Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Hicret ve fetih By: rabia Date: 14 Mayýs 2010, 19:12:36
HÝCRET VE FETÝH

Hicret ve fetih; imanla, imanda iz'an þuuruyla mümkündür. Semavî mesajlara elçilik yapan Cibril (as) ile gönlü fethedilen Rasûlullah Efendimiz (sav), yaðmur yüklü bulutlar gibi gerilim içinde, Hira'dan avdet buyurup, kýyamete kadar devam edecek yüce bir mefkûrenin temsilcisi olarak, suya muhtaç toprak gibi yürekleri þak þak olmuþ insanlýða, diriltici iksirlerle yaklaþýp, emniyet ve güven telkin ederek, sevgi, hoþgörü ve muhabbetle ruhlarýný fethedip, hicrete hazýrlamýþtýr.

Tohumun, topraðýn derinliklerine kök salarak meyveye hazýrlanmasý gibi; bin bir sýkýntý, ýzdýrap ve çile ile beþeri: cennete namzet, gerçek insanlýða yüceltebilmek gayreti ile çýrpýnmýþtýr. En can alýcý hasýmlarýna karþý müsamahayý, uzlaþma ve anlaþmayý fýrsat eline geçince dahi; afla þefkatle muameleyi kendine þiar edinmiþti.

Fakat bu olaðanüstü þefkat ve müsamahaya raðmen evinden, köyünden kovulmuþ, ilk ve küçük hicret diyebileceðimiz Taife gitmiþti. Ümitle gittiði Taif ten de en aðýr ithamlarla taþlanarak kovulmuþ, mahzun ve mükedder, bir aðaç altýnda Zeyd (ra) ile kanlarýný temizleyip yaralarýný sarmýþlardý. Ümitsizliðe düþmeden ümidi bir kat daha artýrmýþ olarak Cenab-ý Hak'ýn þu imtihaný ile karþýlaþmýþtýr:

Hira'daki melek Cibril (as):

- Rabbinin selamý var. Ýstersen hasýmlarýnýn altýný üstüne getirecek.

- Hayýr Ya Rabb, kusur benim. Ben Seni kullarýna tanýtamadým. Sevdiremedim. Bunlarý helak edersen teblið edecek kimse bulamam. Kalpleri Senin elinde. "Allah'ým kavmimi baðýþla, zira onlar bilmiyorlar." Ýmtihan baþarýlmýþ, küçük hicretle maksat hasýl olmuþ; zira Hristiyan olan köle Addas hidayete ermiþti.

Yine dikenli yollar, sarp kayalar, mücadele ve mücahedeler. Zorluðuna raðmen ruhlarýn, gönüllerin, sinelerin ve hatla akýllarýn fethi gerçekleþmiþti. Bu ruhla Yâsir (ra) ailesi þehadetle Mevla'ya hicret etmiþti. Bu ruhla Mus'ab (ra) dünya nimetlerini tahkir ederek Medine'nin yolunu tutmuþtu. O Mus'ab ki, yaðmura gebe atmosferin sýkýþmasý gibi, Mekke'de baský altýnda kalan ve gelecekte hicret edecek olanlara medeniyetin merkezi olacak Medine'yi hazýrlayacaktý. Ýslâm site devletinin fikir iþçilerini, ilm-i ezelîde karar verilen kudsîleri yetiþtirecek ve Rasûlullah (sav) ile tanýþtýracaktý. Ölüm tehditleri altýnda geçen bir yýl sonunda 70 kiþi ile, Akabe'de Rasûlullah (sav)'ý buluþturuyor ve sonrasýnda biat yapýlýyordu. Bu biattan alýnan iman gücü ile "Canýn canýmýz, kanýn kanýmýz, biz yok olmadan kýlýna dokundurmayýz Ya Rasûlallah!" diyerek söz veriyorlardý. Yesrib, artýk medeniyete beþiklik yapacak Medine'ye inkýlab etmiþti.

