Yemin Bahsi By: ecenur Date: 12 Mayýs 2010, 21:53:37
Fetavay-i Hindiyye Yemin Bahsi
KÝTABU´L -EYMAN..
YEMÝNLER..
1- YEMÝNÝN MANASI, RÜKNÜ, ÞARTI VE HÜKMÜ..
Yakýnlýk Sebebiyle Yapýlan Yemin :
Allah Ýle Yapýlan Yeminin Rüknü :
Allah´ýn Gayrisi Ýle Yapýlan Yeminin Rüknü :
Allah Île Yemin Etmenin Þartlarý :
Allah´ýn Gayrisi Ýle Yapýlan Yemin.
Allah Adý Ýle Yapýlan Yemin Üç Nevidir :
1-) Yemini Gâmus :
2-) Yemin-i Laðv :
3-) Yemini Mün´akîde:
2- YEMÝN OLAN VE OLMAYAN LAFIZLAR..
1- Zaleminin Yemin Vermesi Yemin Edenin Yemine Niyyet Etmesi Müstahlifin Yemine Niyyet Etmemes
2- Yeminin Keffâreti
Keffâreti Oruçla Yerine Getirmek:
Nezir Hakkýnda Meseleler
3- GÝRMEK, DURMAK VE BENZERÝ FÝÝLLER ÜZERÝNE YAPILAN YEMÝN..
4- ÇIKMA, GELME VE BÝNME ÜZERÝNE YAPILAN YEMÝN..
5- YEMEK ÝÇMEK VE BENZERLERÝ ÜZERÝNE YAPILAN YEMÝN..
6- SÖZ ÜZERÝNE YAPILAN YEMÝN..
8- ALIM - SATIM, EVLENME VE BENZERLERÝ HAKKINA YAPILAN YEMÝN
Bu Konu Ýle Ýlgili Bazý Meseleler ;
9- HAC, NAMAZ VE ORUÇ HAKKINDA YAPILAN YEMÝN..
10- ELBÝSE GÝYME VE SÜSLENME HAKKINDA YEMÝN..
11- DÖVME, ÖLDÜRME VE BENZERLERÝ HAKKINDAKÝ YEMÝN..
12- DÝRHEMLERÝ BÝRBÝRÝNE VEREREK HELÂLLEÞMEK HAKKINDA YEMÝN
Bu Konularla Ýlgili Çeþitli Meseleler
KÝTABU´L -EYMAN
YEMÝNLER
1- YEMÝNÝN MANASI, RÜKNÜ, ÞARTI VE HÜKMÜ
Yeminin serî mânâsý : Þeriatte yemin, kuvvetli bir sözleþme yapmak ve baðlanmaktan ibarettir.
Yemin eden kimse, bu yemini sebebiyle, bir þeyi yapmaya veya yapmamaya azmeder. Kifâye´de de böyledir.
Yemin, iki çeþittir :
1-) Allâhu Teâlâ ile veya O´nun sýfatý ile yapýian yemin.
2-) Bunun gayrisi ile yapýlan yemin.
Allah´ýn gayrisi ile yapýlan yemin de, iki çeþittir :
a-) Babalarla, evlatlarla, meleklerle, oruçla, namazla ve baþka þer´î þeylerle, Ka´be´yle, Harem´le, Zemzem ve emsali þeylerle yapýlan yemin.
Bunlardan biriyle yapýlan yemini bozmak, caiz olmaz.
b-) Þart ve ceza.
Bu da, iki çeþittir :
1-) Yakýnlýk sebebiyle yapýlan yemin.
2-) Yakýnlýk üzerine olmayan yemin. [1]
Yakýnlýk Sebebiyle Yapýlan Yemin :
Yemin eden kimsenin : «Eðer, þu iþi yaparsam, oruç tutmak...» veya «...namaz kýlmak...» ; «...hacca gitmek,..»; «...umre yapmak...»; «...kurban kesmek...»; «...köle azâd etmek...»; «...sadaka vermek...» yahut benzeri þeyleri yapmak; «...üzerime vazife olsun.» demek gibidir.
