Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Son nefeste iman By: rabia Date: 28 Mayýs 2010, 17:53:43
Son Nefeste Ýman

Sami Efendi'de (k.s.) Ýstikamet - Keramet Hassaslýðýný Anarken!..

Bir seneden daha fazla bir zamandý. Kasým baþlarýydý sanýrým. Çiçekçi Ýbrahim Efendi, vefat edeceði hastalýðýn üstesinden gelmeye çalýþýyordu. Gönlü "lâ taknetü mir-rahmeti'llah" Allah'tan ümidinizi kesmeyiniz ilâhî hitabýnýn sýrrýna ayna olmuþ, bizlere hep sevimli yüzüyle ümit saçýyordu. Kendisi, o sýrada muhterem Adnan Bey'in hanelerinde, ikamet ve istirahat ediyordu. Fakiri, lâyýk olmadýðýmýz halde severdi. Tabii biz de onu... Ziyaretine vardýk, elini öptük, hal-hâtýr soruþturmasý derken, her zaman ki âdeti üzere "hadi bakalým Kur'ân'dan bir sayfa açalým, bize Allah'ýn sözlerini anlat" sözleriyle sohbeti baþlatmýþ oldu. Bazan o, bazan biz, tevafukla açýlan sayfada Bedir Ashabý'nýn, savaþ çilesinden kazandýðý iman gücünü (ve li-yumahhýsallâhü'llezine âmenû..) konuþa konuþa sohbeti sürdürdük. Sonunda "Ve'l-asri" okundu, sohbet noktalandý. Biraz tefekkür ve murakabe sessizliðinden sonra, fakire, "Hocam balkona çýkalým, size bir þey göstereceðim, ardýndan da üstadým Sami Efendiyle aramýzda vuku bulan bir hatýramý yâdedeceðim" dedi. Balkona çýktýk, tevâfuk o ya, hava güneþliydi. Hemen sandalyelere oturduk. Biraz soluklandý.

Çok geçmeden çay servisi yapýldý. Þekerler atýldý, çaylar karýþtýrýldý. Çaylarýmýzý yudumlamaya baþlarken, parmaðýyla, çok aþaðýlarda Ulus'tan gelen yolun sað tarafýnda kavaklýk küçük bir yeri iþaret ederek, "Bak hocam, bak; görüyormusunuz þurayý. Kaç gündür orasý dikkatimi çekiyor. Manen, oradan kara kara dumanlarýn çýktýðýný görüyorum. Orasý galiba gayr-i müslim mezarlýðý" dedi. Dikkatle baktýk, ama gösterdiði yerin mezarlýða benzer bir yaný yoktu. Kendisi, o bölgenin mâhiyetini, civarda sordurtmuþ, ve orada eskiden gerçekten bir gayri müslim kabristaný olduðunu öðrenmiþti. "Çiçekçi Baba" dedim, o siyah bulutlarýn gayr-i müslimlerin ruhlarý olduðunu nasýl anladýnýz?" O da "Bak hocam size anlatayým nasýl anladýðýmý" karþýlýðýný vererek, bir süre dur-gunlaþtý. Ufuklara doðru sâbitlenen gözlerinde nemler gözüktü. Belli ki, sadýk dostu ve muhterem efendisi Sami Efendi'yi düþünüyordu.

Çok geçmeden konuþmasýný sürdürdü: "Hocam sülukumun bir döneminde, tayy-ý zamana ve tayy-ý mekan olayý yaþadým. Bedenimin maddiliði gitmiþ, göklerde Kabe'ye doðru yolculuk yapýyordum. Çok zevkli bir þeydi bu! Yolda, bazan beyaz, bazan da siyah bulutlarla karþýlaþýyordum. Ýçlerine dalýp dalýp gittim. Ama bu maneviyat âleminde siyah bulutlar neyin nesiydi, iyice merakýmý çekmiþti. Ertesi gün baktým, bir telefon geldi, 'Hadi Çiçekçi, Sami Efendi seni acele istiyor, hemen devlethaneye gel!' dediler. Apar topar atladýk arabaya gittik, devlethaneye!..

