Muhabbet ve sadakat By: sumeyye Date: 16 Mayýs 2010, 17:00:13
Muhabbet ve sadakat
Allah-ü Teâlâ (CC) bir vahyinde (hadîs-i kudsîde) þöyle buyurmuþtur: “Beni sevdiðini söyleyip de geceyi benden habersiz bir þekilde uykuyla geçiren kimse muhabbet iddiasýnda yalancýdýr.” Eðer sen Allah’a (CC) karþý gerçekten muhabbet dolu olsaydýn, sabaha kadar zevk için uyumaz, onu ibâdet ile bölerdin. “Muhib” (Hakk CC. âþýðý) zorluklara katlanýr; “mahbûb” (Allah CC. tarafýndan sevilen kimse) ise rahatlýk içerisinde olur. Muhib talep eden, mahbub talep edilendir.
Hz. Peygamber’den (SAV) þöyle rivâyet edilmiþtir: “Allah-ü Teâlâ (CC), Cebrâil (AS)’a buyurur ki: ‘Ey Cebrâil (AS)! Falan kiþiyi uyut, falan kiþiyi de kaldýr’.” Bu sözün iki anlamý vardýr: Falan kiþiyi kaldýr, çünkü o muhibdir. Falan kiþiyi de uyut, zîrâ o mahbubdur. Muhib, beni sevdiðini iddia etmekte, bana muhabbet dâvâsýnda bulunmakta; dolayýsýyla onunla bu muhabbet iddiasýný tartýþmalý ve vücûdundaki benden gayrý yapraklarý düþürerek onu muhabbet makâmýna yerleþtirmeliyim. Onu kaldýr, tâ ki, onun muhabbet dâvâsýndaki burhâný apaçýk olsun ve hakîkî muhabbete ulaþsýn. Falancayý da uyut. Çünkü o mahbubdur. O birçok sýkýntýya katlanmýþ, onda benden gayrý bir þey kalmamýþtýr. Onun muhabbetini kendime ayýrdým. Onun iddiasýný, burhânýný, bana olan vefâsýný tahkik ettim. Tevbesini kabul etme ve ahdine vefâ gösterme zamâný geldi. O benim konuðumdur. Konuða hizmet ettirilmez. Ona yorgunluk çýkarýlmaz. Onu lutuf odamda uyuturum. Fazîlet soframa oturturum. Onunla kurbiyet yoluyla ünsiyet ederim. Onun muhabbeti, sevgisi gerçektir. “Muhabbet” gerçek olunca tekellüf, zorluk çýkarma olmaz.
Bu rivâyetin ikinci mânâsý da þudur: Falancayý uyut, çünkü o bana yaptýðý ibâdetle halkýn hoþnutluðunu kazanmak istiyor. Falancayý kaldýr, çünkü o ibâdet ile yalnýzca benim rýzâmý umuyor. Falancayý uyut, çünkü o namazdan hoþlanmýyor. Falancayý kaldýr, çünkü ben onun sesini duymaktan hoþlanýyorum.
Mürîd, kalbini mâsivâdan temizlerse “mahbub” olur. Hakk’tan (CC) gayrýsýna geri dönmeyi istemez. Kalbin bu makâma ulaþmasý ancak, farzlarý edâ etmekle, harâmdan ve þüphelilerden sakýnmaya sabretmekle, helâl ve mübah þeyler yemekle, hevâ, þehvet ve “varlýðý” (enâniyeti) terketmekle, kalbe þifâ veren veraya sarýlmakla ve kâmil bir zühd sâhibi olmakla gerçekleþebilir ki, kâmil bir zühd Allah-ü Teâlâ’nýn (CC) gayrýsý her þeyi terketmek, nefis, hevâ ve þeytana muhâlefet ve halký, onlarýn övgüsü ve yergisi, yardýmý ve engeli, taþ ve çamur tamâmen onun nazarýnda eþit oluncaya kadar onlarý kalpten temizlemektir.
