Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Kuran Sevgisi By: rabia Date: 27 Mayýs 2010, 02:34:48
Kur’ân Sevgisi

Allah sevgisi, peygamber sevgisi gibi, Kur’an sevgisi de bu milletin gönlüne kök salmýþtýr, elhamdülillah.

Yýllardan beri okullar kapanýp da câmiler ve benzeri eðitim yerleri yavrularýmýza kucak açtýðýnda, Kur’an öðrenme heyecaný bir eleðimsaðma gibi bütün ülkeyi kucaklar. Onlar, Kur’an okumaya giderken veya derslerini okuyup evlerine dönerken yollarda beyaz papatyalar, sarý çiðdemler, mor menekþeler gibi içimizi aydýnlatýrlar. Kur'ân-ý Kerîm’i kalplerine sokmak istercesine göðüslerine bastýrýrken, lisân-ý hâl ile, “Ben kitabýmý hem okuyorum hem de ona bütün gönlümle inanýyorum” der gibi yürürler.

Kur’an okuyan çocuklarýmýzýn kalplerimize ferahlýk veren ve dinimizin ilelebet yaþayacaðýný müjdeleyen bu görüntüsü, Müslüman memleketimizin tapu senetlerinden biridir.

Kur’an’ýn Þefaatý

Allah’ýn kitabýna derin bir aþkla sarýlanlar, yine o Kelâm-ý Kadîm’in haber verdiðine göre, hatýr ve hayallerinden bile geçmeyen nimetlere kavuþacaklardýr.

Allah’ýn kitabýný okuyan müslümanlar; hiç azalmayan bir kazanca sahip olacaklardýr;

Cenâb-ý Hak onlara sadece hak ettikleri karþýlýðý deðil, onunla birlikte, lutuf ve keremiyle “daha fazlasýný” ikram edecektir (Fâtýr 35/29-30).

Âyette geçen “daha fazlasý” sözü, Kur’an’ýn, kendini okuyana âhirette þefaat etmesi anlamýna da gelmektedir.

Nitekim Sevgili Peygamberimiz, yüce kitabýmýzýn bu heyecan veren müjdesini bize iletirken:

“Kur’an’ý okuyunuz.

Çünkü Kur’an, kýyamet gününde kendisini okuyanlara þefaat edecektir” buyurmuþtur (Müslim, Müsâfirîn 252).

Peygamberler Sultaný Efendimiz’in,

Kur’an okuyan mü’mini

kokusu hoþ, tadý güzel bir portakala benzetmesi,

Kur’an okumayan mü’minin ise

hurma gibi tatlý, ama güzel bir kokudan mahrum olduðunu söylemesi ne kadar anlamlýdýr (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 17).

Yine Efendimiz aleyhisselâm’ýn,

“Ezberinde birazcýk da olsa Kur’an bulunmayan kimseyi bomboþ, harap bir eve benzetmesi” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 18) son derece düþündürücüdür.

Kur’an bilen insanla bilmeyenin durumu böyle de, acaba içinde gürül gürül Kur’an okunan evle Kur’an sesinden mahrum olan bir evin durumu nasýldýr?

Bize Peygamberimiz’in hadislerini en çok rivayet eden Ebû Hüreyre radýyallahu anh bu konuda güzel bir açýklama yapmýþtýr. Onun belirttiðine göre içinde Kur’an okunan ev, Kur’an okunmayan evden ölçülemeyecek kadar üstündür:

Bir kere içinde Kur’an okunan eve melekler gelir, ötekine gelmez.

Ýçinde Kur’an okunan evden, Allah’ýn kelâmýný duymamak için þeytanlar uzaklaþýr, ötekine ise, ‘burasý bizim mekânýmýz’ dercesine iyice yerleþir.

Ýþte bundan dolayý Kur’an okunan ev âdeta geniþleyip büyür, orada oturanlar  gönüllerinin ferahladýðýný hissederler.

Kur’an okunmayan ev ise içindekilere dar gelir (Dârimî, Fezâilü’l-Kur’ân 1).

Ebû Hüreyre hazretleri böyle diyor. Onun, vahiy pýnarýndan kaynayýp geldiði belli olan bu sözü kendiliðinden söylemediði gün gibi açýktýr.

Yine Ebû Hüreyre hazretlerinin, Kur’an okuyanlarýn kazanacaðý mânevî derecelerle ilgili olarak Peygamber Efendimiz’den rivayet ettiði þu hadîs-i þerîf, mü’min gönüllerin heyecanla tutuþmasýna vesile olacak güzelliktedir:

“Kýyamet gününde Kur'ân-ý Kerîm gelecek ve Allah Teâlâ’ya:

‘Yâ Rabbî!

Kur’an okuyan kimseyi þeref süsüyle süsle!’ diyecek; bunun üzerine Kur’an okuyan kimse þerefle süslenecek. Yine Kur'ân-ý Kerîm:

‘Allahým!

Ona þeref elbisesi giydir!’ diyecek; hemen o zâta elbiselerin en deðerlisi giydirilecek. Sonra Kur’an:

‘Rabbim!

Ona þeref tacý giydir!’ diye niyâz edecek; o kimseye þeref tacý giydirilecek. Sonunda Kur'ân-ý Kerîm:

‘Yâ Rabbî!

