Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Sade hayat fakirlik mi By: sumeyye Date: 13 Mayýs 2010, 15:15:34
SADE HAYAT FAKÝRLÝK MÝ?

Sade hayatý insanlarýn çoðu için ürkütücü kýlan baþlýca nedenlerden biri, onun fakirlikle karýþtýrýlmasýdýr. Gerçi fakirlik de bir tür sadelik sayýlabilir; ancak bu zorunlu bir sadeliktir ve mahrumiyet ifade etmektedir. Bizim konumuzu teþkil eden sadelik ise, “gönüllü sadelik” olarak anýlmaktadýr ve mahrumiyetle bir ilgisi yoktur.




Bu, özgür insanýn gönüllülüðüdür ve kiþinin kendi ihtiyaçlarýný kendisinin belirlemesi esasýna dayanmaktadýr. Kendi ihtiyaçlarýný belirleyen insan, gelir ve giderleri arasýndaki dengeyi de kurmuþ, yahut bu dengeye tüketici insandan daha fazla yaklaþmýþtýr.




Ýnsan, geliri ile gideri arasýnda bir denge konumuna yaklaþtýðý oranda fakirlikten uzaklaþmýþ demektir. Bu yüzden, ne kadar mütevazi bir gelire sahip olursa olsun, bu geliriyle hayattan beklentilerini karþýlayabilen bir insan, çok kazandýðý halde beklentileriyle geliri arasýndaki uçurumu bir türlü kapatamayan birisine göre “zengin” olarak tanýmlanmaya daha lâyýk bir kimsedir.




GÖNÜLLÜ SADELÝK, insanýn hayatýndan ihtiyaç fazlasýný çýkarmak suretiyle, daha baþka þeylerin hayatýmýz içinde yer alabilmesi için zemin hazýrlar.



Aslýnda bunlar, hayatý yaþanmaya deðer kýlan þeylerin tâ kendisidir.



Bunlar arasýnda, kendimizin ve içinde yaþadýðýmýz dünyanýn farkýna varmak, bizi çevreleyen güzellikleri her an içimize sindirerek yaþamak, aldýðýmýz her soluðun hakkýný vermek, baþta aile bireyleri olmak üzere insanlarla iliþkilerimizi canlandýrmak, baþka insanlarýn dertlerini ve mutluluklarýný paylaþmak, sadece kendisi için çalýþan bir tüketici rolünden sýyrýlarak baþkalarý için de birþeyler yapabilmek, üzerinde yaþadýðýmýz gezegenin daha yaþanabilir bir hal almasý için kendi çapýnda bir katkýda bulunmak gibi küçüklü büyüklü sayýsýz hazlar ve mutluluklar vardýr.



Bu haz ve mutluluklar, insanýn manevî dünyasýnda, hiçbir maliyet istemeden herkese eþit fýrsatlar sunan muazzam bir zenginlik kaynaðý teþkil etmektedir. Nitekim gönüllü sadeliði savunanlar, bu hayat tarzýný, “dýþ görünüþüyle sade, içeride ise alabildiðine zengin” bir yaþam biçimi olarak tanýmlarlar.





“YETER” sözünün telâffuzunu güçleþtiren asýl neden, bizim almaya programlanmýþ olmamýzdýr.



Tüketim uygarlýðý, insaný, sürekli olarak almaya, yutmaya, öðütmeye, tüketmeye teþvik eder ve bunlarý bir hayat amacý olarak önümüze koyar. Bu uygarlýðýn temelinde yatan felsefe, ne pahasýna olursa olsun büyümektir.



Büyüdükçe büyümeyi amaçlayan insanlar, kurumlar veya topluluklar ise, “Yeter” diyebilme þanslarýný daha iþin baþýnda kaybetmiþlerdir. Onlarýn bir yeterlilik ve doyum hissini yakalayabilmek için tek bir çareleri vardýr: hayatlarýný bu çürük zeminden kurtarýp daha baþka ve saðlam bir zemin üzerinde yeni baþtan kurmak. Yoksa, “almaya” programlanmýþ bir hayat tarzýnýn þurasýný veya burasýný yamayýp rötuþlayarak onu verimli ve tatmin edici bir hale getirmek mümkün deðildir.