Bu iþin (tasavvufun, dînin) ilk basamaðý “Lâ ilâhe illallah”a þehâdet etmektir. Nihâyeti ise taþ ve çamurun, yâni altýn ve gümüþün eþit olmasýdýr. Kalbi sýhhat bulup Rabbine (CC) vâsýl olan kiþinin nazarýnda taþ ve çamur, övgü ve yergi, hastalýk ve âfiyet, zenginlik ve fakirlik, dünyâ mutluluðu veyâ mutsuzluðu birdir. Böyle olan kiþinin nefsi ve hevâsý ölmüþtür. Cibilliyet ateþini söndürmüþtür o. Þeytanýný zelil etmiþtir. Onun kalbinde dünyâ ve erbâbý önemsizleþmiþtir. Sonra o, bütün bunlarýn hepsinden de yüzçevirir, Mevlâ’sýna (CC) yönelir; kendisine halkýn arasýnda bir patika yol bulur, onunla Hâlýk’ýna (CC) ulaþýr. Saðýndan ve solundan onu o yolda rahat býrakýrlar, ona yol açarlar… Sadâkatinin ateþi ve sýrrýnýn heybetinden dolayý ondan uzaklaþýrlar. Ýþte o zaman melekût âleminde o “azîm” diye çaðýrýlýr. Halkýn tamâmý onun kalbinin ayaklarýnýn altýnda olur. Onun gölgesiyle gölgelenirler. Sakýn heveslenme! Sen kendinde olmayan þeyi iddia ediyorsun. Nefsin seni istilâ etmiþ. Kalbinde dünyâ ve halk var. Kalbinde halk ve dünyâ Allah-ü Teâlâ’dan (CC) daha büyük yer etmiþ. Sen sûfîlerin sýnýrlarý içerisinde deðilsin. Eðer iþâret ettiðim makâma ulaþmak istiyorsan kalbini eþyâdan tamâmiyle temizlemekle meþgul ol.
Yazýklar olsun sana! Eðer bir lokman eksik olsa, bir buðday tânen gitse, ya da bir isteðin kýrýlsa kýyâmetleri koparýyorsun! Rabbine (CC) îtiraz üstüne îtiraz ediyorsun. Öfkeni hanýmýný ve çocuklarýný dövmekten, dînine ve peygamberine sövmekten çýkarýyorsun. Oysa, murâkabe ehlinden, akýllý ve uyanýk biri olsaydýn Rabbinin (CC) huzûrunda olmayý gözetler, onun bütün fiillerinin senin hayrýna olduðunu, onlarýn, Rabbinin (CC) sana birer nazarý olduðunu bilirdin.
Yazýk sana! Açlarýn açlýðýný hatýrla. Hatýrla, çýplaklarýn çýplaklýðýný; hastalarýn hastalýðýný, mahbuslarýn hapsini… Sana verilen belâ sana az gelmiþ! Kýyâmet dehþeti içerisindeki kabir ehlini hatýrla. Allah’ýn (CC) senin hakkýndaki hükmünü, O’nun (CC) sana baktýðýný, kazâ ve kaderini hatýrla ki, O’ndan (CC) utanasýn. Eðer hayâtýn zorlaþýrsa günahlarýný hatýrla. Onlara tevbe et. Nefine de ki: “Cenâb-ý Hakk (CC), günâhýn dolayýsýyla seni sýkýntýya uðrattý. Eðer günâhýndan tevbe eder ve Hakk’a (CC) karþý takvâ sâhibi olursan O (CC) sana her zorluktan kurtulacak bir kolaylýk verir ve her sýkýntýný giderecek bir çýkýþ yolu gösterir.” Allah-ü Teâlâ (CC) þöyle buyurmuþtur: “Kim ki, Allah’a (CC) karþý takvâ sâhibi olursa, O (CC) ona bir kurtuluþ yolu gösterir, onu ummadýðý yerden rýzýklandýrýr. Allah’a (CC) tevekkül edene O (CC) yeter.”[1]
