Ey hidayeti lutfeden By: sumeyye Date: 02 Haziran 2010, 13:05:30
Ey hidayeti lutfeden!.
Mukaddes suyla oðlu günahlarýndan ayýklanýrken(!); yemin etmiþ annesi, onu dindar bir hristiyan olarak yetiþtireceðine dâir!.. Uzun düþüncelerden sonra ismini Anselmo koymuþlar papazla birlikte. Ve o gün karar vermiþler, “bu çocuk, Ýstanbul’da mükemmel bir misyoner olarak yetiþtirilecek!..” diye. Kilise, Anselmo’yu himâyesine almýþ, annesi de oðlunun müreffeh bir hayat sürmesi adýna vakfetmiþ oðlunu kiliseye…
Ey hidayeti lutfeden!.
Ve çalýþmalar baþlamýþ; hem annesi, hem de kilise Anselmo’ya her yönüyle tam bir hristiyan kültürü vermek için hiçbir fedakârlýktan kaçýnmamýþ. Öncelikle kiliseyle yakînen baðlantýda kalabilmek için, kilisenin hemen yakýnýndaki bir eve yerleþmiþ Anselmo’nun âilesi... Her Pazar, annesi elinden tutup kiliseye götürmüþ, papazdan duâ alýp, ekmek ve þarapla kutsanmýþ(!). Bir yaramazlýk yapsa, papaza gidip günah çýkarmadan, annesi onunla tek kelime konuþmamýþ. Ve kilise, Anselmo’nun hayatýnýn vazgeçilmezlerinden biri olmuþ. Öðretimini de hristiyan okullarýnda tamamlamýþ. Biraz daha büyüdüðündeyse artýk kilisenin aranan adamý olmuþ. Bu arada hem Hristiyanlýk dinini, hem kültürünü, hem de güncel her detayý inceden inceye öðrenmiþ. Tek þey hâriç, Ýslâm!
Ýslâm’ý öðrendiði kaynaklar da, yine kilise basýmý olduðu için -hâþâ- “Hazret-i Muhammed’i sara hastasý, Kur’ân-ý Kerîm’i tezat dolu uydurma þiir ve efsâne kitabý” diye tanýmýþ. Ve Anselmo, dünyayý yola getirmek için “Misyoner Anselmo” olmuþ. Ýslâm’ýn bir güzel ahlâk dini olduðunu söyleyenlere, çevresindeki müslümanlarý göstererek:
“-Martaval!..” demiþ.
Hep açýk aramýþ… “Müslümaným!..” deyip kilisede duâ edenleri; “Elhamdülillah Müslümanýz!..” deyip, Ramazan’da ilâhî söyleyen, ama bayram gelince dansöz oynatanlarý… ve daha nicelerini gördükçe de kendince bulmuþ o aradýðý açýklarý… Ve karar vermiþ bu bahtsýz insanlarý kurtarmaya (!)..
* * *
Hristiyan akâidi konulu bir araþtýrma için hristiyanlýk propagandasý yapan siteleri gezerken karþýlaþtýk, biz de Anselmo’yla. Koyu hristiyan ve müthiþ zekî bir insandý. Birkaç sorumuza gâyet zekîce cevaplar alýnca dedik ki:
“-Bu insan hristiyan kalamaz; bu akýl, mutlaka hakîkati kavrar, Allâh’ýn izniyle. Yâ Hâdî, Entel-Hâdî (Ey hidâyet lutfeden Rabbim, Hidâyet ancak sendendir.)!” ve baþladýk akîdeleri tartýþmaya.
“Teslis”in akla uygunsuzluðunu örtmek için “Tevhîd”e yüklenmek istedi, ama nâfile… Çünkü kendi aðzýyla söylüyordu:
“-Aslýnda biz de tevhîde inanýyoruz; hristiyanlýkta sadece yansýma… vs vs…”
Biz cevap verme ihtiyacý bile duymadan, o konudaki âyetleri yazmaya baþladýk; onu hiç duymuyormuþ gibi… Sanki âyetler, Anselmo’ya cevap olmak için inmiþ gibi netti. Anselmo, papazlarýn, kendini dine adamýþlýðýndan ve ruhbanlýktan övünerek bahsedince Hadîd Sûresi, 27. âyet tam bir cevap oldu.
“…Onlarýn uydurduðu ruhbanlýðý ise biz farz kýlmadýk; yalnýzca Allâh’ýn rýzâsýný kazanmak için yaptýlar, ona da hakkýyla riâyet etmediler…”
Sonra Âl-i Ýmrân Sûresi, Anselmo’nun misyonerliðini yüzüne çarptý.
“Kitap ehlinden bir kýsmý sizi yoldan çýkarmak ister, fakat yalnýzca kendileri yoldan çýkarlar da bunun farkýna varmazlar. Ey kitap ehli, göz göre göre niçin Allâh’ýn âyetlerini inkâr ediyorsunuz? Ey kitap ehli, niçin Hak’la bâtýlý karýþtýrýyor ve bile bile gerçeði gizliyorsunuz.” (Âl-i Ýmrân, 69-71)
Bu âyetlerin üzerine daha ne denilebilirdi ki?
Ýslâm’ý kendi kafasýnda kötü gösteren her türlü aksaklýðý sordu. Kafasýndaki çeliþkileri, bir bir ortaya döktü; bizi kurtarmak adýna... Ama bilmiyordu ki, ava giden avlanýr!
