denilir
Kitap ehline aklýný kullanarak Ýslam’ý kabul etmeleri istenir
Ýman edenlerin dýþýnda sýrdaþ edinmememiz gerektiðini Allah bize emreder ve sonunda, “Akletmez misiniz?” der (Bkz Al-i Ýmran,118)
Kýyas yoluyla aklý kullanarak dünya ve ahiret karþýlaþtýrmasý yapýlýr ve ahirete inanmamýz istenir
Önceki kavimlerin baþýný gelenlerden ibret alma ameliyesi olarak “akletme” tabiri kullanýlýr
Peygamberlik davasýnýn þahsi olmadýðý bildirilir ve bu hususta tefekkür etmekliðimiz istenir
Akletmekle dil arasýnda da bir bað olduðunu Allah bize bildirir Yusuf, 21 ayet buna örnektir
Ýz’an anlamýnda da kullanýlýr
Ýnsanýn yaratýlýþýný, geliþim merhalelerini hatýrlatarak kendine çekidüzen vermesini ister Allah bizden, bunu da akýl yoluyla saðlamamýzý salýk verir
Ýnat ederek dinlememeyi akýlsýzlýk olarak bildirir Kur’an
Allah’ýn insana bahþettiði nimetler hatýrlatýlýr ve bundan netice çýkararak aklýný kullanarak bunun þükrünü eda etmemiz istenir Bütün bunlar aklýn ameliyesi olarak izah edilir Demek aklýn fiilleri amele dönüþür ve bize hayat yolu açar veya önümüzü kapatýr bizi kötülüðe sürükler
Taklidin ve körü körüne baðlanmanýn neticesini hesaba katarak akletmemiz de istenir
Akýl-vahiy ve akýl-kalp iliþkisi her zaman problemli olagelmiþtir Akýl, baþlý baþýna bir deðer biçme melekesidir, ona sýnýr konulamaz Akletmek zaten dinin emridir
Bütün bunlar var iken akla baþkaca sýnýr koymak nasýl anlaþýlmalýdýr? Burada mutlak akýl diye uydurulan bir varlýktan söz edilir “Akl-ý kül” denilen varlýk nedir acaba?
Aklý ayrý bir delil, nakli ayrý bir delil sayma da problemlidir Akýl hüküm koyma, bir þeye helal veya haram diyebilme mevkiinde deðildir Konulmuþ hükmü anlama ve hayata geçirme akýl iþidir
Akýl kalbin faaliyetidir Aklýn alaný kýyas dünyasýdýr Yoktan var kýlma akýl iþi deðildir Akýl, helal ve haram koyma hakkýna da sahip deðildir Çünkü o hak Allah ve Rasulü’ne aittir Akýl konulan þeriatý anlama, bugüne uyarlama ve kendine Allah tarafýndan verilen serbest, mubah alanda söz söyleme hakký vardýr
Fýtrata uygun iþleyen akýl, vahiyle uyumlu çalýþýr, yaptýklarýný vahiy ile kontrol eder Akýl, bir bakýma, kalbin kontrolündedir Hakiki manada idrak kalp iledir Bu yönüyle aklýn mahalli kalptir “Kalpleri var, onunla fýkhetmezler” mealindeki ayet, tefekkürün ve derin idrakin kalp iþi olduðunu bildirir
Akýllý olmakla akýlcý olmanýn arasýný ayýrmalýyýz Akýllý olmak aklýný kullanmaktýr, akla uygun davranmaktýr Akýlcý olmak aklýn önünde engel tanýmamaktýr Akýl, kalbin emrinde olmalý, kalp de akla danýþmalýdýr
Kalpten kopuk, kendi baþýna var olan ve varlýðýnýn dev----- kendi karar veren akýl, problem yumaðý olur
Konumuz akýl deðil kalptir Dolayýsýyla kalbin bir hâli olan akýlla iliþkisini Kur’an perspektifinden bakarak anlamak mümkündür
Akýl; akletmektir, fýhketmektir, tefekkür etmektir, âfâk ve enfüsün yaratýcýsýný tanýmaktýr Mü’min akýl, Allah’ýn emirlerine teslim olan akýldýr Allah’ýn emirlerini anlama gayretini gösteren akýldýr, Allah’ýn emirlerine ters emir ihdas etmek akýl iþi olamaz Akýl emir ihdas etme hakkýný Allah ve Rasulünden alýr Kur’an ve Sünnet’e uymayan akýl, akýl deðil akýlsýzlýktýr
Kalbin merkeze alýndýðý ve aklýn doðrultusunda düþünüldüðü bir faaliyet hayýrlý neticeler doðurur Akýl, makul olmalýdýr Makuliyetini kaybeden akýl zararlý olur Aklýn da bir denetleyiciye ihtiyacý vardýr O da Kur’an’dýr, sahih Sünnet’tir Kur’an ve Sünnet’le terbiye edilmiþ insanýn selim kalbidir
ALINTI
Ynt: Kalp nefis Iliskisi By: Rukiye Çekici Date: 16 Mart 2015, 16:37:17
Bizler her zaman nefsimize hakim olmalýyýz. Hiçbir zaman ona aldanmamalýyýz...
radyobeyan