Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Kalple akletmek kalple iman etmek By: sumeyye Date: 19 Mayýs 2010, 15:39:53
Kalple Akletmek, Kalple Ýman Etmek



uran’da söz edilen akýl ruhta yaþanan üstün bir özelliktir. Birçok Kur’an ayetinde ‘akleden kalpler’den söz edilir. Allah’ýn tanýttýðý gerçek akýl beynin iþlevlerinden biri olan zekadan çok farklýdýr. Kur’an bize aklýn vicdan ile ayný yerde; kalpte bulunduðunu haber verir. Kalpleri kapalý olanlarýn da akledemeyen kiþiler olduðunu birçok ayette açýkça ifade eder:

Yer yüzünde gezip dolaþmýyorlar mý, böylece onlarýn kendisiyle akledebilecek kalpleri ve iþitebilecek kulaklarý oluversin? Çünkü doðrusu, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir. (Hac Suresi, 46)

Ve onlarýn kalpleri üzerine, onu kavrayýp anlamalarýný engelleyen kabuklar, kulaklarýna da bir aðýrlýk koyduk. Sen Kuran’da sadece Rabbini “bir ve tek” (ilah olarak) andýðýn zaman, ‘nefretle kaçar vaziyette’ gerisin geriye giderler. (Ýsra Suresi, 46)

Ancak ‘kalbi olan’ insanlar öðüt alabilir ve dolayýsýyla “Hiç þüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir þahit olarak kulak veren kimse için elbette bir öðüt (zikir) vardýr. (Kaf Suresi, 37) ayeti gereði iman edebilirler.
O halde Kuran’a göre gerçek akýl ve iman doðrudan kalp ve vicdanla baðlantýlýdýr. Akýl vicdanýn özelliklerine göre artýp-azalabilir. Ýnsanýn vicdaný güçlenir ve Allah korkusu arttýðýnda, Rabb’i “doðruyu yanlýþtan ayýran bir nur ve anlayýþ” verir. Allah’ýn yaratmasý olan bu sýr, “Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakýnýrsanýz, size doðruyu yanlýþtan ayýran bir nur ve anlayýþ (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi baðýþlar. Allah büyük fazl sahibidir.” (Enfal Suresi, 29) ayetiyle haber verilir.
Allah korkusunu içinde taþýmayan ve sakýnmayan kiþi ise, bu “anlayýþ”tan yoksun olduðu için gerçek akla da sahip deðildir. Kiþi üstün zekaya sahip bir bilim adamý da olabilir; ancak incelediði þeylerin Yaratýcýsýný, gerçek sahibinin kim olduðunu kavrayacak vicdana ve akla sahip olmayabilir. Ýþte bu kiþinin keþfettikleri onu, Rabb’ini deðil, gururla kendisini yüceltmeye götürür ve hevasýný ilah edinen bu kiþiyi saptýrýr.
Þimdi sen, kendi hevasýný ilah edinen ve Allah’ýn bir ilim üzere kendisini saptýrdýðý, kulaðýný ve kalbini mühürlediði ve gözü üstüne bir perde çektiði kimseyi gördün mü? Artýk Allah’tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öðüt alýp-düþünmüyor musunuz? (Casiye Suresi, 23)
Zeki de olsa doðrulara karþý tepkisiz kalan kimseler, ayetlerde söz edilen körlük ve saðýrlýk nedeniyle kavrayýþ ve anlayýþlarý yok olanlardýr.

Allah, onlarýn kalplerini ve kulaklarýný mühürlemiþtir; gözlerinin üzerinde perdeler vardýr. Ve büyük azap onlaradýr. (Bakara Suresi, 7)

Kuran’da insan davranýþlarýnýn kalple olan iliþkisinin konu edildiði pek çok ayet vardýr. “Allah’ýn kiþi ile kalbi arasýna girmesi”, “kalplerin uzlaþmasý”, “kalbe sindirilmesi”, “kalplerin takvasý”, “kalbin ýsýndýrýlmasý”, “kalbin tatmin bulmasý”, “kalbin saðlamlaþmasý”, “kalbin öfkeyle kabarmasý”, “kalbin boþ olmasý”, “kalplere korku salýnmasý”, “kalbin meyletmesi”, “kalplerde onulmaz bir hasret kýlýnmasý”, “kalplerde olmayanýn aðýzla söylenmesi”, “kalplerin parçalanmasý”, “kalplerde gizli tutulmasý”, “kalbin kaymasý, benzemesi, karþý koymasý”, “kalplerde hastalýk olmasý”, “imanýn kalbe girmemesi”, “kalbin katýlaþmasý, mühürlenmesi” gibi konulardaki ayetler çok açýk bir gerçeði ortaya koyar: Ýman, insan kalbinin duyarlýlýðýyla ilgilidir.

Kalbi mühürlenmemiþ insan, Rabb’ini tanýmaya ve O’nun buyruklarýna kalpten iman ve itaat etmeye yönelecektir. Oysa inkar edenlerin kalpleri ölüdür, mühürlüdür. Kalplerinde bir kavrayýþ, vicdani duyarlýlýk yoktur; dolayýsýyla akýl ve iman sahibi de olamazlar. Yapýlan uyarýlarý göz ardý eder, vicdanlarýný devreye sokarak öðüt alamazlar.

Andolsun, onlarýn çoðu üzerine o söz hak olmuþtur; artýk inanmazlar. Gerçekten biz onlarýn boyunlarýna, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden baþlarý yukarý kalkýktýr. Biz önlerinde bir sed, arkalarýnda bir sed çektik. Böylelikle onlarý örtüverdik, artýk görmezler. Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar. Sen ancak, zikre (Kuran’a) uyan ve gayb ile Rahman olan (Allah’)a (karþý) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarýrsýn. Ýþte böylesini, bir baðýþlanma ve üstün bir ecirle müjdele. (Yasin Suresi, 7…11)
Vicdan sahibi olan ancak dini bilmeyen bazý insanlar ise kendilerine anlatýldýðýnda dinin hak olduðunu kalpleriyle kavrar ve iman ederler. Çünkü bu kiþiler, inkarcýlar gibi samimi iman etmelerine engel olan kibir ve gurur gibi duygulara sahip deðildirler.
Samimi insanlar dini öðrendiklerinde yaratýlýþlarýna uygun olarak, “Rabbimiz, biz: ‘Rabbinize iman edin’ diye imana çaðrýda bulunan bir çaðýrýcýyý iþittik, hemen iman ettik” (Al-i Ýmran Suresi, 193) derler. Yüce Allah’a boyun eðen, teslim olan müminler, “kalpleri Allah’ýn zikriyle mutmain olanlar” dýr. (Ra’d Suresi, 28) Çünkü “…kalpler yalnýzca Allah’ýn zikriyle mutmain olur”.

Allah’ý anmadýðýmýz her an zayýf düþeriz. Allah’ý anmak kalbe hoþ gelen lezzetli bir þeydir..Rabb’ini kalpten zikreden müminin bu nedenle þuuru açýk, kalbi de mutmaindir…


Fuat Türker


radyobeyan