Akýllý kiþi sadâkat sâhibi olur ve sadâkati ile yalancýlardan ayrýlýr. Sadâkati yalana bedel yap; sebâtý kaçmaya, ikbâli idbâra, sabrý sýzlanmaya, þükrü küfrân-ý nîmete, rýzâyý hoþnutsuzluða, muvâfakati münâzaaya, yakîni þüpheye bedel yap. Eðer, Hakk’ýn (CC) emrine uyar ve O’nunla (CC) çekiþmezsen, küfrân-ý nîmet etmez þükredersen, hoþnutsuzluðu býrakýr râzý olursan, sükûnet gösterir þüphe göstermezsen sana þöyle denir: “Allah (CC) kuluna yetmez mi?”[2]
Yazýk sana! Neyin varsa hepsi heves içinde heves. Allah (CC) onlara nazar etmez. Bu iþ (tasavvuf) sâdece beden amelleri ile baþarýlamaz, bilakis o önce kalp amelleri, sonra da beden amelleri ile gerçekleþir. Hz. Peygember (SAV) kalbine iþâret ederek þöyle buyururmuþtur: “Zühd iþte buradadýr! Takvâ iþte buradadýr! Ýhlâs iþte buradadýr!”[3]
Felâha ermek istiyen kimse, tasavvuf rehberlerinin ayaklarýnýn altýna toprak olsun! Onlarýn vasýflarý nedir? Onlar dünyâyý da halký da terketmiþ kimselerdir. Arþtan yerin dibine kadar, göklerde ve yerlerde dünyâya ve dünyâ ehline âit ne varsa, onlar hepsiyle vedâlaþmýþlardýr. Onlar öyle bir vedâ etmiþlerdir ki, bir daha aslâ geri dönmezler. Halkýn tamâmýyla, nefislerinin her þeyiyle vedâlaþmýþlardýr. Çünkü onlar her hallerinde Rableri (CC) ile varlýk bulmuþlardýr. Hakk’ýn (CC) sohbetini nefsi ile isteyen kimse boþ bir heves ve hezeyan içindedir. Zühdü ve tevhîdi saðlam olan kiþi halkýn elini ve varlýðýný görmez. Allah’tan (CC) baþka veren ve O’ndan (CC) baþka üstün kýlan da görmez.
Ey dünyâ ehli! Bu sözleri duymaya ne kadar da ihtiyâcýnýz var! Ey câhil zâhidler! Bu sözleri duymaya ne kadar da ihtiyâcýnýz var! Zâhidlerin ve âbidlerin çoðu halkýn kölesidir, onlarý þirk koþarlar.
Ey ihlas sâhibi! Þirkten, Rabbinin (CC) kapýsýna kaç. Orada dur, âfetlerin gelmesinden çekinme. Eðer O’nun (CC) kapýsýnda durursan ve sana da halktan âfetler, belâlar gelirse, iþte o zaman, kapýya daha sýký yapýþ. O (CC), tevhîdin ve sadâkatinin heybeti ile belâlarý senden defeder. Âfetler geldiðinde sebat göster. Þu âyetleri oku: “Allah (CC) sâbit, saðlam bir söz ile îman edenlerin ayaklarýný dünyâda da, âhirette de sâbit kýlar.”[4] “Onlara karþý sana Allah (CC) yeter. O (CC) iþitendir, bilendir.”[5] “Allah (CC) kuluna yetmez mi?”[6] “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” i çok çok söyle. Ýstiðfârý, tesbîhâtý artýr. Hakk’ý (CC) bolca zikret. Belâdan, nefis, hevâ ve þeytan ordusundan ancak sadâkat ile emin olunur.
Size ne çok þey öðretiyorum, ama siz öðrenmiyorsunuz! “Allah’ýn (CC) hidâyet bahþettiði kiþidir hidâyete eren”[7] “Allah’ýn (CC) saptýrdýðý kimseyi hidâyete erdirecek baþka bir kimse yoktur.”[8]
Hz. Peygamber (SAV) sapýklarýn hidâyete ermesini ister ve arzulardý, bunun üzerine Allah-ü Teâlâ (CC) O’na (SAV) þu âyeti vahyetti: “Sen istediðini hidâyete erdiremezsin, fakat Allah (CC) dilediðine hidâyet bahþeder.”[9] O zaman Hz. Peygamber (SAV) þöyle buyurdu: “Hidâyet ile gönderildim ancak, hidâyete erdirme husûsunda benim elimde bir þey yok!”
