Bu kentin en tenha yeri kalbimdir simdi By: sumeyye Date: 27 Mayýs 2010, 11:16:41
Bu Kentin En Tenha Yeri, Kalbimdir Þimdi…
Bazý þeylerin belli bir açýklamasý yoktur, herkese ve her duruma göre deðiþirler ve efrâdýný câmi, aðyârýný mânî bir tarifle izahlarý mümkünât dahilinde deðildir Sevmek gibi… Hayatýmýn deðiþik dönemlerinde deðiþik sevmek tarifleri içimi titretmiþtir "Sevmek, karþý karþýya oturup birbirinin gözlerine bakmak deðil, yan yana oturup ayný yere bakmaktýr"derken kimse beni anlamýyordu Sevdiðini söyleyenlerin canýmý acýtýþýný bu tarifle açýklýyordum: Sevmiyorsun… Seviyorsan yanýna oturup baktýðý yere bakarsýn gayr-i ihtiyarî; elinde olmadan onun gibi düþünürsün Seviyorsan anlamaya çalýþmak adýna empati kurmalýsýn; derin empati sempatiye dönüþürmüþ bazen(!) Sevmek istediðimiz zaman onun yanýna oturup baktýðý yere bakmalý, sevmekten korktuðumuz zaman bakýþlarýmýzý çevirip yanýndan kalkmalýyýz o hâlde"Siz onlarýn dinine girmedikçe…"âyetine telmih var burda benim için
"Sevmek benzemektir" derdi içimdeki deli derviþ, "Benzediklerimizi severiz, sevdiklerimize benzeriz" Mutlu evliler, uyumlu çiftler birbirine benzer bir müddet sonra; ahlâken de, fizikî olarak da Anadolu'da bu o kadar tabiî görülür ki, yeni evlilere "Bakalým kimin sözü geçiyor?" diye bakýlýr, kim baskýn karakterse diðerinin yüzü onu andýrýr "Üzüm üzüme baka baka kararýr" sözü ne denli mânidârdýr; kararmak, bir üzüm için tatlanmayý, olgunlaþmayý ifade eder de biz hep kötü arkadaþlýklara örnek zannederiz onu
"Ya Rab,sevdir bize sevdiklerini,yerdir bize yerdiklerini;yâr et bize erdirdiklerini"
Üzümleri üzümlere baktýrarak karart Rabbimiz! Huyundan ve suyundan nasipleneceðimiz "kýr at"larýn yanýnda bulundur bizi!
Bir ara "Sevmek, yüreðinin üstünde bir baþkasýnýn yüreðini hissetmektir" tarifiydi ana dersim Râbýtâyý öðreniyordum çünkü…
Bir zât-ý muhterem murâkabe yapacaðý zaman talebelerini odasýndan çýkarýr Bir tanesi merakýný yenemez, bir gün, eðilip anahtar deliðinden bakýverir Bir de ne görsün, þeyhinin vücudu odayý dolduruyor! Dehþet içersinde odaya dalar Hocasý meramýný anlar, "Otur" der, "Otur ve dizlerini dizlerime daya…" Talebe oturur, yavaþça dizlerini deðdirir þeyhinin dizlerine Bir savruluþ! Bir elektrik akýmý âdeta… Talebe, kendini duvarýn dibinde bulur, o eþsiz, o tarifsiz lezzet dimaðýnda "Sevmek, bir baþkasýnýn yüreðini yüreðinin üstünde hissetmektir" Herkesin bir þeyle râbýtasý var Murad o ki, yüreðini yüreðinin üstüne koyabileceðin, koyduðun zaman seni arþa yükseltecek biriyle olsun bu râbýta Sözü bile âþýklarýn nefesini kesecek þimdi: Bir mürid mürþidinin, hatta Hazreti Peygamber Efendimizin (durup gözlerinizi kapatarak ve derin bir iç çekerek söyleyiniz: Sallallâhu aleyhi ve sellem) mânevî kalbini, kendi manevî kalbinin üzerinde hissetsin, bir an! Varlýk mý kalýr onda, uçup gitmez mi akýl, yanýp kavrulmaz mý yürek? Sonra nasýl her þey eskisi gibi olabilir, nasýl kaldýðý yerden devam eder, olduðu yerde kalýr? Bir kere açýlýnca kapý, artýk kapanmaz ki… Ne zaman elini yüreðine götürse kalbini çýrpýnýr bulur Hani Efendimiz'in adý geçince kalpleri yerinden çýkacak gibi olurmuþ da elleriyle bastýrýrmýþ sahabîler Ordan kalmýþ bize bu salavat getirirken elini kalbine koyma adeti Bir muhabbet eylemidir yani, hürmetten ziyâde…
