Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Kalbin huzuru By: rabia Date: 30 Mayýs 2010, 15:22:50
Kalbin Huzuru

Allah Teâlâ þöyle buyurmaktadýr:

"Allah iman edenlerin yardýmcýsýdýr. Onlarý karanlýklardan kurtarýp, nûra çýkarýr. Küfredenlerin dostlarý ise þeytandýr. O da kendilerini nurdan ayýrýp karanlýklara çýkarýr. Onlar Cehennem'in arkadaþlarýdýr. Onlar orada, bir daha çýkmamak üzere, ebedi kalýcýdýrlar." (Bakara sûresi;257)

Allah'ýn, mü'minleri zulmetlerden nura çýkarmasý mü'minlerin derecelerine göredir. Muhakkak ki mü'minler de iman ve amel hususunda derece derecedirler. Her bir mü'min dînin emir etdiði amellere ihlâsla sarýlarak îmandaki derece ve isti'dadýnýn artmasýna çalýþmalýdýr.

Þunu iyi bil ki: Îman konusunda mü'minlerin dereceleri farklýdýr: Avâm, Havâs ve Havassu'l-havâs olmak üzere bunlar üçe ayrýlýr.

Allah Teâlâ mü'minlerin avâmýný, küfür ve dalâlet karanlýklarýndan, îman ve hidâyet aydýnlýðýna çýkarýr. Nitekim Allah Teâlâ þöyle buyurmaktadýr:

"Hidâyeti kabul edenlerin Allah muvaffakiyetini artýrmýþ, onlara ateþten nasýl kaçýnacaklarýný ilhâm etmiþtir." (Muhammed sûresi: 17)

Mü'minlerin havâssýný Allah Teâlâ, nefsâni ve cismânî sýfatlarýndan karanlýklarýndan, rûhânî, rabbâni aydýnlýða çýkarýr.

Nitekim Allah Teâlâ þöyle buyurmaktadýr:

"Bunlar, imân edenlerdir. Allah'ýn zikriyle gönülleri huzur ve sükûna kavuþanlardýr." (Ra'd sûresi: 28)

Kalbin, Allah'ýn zikri ile huzûra kavuþmasý, ancak nefsâni sýfatlardan temizlenip, rûhânî sýfatlarla bezendikten sonra olabilir.

Havassu'l-havassa gelince, Allah Teâlâ onlarýn maddi varlýklarýný ortadan kaldýrarak, rûhâni yaratýlýþ olayýnýn karanlýklarýndan kurtarýp, onlar için ebedilik sýfatýnýn tecelli nuruna kavuþturur. Böylece onlarý o nurda ebedileþtirir.

Kemâlât-ý insaniyye üç noktada toplanýr:

1 - Sahih itikad: Ýman esaslarýna, ehl-i sünnet ve'l-Cemaat akaidine göre inanmak,

2 - Husnü'l-muâþere: Ýnsanlarla güzel geçinmek.

3 - Tehzib-i nefs: Nefsi ýslâh edip itâat ve ibâdete sâlih hâle getirmek.

Kulun Hak Celle ve Âlâ ile muâmelesindeki ahlâkýnýn en güzeli teslimiyyet ve rýzâ, halkla muâmelesindeki ahlâkýnýn en güzeli afv ve cömerdlikdir.

Mal sevgisi nefsin ahlâkýnýn aðýr basan taraflarýndandýr. Ayný þekilde acelecilik de düþük ahlâkdýr. Bu sebeble denilmiþdir ki sabýr þükürden efdaldir. Sabredenlerin ecirlerinin hesabsýz verileceði âyet-i celîlelerde beyân olunmuþdur.

Ruhlar iki kýsýmdýr. Mün'ame (nimet içindeki) ruhlar, muazzebe (azâb içindeki) ruhlar.

Azâba düçar olan ruhlar, habsedilmiþ, birbirini ziyaret ve görüþmeden alýkonulmuþ ruhlardýr. Nimet içindeki ruhlara gelince, onlar, serbest, birbirleriyle karþýlaþýr, ziyaretleþir ve dünyâda daha önce olup bitenleri hatýrlayýp, yâdederler.

O halde, akýllý kimseye yakýþan odur ki: Ýyi insanlarla sohbeti tercih etsin, gece ve gündüz âhýrete hazýrlansýn, mal ve makama aldanmasýn ve uzun uzun emellerle Allah'dan uzaklaþmasýn. Zirâ dünyâ fânidir ve dünya üzerindeki herkes de fânidir. Öyle ise her an ve her zaman Allah'dan korkunuz.

Ýbni Abbas (r.a.)'ýn:

"Ben cinleri de insanlarý da baþka bir hikmete mebni deðil, ancak bana kulluk etsinler diye yarattým." (Zâriyât sûresi: 56) âyetindeki "bana kulluk etmeleri için" sözünü, "beni tanýmalarý için" þeklinde tefsir etmesi meseleye ýþýk tutmasý açýsýndan dikkate deðer. Zira gerçek marifet, Allah'ý tanýma ancak ibâdet yolu ile elde edilebilir. Allah'tan baþkasý ile iþtigal ve ona ibadetin hâricinde bir takým þeylerle maþguliyet gerçekten perdedir. Bu yüzden selefi sâlihin Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-'e uyarak insanlardan ayrý kalmak sûreti ile kulluðun zevkini tadarlardý. Ýnsanlara karýþarak meydana gelecek gafleti ortadan kaldýrmaya pek dikkat ederlerdi.

Alýntý


radyobeyan