Kalp inanmaya mecbur eder By: sumeyye Date: 25 Mayýs 2010, 11:07:23
KaLp, Ýnanmaya Mecbur Eder
Ýnsan kimi zaman; “Korkudan ödü patlar, kaçacak delik arar!” “Heyecandan kalbi yerinden fýrlayacak gibi olur!” “Bazen dünyaya küser, içine kapanýr ve yaþamaktan vazgeçer!”
Kalp, hayat malzemesini düþünürken, büyük bir acze maruz kaldýðýný hisseder etmez, derhal dayanacak bir güç kaynaðý; emellerini, arzularýný gerçekleþtirmek için çareler ararken derhal bir yardým noktasý aramaya baþlar1 Korkunç dünya sahrasýna atýlýrken gözünü açar, bakar:
Bir lütuf beklediðimiz zaman, birden bire, düþmanlar gibi, hastalýklar, elemler, belâlar hücum etmeye baþlar Bir medet ve yardým için merhamet dileyerek tabiata ve unsurlara baktýðýnda, kalb katýlýðý ve merhametsizikle karþýlaþýr Uzaydaki kütlelerden yardým istemek üzere baþýný havaya kaldýrýr Onlar atom bombalarý gibi dehþetli ve heybetli halleriyle görünür Hemen gözünü yumar; baþýný eðer; düþünmeye baþlar Bakar ki, hayatî ihtiyaçlarý baðýrýp çaðýrýrlar Bütün bütün yalnýzlýða düþerek hemen kulaklarýný týkar, vicdanýna iltica eder Bakar ki, vicdaný, binler emeller, ümitler, gayeler, maksatlarla dolu; gürültülerinden cinnet getirecek hale gelir Korku, heybet, acz, titreme, vahþet/yalnýzlýk, gönül darlýðý, yetimlik ve üzüntü halindeyken gücüne bakar; son derece âciz, yetersiz Ýhtiyaçlarýna bakar; def edilecek gibi deðil Çaðýrýp yardým istese, gelen yok Her þeyi düþman ve garip görür; dünyaya geldiðine bin piþman olur; lânet okur
Ýþte, hiçbir yönden hiçbir tesellî bulamayan o zavallýnýn kalbini, yüce Yaratýcýya inanmaya yönelten unsurlar devreye girer Ki, kalb imân bölgesi olduðundan, yâni imâna göre programlandýðýndan insan önce Sanii, yâni Yaratýcýsýný arar, Onu ister Çünkü, Onun vücudunu belgeleriyle ilân eden kalb ile vicdandýr Kalb, imân ýþýðý sayesinde Ýlâhî gerçeklerin yansýmalarýna mazhar olmakla mükemmelliðin hayatý ve ýþýk kaynaðý olur2 Zaten kalbin Yaratýcýsý onun sonsuz potansiyelde geliþtirilmesini, akýl gibi iþletilmesini istemiþ ve ona göre dizayn etmiþtir Kalbî amellerin güneþi ise, imândýr3 Eðer kalb, gerçeklerden daha çok ekmeði düþünüp hayata, yaþamaya, yardýma koþarsa, gerçek vazifesi olan imâna hizmeti ikinci derecede býrakýr;4 asýl fonksiyonunu icra edemez Fakat o þahsýn, sýrat-ý müstakîm denen, aþýrýlýklardan arýnmýþ Kur’ân yoluna girmekle kalbi ve rûhu imân nuruyla ýþýklanýrsa, o zulmetli evvelki vaziyeti nûrânî bir hâle dönüþür Þöyle ki:
Hücum eden belâlarý, musîbetleri gördüðü zaman, her þeyin dizgini elinde olan yüce Yaratana dayanýr, müsterih olur Yine o þahýs, sonsuza kadar uzanýp giden emellerini, potansiyel yeteneklerini düþündüðü zaman, sonsuz mutluluðu tasavvur eder O ebedî mutluluðun hayat suyundan bir yudum içer, kalbindeki emellerini, arzu ve beklentilerini, ümitlerini teskin eder Yine o þahýs, baþýný kaldýrýp semaya ve etrafa bakar, her þeyle yakýnlýk baðlantýlarý bulur Yine o þahýs, uzaydaki cirimlere bakar; hareketlerinden dehþet deðil, dostluk ve emniyet peyda eder ve onlarýn o hareketlerini ibret ve hayretle tefekkür eder; ruhunda yüksek lezzetleri ve saadetleri hisseder; kalbini ikaz, vicdanýný tahrik edip ruhunu hislendirdikçe o mutluluklar da çoðalýr ve ona mânevî cennetlerin kapýlarý açýlýr5 Çünkü, kalbin yaratýlýþýnýn en büyük gayesi, birinci derecedeki görevi; Samed olan yüce Yaratýcýya ayna olmasýdýr6 Yani, kalbin organik görevi bedenin her tarafýna kan pompalamak; mânevî cephesi ise Yaratýcýya imân ile mârifettir Yani, onu tüm isim ve sýfatlarýyla tanýmak; sevmek,7 ve þu büyük âleme yansýyan bütün isim ve sýfatlarýnýn eserlerine, izlerine mazhar olmak, onlarý yansýtmak; ebedî hayata âþýk olup8 sonsuz sevgi üretmektir
Ve sonsuz þefkat sahibi Rahîm’in, sayýsýz ni’metleri veren Kerim’in kapýsýný niyaz ile çalmak9 ve Kur’ân nurlarýyla10 aydýnlanmaktýr Diðer bir tabirle, marifetullah (Allah’ý kâinat kitabýnda yansýyan isim ve sýfatlarýyla bilmek) ve birliðinin sýrlarýný ifade eden Lâ ilâhe illâllah kudsî kelimesiyle kalbi söylettirmek, ruhu iþlettirmektir11
Ýþte o zaman kalbi tam olarak imân nuruyla aydýnlanmýþ bir kulu, ihtimaldir ki, dünya bomba olup patlasa korkutmaz12 Çünkü, bu kâinatýn sonsuz kudretin elinde olduðunu, rastgele ve tesadüfen iþler dönmediðini biliyor
Dipnotlar: 1 Ýþârâtü’l-Ý’câz, s 71, 78, 34; 2 Kastamonu Lâhikasý, s 149; 3 Ýþârâtü’l-Ý’câz, s 45; 4 Sözler, s 33; 5 Sözler, s 25; 6 Mektûbat, s 428-429, 431; 7 Mektûbât, s 218; 8 Sözler, s 266; 9 Sözler, s 244 21; 10 Mektûbât, s 188; 11 Lem’alar, s141; 12 Þualar, s 158