Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Nefse mani olma By: sumeyye Date: 28 Mayýs 2010, 11:33:20
Nefse Mani Olma


Allah’ý sevmek ve onun razý olduðunu bilmek soyut bir durum olduðu için anlamak zordur. Bir insan ben Allah’ý seviyorum diyebilir. Fakat bu durum içimizdeki bir duyguyu anlattýðýndan dolayý, dýþýmýzda bunu göstermemiz gerekir.

Diðer taraftan, Allah bizden razý mý? Biz onun yanýnda nasýl bir kuluz? Bu sorular da ayný þekilde anlaþýlmasý zor konulardýr. Bunu anlamanýn da bir yolu olmalý.

Ýþte hem bizim Allah’ý sevdiðimizin anlaþýlmasý, hem de Allah’ýn bizden razý olduðunu anlamanýn yolunu þu ayeti kerime de Allah’ýmýz bildiriyor. “Ey Muhammed deki: Eðer Allah’ý seviyorsanýz bana tabi olun, ta ki Allah ta sizi sevsin.”

Dikkat edilirse Allah’ý sevmemizin göstergesi Hz. Peygamber Efendimize uyarak islamý yaþamaktýr. Biz Peygamberimize uyarak hayatýmýzý yaþarsak, netice de Allah’ýn da bizi sevdiðini rahatlýkla söyleyebiliriz. Mesela, babanýzý ve annenizi sevdiðiniz nasýl anlaþýlýr. Onlarýn isteklerini yapar, memnun olmadýðý þeyleri de terk ederseniz, o zaman sevdiðiniz ortaya çýkmýþ olur. Onlar bize demeseler bile biz bundan anlarýz ki onlar da bizi seviyorlardýr. Tam tersi olsa dediklerinin hiç birini yapmam ama, kalbime bak onlarý çok seviyorum dese kime inandýra bilirsiniz.

Demek ki Allah Peygamberimizi bir model olarak yaratmýþ ve en güzel örnekleri onda göstermiþ. Bize de, eðer beni seviyorsanýz, size Peygamber gönderdiðim Hz. Muhammed’e uyunuz. O takdirde anlayýn ki ben de sizi seviyorum. Sözün özü: Allah’ýn bizi sevdiðinin göstergesi, bizim ne kadar Hz. Muhammed’e benzediðimizdir. Ona göre sonuca varabiliriz.

Size, bize ve tüm insanlara yol haritasý kur’an ve Sünnettir. Bundan baþkasýný size tavsiye edemeyiz. Yani kur’aný ve sünneti rasulullahý ( a.s.m ) kendimize rehber edinmek, kendimizi onlara endekslemek ve imani bahis ve kitaplarý tefekkür ile okumaktýr. Yani imanýn ve kur’anýn anlattýðý ve bahsettiði kurani ve imani kitaplar bulabilseniz veya bu konularý tefekkür ve mütalaa eden þahsiyetlerle beraber olmakla onlardan istifade edebilseniz sizin hem dünyanýza hem de ahiretinize faydalý olacaktýr.

Namazlarý vaktinde kýlmak, büyük günahlara dikkat etmek ve namazýn arkasýndaki tesbihatý yapmak ayrýca sizi tekamül ettirecektir.

Bu konuda size bazý tavsiyelerimiz olabilir:

1- Çevrenizde güven ve itimat duyduðunuz bazý kimselerle istiþare ederek islami çizgiyi koruyan ve sorularýnýza cevap verebilecek cemaat mensuplarýyla görüþmenizi
2- Zafer, Nesil, Cihan ve Nil yayýnlarýnda çýkan kitaplardan bazýlarýný seçerek okumanýzý
3- Bizim tavsiye edeceðimiz þu kitaplarý okumanýzý öneririz:

