Takva By: rabia Date: 30 Mayýs 2010, 15:13:16
Takva
Fetvâ ve takvâ, ruhsat ve azimet kavramlarý birlikte kullanýlan ve dini hayattaki titizlik çizgisini gösteren ifâdelerdir.
Fetvâ ve ruhsat, þer'î sýnýrlarda asgarî seviyeyi; olmazsa olmaz düzeyi ifâde etmektedir. Takvâ ve azimet ise þer'î sýnýrlara riâyette titizliði gösterir. Emirlerde farzlarýn dýþýnda sünnet ve nâfilelere de dikkat etmek, yasaklarda haramlarýn dýþýnda mekruhlardan; hattâ mubahlarýn fazlasýndan sakýnmaktýr takvâ.
Takvâ kelimesi, Kur'an'da vikâye, ittikâ, tavakkî, muttakî gibi muhtelif türevleriyle 250 küsür yerde geçmektedir. Ýttikâ, korunmayý kabul etmek veya korunmaya girmek demektir. Ýttika ve takvânýn kökü olan vikâye ise elem ve acý verecek þeylerden sakýnmak, iyice korunmak veya kuvvetli bir himâyeye girmek demektir. En iyi korunma Allah'ýn korumasý altýna girmek; O'nunla iliþkileri düzene koymaktýr.
Aslýnda herkes ve herþey, cebrî ve teshiri olarak Allah'ýn korumasý altýndadýr. Ancak bu korumanýn irâdî bir taleple ve içten gelen bir ilticâ duygusu ile olmasý gerekir. Çünkü insan ancak bu sûretle âhirette zarar ve elem verecek þeylerden korunmuþ olur.
Korunmanýn kötülüklerden sakýnma ve iyiliklere sarýlma þeklinde özetlenebilecek iki boyutu vardýr. Dolayýsýyla takvâ, sâdece yasaklardan sakýnma anlamý ifâde etmez. Takvâda tâatlara yönelme mânâsý da vardýr.
Kur'an'da kalbi Allah'ý anarak koruma anlamýna gelen zikir gibi 250 küsür yerde geçen takvâ, deðiþik anlamlarda kullanýlmýþtýr:
1 - Haþyet ve korku anlamýna: "Yalnýz benden korkun!" (el-Bakara 2/41) yâni ancak benden sakýnýn ve benim korumam için ehl-i takvâ olunuz.
2 - Âhirette ebedî azâbdan kurtulmak için þirkten uzak bir îman anlamýna: "Allah, peygamberine ve müminlere iç huzûru verdi onlara gerçek mümin olmalarýný saðlayacak "kelime't-takvâ'yý yâni imân ve takvâ sözünü benimsetti" (el-feth, 48/26)
3 - Büyük ve küçük günahlardan sakýnýp farzlarý edâ etmeye yoðunlaþmak mânâsýna: "Oysa o ülkelerin halký iman edip Bize (ve emirlerimize) karþý gelmekten sakýnmýþ olsalardý göðün ve yerin bolluklarýný verirdik." (el-A'râf, 7/96)
4 - Kalbi günahlardan; gönlü Hakk ile meþguliyetten alýkoyacak herþeyden temizlemek anlamýna: "Ey inananlar, Allah'tan nasýl sakýnmak gerekiyorsa öyle sakýnýn (takvâ). Ancak müslümanlar olarak can verin." (Âl-i Ýmran, 3/102)
"Her kim Allah'a ve peygamberine itâat eder, Allah'tan korkar ve O'na sýðýnýrsa (ittikâ), iþte böyleleri muradlarýna ereceklerdir." (en-Nûr, 24/52)
Takvâ, bir kalb eylemidir, Îman kalbde baþlayýp fiil ve davranýþlara yansýyan ve takvâ ile geliþip kemâle eren bir fiildir. Nitekim þu âyet-i kerime takvânýn hayatýn deðiþik durumlarýnda dâîmâ gerekli olduðunu açýk bir biçimde ortaya koymaktadýr: "Ýman edip sâlih amel iþleyenlere yasaklanmadan önce aðýzlarýna içki almýþ olmalarýndan dolayý bir günah yoktur. Eðer sakýnýr (takvâ), yararlý iþler yapar, sonra yine sakýnýr ve îmanlarýnda sebât eder ve sonra yine sakýnýp iyilik yaparlarsa (ihsan) Allah iyilik yapanlarý (muhsinleri) sever." (el-Mâide, 5/93) Bu âyette imân, takvâ ve ihsân iliþkisine dikkat çekilmektedir.
Takvâ bir kalb eylemi olduðu için Allah nezdinde kullarýn dereceleri takvâlarýna göredir. Nitekim "Allah katýnda derecesi en yüce olanýnýz, en takvâlý olanýnýzdýr." (el Hucûrât, 49/13) âyeti buna delildir.