Hocalarýmýz ve akâid araþtýrmasýna katýlan arkadaþlarýmýzla hummâlý bir çalýþma baþlattýk, misyonerlerin sorularýna nass’a dayalý aklî cevaplar verebilmek için!.. Ve elhamdülillâh, Kur’ân-ý Kerim, inceden inceye her sorularýnýn cevâbýný veriyordu. Hadîs-i þerîflerse, sanki Anselmo’lara neler söyleyeceðimizi bildiriyordu. Verdiðimiz cevaplar her ne kadar tatminkâr olsa da, Anselmo’nun tatmin olmadýðý ve bizi vurduðu bir nokta vardý.
“-Kitabýnýz dininiz böyle diyorsa, bu müslümanlar niçin yaþamýyor? Niye bu hâldeler?”
Kilitlenip kalýyorduk, bu soru karþýsýnda… Çünkü ne söylersek söyleyelim tatmin olmuyordu. Ýnsanlarýn herbirinin îmânýnýn farklý kuvvetlerde olduðunu söyleyip açýkladýðýmýzda bile:
“-Bundan kolay nasýl bir hüküm olabilir, inandýktan sonra bunu yapamayacak bir insan tanýmýyorum.” diyordu!
Bir müddet sonra, artýk bizi hristiyanlýða çaðýrmaktan vazgeçmiþti. Sorularýný sýrf öðrenmek ve içindeki boþluklarý tamamlamak için sorduðunu fark eder olmuþtuk. Ýslâm’ý bizim tavsiye ettiðimiz eserlerden okuyup güzelliklerinin farkýna vardýkça, Ýslâm’a ve Peygamber Efendimiz’e hayran kalýyor, ama bize hakkýyla yaþayamadýðýmýz ve lâyýk olamadýðýmýz için kýzýp duruyordu. Günümüz müslümanlarýnýn hâllerini öyle aðýr bir dille ortaya koydu ki; donup kaldýk.
“-Aslýnda misyonerlerin Ýslâm’ýn kuyusunu kazmasýna gerek yok! Müslümanlar birbirinin kuyusunu kazdýkça Ýslâm’ý da batýrýyorlar insanlýðýn nazarýnda!.. Biz boþuna çaba harcayýp yoruluyoruz! Siz, biz misyonerlerin yapmaya çalýþýp yapamadýðýmýzý zaten yapýyorsunuz! Beni býrakýn da Ýslâm’ý bildiðini sanan müslümanlara anlatýn Ýslâm’ý!..”
* * *
Ýslâm’la alâkalý þüpheleri azaldýðý sýralarda Anselmo isminin bize hiç de yabancý olmadýðýný farkettik. Bu benzerliðe biz de þaþýrmýþtýk. Ýsimleri ayný, kaderleri benzer olan Allâh dostunu Anselmo’ya da bildirme ihtiyacý hissettik.
“Ýnsan, ismi ile müsemmâ olur.” derler ya, onu umud ederek; Endülüs Emevî Devleti zamanýnda yaþamýþ, papalýða aday gösterilen Anselmo Turneda’nýn araþtýrarak ulaþtýðý ebedî huzur dîni Islâm ile nasýl Abdullah Tercüman hazretleri olduðunu ve “Hristiyanlýða Reddiye” adlý kitabýyla hristiyan dünyasýný nasýl yerinden sarstýðýný anlattýk. Daha fazla detaya ulaþmak için kendisi de Abdullah Tercüman Hazretleri’nin hayatýný araþtýracaðýný söyleyip ayrýldý siteden…
Bu yazýþmanýn ardýndan uzun müddet karþýlaþmadýk Anselmo’yla... Kilise’den kopmamak için bizle olan tartýþmalarý býraktýðýný, devam etse Allâh’ýn izniyle müslüman olacaðýný düþünüyorduk çünkü…
Akâid araþtýrmalarýmýzý toparlayýp, misyonerlere cevap mâhiyetindeki sitemizi kurduðumuzda ilk aldýðýmýz tebriklerden biri, bizi sitemizin kurulmuþ olmasýndan daha çok sevindirdi. Mesajda Hâdî’nin büyüklüðü, gayretin de izleri vardý:
“Eþhedü en lâ ilâhe illallâh ve eþhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûlühû”
“Bir zamanlarýn Anselmo’su, þimdinin Abdullâh’ýndan duâ ile…”
* * *
Sadece bir geçmiþe dönüp hatýrlayalým, yavrunuzu ilk kucaðýnýza aldýðýnýzda içinizde onu ne için yetiþtireceðiniz niyetini geçirmiþtiniz? Ýlk kez kaç yaþýnda câmiye gitti ve en son ne zaman bir câmiye girdi?!.. Peki yaptýðý ufak yaramazlýklarý sebebiyle ilerdeki büyük günahlarýný önlesin diye kaç kez tevbe etmesini istedik. Bir soralým kendimize Anselmo’nun annesinin çocuðuna dîni öðretme gayretinin kaçta kaçý bizde var? Eðer bu sorulara hep eksik cevaplar veriyorsak, çocuðumuzun bir misyonerle deðil de bir tebliðci ile karþýlaþmasý için duâ edelim.
Hümeyra nezihe Gül