Artýk mevsimi gelmiþti. Çekilmez bir hayat içinde kývranan Ashabýna Rasûlullah Efendimiz (sav) hicreti emretmiþ, Mekke'den Medine'ye göç baþlamýþtý. Ýþin tarihî seyrini kaynaklara býrakýyoruz. Vefa ve sadakatin gerçek örneði Hz. Ali (ra), Efendimiz (sav)'in yerine yataðýna girmiþ, Sýddýk-ý Ekber (ra) de, Efendimiz (sav)'in refakatinde hicret etmiþti. Böylece, emniyet ve güven insaný olan Efendimiz Hz. Muhammed (sav) kýsa zamanda gönüllere girmiþ, sevgisi ruhlarý sarmýþtý. Zannediyorum ki, O'nun (sav) Medine'ye giriþi cennete giriþten daha tatlý idi. Þu anda bizlerde meydana getirdiði zevk bile dünya ezvakýna deðiþilmeyecek kadar tatlý ve kutsaldýr.

Muhacir ve Ensar ismiyle tarihe altýn harflerle yazýlan, imanýn ve Ýslâm'ýn temelini kanlarýyla sulayan, mefkûreleri ve insanlýðýn kurtarýlmasý adýna kurbanlýk koyun gibi baþ, budanan aðaç gibi kol, bacak veren insanlýðýn yüzünün aký bu insanlar, Rasûlullah (sav)'ýn ashabý, arkadaþlarý olma þerefini kazanmýþlar, "Tubâ li'l-ðuraba" (gariplere müjdeler olsun) beþaretine mazhar olmuþlardýr. Böylece kudsîlerin baþýný tutan bu talihlilere, Cenab-ý Hak kovulduklarý Mekke'nin fethini de nasip etmiþtir.

Fetih, dahilî-haricî þekliyle ele alýndýðý zaman, aðacýn kök salmasý iç fetih, sert taþý topraðý delip geçmesi, semalara doðru ser çekip yükselmesi de bir dýþ fetihtir.

Ýmanýn sesini vicdanýnda duyma, takva ve amel-i salihe erme iç fethi ifade ettiði gibi, cihad ruhuyla gerilim içinde bulunma, gece-gündüz nöbetini ihmal etmeden insanlýðýn hayrýna hizmet etme de bir dýþ fetihtir. Ýman ve iz'an ile iç derinliðe erme; fenadan bekaya, maddeden mânâya, bedenden ruha, dünyadan ahirete seyyiattan hasenata yücelmiþ ve yükselmiþ olma ve dýþ fethin bütünleþmesinin tezahürüdür.

Mekke'nin fethi, Ýstanbul'un fethi ve benzeri bütün dýþ fetihler, iç fetihteki muvaffakiyetini saðlamýþ yüce ruhlarýn baþarýsýdýr. Tarýk bin Ziyad (ra)'ýn Endülüs'ü fethetmedeki sýrrý, iç fetihteki derinliðidir. Tarýk bin Ziyad (ra), Toleytola'da kralýn sarayýnda gece, izbeye serdirdiði yataðýnýn yanýnda, hazinelerin üzerine çýkarak, Rabbine þöyle hesap veriyordu: "Tank dün bir köle idin. Allah seni hürriyete kavuþturdu. Bugün fatih bir kumandansýn, unutma yarýn bastýðýn topraðýn altýna girecek ve Allah'a hesap vereceksin."

Fatih Sultan Mehmed Hazretleri'nin fetihten sonra, kýyamete kadar fethin sembolü kalacak olan Ayasofya'ya gidip, onbinlerce askerine "ikindi namazýnýn sünnetini ömründe hiç geçirmeyen, geçsin namaz kýldýrsýn" hitabýnýn cevabýný alamayýnca (onu geçirmeyen sadece kendisi olarak) namazý kýldýrýr. Ýþte dýþ fetihteki sýr.

Bu sýrrýn sýrrý, ciddî bir metafizik gerilim, fevkalade bir muhasebe ve murakabe þuuru, ahiret hayatýnýn; iki bekleme salonu mesabesinde olan gece ve gündüz, bu ikiden birinde mutlaka yolculuk olacak. Bu yolculuðun dostlara ulaþma ve onlarla buluþma, rýzaya erme ile neticelenebilmesi için dünyanýn makam, mansýp, servet, þehvet ve þöhretine takýlýp kalmadan sahip olduðumuz Ýlâhî emanetlerin hakkýný vererek üzerimize düþen sorumluluðun bilincinde hareket etmemiz lazýmdýr.

Unutmamak lazýmdýr ki, gerçek hicret; kalpten her þeyi çýkarýp, Allah'a (cc) kavuþmakla mümkün olacaktýr. Dua ve dileðimiz ahir zamanda zuhur edecek kudsîlerin bu iþi gerçekleþtirmesidir.

Ali Haydar Polat


radyobeyan