(zafer yayýnlarýnda çýkanlar, Yerebatan cd. 45/2 Caðaloðlu, Ýst. Tlf. 212 5270207)
- Gerçeðe Doðru Serisi 6 cilt
- Nurdan kelimeler 4 cilt
- Nurdan Cümleler 2 cilt
- Bir Kader Sohbeti
- Ölüm son Deðildir 3 cilt
- Risale Okumalarý 2 cilt

(Nesil Yayýnlarýnda çýkanlar, Sanayi Cd. Bilge Sk. No: 2 Yeni Bosna Ýst. Tlf. 212 5513225)
- Dört Halife
- Sahabe Modeli
- Peygamberimizin Hayatý 2 cilt
- Ýslam Nasýl Anlamalý
- Gençliðe Sesleniþ
- Vesvese sebepleri ve kurtuluþ yollarý
- Kendini Arayan Adam
- Müslüman Nasýl Yaþamalý
- Peygamberimizin Teblið Metodu 2 cilt
- Kuranda Cihad ve Savaþ

Ayette geçen Nefis ve Malýn Allah’a satýlmasý ne demektir?

Nur Külliyatýnda, “Muhakkak, Allah müminlerden nefislerini ve mallarýný cennet mukabili satýn almýþ bulunuyor” mealindeki âyet-i kerimenin tefsiri yapýlýrken bir temsil getirilir ve temsilin bir yerine de þu mesaj yüklenir. “Hem o fabrikadaki âletler benim namýmla ve benim tezgâhýmda iþlettirilecek. Hem fiyatý, hem ücretleri birden bine yükselecek.” Sözler

Bir sohbette arkadaþlarýma, topraðýn ve suyun fiyatlarýný sormuþ ve bir cevap alamamýþtým. Muzun fiyatýný sorduðumda ise yüksek bir rakamla karþýma çýkmýþlardý. Ýþte toprak ve su Allah’ýn bir fabrikasý olan aðaca girdiklerinde, öteden muz olarak çýkýyor ve büyük bir kýymet kazanýyorlar. Ayný þekilde, otu inek denilen bir canlý fabrikaya veriyoruz, et ve süt elde ediyoruz. Þeker pancarý, fabrikadan þeker olarak çýkarken, çiçek tozlarý kovanda bal oluyorlar.

Ýnsan, etrafýný saran böyle sonsuz ibret tablolarýndan ders alarak nefis ve malýný, Rabbinin emir tezgâhýna soksa, alâ-yý illiyyin denilen o üstün makama erecek ve cennet ehli olma þerefine kavuþacak.

Nefis denilince insanýn zâtýný anlýyoruz, mal denilince de zâtýn tasarrufuna verilen emanetleri. Bir baþka ifadeyle, “nefis” insana ihsan edilen dahilî nimetleri; “mal” ise haricî nimetleri temsil etmekte. Her ikisi de insaný ya alâ-ý Ýlliyyîne çýkaran yahut esfel-i safiline düþüren imtihan âletleri.

Âyet-i kerimede nefisten baþlandýðýný dikkate alarak nefsimiz üzerinde biraz duralým.
Ýnsan aklý, fizik ve kimyadan, ticaret ve ziraattan, kumar ve soyguna kadar her þeyde istimal edilmeye müsait. Bunlarýn bir kýsmý insaný yükseltirken, diðerleri alçaltýr.

Ýnsan kalbi bir umman. Ýman ve küfürden, adalet ve zulme, tevazu ve kibre, itaat ve isyana, muhabbet ve nefrete, af ve intikama ve daha nice müspet ve menfi mânâlara açýk. Ýnsanýn alâ-yý illiyyîne yükselmesinde yahut esfel-i safilîne yuvarlanmasýnda en büyük pay onun.

