Denemeler
Pages: 1
Olgun ve Zengin Dil By: rabia Date: 17 Mayýs 2010, 16:02:00
Olgun ve Zengin Dil

Olgun bir lisanýn kelimeleri, kulakta bir tatlýlýk, kalpte güzel duygular ve dilde ise hoþ bir akýþ meydana getirirler. Sِizde, ses, süs ve his bu iþin esasýdýr. Bu da birdenbire olmaz. Fýtrî akýþý içinde tarih boyu bu geliþme sürer gider. Bizim güzel Türkçemiz de asýrlarýn sinesinde yoðrula yoðrula bugünkü kemâl derecesine ulaþmýþ ve her gün tabiî bir süzülme ve uyum yolu ile daha üstün bir kemâle doðru ilerlemiþtir. Ýlim ve fikir adamlarýmýz "Ýslâm Kültür" hazinesinden Arap, Fars hatta Yunan dillerinin þaheserlerinden seçip aldýklarý kelimeleri, millî zevk ve þuurun berrak aydýnlýðý altýnda iþleyerek bunlarý düþünce ve duygu dehâmýzla uzlaþtýrýp bugünkü zenginliðe ulaþtýrmýþlardýr. Bu hususta sadece onlarýn himmeti yoktur. Evet bütün bir milletin o kelimeler üzerinde emeði vardýr. اünkü her bir kelime üzerinde asýrlarýn biriktirdiði mânâ ve incelikler, yeni kazandýrýlan kavram ve güzellikler vardýr. اünkü kelimelerimize zaman içinde bir velimiz gِnül ikliminin esintileriyle bir þeyler doldururken, bir paþamýz da, onlara ince bir askerî dehânýn izlerini nakþetmiþtir. Bir padiþahýmýz da, bir cihan hükümraný olarak koca bir imparatorluðun azametini o kelimelere yüklemiþtir. Ýþte edebî güzelliklerden olan telmih ve tedâîler; hep bu tarih içinde renklene cilâlana gelip olgunlaþan güzel kelimelerden doðuyor. اünkü insan, kelimelerle düþünür. Thornas Sheridenin dediði gibi "Fikirle kelime arasýndaöyle yakýn bir alâka vardýr ki, birindeki eksiklik veya hata, diðerinde kendisini derhal belli eder." اok iyi biliyoruz ki, "Kelime bilgisi arttýkça insanýn düþünme kabiliyeti kuvvetlenir ve zeka gücü de artar."

Tefsir yazarý merhum Elmalýlý Hamdi Yazýr, "Ýranda çýkan yünden, Avrupaya bükülen ipten, Türk tezgâhýnda dokunan halýyý, Türk malý tanýdým. Bir binanýn mimarisi Türk olmak için bütün kerestesi yerli olmasý lâzým deðildir, diye iþittim. Afrika madenlerinden çýkmýþ bir altýnýn üzerinde bir Türk sikkesi gِrdüðüm zaman ona Afrikalýlarýn deðil, bizim altýnýmýz dedim. Ruhî-ý Baðdadi�in: "Sanma ey hâce ki, senden zer u sim isterler/ Yevme la yenfe��e kalb-i selîm isterler." sِzünü duyduðum vakit bunu Türkçeden baþka bir lisanýn edebiyatýna kaydedemediðim gibi, Türkçe�in en güzel sِzlerinden biri bilmekte tereddüt etmedim." diyor.

"Atalarýmýz en eski çaðlardan beri kendi dil ve kültürlerinde bulunmayan þeyleri baþkalarýndan almaktan çekinmemiþlerdir. Valeri, "Aslanýn vücudu, yediði hayvanlardan oluþur." der. Kültür eserleri, kullanýlan kelimelere baðlý olduðu için, zarurî olarak, ana dile yabancý kelimeler girer. Bunlar, birike birlikte bir okyanus teþkil ederler. Dünyada saf hiçbir ilim ve kültür dili yoktur." diyen Mehmet Kaplan gibi, Nihat Sami Banarlý da "Evet bir kýsým diller vardýr ki, yalnýz bir vatanda deðil, birçok vatanlarda devlet kurmuþ milletlerin dilleridir. Bu diller, normal olarak, medeniyet ve hâkimiyet götürdükleri ülkelerin dillerinden derlenmiþ kelimelerle de zenginleþmiþ büyük dillerdir. Baþka bir deyiþle imparatorluk dilleridir. Bu dillerin sahipleri, hâkim olduklarý topraklardan vergi alýr, mahsûl toplar gibi, kelime de alýrlar. Hem bu alýþýnölçüsü de yoktur. Kendilerine lâzým olduðu kadar veya canlarýnýn istediði kadar alabilirler. اeþitli ülkelerden derledikleri lüzumlu kelimeleri alýrken de kendi dillerinin gramerine, estetiðine ve fonetiðine gِre milleþtirerek, kendi kelimelerini yaparlar. Biz bunlara,öteden beri fethedilmiþ ülkeler gibi fethedilmiþ kelimeler diyoruz."

Sovyet Rusya�ýn kurulduðu yýllarda, o zamanýn en büyük Ýlimler Akademisi olmasýna çalýþýlan "Þûra Cumhuriyetleri Ýlimler Akademisi"ne bir vazife verilmiþti. Buna gِre akademi, Rusya�ýöz Rusça haline getirmek için ne yapmak gerektiðini araþtýracak, neticeyi bir rapor halinde Rus hükümetine verecekti. Bu rapor çok ciddi þekilde hazýrlandý. Raporda hulâsa olarak þu neticeye varýlýyordu: "Rusça�ý öz Rusça yapmak mümkündür. Ancak bunun için Rusça�a kullanýlan kelimelerin yüzde yetmiþ beþini terk etmek ve yerlerine yeni kelimeler bulmak gerekir." Bu rapor Rusça için derhal hasýr altý edildi. Fakat ayný rapor, Moskova�ýn dýþ siyasetine yaman bir ýþýk tutmuþ oldu: Mademki, bir dili öz dil yapmaya çalýþmak, o dile bu derece yaþayan kelime kaybettiriyor; geçmiþle, kِkle, inançlarla alâkayý kesiyor, þu halde bu sistem diðer müsait ülkelerde tatbik edilebilirdi... Bu tatbikata ýþýk tutan, bir hâtýra: Peyami Safa kendisine "Sosyal, spontane, koordinasyon, icmal, tecessüs, hulâsa ve hâdise" kelimeleri yabancý olduðu halde niçin kullandýðýný soran okuyucusuna bir hâtýra ile cevap veriyor: "Rahmetli Hüseyinzâde Ali, bir gün Rusya�a bir tiyatro locasýnda, Rus lisâniyatçýlarýndan biriyle Türkçe�en bahsediyormuþ. Rus âlimi Türkçe�in yabancý kelimelerden mürekkep olduðu için kendi kendine yeten, müstakil bir dil olmadýðýný sِylemiþ. Hüseyinzâde Rus� sormuþ:

- Söyler misiniz? Rusya�a tiyatroya ne derler?
- Tiyatro.
- Oynayanlara ne derler?
- Aktör
- Sahne tertibatýna?
- Mizansen.
- Piyesi fýsýldayana?
- Suflör
- Sahnenin resimlerine ve eþyasýna?
- Dekor
- Bunlar Rusça mý?
- Hayýr!"

Ýþte bu gerçeklere dikkat ederek dilimizi fakirleþtirecek cereyan ve tavýrlara karþý çok hassas davranmamýz ve bu atalar miras ve yadigârý güzel dilimizi korumamýz gerekmektedir.


radyobeyan