Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
O Soru By: rabia Date: 26 Mayýs 2010, 15:22:40
O Soru

Kur’an’ýn her ayetinin, Rabbimizin kelamý olduðunu ve doðrudan bize hitap ettiðini ne kadar hissediyoruz, bilmiyorum.

Rabbimizin Rabbimiz olduðunu, O’nun bizatihi ne olduðunu, O’nun azametini, O’nun bizimle alakasýnýn ne olduðunu, daha doðrusu, bizim mahza O’nun lütfu keremiyle var olduðumuzu ne kadar anlýyoruz, bilmiyorum.

Ne kadar anlýyoruz, ne kadar aklýmýzda tutuyoruz ve ne kadar dünyamýzý ona göre kuruyoruz, bilmiyorum.

Bilseydik, farklý olurduk, diyorum.

Bilseydik, Kur’an’ý farklý okur, onunla hayatýmýzý farklý donatýrdýk.

Bilseydik, farklý insan olurduk.

Bakýn þimdi, Hadid Suresi’nin þu ayetini okurken, insan, nasýl kendisini, doðrudan ilahi hitap alanýnýn dýþýnda tutabilir?

“Ýman edenlerin kalblerinin, Allah’ý anma (zikrullah) ve O’ndan inen hakikatler sebebiyle  yumuþayýp, saygý ile dirilme vakti gelmedi mi?

Sakýn onlar daha önce Kitap verilen ümmetler gibi olmasýnlar.

Zira Kitabý tanýmalarýnýn üzerinden kendilerince uzun zaman geçmesi sebebiyle onlarda kanýksama meydana gelmiþ, neticede kalbleri katýlaþmýþtý.

Hatta onlarýn çoðu büsbütün yoldan çýkmýþlardý.

“Ýyi düþünün ki, bilin ki Allah, bütün yeryüzünü bile ölümünden sonra diriltiyor. (Gevþeyen ve uyuklayan gönülleri de böylece diriltebilir.)

Zaten aklýný çalýþtýran, zihnini iþleten kimseler için bu canlanmayý gerçekleþtirecek ayetlerimizi iyice açýklamýþ bulunuyoruz.” (Hadid Suresi (57), 16, 17)

Gelin cümle cümle alalým bu iki ayeti....

“Ýman edenler...” derken kendime bakmalýyým. Elhamdülillah, o zümrenin içindeyim. Rabbimin hitabý bana yönelik öyleyse...

Sonra “kalbler” geliyor....

Kalbim var mý acaba? Yerinde duruyor mu?

Evet, kalbim var, orada duruyor.

Sonra “Allah’ý anma – zikrullah” geliyor.

Zikrullah’la iliþkim nasýl acaba?

Kalbimle zikrullah münasebeti ne durumda?

Sonra “O’ndan inen hakikatler” geliyor.

Demek zikrullah, Allah’tan inen hakikatler ve kalb.... Bunlarýn birbiriyle irtibatý var.

Nasýl bir irtibat bu?

Orada “huþu, yumuþama, saygý ile dirilme” ye iþaret ediliyor Rabbim tarafýndan....

Ve bütün bu irtibatlarýn arkasýndan “vakti gelmedi mi?” suali geliyor.

Ýþte bu suale bakarken, onu okurken, onu dinlerken, soruyu soraný unutmamak gerekiyor.

O soru, Halýk-ý zülcelalden geliyor.

O soru, Halýk-ý zül celalden, kuluna geliyor.

Hemen ilk elden, “Vakti gelmedi mi ey kulum?” gibi bir hitabý duyabiliyorsunuz kulak verebildiðiniz zaman.

Bu sualde, kalbimizde bir problem bulunduðunun tesbiti var. Kalbimizden “yumuþama, saygý ile dirilme, huþu ile dirilmek” istendiðine göre, “kalbimiz yumuþak deðil, saygý yüklü deðil, huþu içinde deðil, hatta diri deðil” tesbiti var.

Sualde, bunlarý bulmakta geç kalýnmýþlýk tesbiti var.

Sualde, bu problemin, herhangi bir insanda deðil, doðrudan doðruya mü’minlerde bulunduðu tesbiti var. Mü’minlerde, yani, imanla buluþmuþ olarak, bu problemleri esasen aþmýþ olmasý gereken insanlarda...

Sualde, biraz gücenmiþlik var. Gücenmiþlik ve serzeniþ yani. Azar deðil bu zannýmca. Bir serzeniþ.

O yüzden de re’fet-i ilahi var. Rahmet-i ilahi var.

“Sen bunu aþarsýn, aþmalýsýn” nidasý var.

“Geç kalmadýn mý?” sorusu var.

“Haydi ne duruyorsun, çabuk ol, gayret et” çaðrýsý var.

Ayetin bu bölümü, sanki insanýn, kalbinin farkýnda olmadýðý tesbitine iþaret ediyor. Sanki farkýnda olsa, kalbi bu halde býrakmayacaðýný, bu kadar geç kalmayacaðýný ima ediyor. Kalbin asli ikliminin huþu olduðuna iþaret ediyor.

