Makale Dünyasý
Pages: 1
Yaratma ve Klonlama By: neslinur Date: 01 Haziran 2010, 17:31:20
Yaratma ve Klonlama

Prof. Dr. Alaaddin Baþar


Ýnsan hakkýnda Mesnevî-i Nuriye’de þöyle bir ifade geçer: “… Öyle bir fiilin mahsulüdür ki, istidadý irade ettiði þeyi kendisine veriyor.” Baþka hiçbir canlýda bu özelliði göremiyoruz. Ýnsan istidadýnýn zenginliði ve külliyeti bu cümlede çok veciz bir þekilde ifade edilmiþ bulunuyor.

Bir hayvan düþününüz, isterse bülbül gibi þakýyabilsin, isterse aslan gibi kükreyebilsin. Dilerse süt verebilsin, dilerse yumurta.


Yahut bir aðaç dününüz, hangi meyveyi istese onu verebilsin.


Cebrail gibi büyük bir melek dahi dilerse Azrail, isterse Mikail olamýyor. Ama insan nevine böyle bir imkân tanýnmýþ. Maneviyat sahasýnda birbirinden farklý nice mürþitler yetiþtiði gibi, fen ve tekniðin çeþitli dallarýnda da birçok bilim adamý yetiþmiþ ve bunlar birbirinden farklý çok sayýda buluþ gerçekleþtirmiþler.


Konuya meslekler bazýnda yaklaþtýðýmýzda da birbirine benzemeyen, hatta birbirine zýt, nice iþ sahalarý ve bunlarý icra eden insanlar görürüz; iþçisinden iþverenine, çiftçisinden öðretmenine, manavýndan kuyumcusuna kadar.


Bütün bunlarý yapanlar insandýrlar. Ve bunlarýn tümü insan istidadýnýn birer ürünüdür. Þu var ki, her bir insan bu külli ve geniþ istidadýnýn tümünü sümbüllendirme gücüne ve imkânýna sahip deðil; bütün ilim dallarýnda mütehassýs olamýyor. Onun için, insanlar güzel bir iþ bölümü yaparak deðiþik konularda ihtisas yapýyor ve derinleþiyorlar. Bilim adamlarýnýn her biri, kâinat kitabýnýn bir harfini, yahut bir kelimesini bütün incelikleriyle kavramaya çalýþýyor.


Bu büyük gayretler neticesiz kalmýyor ve Allah’ýn lütfuyla birtakým keþifler yapabiliyorlar.


Bunlarý birer Ýlâhî ihsan ve ikram olarak deðerlendirmek ve böyle harika bir mahluk yarattýðý için de Onu hamd ve sena etmek durumundayýz.


Gerçek bu iken, bazý konularda ölçünün kaçýrýldýðýný, kazanýlan baþarýlara “yaratma” denilerek haddi tecavüzün en aþýrýsýna sapýldýðýný müþahede ediyoruz. Bunlardan birisi de “klonlama” denilen “genetik kopyalama” hadisesi.


Bu da fennin ulaþtýðý ayrý bir zirvedir. Faydalarý ve zararlarý ilgili bilim adamlarýnca tahlil edilir, konunun fýkýh yönü de yine bu sahanýn alimlerince hükme baðlanýr. Ben ikisine de girecek deðilim. Sadece yapýlan bu iþin “yaratma” kelimesiyle ifade edilmesinin son derece yanlýþ olduðu üzerinde biraz durmak istiyorum. Bu konuda büyük tefsir alimi Elmalýlý Hamdi Yazýr’ýn þu güzel tespitlerini aktarmak isterim.


“... Bu esbaba mebni, tayyareleri yaparýz, fakat bir çimeni, bir böceði, serçenin bir tüyünü yapamayýz.


Acaba mümkin deðil midir?


Mümkin olmasa idi vücuda gelmezdi.


Allah tealâ onlarý evvelen ve bizzat, sonra maddeleri, tohumlarý vasýtasýyle yarattýðý gibi bizim elimizle de yaratabilir. Nitekim, peygamberlerin ellerinde yapabileceðine dair numuneler de gösterdiðini Kur’an haber de veriyor. ...


Bunun için ulum ve fünun-u tabiiye, bizim kudretullah hakkýndaki yakinimizi … yýkacak deðil, takviye edip tevsi) edecek(geniþlendirecek delail (deliller) telakki edilmek lazým gelir. ...


