Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Gecenin koynundaki nur By: rabia Date: 30 Mayýs 2010, 14:45:54
Gecenin Koynundaki Nur

Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem bir gece telâþla uyandý. "Allah, Allah! Bu gece ne fitneler indirildi! Rahmet hazinelerinden neler neler açýldý!" buyurdu; O sýrada Ümmü Seleme annemizin evindeydi. Diðer hanýmlarýnýn da uyanmasýný, bu hazinelerden onlarýn da nasiplenmesini istedi. Bir gerçeði daha haber verdi: "Dünyada giyinik nice kadýnlar, âhirette çýrýl çýplaktýr!" (Buhârî, Ýlim 40, Fiten 6) buyurdu. Âhirette çýplak kalmak elbette en büyük felâketti.

Meselenin önemini ikinci bir olayla pekiþtirelim: Peygamber-i Zîþân bir baþka gece kýzý Hz. Fâtýma ile Hz. Ali'nin evine gitti; onlarý derin uykularýndan uyandýrýp "Namaz kýlmayacak mýsýnýz?" diye sordu (Buhârî, Teheccüd 5). Sanki gecenin koynundaki inciler yere saçýlmýþ toplanmayý bekliyordu; onlarýn ise bundan haberi yoktu ve fýrsat kaçmak üzereydi. Eðer durum gerçekten de böyle olmasaydý, hiç Resûl-i Ekrem, gözü gibi sevdiði kýzýný ve damadýný sýcacýk yataklarýndan kaldýrmak ister miydi?

Þu üçüncü olaya da kulak verelim: Efendimiz'in genç kayýn biraderi Abdullah Ýbni Ömer, bekârlýk günlerinden birinde Mescid-i Nebevî'de yatýp uyumuþ, rüyasýnda iki melek onu alýp cehenneme götürmüþ, orada olup bitenleri göstermiþlerdi. Abdullah, gördüðü bu garip rüyayý ablasý Hz. Hafsa'ya, o da Resûl-i Ekrem'e anlattý. Nebiy-yi Muhterem Efendimiz rüyayý dinledikten sonra þöyle buyurdu: "Abdullah ne iyi adam! Ah, bir de gece namazý kýlsa!" Artýk o günden sonra Ýbni Ömer geceleri pek az uyudu, bol bol gece namazý kýldý (Buhârî, Teheccüd 2; Müslim, Fezâilü's-sahâbe 140).

Ashâb-ý kirâm gece nimetini bir devlet bilir, bu devleti yitirmek istemezdi. Bize koklayalým diye Resûlullah'ýn tomurcuk güllerini demet demet getirmiþ olan Ebû Hüreyre hazretleri, bu gülleri önce kendisi koklardý. Geceyi, hanýmý ve hizmetkârýyla üçe taksim etmiþlerdi. Sýrayla gecelerini ihyâ edip sonra bir diðerini uyandýrýrlardý (Buhârî, Et‘ime 40).

Sevgili Efendimiz ibadet ederken dinç olmayý, bunun için de "sabah vakti, akþam vakti ve gece karanlýðý"ndan faydalanmayý öðütlemiþtir (Buhârî, Îmân 29).

Þeytaný Kurþunsuz Býrakmak

Geceleyin uyanýp kalkamýyorsak bunun önemli bir sebebi vardýr. Bunu Resûl-i Ekrem Efendimiz þöyle anlatmýþtýr: "Biriniz uyuduðu zaman þeytan onun ense köküne üç düðüm atar. Her bir düðümü attýðý yere ‘Gecen uzun olsun, yat uyu!' diye vurur. Þayet o kimse uyanarak Allah'ý anarsa düðümlerden biri çözülür. Abdest alýrsa bir düðüm daha çözülür. Bir de namaz kýlarsa, þeytanýn attýðý bütün düðümler çözülür ve böylece neþeli ve huzurlu bir þekilde sabahlar. Eðer Allah'ý anmaz, abdest alýp namaz kýlmazsa uyuþuk ve tembel bir þekilde sabahlar" (Buhârî, Teheccüd 12; Müslim, Müsâfirîn 207).

Bizim can düþmanýmýz olduðunu Cenâb-ý Hakk'ýn haber verdiði þeytan [Bakara (2), 168], bizi telkiniyle uyutmakta, rahmet hazinelerini devþirmemize engel olmaktadýr. Þeytanýn tuzaðýndan kurtulmanýn yolu ise, Resûl-i Ekrem Efendimiz'in öðrettiði þekilde Allah'ý anmak, dua ve zikretmek, abdest alýp namaz kýlmak, Kur'an okumaktýr.

Yiðit müslümanlar, eþkýyayý dize getiren tahsildar gibi þeytaný da dize getirebilirler. Hani vaktiyle tahsildarýn biri Anadolu'yu dolaþmýþ, topladýðý altýnlarý heybeye doldurmuþ, atýnýn sýrtýnda giderken eþkýya yolunu kesip adamý soymuþ. Zor durumda kalan tahsildar yalvarmaya baþlamýþ: "Aðalar" demiþ, "Altýnlarýmý geri verin demiyorum, ama onlarý sizin aldýðýnýzý âmirlerime anlatamam, bana inanmazlar. Bari elbiselerime birkaç kurþun sýkýn da soyulduðuma inansýnlar" demiþ. Adamýn bu teklifi eþkýyaya pek eðlenceli gelmiþ, istediðini fazlasýyla yapmýþlar. Tahsildar yalvarýyormuþ: "Ne olur, birkaç kurþun da yeleðime sýkýn, üç beþ kurþun da pantolonuma" diyormuþ. Sonun da eþkýya "Artýk tamam, kurþun bitti" deyince, tahsildar tabancasýný çekip alýnlarýna dayamýþ: "Sizin kurþununuz bittiyse, daha bende var" demiþ.