Yakýnlýk Üzerine Olmayan Yemin : Talâk ve ýtak üzerine yapýlan yemindir. Bedâi´de de böyledir. [2]
Allah Ýle Yapýlan Yeminin Rüknü :
Allah´ýn ismini veya sýfatým söylemektir. [3]
Allah´ýn Gayrisi Ýle Yapýlan Yeminin Rüknü :
tyi birþart ve iyi biý ceza söylemektir. Kâfî´de de böyledir.
Ýyi þart : Mevcudiyeti yok olmamak;
Ýyi ceza ise : Þartýn bulunmasý yanýnda; varlýðýna inanýlýr olmak veya galip bulunmaktýr. Böylece, mülke veya onun sebebine muzaf olmak; cezanýn da, onunla yemin edilir þeylerden olmasý...
Eðer, böyle olmazsa, o zaman, yemin olmaz. Ticârette vekâlet ve izin gibi...
Bir kimse : «Ben, þu iþi yaparsam; gerçekten, seni vekil yaptým.» veya : «...ticârette sana bin verdim.» derse; bu durumdaki sözü, yemin olmaz. [4]
Allah Île Yemin Etmenin Þartlarý :
1-) Yemim eden kimsenin akýllý ve bulûða ermiþ olmasý :
Delinin ve sabinin ( = çocuðun) yemini sahih olmaz. Çocuk, akýllý olsa bile, hüküm deðiþmez.
2-) Müslüman olmak :
Kâfirin yemini sahih olmaz.
Hatta, kâfir iken yemin eden bir kimse, sonra müslunýan olsa; bu þahýs, o yeminini bozunca, keffâret gerekmez. Bedâi´de de böyledir.
Dinden dönmekle, yemin geçersiz olur :
Bir kimse, dinden döndükten sonra, tekrar müslüman olsa; yemininin hükmünü yerine getirmesi gerekmez. Ihtiyar´da da böyledir.
3-) Yönünde, hürriyet þart deðildir :
Kölenin yemini de, sahihtir.
Ancak, köle, mal sahibi olmadýðý için, keffâreti oruç tutarak yerine getirir. Efendisinin ise, onu, oruç tutmaktan men etme hakký vardýr. Efendi, köleyi, sebebine mübaþeret ettiði her oruçtan men edebilir. Nezir onýcu gibi...
Eðer, efendisi, köleyi, —keffâret için— oruç tutmadan önce, ýtk (= azâd) ederse; bu kölenin, keffâreti, mal ile yerine getirmesi lâzým gelir.
4-) Yemýînde, ihtiyar da þart deðildir :
Zoraki yaptýrýlan yemin de, sahihtir.
Yeminde gayret ve kast þart deðildir. Bize göre, hatâ veya latife ile yapýlan yemin de sahihtir.
5-) Bir sözün, kendisine yemin edilen þeye dönmesi için o þeyin, yemin zamanýnda, varlýðýnýn hakikaten tasavvur edilmesi gerekir.
Bir yeminin (= sözün), yemin olmasýnýn þartý, buna baðlýdýr.
Varlýðý düþünülemeyen bir þeye yemin etmek bir mânâ ifâde etmez. Bu, îmâmEbûHamfe (R.A.) ve Ýmâm Muhammed (R.A.)´in kavlidir.
Varlýðý âdeten tasavvur olunan þeye gelince; üç imâmýza göre de, bu yeminde þart olmaz.
6-) Yemin istisnadan hâli olmalýdýr :
Bir kimse, sözüne: «Ýnþallah.» veya «...illâ en yeþâallah.» yahut «...mâþâallah.» veya benzeri bir lafýz ilâve eder; yahut «...Allah bana yardým ederse.» veya «...Allah kolaylaþtýnrsa.» veya «...Al-lahýn yardýmýyla.»; «...Allanýn kolaylaþtýrmasýyla.» veya benzeri bir lafýz ilâve ederse; yemin etmiþ olmaz.