Aslýnda insanýn manevî yapýsý, almaya deðil, vermeye göre düzenlenmiþtir. Vermeyi esas alan bir hayat tarzýný benimsediðinizde, bütün taþlar yerine oturmaya baþlar. Bunun apaçýk kanýtlarýný, her iki taraftaki sayýsýz örneklerinde gözleyebilirsiniz. Taraflardan birinde sürekli açlýk, huzursuzluk ve çevreyle uyumsuzluk, diðerinde ise doyum, haz ve çevreyle uyum vardýr. Sade hayat gönüllülerinden Janice L. Krouskop, babasýnýn kendisine þu þekilde öðüt verdiðini anlatýr: “Bu dünyada bir alanlar, bir de verenler vardýr. Alanlar belki daha çok yiyebilir; fakat verenler daha rahat uyur.”




BURADA, tüketim uygarlýðýnýn deðer sistemiyle bütün baðlarý koparmak zorunda bulunduðumuzu görmeliyiz.



Çünkü, “vermek” kavramýyla açýlan kapýda, daha ilk adýmda bizi karþýlayan þefkat, merhamet, muhabbet gibi duygularý geliþtirmek ve tatmin etmek bir yana dursun, onlara hayat hakký tanýmak bile bu uygarlýðýn tahammül edebileceði birþey deðildir.



O felsefede birbirinin yardýmýna koþan, baþkalarýnýn iyiliði için kendisini zarara sokan insanlar için yer yoktur. Eðer yardýma muhtaç bir insan varsa, orada yolunacak bir kaz var demektir.


Faiz sistemi bu yamyamlýðýn bir tercümesidir. Sýkýntýya düþen insana, tüketim uygarlýðý yardým elini uzatacak yerde para satar ve onun sýrtýndan yeni bir kazanç saðlar. Amaç, mümkün olduðu kadar çok kiþiyi borç tuzaðýna düþürmek; alacaðýný tahsil ederken de mümkün olduðu kadar çok para toplamaktýr. O yüzden, aldýðýnýz bir krediyi vaktinden önce ödemeye kalkarsanýz ceza yersiniz! Ödemeyi geciktirirseniz, bu defa da birkaç ay geçmeden borcunuz inanýlmaz rakamlara yükselir.



BÜTÜNÜYLE vermeye odaklanmýþ bir bakýþ açýsý, semavî dinlerin terbiyesi altýnda kazanýlabilecek çok yüksek bir mertebeyi ifade etmektedir ki, Kur’ân, Mü’minûn Sûresinde, kurtuluþa erenlerin özelliklerini sayarken buna bilhassa dikkat çekmiþ ve “Onlar ancak zekât için çalýþýrlar” (23:4) tanýmýný getirmiþtir.


Burada, atlanmamasý gereken bir vurgu vardýr. Ýnsan bir yandan zekât verecek yeterliliðe yükselmek için teþvik edilirken, bir yandan da, çalýþmasýnýn asýl amacý olarak, ona, yýðýp biriktirmek, yiyip þiþmek, yutup büyümek deðil, kazandýklarýný baþkalarýnýn hizmetine sunmak gibi bir hedef gösterilmektedir. Bu, ayný zamanda, insan için asýl doyumun böyle bir hayat amacýnda bulunduðuna da bir iþarettir.




FAZLALIKLARI ATMAK, parazitleri ayýklamak, hýz düþürmek, içten ve dýþtan gelen seslere kulak vermek suretiyle yaþanacak bilinçli bir hayatýn bize kazandýracaðý zenginlikler, saydýðýmýz baþlýklar altýna sýðmayacak kadar geniþ bir alaný kaplar.



Aslýnda hayatýn her an hepimize sunmakta olduðu zenginlikler saymakla bitecek gibi deðildir; biz baþka þeylerden dikkatimizi kurtararak telâþsýz bir yaþama temposuna kavuþmak suretiyle, bu zenginlikleri fark etmeye baþlarýz.



Ondan sonrasý, artan bilgimizle ve sürekli temrinlerle alýcýlarýmýzý güçlendirmek suretiyle, hayattan her günkü nasibimizi bir gün öncesine oranla daha ileriye götürebilmek, bir anlamda, her yeni güne âriflerin gözüyle bakarak “Bakalým, bugün hangi tecellîlerle karþýlaþacaðýz?” þeklindeki bir heyecaný, her gündoðumuyla birlikte tekrar tekrar yaþamak demektir.



Yeni bir güne, kuþlar kursaklarýný, ârifler de gönüllerini doldurmak ümidiyle baþlarlar.



Gün, ikisini de doyurur.


ALINTI
Ynt: Sade hayat fakirlik mi By: elveda Date: 13 Mayýs 2010, 18:19:09
nefsimin esiri olmaktan Allah'a sýðýnýrým.Rabbim cümlemizi muhafaza eylesin.

radyobeyan