Allah Resûlü kendisinden nasîhat taleb eden birine: "Takvâya sýký sarýl! Zîrâ bütün hayýrlarý kendisinde toplayan haslet takvâdýr. Cihâda da dikkatli bir þekilde riâyet et! Çünkü müslümanýn ruhbanlýðý cihâddýr. Dâimâ Allah'ý zikirle meþgul ol! Çünkü bu senin için nûrdur." (Süyûtî, el-Câmiu's-saðir, II. 62)
Takvanýn aslý önce þirkten, sonra kötü ve günah fiillerden daha sonra da günah olma ihtimali bulunan davranýþlardan sakýnmaktýr. En son fuzûli ve lüzûmsuz mubahlarý terketmektir. Takvâ bir bakýma Allah'a itâat sûretiyle azâbýndan korunmaktýr.
Allah'tan hakkýyla korkmak demek, O'na itâat edip isyân etmemek; zikredip unutmamak, þükredip küfrân-ý nimette bulunmamaktýr. Bu zor bir iþtir. Çünkü nebiler bile: "Biz seni gerçek mânâda tanýyamadýk ve Sana gerçek anlamda kulluk yapamadýk" diye itirâf-ý aczde bulunmuþlardýr. Bu yüzden Allah Teâlâ hazretleri Kur'an'da: "Gücünüz yettiði kadar Allah'tan takvâ üzre olun. Dinleyin. Ýtâat edin ve kendi iyiliðiniz için harcayýn." (et-Teðâbün, 64/16) buyurarak elden geldiðince takvâyý elden býrakmamak emredilmektedir. Takvâ, kiþinin Allah'a itâatla ilâhî cezâdan sakýnmasýdýr. Kuru ibâdet ve zâhidlik hiçbir menfaat saðlamaz. Ýbâdet ve zühdün kalbi derinlik ve takvâ duygusuyla zenginleþtirilmesi gerekir. Ýlim ile haþyet ve korku birbirine baðlýdýr. Nitekim: "Allah'tan kullarý içinde sâdece âlimler korkar." (Fâtýr, 35/28) buyurulur.
Takvâ, seni Allah'tan uzaklaþtýracak þeylerden uzaklaþmandýr. Fýrtýnalý dünyada Allah'ýn herhangi bir emrine toz kondurmamak için titremektir.
Sehl b. Abdullah der ki: "Allah'tan baþka yardýmcý, Rasülullah'tan baþka delil ve mürþid, takvadan baþka azýk ve sabýrdan baþka amel yoktur. "Kur'ân azýðýn en hayýrlý olanýnýn takva" (el-Bakara, 2/197) olduðunu belirtmektedir.
Sehl bir baþka seferinde þöyle demiþtir: Takvasýnýn saðlam olmasýný isteyenler günahýnýn tümünü terketsin."
Nasrabâzî de þöyle der: "Takvâya sarýlanlar, dünyadan ayrýlmanýn özlemiyle yaþar. Çünkü Allah Teâla hazretleri: "Takvâ üzre olanlar için þüphe yok ki ahiret yurdu daha hayýrlýdýr. Buna aklýnýz yetmiyor mu?" (el-En'âm, 6/32)
Ebû Ali Rûzbâri: "Takva seni Allah'tan uzaklaþtýran þeyden uzak kalmandýr," diyerek takvanýn Allah'a yaklaþtýran özelliklerine dikkat çekmiþtir.
Hz. Ali der ki: "Dünyada insanlarýn efendisi cömert olanlar, ahirette takva sahibi bulunanlardýr." Takva ehli ulaþamadýðý nimete tevekkülle, nail olduðu nimete rýza ve þükürle, kaçýrdýklarýna da sabýrla mukabele eder.
Zünnûn'a göre takvâ ehli olan kimse þeriat ahkâmýna karþý çýkarak zâhirini, illetli þeylerle bâtýnýný kirletmez.
Takvâ sadece Allah'a yönelme ve sürekli tevbe ile gerçekleþir. Allah Teâlâ: "Allah'a yönelerek O'ndan korkarlar" (er-Rum, 30/31) ifadesiyle buna iþaret buyurmaktadýr.
Kur'ân'da takvâ ehline verilen bir nurdan bahsedilir; "Ey iman edenler Allah'a sýðýnýp (takvâ) emirlerine yapýþýr, günahlardan arýnýp azaptan korunursanýz o size iyi ile kötüyü ayýrd edecek bir nûr (anlayýþ) verir." (el-Enfâl, 8/29) Takvâ ehline verilen bu meleke ve basîret nuru, þüphelerin giderilmesini saðlayan bir nûrdur.
Böylece takvâ ile basiret nûru arasýnda da bir iliþki oluþmaktadýr. Nitekim takvâ ile kalbi bilgi arasýnda da irtibat vardýr. "Allah'dan korkun (takvâ) ki Allah size öðretsin." (el-Bakara, 2/282)
Alýntý
radyobeyan