Eðer, bu lafzý, Önceki sözüne (yeminine) —hemen— ilâve etmemiþ de, ikisinin arasýný açmýþsa; yemini, yemindir. [5]
Allah´ýn Gayrisi Ýle Yapýlan Yemin
7-) Yemin eden kimse, talâk´ý (= boþamayý), ýtak´ý (= köle azâd etmeyi) þart koþmuþsa; bu caizdir ;
Bullar, yeminin baðlanmasýnýn þartýdýr.
8-) Kendi üzerine yemin edilen þey, gelecekte yapýlacak bir iþ olmalý; daha önce olmuþ bir þey olmamaîýdu.
Bir kimse, karýsýna : «Sen, semâ, baþýmýzýn üzerinde olduysa boþsun.» dese; talâk vâki, kadýn boþ olar.
9-) Allah´ýn ismi yeminin rüknünde söylenmelidir :
Þayet, bir kimse: «...Allah yardým ederse.»; «...Allah´ýn yardý-mýyle.» der ve bu sözü ile istisnayý murad ederse; bu durumda müstesna GÝur ve bu sözü hüküm bakýmýndan doðrulanmaz.
10-) Yeminde, þart ile ceza arasýna bir hâil girmemelidir :
Eðer girerse, yemin, yemin olmaz. Bedâi´de de böyledir. [6]
Allah Adý Ýle Yapýlan Yemin Üç Nevidir :
1-) Yemini Gâmus :
Bu, mâzî´de (= geçmiþ zamanda) veya halde (= þimdiki zamanda), bilerek, yalan yere yemin etmektir.
Böyle yemin etme.., büyük günâhtýr. Yapanýn, tevbe ve istiðfar etmesi gerekir.
Bu yeminden dolayý, keffâret yoktur. [7]
2-) Yemin-i Laðv :
Bu yemin, geçmiþte veya halde, «olmuþ zanm ile» yapýlan yemindir. Halbuki iþ, yeminin aksine yapýlmýþ olmuþtur.
«Vallahi, þu iþi yaptým.» diye yemin ettiði halde, o iþi yapma-mýþ olan, fakat, yaptýðýný zanneden kimsenin yemini böyledir.
«Yaptým.» diye yemin ettiði halde, o iþi yapmamýþ olan, fakat yaptýðýný zanneden kimsenin yemini de yemin-i laðv´dýr.
Veya, uzaktan gördüðü bir adaný için : «Vallahi, bu gerçekten Zeyd´dir.» diyen ve onu Zeyd zanneden halbuki gördüðü Amr olan kimsenin yemini de böyledir.
Veya, gördüðü kuþu, karga zannederek yemin eden, halbuki gördüðü dülgenç kuþu olan kimsenin yemini de yemin-i laðv´dir.
Bu þekildeki yeminlerin sahiplerinin, sorumlu olmayacaðýný umarýz.
Geçmiþte yapýlan yemin, eðer kasten yapýlmamýþsa, onun, dünyada da, uhrâda da hükmü yoktur.[8]
3-) Yemini Mün´akîde:
Yemin-i Mün´akide dört nevi´dir :
a-) Ýyiliði tamamlamak üzere yapýlan yemin :
Emredilen bir ibâdeti yapmak; veya yasaklanan bir þeyi yapmamak üzere yapýlan yemindir. Zaten, yemin etmeden önce de, kiþinin bunu yapmasý farz idi.
b-) Yapýlmasý caiz olmayan þeyi, yapmak veya tâati terk etmek için, yapýlan yemin :
Böyle bir yemin, caiz deðildir.
c-) Yeminini bozup bozmamak arasýnda muhayyer kalan, fakat, bozmasý hayýrlý olan kimsenin yemini :
Bu þahsýn, bu yeminini bozmasý mencluptýýr.
d-) Mubah olan bir þey hakkýnda yapýlan yemin :
Buyeminimuhafazaetmek daha eviâdn, Mebsût´ta da. böyledir. -
Talâk, itak ve benzerleri ile yapýlan yemin; gelecek zamana aitse; bu yemin, yemin-i mün´aki´de gibi olur. Bunlar, maziye aitse, laðv ve gâmus tahakkuk etmez. Lâkin, hilâlim bilme veya bilmeme haÜnde, talâk, vâki olur. Nezir de, böyledir. Ýzâh´ta da böyledir.