Þeytanýn iðvâsý, kandýrmasý dalâletin sebebi kýlýnmýþtýr, fakat onun elinde de dalâlete düþürme husûsunda bir þey yoktur. Allah’ýn (CC) kitâbýna ve Resûlünün (SAV) sünnetine ittibâ edenler inanýrlar ki: Kýlýç tabîati îtibâriyle kesmez, aksine onunla Allah (CC) keser. Ateþ bizâtihî yakmaz, onunla Allah (CC) yakar. Yemek bizâtihî doyurmaz, onunla Allah (CC) doyurur. Su bizâtihî kandýrmaz, onunla Allah (CC) susuzluðu giderir. Bütün sebepler çeþit çeþit ve birbirine zýt olmasýna raðmen böyledir. Onlarda ve onlarla mutasarrýf olan Allah-ü Teâlâ’dýr (CC). Onlar Allah-ü Teâlâ’nýn (CC) elinde birer âlettir, onlarla istediðini yapar. Ýbrâhîm Halîlullah (AS) ateþe atýlýp Cenâb-ý Hakk (CC) O’nu (AS) yakmamayý dileyince, ateþi O’nun (AS) için serin ve selâmetli yapýverdi.
Sahih bir hadîste Hz. Peygamber (SAV) þöyle buyurmuþtur: “Kýyâmet günü cehennem mü’mine þöyle seslenir: Ey mü’min! Çabuk geç; nûrun nârýmý söndürüyor!”[10] “Köleye sopa ile vurulur, hür olana ise bir iþâret yeter.”
Ey Allah’ýn (CC) kullarý! Beþ vakit namazý vaktinde kýlýn. Namazlarý âdâb ve erkâný üzere edâ edin. Sakýn namazý gafletle kýlmayýn. Allah-ü Teâlâ’nýn (CC), “Namazlarýndan gâfil olanlara yazýklar olsun!”[11] buyruðunu iþitmediniz mi?
Ýbn Abbâs (RA) da þöyle demiþtir: “Namazý vaktinden düþürmeniz, vaktinde kýlmamanýz, namazý terketmeniz demektir.”
Allah (CC) size rahmet etsin! Tevbe edin. Tevbenizde “Tevvâb”a (tevbeleri kabul edene) muvâfakat edin. Ey isyankârlar! Tevbe edin. Ey namazý geciktirenler! Tevbe edin. Ey þeytanýn teviline uyup tevil edenler, ey þeytanýn tuzaðýna düþenler! Ýsyan etmeyin; isyânýn sonu ateþtir. Dünyâda körlükle, saðýrlýkla, müzmin hastalýkla ve fakirlikle karþýlaþýp da sabretmeyen, halka muhtaç kýlýnýp kalbi katýlaþan ve âhirette de bu yüzden ateþe düþen kimselerden de mi ibret almýyorsunuz? Bütün bunlar isyanlarýn ve günahlarýn felâketidir. Ýntikâmýndan, yakalamasýndan, muâhezesinden ve gazabýndan Allah-ü Teâlâ’ya (CC) sýðýnýrýz.
Allah’ým (CC)! Bizi affet. Bize affýnla muâmele et. Bize hilminle, kereminle muâmele et. Senden uzaklaþtýrma. Sana muvâfakat ile bizi rýzýklandýr. “Bize dünyâda da, âhirette de güzellik ver ve cehennem azâbýndan bizi koru.” (Âmin)
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Talâk S. A.2-3.
[2] Zümer S. A.36.
[3] bak.: Müslim, es-Sahîh, “el-Birr” hadîs no: 2564.
[4] Ýbrâhîm S. A.27.
[5] Bakara S. A.137.
[6] Zümer S. A.36.
[7] Ýsrâ S. A.97.
[8] A’râf S. A.186.
[9] Kasas S. A.56.
[10] Heysemî, Mecmau’z-zevâid, VII/360, (Lübnan-1967).
[11] Mâûn S. A.5.
Kaynak: Gavsulazam Abdulkadir-i Geylani (KSA), Cilâü’l-hâtýr fi’l-bâtýn ve’z-zâhir
Ynt: Muhabbet ve sadakat By: ceren Date: 01 Nisan 2017, 21:09:02
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri onun yolunda gideno na sevgi ve muhabbet besleyip onun rizasini kazanan kullardan olalim insallah.Rabbim razi olsun paylasimdan sumeyye abla...