O kulundan razý ve hoþnut ol! Senin hoþnutluðundan üstün bir þey yoktur’ diyerek Kur’an okuyan kimseyi mânevî mertebelerin en yükseðine ulaþtýracak (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 18; Dârimî, Fezâilü’l-Kur’ân 1).

Yüce kitabýmýzýn, kendisini okuyanlara kazandýrdýðý güzelliklerin haddi hesabý yoktur. 

Mahþerde, güneþin tepeye dikildiði, herkesin kan ter içinde çýrpýndýðý o dehþetli saatlerde, Kur’an’ýn, kendisini okuyan ve buyruklarýna göre yaþayan kimselere saðlayacaðý büyük imkândan söz eden gözümüzün nuru Efendimiz þöyle buyuruyor:

“Kýyamet gününde, Kur'ân-ý Kerîm ile onun buyruklarýný tutup yasaklarýndan kaçan mü’minler ortaya getirilecekler.

Kur’an’ýn önünde en uzun iki sûresi, Bakara ile Âl-i Ýmrân bulunacak.

O sýrada bu iki sûre, iki bulut gibi görünecek,

veya aralarýnda bir nur bulunan iki siyah gölgeliði andýracaklar,

yahut bu iki sûre, kýyamet gününde sahiplerini savunmak üzere saf baðlayýp kanat germiþ iki kuþ sürüsü gibi gelecekler” (Müslim, Müsâfirîn 253; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 5).

Herkesin bir kurtarýcý beklediði mahþerin o dayanýlmaz vakitlerinde Kur'ân-ý Kerîm’in bir þefaatçi olarak ortaya çýkmasý ve kendisini okuyup ona göre yaþayanlarýn elinden tutmasý, Allahým, ne güzel bir imkândýr.

Kur'ân-ý Kerîm’i bize de þefaatçi eyle, yâ Rabbî!

Kur’an Okumanýn Güzelliði

Kur’an okumaya yeni baþlayanlar, onu hâfýzlar gibi güzel okuyamýyorum diye üzülmemelidir. Önemli olan Allah’ýn kitabýný okuyup öðrenmeye çalýþmaktýr. Eðer bir mü’min, yüce kitabýný kekeleyerek de olsa okumaya gayret ediyorsa, ona iki kat sevap verileceðini Peygamber Efendimiz þöyle müjdelemiþtir:

“Kur’an’ý gereði gibi güzel okuyan kimse,

vahiy getiren þerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir.

Kur’an’ý kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardýr” (Buhârî, Tefsîr 80; Müslim, Müsâfirîn 243).

Kur’an okurken onu anlamaya çalýþmak da çok önemlidir. Þüphesiz en güzeli, Kur’an’ý okurken, onu anlayacak kadar Kur’an dili bilmektir. Ama bu imkâna herkesin sahip olmasý mümkün deðildir.

Allah’a hamdolsun, bu gün yüce kitabýmýzýn Türkçe mealleri vardýr. Bunlardan bazýlarý, küçük açýklamalarla Kur'ân-ý Kerîm’i anlamayý oldukça kolaylaþtýrmýþlardýr. Bir âyeti veya bir sayfayý okuyunca, o kýsmýn anlamýný öðrenmeye çalýþmak son derecede lüzumlu ve faydalýdýr. Çünkü Yüce Rabbimiz ilâhî kitabýný bizim anlamamýz ve anladýklarýmýzý uygulamamýz için göndermiþtir.

Diðer bir söyleyiþle Kur'ân-ý Kerîm, Cenâb-ý Hakk'ýn bize gönderdiði bir mektuptur. Herhangi bir tanýdýðýmýzýn mektubunu merakla, ilgiyle okuyoruz da, bizi yaratýp þu âleme gönderen Rabbimiz’in mektubunu okumamak kulluða yakýþýr mý? Esasen dünya rehberi olan o kýymetli mektubu, hayatýmýzda bir defa deðil, her yýl bir defa okuyup bitirmeye gayret etmeliyiz.

Hayatta hangi iþimiz, Rabbimiz’in mektubunu okumaktan daha önemli olabilir? Þimdilik emanetçiliðini yaptýðýmýz, yarýn Allah’ýn huzuruna çýkarken mirasçýlara býrakýp gideceðimiz dünya malý ve meþgalesi mi buna engel oluyor?

Hesabýmýzý çok iyi ve çok saðlam yapmak durumundayýz. Bugün varýz, yarýn yoðuz.

Denize düþen kimseye uzatýlan bir ip, bir can simidi onu boðulmaktan nasýl kurtarýrsa, Kur'ân-ý Kerîm de, buyruklarýna sýký sýkýya sarýldýðýmýz takdirde bizi dünya denizinde boðulmaktan kurtaracaktýr. Çaðýmýzýn hastalýklarýyla pençeleþen gönüllerimize ilâhî bir þifa sunacaktýr.

Allah’ýn kitabý, âhiretin o korkunç karanlýðýnda, dünyada kendisini ellerinden düþürmeyenlerin elinden tutacak, onlara þefaat edecektir.

Kur’an’ýn elinden tuttuðu insan, onun rehberliði sayesinde cennetin en yüce makamlarýna kolayca ulaþacaktýr.

Öyleyse yüce kitabýmýzý hem kendimiz hem ailemiz okumalý, hem de onu bütün dünyaya okutmaya gayret etmeliyiz.

Alýntý


radyobeyan