Uhuvvet meyveleri By: sumeyye Date: 31 Mayýs 2010, 09:34:29
Uhuvvet Meyveleri
Ferdi donanýmdaki zaaf ve boþluklarý gidermenin -özellikle de bu asýrda- en güzel yolu uhuvveti tesis etmek ve bu tesis içerisinde ölüm gelinceye kadar hayatý sürdürmektir Kiþinin hayat yolunda düþüp kaymaya yüz tuttuðu her anda heyet üzere olan ilahi siyanet onu maruz kalacaðý feci akýbetlerden kurtaracaktýr
Böyle bir mazhariyetin sebepleri adýna þunlar söylenebilir: Kolektif þuur içerisinde fert, kardeþlerinin gönlüyle Allah’a teveccüh eder, onlarýn bakýþýyla enfüs ve afak alemine bakar, onlarýn ayaklarýyla bu alemlerde seyahat eder Ve böylece inhiraf noktalarýnda takýlýp kalmaktan onlarýn yardýmýyla kurtulur Bu sebeple diyebiliriz ki ayný duygu, ayný düþünce ve ayný niyet etrafýnda adeta bir binanýn tuðlalarý haline gelmiþ kimselerin hakka yöneliþlerindeki enginliðe, fikir bazýndaki zenginliðe hiçbir ferdin –dahi de, en kamil insan da olsa- ulaþmasý mümkün deðildir Mümkün deðildir zira gökler ötesinden gelen ilahi mesajda Yüce Yaratýcý, ferdi hareket eden insana vermeyeceði ekstra lütuflarý ayný mefkure etrafýnda birleþmiþ gönül erlerine bahþedeceðini vaat buyurmaktadýr Bu ekstra lütuflar ise þahs-ý manevi içerisinde yer alan ferdin hem dünyada hem de ukbada nimet saðanaðýna tutulmasýna vesile olacaktýr
Sürüden ayrýlan koyunun kurda yem olduðu tarihi bir çok vak’ada müþahede edilmiþtir Bunun en çarpýcý misali ise hiç þüphesiz Þeytan’dýr O, imtihanla yüzyüze geldiðinde kibir boþluðundan küfür bataklýðýna düþüverdi Düþerken de kendisini tutacak, ona yardým edecek kimseyi bulamadý, iman kulesinden derin bir çukura yuvarlandý ve hayatýný ebedi olarak kararttý Ýþte þeytan, ferdiyetçiliðin ve bencilliðinin bedelini telafisi imkansýz böyle bir hüsranla ödedi
Bu açýdan denilebilir ki bir heyet içerisinde bulunan þahýs, zaaflarý gereði hataya, düþüp kaymaya yüz tuttuðunda kendisine omuz verecek, yardýmýna koþacak insanlar sayesinde heyet üzere olan rahmetin kuþatýcýlýðýyla o handikaplarý aþabilecektir Dünyadaki bu handikaplarý aþmakla kalmayacak ahirette de binbir türlü ihsanlarla karþýlaþacaktýr
Yaþanan bir vakýa ve ahirette yaþanacak bir hadise ile yukarýda arzetmeye çalýþtýðýmýz hususu biraz daha açmaya çalýþalým:
Milli bir sporcu girmiþ olduðu dünya þampiyonasýnda altýn kupa kazanýr Daha sonra jübile yapar, ticarete atýlýr Ticarette baþarýlý olamaz, iflas üstüne iflas yaþar Neticede bir hayli borç altýna girer ve bir gün borçlarýný ödeyemez hale gelir Alacaklýlar dava açar, icra devreye girer, bu þahsýn elinde ne varsa alýnýr, fakat borçlarý bir türlü bitmez Alacaklýlar onun sahip olduðu altýn kupayý da talep ederler Kupanýn alýnýp- alýnamayacaðýyla alakalý mesele mahkemeye intikal eder Hakim, þahsýn kupayý alýrken kendi adýna almayýp millet adýna aldýðýný, dolayýsýyle bu kupaya maddi bir deðer biçilemeyeceðini, buna kalkýþanlarýn ise, millete yapýlacak en büyük hakareti yapmýþ olacaðý gerekçeleriyle bu kupayý bu þahýstan kimsenin almaya gücünün yetmiyeceðini söyler
Þimdi de ahirette yaþanacak hadiseyi aktaralým: Efendimiz (sav) “müflis kimdir?” diye sorar ve neticede müflisi kendisi tarif eder: “Müflis ahiret günü daðlarvari sevaplarla gelir fakat kimine sövmüþ, kiminin gýybetini yapmýþ ve kiminin de kanýný dökmüþ olduðundan hak sahipleri gelir ve o þahsýn bütün sevaplarýný alýrlar, sevaplarý onlarýn haklarýný ödemeye kafi gelmeyince alacaklýlarýn günahlarý alýnýp o kimsenin amel defterine yazýlýr Ýþte müflis odur” buyurmuþlardýr
Bu iki hadiseyi yan yana getirip deðerlendirdiðimizde þu sonuca ulaþabiliriz: Bir heyet içerisinde yer alýp duyguda, düþüncede, niyette, iradede, duada ve evrad u ezkarda üzerine terettüp eden vazifeleri yapmaya çalýþan kimse bazý günahlarýndan dolayý ahirette müflis konumuna düþtüðünde, hak sahipleri tarafýndan onun bütün ferdi sevaplarý alýnacak Fakat bu durum kendisine kurtarmaya yetmeyecek O zaman amel defterinde heyet üzerine verilen sevaplar alýnmak istenecek Ýþte bu noktada iþtirak-i a’mal-i uhreviye düsturuyla elde edilen sevaplarýn hiç bir kimse tarafýndan alýnamayacaðý söylenecek hak sahiplerine Çünkü fert bu sevaplarý alýrken kendi adýna almamýþ, heyet adýna almýþtýr Millet adýna verilen kupanýn borçlar mukabili icra yoluyla alýnamayacaðý gibi heyet adýna verilen sevaplar da alýnamayacaktýrBöylece o þahýs fermanýný cehennem diye beklerken, heyetle gelen ekstra lütuflar onun kurtuluþuna vesile olacaktýr Hak sahiplerinin haklarý ise ilahi rahmetin ayrý bir dalga boyuyla kendilerine verilecektir
Cennete girmeden önce uhuvvetle gelen lütuflarýn son halkasý bir kudsî hadiste ne de güzel tablolaþtýrýlmaktadýr Cenab-ý Hak; “Benim rýzam için birbirini seven, bir araya gelen ve ayrýlan kimseler herkesin büyük bir endiþeyle akýbetini beklediði mahþer meydanýnda nurdan minber üzerinde oturacak nurdan kimseler olacaklardýr O kimselere peygamberler ve þehitler gýbta nazarlarýyla bakacaklar” diye buyurmaktadýr
Evet, terazinin vaz’ edildiði, herkesin “defterim saðdan mý, soldan mý verilecek” kaygýsýný yaþayýp terden denizlere gark olduðu bir hengâmede iþte o kimseler böyle bir sýkýntýnýn zerresini yaþamayacak ve ebedi saadet yurtlarýna doðru yürüyeceklerdir Cengiz Ýnanýr