Her gece þeytan elimizi, kolumuzu baðlamakta, bizi telkin silahýyla tesirsiz hale getirmektedir. Onu kurþunsuz kalmýþ eþkýya gibi sipsivri ortada býrakmanýn yolu, Efendimiz'in buyurduðu gibi Allah'ý anmak, dua ve zikretmek, abdest alýp namaz kýlmak, Kur'an okumaktýr.

Horoz Ötümünde

Peygamber Efendimiz, teheccüd namazýný önceleri gecenin muhtelif saatlerinde kýlmýþ, fakat sonra en bereketli zamanýný tesbit etmiþ, artýk hep horozlar öterken uyanmýþ ve gece namazýný gecenin son üçte birinde, gündüzün müjdecisi seher vaktinde kýlmýþtýr (Buhârî, Vitir 2, Teheccüd 7; Müslim, Müsâfirîn 136). Gecenin son üçte biri Rahmet Peygamberi Efendimiz'in haber verdiðine göre, Cenâb-ý Mevlâ'nýn "Bana dua eden yok mu kabul edeyim; benden isteyen yok mu vereyim; benden baðýþlanma dileyen yok mu onu baðýþlayayým" diye yeryüzüne iltifat buyurduðu (Buhârî, Teheccüd 14;Müslim, Müsâfirîn 168-170) pek deðerli bir zaman dilimidir.

Þimdi de Peygamberimiz Efendimiz'in gece uyanýnca neler yaptýðýna bakalým. Gece uyanýnca oturduðu yerden Âl-i Ýmrân sûresinin son on âyetini okurdu. Yýllar önce "Geceyi Seyrederken" adlý bir sohbetimizde, Resûl-i Ekrem Efendimiz'in bu vakitte neler okuduðunu ele almýþtýk (Caným Arzular Seni, s. 211-216). Ardýndan diþlerini misvâkler, abdestini alýr, teheccüd namazýný ikiþer ikiþer kýlardý (Buhârî, Salât 84, Vitir 1). Meselâ gece namazýný dört rek'at kýlacaksa, ikinci iki rek'at bitince selâm vermeyip ayaða kalkar, ona bir rek'at daka ekleyerek vitir namazýný da kýlmýþ olurdu. Çünkü o vitir namazýný yatsý namazýndan sonra deðil, gece namazýnýn sonunda edâ eder ve böyle yapýlmasýný tavsiye buyururdu (Buhârî, Vitir 4; Müslim, Tahâret 46, Müsâfirîn 139). Son rek'at hep vitir olmak üzere gece namazýný kimi zaman yedi, kimi zaman dokuz, on bir veya on üç rek'at kýlardý. Çok rahatsýzlandýðý iki, üç gece dýþýnda gece namazlarýný hiç aksatmadý (Buhârî, Tefsîr 93/1). Çünkü bu namaz ona farzdý [Ýsrâ sûresi (17), 79]. Þayet rahatsýzlýk gibi sebeplerle gece namazý kýlamamýþsa, onun yerine gündüz on iki rek'at namaz kýlardý (Müslim, Müsâfirîn 140, 141).

Hz. Peygamber'in gece namazlarýnýn sayýsýna bakanlar onu azýmsayabilirler. Ama onun bir secdeyi elli âyet okunabilecek kadar uzattýðýný (Buhârî, Vitr 1), kýrâati daha uzun tuttuðunu duyunca yanýldýklarýný görürler.

Resûl-i Ekrem önceleri gece namazlarýný hep ayakta kýlardý; yaþlanýnca, bazýlarýna göre ise hayatýnýn sadece son yýlýnda oturarak kýlmaya baþladý. Þayet namaz kýlmaya oturarak baþlamýþsa, Fâtiha'dan sonra epeyce bir âyet okur, sûrenin bitmesine otuz, kýrk âyet kala ayaða kalkar, onlarý da okuduktan sonra yine ayakta rükûa varýrdý. Zamm-ý sûreyi ayakta okumuþsa ayakta rükû eder, oturduðu yerden okumuþsa oturarak rükû ederdi (Buhârî, Taksîru's-salât 20, Müslim, Müsâfirîn 105-120).

* * *

Kýsaca belirtmek gerekirse karanlýk geceler aydýnlýk geleceklere gebedir. Resûl-i Ekrem Efendimiz'in haber verdiðine göre istisnâsýz her gece, dualarýn kabul edildiði bereketli bir zamaný sinesinde barýndýrmaktadýr. Bir müslüman o zamaný yakalayýp da dünya ve âhiretle ilgili hayýr duada bulunduðunda, Allah onun duasýný kabul eder (Müslim, Müsâfirîn 166, 167).

Geceleri sizin önünüzde de rahmet hazinelerinin açýlmasýný Cenâb-ý Mevlâ'dan niyâz eder, dualarýnýzla bu âcizi de gözetmenizi istirham ederim, efendim.

Alýntý


radyobeyan