"Uðrun uðrun kaþ altýndan bakýnca
Can telef ediyor bal acem kýzý…"
"Yar!" diye feryad ederek yerlere yýkýlýyor aþýklar… Onlarýn gözyaþlarýyla sulanýyor bu gülistan Bereket ordandýr Bu devr-i sevdâ onlarýn hürmetinedir Kýyamlarý aðaçlarýn, secdesi sularýn… "Onlar ki Allah anýlýnca kalpleri titrer"
Bir târif de Kur'ân-ý Kerim'den Allahu Teâlâ, eþler arasýna meveddet ve rahmet koyduðunu söylüyor (Rum sûresi, 21 âyet-i kerîme) Ve bir duâ öðretiyor Allah kullarýna: "Bize göz aydýnlýðý olacak çocuklar ve eþler ver" Sevmek, birbirinin göz aydýnlýðý ve gönül ýþýðý olmaktýr "Aþk" veya "muhabbet" deðil kullanýlan kelime dikkat ederseniz, "meveddet" Yani saygýyla sevmek, dostlukla muhabbet etmek "Bize evliliðe dönüþen aþklar deðil, aþka dönüþen evlilikler ver" duâsý da toplumun atan nabzýndan "Hayat, hayali alt eder" ya çok zaman, buna binâen söylenmiþ olmalý
Maddiyât mâneviyâtýmýzý öldürmesin, soldurmasýn bile Bizi hizmetle meþgul eyle Rabbimiz, gözümüz arkada kalmasýn "Yýkýlasý hânede evlad ü ýyal var!" diyenlerden eyleme… "Bin atlý akýnlarda çocuklar gibi þendik!" diyelim, aþkýmýz alnýmýzýn ýþýltýsý olsun
"Sevmek alýþmaktýr" tarifi bir yanýyla ülfeti çaðrýþtýrýr, ama bir yanýyla âþinâlýðýn, içli dýþlý olup tanýmanýn, tanýdýkça sevmenin, hayran olmanýn, samimiyetin ifadesidirDostlarýn yanýnda susulabilir ancak, konuþma yabancýlar içindir Ýmâm Rabbânî hazretleri: "Bizim kaþ çatmalarýmýz avâm içindir" buyurmuþ, "yol inceldikçe (yakýnlýk arttýkça) ceza da artar, mükafat da…" Bu da bir sevmek tarifi Allah'ýn en sevgili kullarý en büyük belâlara dûçâr oluyor Aðýr imtihanlara tâbî tutuluyoruz dostum, sis basýyor altý cihetimizi, ne bir iz, ne bir iþaret; çöl fýrtýnasý, kar fýrtýnasý!
Erzurumlu Osman Bedreddin hazretleri yedi yýl, yaz-kýþ demeden her gün bir saat uzaklýktaki hocasýna derse gider Yedinci yýl, bir kýþ günü tipiye yakalanýr Yolunu þaþýrýr fýrtýnada, rüzgar nefesini týkar, kar bacaklarýna yapýþýr âdetâ Artýk ilerleyemez hâle gelince karýn içine diz çöker Tam bir:
"Hoþ sabr-ý cemîlimdir
Takdir ki kefilimdir
Allah ki, vekilimdir
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler" hâli Ve bir at kiþnemesi duyulur uðultularýn arasýnda, Hýzýr aleyhisselâmdýr gelen Heybesinde hurma, kýrbasýnda þerbet Bununla biter bir devresi Hâfýz Osman'ýn Çaresizliðin zaferi ya da "Kul sýkýþmadýkça Hýzýr yetiþmez" deðil bu, hayýr; "Arþa deðmek istidâdýnda olanlarýn ayaklarý altýna omuzlarýmýzý koyarýz" anlayýþýdýr
"Sevmek, bir pencereden bakarken yerdeki çamurlarý deðil, gökteki yýldýzlarý görmektir" Bir insanýn varlýðýna þâhitlik ediyorsun da yýldýzlý bir gökyüzü gibi görünüyor sana, seviyorsun! Biri de var ki aðzýyla kuþ tutsa "Cânî!" oluyor, sevmiyorsun! Ýnsanlarý cümlelerinden okuruz, kimisi "Güzel ama…" diyorsa biliriz, eleþtirel bakarlar, kusur görürlerÝlâhî muhabbet kaplamamýþtýr benliklerini Kimi de var ki, leþe bakar, "Ne güzel diþleri var!" der, biz anlarýz, her þeyde bir hayýr, bir güzellik bulunur onlar için, "Vâkî olanda hayýr vardýr" Allah'ýn ahlâkýyla ahlâklanmaktýr bu O Allah ki, köpeðe su içirdi diye baðýþlar günahkar kadýný Allah, kullarýndaki muhabbet tezâhürlerini asla zâyî etmez
