Sevgiyle ibadet edebilmek By: sumeyye Date: 20 Mayýs 2010, 16:19:20
Sevgiyle Ýbadet Edebilmek
Sevmek, insanýn en önemli özelliklerinden biridir.
Öyle ki, insan sevdiði için her þeyi yapar, daðý bile delmek ona zor gelmez.
Ýbadetlerimize de birazcýk sevgi katabilsek Rabbimize daha yakýn olacaðýz.
Peki acaba bunun yolu ne?
Alemlerin Rabbi Yüce Allah’a ibadet etmek herkes için bir yükümlülük, bir farzdýr.
Ayný þekilde her kiþinin ibadetini güzelleþtirmesi, elinden gelenin iyisini yapmasý da gerekir. Yeterince güzel ibadet edemiyorum diye kulluk vazifesini terk etmek
þeytanýn bir oyunudur ve yasaklanmýþtýr.
Bununla birlikte, ibadet muhabbetullah yani Allah sevgisi aðacýnýn meyvesi gibidir.
Aðaç nasýlsa meyve de öyle olur. Kul ne kadar muhabbetli ise ibadeti de o kadar
gönülden ve sahici olur. Bu nedenle muhabbetullahý artýrmak için çaba göstermek
lazýmdýr.
Ýçimizde Saklý Muhabbet
Dünyaya gönderiliþimizin sebebi kulluktur. Yani Cenab-ý Hakk’ýn emir ve yasaklarýna
itaat etmektir. Allah Tealâ’nýn rýzasýna ermenin bundan baþka da yolu yok. Ýtaat
ilâhi rýzaya, rýza cennet ve Cemalullah’a vesiledir.
Kalbi uyanýk, tefekkür sahibi bir insanýn Cenab-ý Hakk’a itaati sevgiyle boyun eðiþtir.
Zaten sevgi olmadan itaat tatsýz ve aðýr gelir insana.
Kýlýnan namaz, tutulan oruç, verilen sadaka, sevgi varsa zevk verir,
adeta kalbi kanatlandýrýr. Deðilse zahmet ve meþakkate dönüþür.
Aslýnda Allah sevgisi her insanýn fýtratýnda mevcuttur. Fakat bu fýtrî özellik hakký
verilmediði, beslenmediði için bozulmuþ, bu da itaati etkilemiþtir. Ancak
arýnmýþ kalpler bu sevgiyi yeniden kazanmýþtýr. Bu yüzden kalbin durumuna
baðlý olarak insanlarýn sevgisi ve itaati de farklýlýk gösterir.
Ýmam Gazali rh.a.
“Bilmiþ ol ki, diyor, ahirette en çok mesut olanlar (dünyadayken) Allah’ý
en çok sevenlerdir. Çünkü ahiret demek, Allah Tealâ’ya yönelmek, O’na kavuþma
saadetine ermek demektir. Uzun bir bekleyiþten sonra gelen ebedi vuslattan
daha güzel ne olabilir? Ancak bu nimetler, sevginin derecesiyle ölçülür.
Sevgi ne kadar kuvvetli olursa, saadet de o nispette artar. Kul,
Allah sevgisini ancak dünyada kazanýr.” (Ýhya, 4/568)
Kendimize Söz Geçirebilsek
Ne var ki dünyalýk arzu ve ihtiraslarýnýn esiri olan azgýn nefse bu durumu anlatmak,
onu Allah Tealâ’ya gereði gibi itaat etmesi hususunda ikna etmek hayli çetin bir iþtir.
Zira o sanki baþýný topraða gömmüþ, heva ve hevesine neredeyse tapacak kadar
düþkünleþmiþ ve ahmaklaþmýþtýr. Onun gerçeði görmesini beklemek, aðustos sýcaðýnda
kar yaðmasýný beklemek olur.
Mademki nefs hakikate böyle göz yumup kulak týkamaktadýr, o halde ilâhi tecellilerin
yeri olan kalbe yönelerek onu nefsin elinden kurtarmak, arýndýrmaya çalýþmak lazýmdýr.
Kalp nefsin tozundan topraðýndan temizlendiðinde, nefse söz geçirmek mümkün
hale gelir. Bir baþka ifadeyle, kalp teslim alýnýrsa, tasavvuf erbabýnýn söylediði gibi
nefs mecazi anlamda ölür.
Nefsin ölmesi demek onun ortadan kalkmasý deðildir; tezkiye olmasý, yani hor
ve hakir görülen kötü sýfatlarýndan arýnýp, övülen ve istenilen sýfatlarla donanmasýdýr.
Gavs-ý Hizanî k.s. Hazretleri þöyle buyurmuþtur:
“Nefsin ölümü ve öldürülmesi, ilâhi emirlere boyun eðerek sýfatlarýnýn
deðiþmesinden ibarettir.” (Minah)
Kur’an-ý Kerim’de de
“Gerçek kurtuluþ bulmuþtur onu temizleyip parlatan, ziyan etmiþtir
onu kirleten ve gömen…” (Þems, 9-10) diye nefsin arýndýrýlmasýna iþaret buyrulur.
Bütün bunlar büyük nimetlerdir ve büyük nimetler her zaman
büyük külfetlerden sonra elde edilir.
Dünyevî bir aþk için onlarca zorluða katlanan insanýn,
aþklarýn en büyüðü olan Allah aþkýna ermek adýna bu kadar külfeti göze almasý
çok deðildir.Kürþad Salih Yaman