Kalbe baðlý lâtifeler, hisler bedenin organlarýndan çok. Bunlar da insaný ya yücelere çýkarýr yahut çukurlara düþürür. Sevgiden baþlayalým. Ýnsan bu his ile, ya Rabbini ve Mevlâsýný sever, yahut nefsini ve menfaatini. Ýþte birinci hâl yükseliþ, ikincisi çöküþtür.
Bir diðeri, “endiþe duygusu.” Ýnsan, ya maddî ve dünyevî problemleri kendisine dert edinir, bunlarýn endiþesiyle ruhunu periþan eder. Yahut, bu dünya yolculuðunun cehennemle son bulma endiþesi onu durmadan çalýþmaya, gayrete ve duaya sevk eder. Birincisi, aþaðýlarýn aþaðýsý, ikincisi yüceler yücesidir.

Beþ duyumuz da bu ölçüye vurulmalý. Ýnsan bunlarla sâlih amel de iþleyebilir, isyan ve günah da. Birinciler, insaný en ileri makamlara, ikinciler ise en derin azaplara hazýrlar. Yine Nur Külliyatýnda, “küfür, mahiyet-i insaniyyeyi yýkar, elmastan kömüre kalbeder” denilerek, büyük bir hakikat dersi verilir. Demek ki, insan ahsen-i takvim ile ifade buyrulan bir elmas mahiyetinde yaratýlmýþ. Kendisini rýza çizgisinden, istikamet hattýndan dýþarý çýkarýrsa, ceza alarak aþaðýlarýn aþaðýsýna atýlýyor. Bu çöküþ “kömür” olmakla sembolize edilmiþ. Bilim adamlarýmýzýn ifadelerine göre, elmasla kömürün temel taþlarý ayný. Sadece kristalleþme þekilleri farklý. Ýþte bu farklýlýktan birbirine zýt iki mahiyet doðuyor. Ayný harflerle farklý kelimelerin yazýlabilmesi gibi, ayný insan mahiyetinden de, birbirine zýt meyveler çýkabiliyor: Mümin -kâfir, salih-fasýk, âdil-zâlim, mütevazý- maðrur gibi.

Bu misâle göre:
•Ahsen-i takvim, “en güzeli yazabilecek kývamda, kabiliyette yaratýlmýþ olma.”
•Alâ-yý illiyyîn, “bunu baþarabilenlerin yüksek makamý.”
•Esfel-i safilîn, ise “yanlýþ yazanlarýn büyük düþüþ ve çöküþü.”

Allah Resulü (a.s.m.), “Dünya âhiretin tarlasýdýr” buyurur. O halde insan bu dünyada, çekirdek kabilinden de olsa, “alâ-yý illiyyîn” þerefine erecektir ki, bu mazhariyet âhirette o yüce makam olarak kendini göstersin. Ve yine insan, iþlediði isyanlarla, “esfele-i safilîne” lâyýk olacaktýr ki, bu liyakat o dehþetli azabý meyve versin.

Sözün özü: Yüksek insanlar da, alçak insanlar da bu dünyada yetiþiyorlar. Ve âhirette her nefis kendi ameline uygun saadete eriyor yahut azaba düþüyor.

CÝNSEL BASKIDAN KURTULMA ÇARESÝ NEDÝR?

Müstehcenliðinden dolayý cevap vermekte zorlandýðým konulardan biri de, cinsel duygularýn baskýsýndan kurtulmak isteyenlerin baþvurduðu kendini tatmin konusu.

Bu konu ýsrarla sorulduðundan zorluðuna raðmen cevap vermeye gayret edeceðim. Önce meseleye genel bir bakýþla bakalým izin verirseniz.

Rabbimiz aile hayatýný kolaylýkla yürütmesi için insanlara cinsi his vermiþtir. Bu hissin getirdiði derin bir ilgi ile karþý cinsler birbirlerini sevmiþ, bu sevgi sebebiyle birbirlerine hoþgörü ile bakacak hale gelmiþlerdir.

Ancak bazen bu cinsi his bilhassa gençlerde baskýlar da meydana getirmiþ, onlarý gayri meþruluklara itecek bir etkiyi de göstermiþtir.