Kâinât üç harf üzere yaratýldý, demiþti mavi gözlü, þahin bakýþlý derviþ haným: "Ayýn, þýn ve kaf" Aþkýn üzerinde vücut bulmuþ her þey Her þeyin özünde aþk var Burda mânâsýný buluyor: "Allah'ý seviyorsanýz bana uyun ki, Allah da sizi sevsin…" kelâm-ý nûrânîsi Sevmenin en karmaþýk tarifi bu, en reel: "Sevmek, sevdiðinin sevdiðine tâbî olmaktýr Ki neticesinde sevilen de seveni sever Sevmek, sevilmeye liyâkat kesbetmektir"
"Þem'i gör kim yanmayýnca yakmadý pervaneyi"
Pervâne deyiþime muvâfýk düþsün: Üç pervâne yavrusu kendi aralarýnda ateþi konuþuyorlarmýþ, "Nedir bu ateþ dedikleri?" Birisi cesaretlenmiþ: "Ben gidip ne olduðunu öðreneceðim!" gidip mumun etrafýnda þöyle bir dönüp gelmiþ: "Ateþ parlak bir þeydir" Diðer pervane: "Bu yeterli deðil, ben daha iyi bir bilgi getireceðim size!" demiþ ve muma biraz daha yaklaþarak etrafýnda dönmüþ: "Ateþ sýcak bir þeydir" Üçüncüsü iki bilgiyi de beðenmemiþ, o da uçmuþ muma doðru, ama alevin tam ortasýna girmiþ Öðrenmiþ
Yar için aðyâre minnet ettiðim aybeyleme
Baðbân bir gül için bin hâre hizmetkâr olur
(Fuzûlî)
"Sevgilinin hatýrýna etrafýndakilere minnet ettiðim için beni ayýplama; bahçývan bir gül için bin dikene hizmet eder" (Sevmek üzerine konuþuyorsak Fuzûlî'siz olmazdý)
Bin talebenin içinden bir tanesi olsun salâha erer diye gayrete devam etmek, bir insanýn bir güzelliði için bin kusurunu görmezden gelmek… Allah için sevmek, kimseden incinmemeyi saðlar Cümleden müstaðnî olunca gönül kime dayanýr ve kimden ümitlenir ve kime kýrýlýr?
"Sevmek cümleden âzâde olmaktýr" ("Cümle", "herkes" anlamýnda) Âzâdelik, özgürlük, hürriyet; bütün dillerde güzeldir: yalnýz Allah'a kul olmak
Mutlak diye hamiþ düþmek zorunda kalýyoruz, oysa "mutlak hürriyet, asýl özgürlük" diye bir þey yok, özgürlük var ve diðerleri sadece mecaz! Allah sevilir ve O'nun için her þeye sabredilir Allah sevilir ve O'nu düþünerek geçer yýllar, bir arpa boyu yol aþmamýþým denilir O'nun için ne yapýlsa azdýr, ne kadar tanýsan o kadar seversin, tadýna doyulmaz bir nimettir O'nun muhabbeti Allah sevilir ve kimseyi görmez gözümüz… "O varsa her þey var, O yoksa hiçbir þey yok"
Bu yüzden þimdilerde sevmek tarifim þu: "Bu þehrin en tenha yeri kalbimdir þimdi…" (Acýyla söylenmedi bu söz; sevgiyle, coþkuyla, meserretle söylendi) Tenhâlar halvet yerleridir Sýrt sýrta verip yýldýzlara bakarak "Allah"tan bahsedersiniz Bir sahilin tenhalýðýnda, bir kayanýn üzerinde; dalgalar koþup gelir kulak misafiri olmaya… Tenhâlýk güzeldir Issýzlýk öyle deðil Çünkü "ýs" sahip demektir eski Türkçe'mizde, ýssýzlýk sahipsizliði çaðrýþtýrýr bu yüzden Virâne evler ýssýz, boþ sokaklar tenhâdýr Bakarsan bað, bakmazsan dað olur, böyle bir þey Issýzsa bir yürek, kimsesiz kalmýþ demektir Tenhâysa muhabbete medar olur Kesretten vahdete ermek, tek ü tenhâ kalmak… Herkes terk etmeden kendi ihtiyarýmýzla yalnýzlýða geçmek Tecerrüd etmek varlýðýmýzdan, tenhâlaþmak… Kalabalýðýn tam ortasýndaki ýssýzlýklarýmýzý verip bir özge tenhâlýk almak ki, orayý "Vedûd" doldurur, "Velî" doldurur; kalbimizdir o küçük boþluk, yalnýz O'nunla dolar iþte! Azamet ve celâldeki güzellik, kalbi titreyerek bakmak yüzüne, bakýnca korkmak, bakmayýnca özlemek, görünce çekinmek… Azametin cemâli… Belimi bükerken fânî sevgilerimin aðýrlýðý, Sen ne hoþ bir sevgiyle içime eðiliyorsun Rabbim!
Sübhâne Rabbiyel azim, sübhane Rabbiyel azim, sübhane Rabbiyel azim…
Sevmek, ölene dek, çeþitli vecheleriyle almaya devam edeceðimiz bir derstir
ayþenur vural