Sudan ateþ, ölüden diri çýkar mý, biiznillah (Allah’ýn izniyle) çýkar. Hayat yapýlýr mý, biiznillah yapýlýr. Göklere çýkýlýr mý, biiznillah çýkýlýr. ….Lakin iki kere iki tek olur mu, olmaz. Cüz küllünden (parça bütünden) büyük olur mu, olmaz. ….Ýnsan bizzat halik (yaratýcý) ve bizzat mabud olabilir mi olmaz. O Allah’ýn izniyle kuþ da yapsa, ölüleri de diriltse yine kuldur, yine kuldur. (Hak Dini Kur’an Dili, Cilt 1, s.202-3”


Genomu yaratan ve onda ait olduðu cismin bütün özelliklerini yazan kim ise, insana onu kopyalama kabiliyeti veren ve onun eliyle o kopya varlýðý yaratan da yine Odur.


“Ýnsan þu kâinat aðacýnýn en son ve en cemiyetli meyvesi”dir (Þualar). Kâinatý yaratan kim ise insaný ve insanýn iþlerini de yaratan yine Odur. Çünkü yaratma ancak ona mahsustur. Güneþi yaratan O olduðu gibi güneþ ýþýðýný yaratan da yine ancak Odur. Aðacý O yarattýðý gibi meyveyi de yine O yaratmýþtýr. Iþýk vermek güneþin, meyve vermek aðacýn bir fiili olarak görüldüðü gibi, görme, iþitme, yürüme, düþünme, sevme, inanma da insanýn fiillerindendir. Bütün bu fiilleri yaratan Allah’týr. Þu var ki, insan yapacaðý iþe karar vermede, onu yapýp yapmamada serbest býrakýlmýþtýr. Bu yönüyle farklý bir mahluktur.


Bir iþe karar verdi mi Allah’ýn ihsan ettiði akýlla, yine Onun yarattýðý bedenle ve bu alemde yaratýlmýþ bulunan birçok varlýðý kullanarak çalýþmakta, sonunda o iþi baþardýðýnda ortaya yeni bir eser koyabilmektedir. Bunun “yoktan var etme” manasýndaki “yaratma” ile bir ilgisi yoktur


Þu var ki, günümüzde yeni bir þey ortaya koymaya da, yanlýþ olarak, “yaratma” denilmektedir. Bizim muhatabýmýz bu yanlýþý yapanlar deðil, fennî buluþlara bilerek “yaratma” diyen, bununla da kalmayýp bu baþarýlarý ateizm hesabýna kazanýlmýþ birer zafer olarak takdim etmeye çalýþan kesimdir.


Nur Külliyatýnda, peygamber mucizelerinin bir hikmetinin de insanlarý o harikalarýn taklitlerini yapmaða teþvik olduðu þu cümlelerle ders verilir:


“Kuran-ý Hakim, enbiyalarý, insanýn cemaatlerine terakkiyat-ý maneviye cihetinde birer piþdar ve imam gönderdiði gibi, yine insanlarýn terakkiyat-ý maddiye suretinde dahi o enbiyanýn her birisinin eline bâzý harikalar verip yine o insanlara birer ustabaþý ve üstad etmiþtir. Onlara mutlak olarak ittibaa emrediyor. Ýþte enbiyalarýn mânevî kemalâtýný bahsetmekle insanlarý onlardan istifadeye teþvik ettiði gibi, mu’cizatlarýndan bahis dahi, onlarýn nazirelerine yetiþmeye ve taklitlerini yapmaya bir teþviki iþmam ediyor.” (Sözler - Yirminci Söz)


Yine Nur Külliyatýnda kâinatta hüküm süren kanunlar için þeriat-ý fýtriye tabiri kullanýlýr. Kur’an-ý Kerim gibi bu kâinatýn da Allah’ýn bir kitabý olduðu nazara verilir. Kâinattaki kanunlarýn “irade” sýfatýndan, Kur’andaki hükümlerin ise “kelam” sýfatýndan geldiði ders verilir.


Buna göre, bütün fenler kâinat kitabýnýn tefsiri hükmündedirler.


Nur Külliyatýndan Dokuzuncu Þua’da ise, insan nevinin “kâinatýn hikmet-i hilkatý ve büyük neticesi ve kýymetli meyvesi ve arzýn halifesi olduðunu fenleriyle, san’atlariyle gösterdiði ve sâni-i âlemin mu’cizeli san’atlarýný gayet güzelce teþhir ve tanzim ettiði için, isyan ve küfriyle beraber dünyada býrakýlýp azabýnýn tehir edildiði” ifade edilir.


Gerçek bu iken fennin bazý buluþlarýný dine karþý kazanýlmýþ bir baþarý gibi görmek ve göstermek hem Ýslam’dan gafil olmanýn hem de haddini bilmemenin alametidir.




radyobeyan