Ýþte bu durumda Rabbimiz rüyada ihtilam olma halini yaratmýþ, had safhada cinsel his baskýsýna maruz kalan kimseler rüyadaki bu ihtilam olma yoluyla cinsel his baskýsýndan kurtulmuþlar, gayri meþruluklara yönelme duygusuna girmemiþlerdir.

Ne var ki bazen ortamýn aþýrý tahrikinden dolayý rüyadaki teskin olma hali yetmeyip uyanýkken de kendini teskin etme ihtiyacý duyanlar olmuþ; bunun dini hükmünü merak ederek öðrenmek istemiþlerdir.

Cinsellik duygusunun aþýrý baskýsýndan kurtulmak için baþ vurulan bu kendini teskin etme olayýna (istimna=masturbasyon) kitaplarda (haram, mekruh, caiz) diyenlerin olduðunu görüyoruz.

Þahýslarýn özel durumlarýndan dolayý böyle farklý hükümlerin verildiði anlaþýlmaktadýr. Bu mevzuda en baþta cinselliði ateþleyen, sahibini günaha zorlayacak derecede tahrik eden görüntü ve teþhirleri seyretmeme ve öyle müstehcen ortamlardan uzak durma kararý çok mühim.

Böylesine tahrikçi görüntülerden insan, büyük bir dikkatle kaçýnmalý, sahibini dayanmasý güç his ayaklanmasýna iten zeminlerden mutlaka uzak kalmalý ki; ihtilam olmakla cinsel his baskýsýndan kurtulabilecekken, ayrýca bir de kendini teskin etme zorlamasýna maruz kalmasýn, kendi kendini böyle saðlýklý olmayan bir durumla karþý karþýya býrakmasýn.

Bundan dolayý Ýsra sûresindeki ayet: (zina yapmayýn!) demeyip (zinaya yaklaþmayýn!) diyor. Yani zina teþhir ve teþviklerine yaklaþmayýn. Çünkü teþhire yaklaþanlar tahrik o!urlar, tahrik olanlar cinsel his baskýsýna maruz kalýrlar. Maruz kalanlar da günahý göze alacak hale gelirler.

Öyle ise günahý göze aldýracak duygu ayaklanmasýna sebep olan görüntüleri seyretmekten uzak durmak, konunun ihmal edilmez tedbîrlerinin en baþta gelenidir.

Bu konuda bir baþka ikaz da tesettür ayetlerinden alýnmaktadýr. Bu ayetlerde de:

– Mümin erkekler, mümine kadýnlar gözlerini harama bakmaktan kapasýnlar! diyor. Gözleri kapamak mümkün mü?

Yani gözlerini harama bakmaktan o kadar korusunlar kî sanki kapamýþlar gibi hayallerini temiz tutsunlar, günaha iteleyecek tahrike maruz kalmasýnlar.

Bu ikazdan da anlaþýlýyor ki, bozulmuþ vasatlarda ilk tedbir, mümkün olduðu kadarýyla tahrikçi görüntüler seyretmekten uzak kalmak; fýtratýn gereði olan ihtilam olmayla iktifa edip kendini sinirsel zafiyete de uðratacak suiistimale, gayr-i meþru tatmin yollarýna mecbur býrakmamaktýr.

Bütün bu dikkat ve korunmaya raðmen maruz kaldýðý baskýdan kurtulmak için kendini teskin etmek zorunda kalan kiþi; (büyük günaha düþmemek için küçüðüne baþvuran) kimse durumundadýr. Buna: (büyüðüne yönelmemek için küçüðüyle yetinme hali) demek te mümkündür. (Merakýlfelah)

Ancak bunun en mahzurlu tarafý, baskýyý gidermek için arada sýrada baþvurduðu bu kurtulma çaresini, zevk alma alýþkanlýðýna dönüþtürüp devamlý yapma baðýmlýlýðýna düþme yanlýþýdýr.

Alimlerin haram hükmünü verdikleri, yahut ta harama yakýn þekilde mekruh saydýklarý, bu türlü bir baðýmlýlýk halidir


Ahmed ÞAHÝN



radyobeyan