Hemen huzura alýndýk. Baktým Efendimin yüzü oldukça endiþeli... Bir iþ var yine galiba dedim, vardým, saygýyla nur saçan ellerinden öptüm. Yer gösterdi, oturdum. Hemen sadede gelerek "Ýbrahim Efendi Evladým! Bizim yolumuzda, keramet deðil, istikâmet esastýr. Kur'an-ý Kerim'de Allah, Hud Suresinde (Festekým kemâ umirte..) buyuruyor. Yani, emirolunduðumuz gibi dosdoðru olacaðýz. Kerametler, kulu gurura sevkeder, yolda alýkor. Siz, kerameti deðil istikameti tercih ediniz. Dün gece yaþadýðýnýz olaydan haberimiz var. Öyle þeylere sakýn raðbet etmeyiniz. Ve o hâl sizden, sizin üzerinizden alýndý, bir daha olmayacak" dedi. Sevgili Efendim bana, olmayacak, deyince, ben olacak der miydim? Evet Efendim, diyerek kendisine can ü gönülden arz-ý inkýyâd eyledim. Ancak istifsar için, "Efendim, yolculukta önüme çýkan, o siyah bulutlar neyin nesiydi", diye sorduðumda, "Evladým onlar, kâfirlerin ruhlarýydý, beyaz bulutlar da mü'minlerin" cevabýný verdi. Çiçekçi Baba konuþmasýnýn bu yerinde "Ýþte hocam, o yolculukta gördüðüm siyah bulutlarýn, aynýsý, aþaðýda aynen zuhur ediyor. Ondan anladým" dedi.

Rahmetli Sami Efendimiz Hazretleri (k.s.) Anadolu'dan bu tür keramet yönünde olaylarla karþýlaþýp gelen her talebesine, "Kerameti gizlemek en büyük keramettir" veya "Ýstikamette olmak, kerametin en büyüðüdür" der ve bu tür halleri, onlarýn üzerlerinden alýrdý.

Yine bir defasýnda kendisini ziyarete gelen biri, "Acaba ne keramet zuhur edecek Sami Efendi'den (k.s.)" diyerek, o yönde bir beklenti içinde sohbeti dinlemiþ, ancak hiç bir keramet bulamamýþtý. Sohbet bittiðinde Sami Efendi'nin (k.s.) þu yöndeki bir sözü ile ziyaretçinin yüzü kýpkýrmýzý olmuþ, hayli utanmýþtý: "Bir sâlikin keramet peþinde koþmasý, onun derecesinin düþük olduðunu, hatta yolda kaldýðýný gösterir. Aslolan istikameti taleb etmektir. Peygamber Efendimizin (s.a.) ümmetinin en büyüðü Hz. Ebû Bekir'di (r.a.). Bu büyük zattan hiç keramet zuhur ettiðini duydunuz mu?"

Sami Efendi Hazretlerinin (k.s.) üstadý da, tam bir asýr önce, benzeri bir konuda, buna yakýn bir cevap verir ve karþýsýndaki bir Hadis müderrisini tam kalbinden etkileyerek ayaðýnýn yere basmasýný saðlar. Süleymâni-ye Medresesi'nden emekli Hadis müderrisi Salih Efendi, ömrünün son demlerinde tasavvuftan da nasib almak ister. Allah'ýn kaderde tayin ettiði mürþidini aramaya koyulur. Ýstanbul'daki tüm sûfi simalarla görüþür, sonunda Kelâmî Dergâhý post-niþîni Muhammed Esâd Er-bilî Hazterlerinde (k.s.) karar kýlar. Yanýna varýp elini öper ve ona "Araþtýrdým ve gördüm ki devrimizin en büyük, kutbu, en büyük gavsi sizsiniz" der. Þeyh Es'ad Erbîlî (k.s) ona: "Hocaefendi, bize kutubluk verilirken yanýmýzda deðildiniz. Dolayýsýyla bilmiyorsunuz. Biz, aslýnda kutub falan deðiliz. Sizin hüsn-i zannýnýza göre þeyhiz ve kutubuz" cevabýný vererek, müderrise þu soruyu yöneltir: "Hocaefendi! söyleyin bu ümmetin en büyüðü kim, Peygamber Efendimiz (s.a.)'den sonra?" Cevap hemen gelir: "Hz. Ebû Bekir (r.a.)!"