Rabbimizin, “Dikkat edin, kalbler ancak Allah zikri ile mutmain olur” (Ra’d, (13), 28) ayet-i celilesinin ilk kelimesi de “Ela”dýr. Bir nida edatýdýr. “Dikkat edin” gibi bir ikazdýr. Bir farkýndalýk çaðrýsýdýr. Dolayýsýyla içinde, insanýn farkýndalýk zaafýna yönelik bir iþaret vardýr.

Rasulullah Efendimiz’in “Ýnsanýn vücudunda küçücük bir et parçasý vardýr...” diye baþlayan hadis-i þeriflerinin “Dikkat edin, o kalbtir” le devam eden bölümü de “Ela” ile baþlar ve þöyle cümleleþir: “Ela ve hiye’l kalb!” (Buhari, iman, 39) Kalbin kiþilik merkezi olarak farkýndalýðý, böyle ikazlarla konur insanoðlunun önüne.

Sanki kalb, insanýn kendi içinde unuttuðu bir þeydir de, insanýn, onun farkýnda olmasý için, “Dikkat edin, uyanýn, kendinize gelin” gibi lahuti ikazlara muhtaçtýr.

Sonra, Allah Teala, yüce re’feti, rahmeti, merhameti ile, kalbin bu problemli halinin sebebini tahlil ediliyor bizim için. Yaþadýðýmýz problemi daha iyi anlamamýz ve içinden çýkabilmemiz için...

“Sakýn onlar daha önce Kitap verilen ümmetler gibi olmasýnlar.” ikazý, “bu iþ, daha önceki ümmetlerde de olmuþtur. Yani insanýn zati zaaflarýndandýr.” þeklinde bir muhakemeyi taþýyor insanýn dimaðýna.

Peki nasýl oluþur o zaaf?

Ýþte cevabý:

“Zira Kitabý tanýmalarýnýn üzerinden kendilerince uzun zaman geçmesi sebebiyle onlarda kanýksama meydana gelmiþ, neticede kalbleri katýlaþmýþtý.

Hatta onlarýn çoðu büsbütün yoldan çýkmýþlardý.”

Yani Allah’ýn ayetleriyle aralarýna mesafe girer. Ayetlerle iliþkide dirilik kaybolur. Kanýksama gerçekleþir. Allah’ýn ayetleri gerçek anlamda özümsendiðinde “diriltici” bir karakter taþýmasýna raðmen, insan bu alýcýlýðýný kaybeder. Kalb zikrullahtan kopar. Kalb ayetlerden kopar. Bunun akýbeti kalbin katýlaþmasýdýr. Zikrullah kalbin öz suyu, ve Rabbin ayetleri, insanoðlu için bir ebedi yol haritasý ise, zikrullahtan uzaklaþýldýðýnda ve insanla o ayetler arasýna mesafe girdiðinde yol ile iliþki zedelenir ve zamanla yoldan sapýlýr.

Düþünelim ki “vakti gelmedi mi?” sualinin sorulduðu nesil, henüz Rasulullah’ýn hayatta olduðu ve O’nunla göz göze, kalb kalbe yaþayan nesildir. Tabii ki sual, bütün çaðlara soruluyor ama, henüz tüm kalbi melekeleri yepyeni, dipdiri olan nesle de soruluyor.

Belki de bir ön ikazdýr bu.

“Zikrullah’la aranýza mesafe girmesin, Allah’ýn ayetleriyle bir kanýksama hali oluþmasýn, kalb diriliðiniz kaybolmasýn, her gün yeniden okuyun Allah’ýn ayetlerini, Allah zikri ile kalbiniz her an beraber olsun... Bu iþ sürekli dirilik isteyen bir iþtir.”

Rabbimiz, bir ümid de koyuyor önümüze:

“Ýyi düþünün ki, bilin ki Allah, bütün yeryüzünü bile ölümünden sonra diriltiyor.”

Yani, “Kalbim öldü mü?” diye paniklememize izin vermiyor. Ýþte yeryüzü ölüyor ve diriliyor.

Rabbin lütfuyla, ölüden diri çýkýyor.

Bak bahara, kalbine yönel. Bak çiçeðe, kalbine yönel. Zikrullah’a sarýl. Allah’ýn ayetlerine tutun. Kalbine emek ver. Yoður yeniden kalbini zikri ilahi ile... Sýðýn Allah’a.  Yardým iste. Sun kalbini O’na...

Vakti gelmedi mi, diye soruyor O. Yani vakti geldi, demek istiyor. Kendine gel, vakti anla, demek istiyor. Sana zaman veriyorum, bana yönelmen için, diyor.

Rabbimiz bize sesleniyor. Yani bizi muhatab kabul ediyor. “Hadi gel, dön” diyor.

“Ve sen, ey iç huzuruna kavuþmuþ ruh, nefs, dön Rabbine, sen O’ndan razý olarak, O senden, karýþ kullarým arasýna, gir cennetime Benim.” (Fecr, (89), 29) demiyor mu, bütün zamanlarý aþarak...

Ne diyeyim, ey nefsim, duy Rabbini!

Alýntý


radyobeyan