"Peki hocaefendi" der Esad Erbîlî Hazretleri (k.s.); "Hz. Ebû Bekir'e (r.a.) son nefeste imanla ölme garantisi, hayatta iken verildi mi?"

Cevap yine hemen gelir: "Hayýr, zira Peygamberlerin dýþýnda hiç bir ferde, son nefesde imanla ölme garantisi verilmemiþtir."

Ve Es'ad Efendi Hazretleri (k.s.) son cümlesini söyler "Bu ümmetin en büyüðüne bile imanla ölme garantisi verilmemiþ iken, bu âcizin son nefeste durumu ne ola ki? Bizim sonumuz ne olacak? Yýllardýr bu havf ile yaþýyoruz. Acaba imanla ölebilecek miyiz? Nerde kaldý þeyhlik, nerde kaldý kutubluk, son nefesde iman, son nefesde iman"

Ve Þeyh Es'ad Efendi Hazretleri aðlar, müderris aðlar, yazan aðlar, okuyan aðlar, Allah (c.c.) onlarýn hürmetine, bizlere son nefesde iman nasib eylesin!

Allah (c.c.) bizleri þefaatlerinden mahrum etmesin efendim! Amin bi hürmetil Seyyidil'l-mürselîn.

Fatihalarla... / H. Avni DURUSOY Aðabey'in Ardýndan

Muhterem Mahmud Sami Ramazanoðlu Hazretlerinin yadigârlarýndan Hatay Kýrýk-hanlý H. Avni Durusoy Aðabey dar-ý bekaya irtihal etti. Bir ömrü Allah, Rasulullah ve Hak dostlarýna baðlýlýkla geçiren Avni Aðabey muhabbeti, hizmeti ve kul hakkýna hassasiyetiyle temayüz etmiþ bir güzel insandý.

Kýrýkhan'a hac yolculuðuna gidenlere veya yolculuktan dönenlere hizmet etmek en büyük zevkiydi. Evlerinden birini bu hizmete tahsis etmiþti. Ömrünün son anýna kadar bu hizmeti zevkle yaptý. Ama bundan bir þeyler ummak bir yana karþýlýklý iliþkilerin kendisine müteallik bir kul hakký doðurup doðurmadýðý hususunda endiþeleri vardý. Ölümünden üç gün önce sanki ölümünü haber verircesine vasiyetini yaparken bu hususu da mahdumlarýna açmýþtý: "Acaba tüm kardeþlerimle nasýl helalleþebilirim." diye sormuþ ve bu konudaki hassasiyetini göstermiþti.

Güzel insanlar güzel insanlarýn yanýnda yöresinde yetiþiyorlar. Aramýzdan ayrýlan her güzel insan, sadece yakýnlarýnýn deðil, kendisi gibi güzelleþmelerine vesile olacaðý insanlarýn da yetim kaldýðý bir boþluða sebep oluyor. Bu þekilde geride yetim kalanlar ancak güzellikleri devam ettirme azmi içerisinde olduklarý ve bu güzel insanlarýn hassasiyetlerini sahiplenebildikleri ölçüde boþluklarý doldurabiliyorlar. Geliniz aramýzdan yeni ayrýlan bu güzel insanýn hassasiyetini anlamaya gayret edelim. Üzerinde kul hakkýyla gitme ihtimali yüzünden tir tir titreyen Avni Aðabey'in inceliðine hüsn-ü þehadetle mukabele edelim. Ruhuna bir Fatiha ve üç ihlas okuyarak haklarýmýzý helal edelim ve Rabbimizden, bu güzel insanda numunelerini gördüðümüz muhabbet, hizmet ve hassasiyetten hisseler niyaz edelim.

Alýntý


radyobeyan