Bir kimse, eðer ; «Bu, filan adam deðilse; hac yapmak üzerinde eÝEun.´j der ve o adam da, dediði þahýs oimazsa: hac yapmasý icabeder. Hülâsa´da da böyledir.
Yemini kasden, unutarak veya cebir karþýsýnda yapmak müsavidir.
Baygýn veya mecnun kimsenin yemini de böyledir.
Lyuyan kimsenin yemini, sahih olmaz. Ýhtiyar´da da böyledir.
Allah adý iie yemin etmek, mekruh deðildir. Fakat, az yemin etmek, çok yemin etmekten daha evlâdýr.
Allah´ýn gayrisi ile yemin etmek, bazý âlimlere göre mekruhtur. Ekseriyete göre ise, mekruh deðildir: Çünkü, bununla da, söz kuvvetlenmiþ otuvor, demektir. [9]
2- YEMÝN OLAN VE OLMAYAN LAFIZLAR
1- Zaleminin Yemin Vermesi Yemin Edenin Yemine Niyyet Etmesi Müstahlifin Yemine Niyyet Etmemesi
Allah ismiyle veya Rahman, Rahîm gibi baþka bir esma ile ve bil-umum esmâ-i ilâhî ile yemin edilir.
Bu hususta, insanlarýn; bu isimlerle yemin edilip edilemediðini; bilip bilmemeleri de müsavidir. Âlimlerimizin açýk yolu budur.
Ailahu Teâlâ´nýn sýfatý ile de yemin edilir. Bu sýhat, izzet, celâL klbriyâ gibi, Örfen kendisi ile yerain edilen bir sýfat olmalýdýr. Bu, Mâverâü´n - Nehir âlimlerinin ihtiyarýdýr. Kâfî´de de böyledir.
Esahh olan, sýfatýn zikrinde örfe itibar edildiðidir. Bürcendî´-nin Nikâye Þerhi´nde de böyledir.
Bir kimse : «Rabbî...» veya cRabbü´l - arþ...»; «Rabbü´l -âlemin...» demiþ olsa; bu yemin olur.
Bir kimse : «Hak için, yapmam.» der ve «Hak» kelimesi ile A!-lahu Teâlâ´nýn ismini irâde ederse;, yemin etmiþ olur.
«BihakkiÜâh yapmam.» diyen kimse de, yemin etmiþ olur.
«Ve hakkullah» diyen kimse, Ýmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve Ýmâm Muhammed (R.A.)´e göre, yemin etmiþ olmaz.
«Hürmetullâh» demek de, Þemsü´l - Eimnýe´ye göre, «Hakkul-lah» menzilindedir.
«Azametullah» veya «...melekûtihî...» , «...kudretihî...» diyen kimse; yemine niyyet etsin, etmesin; yemin etmiþ olur. Fetâvâyi Kâdihân´da da böyledir
«...Ceberutillah...» , «...kuvvetillâh...» ; «...irâdetihî...» ; «...meþîttihi...)) ; «...mahabbetihî...» ve «...kelâmihî...» diyen kimse de yemin etmiþ olur;.
«...Emânetullah..-r» ; «...ahdillah...» veya «...zimmetillah...» demekle de, yemin edilmiþ olur.
«Eþhedü enne, ben yapmam.» ; «...eþhedü billah...» ; «...Yemin ediyorum.» ; «Allah´a yemin ederim.» ; «Kasem olsun.» ; «Allah´a kasem olsun.» ; «azmediyorum.» ; «Allah´a azmediyorum.» ; «Onun üzerine ahdolsun.» demek de yemin olur.
«Allah´ýn yemini olsun.» ve «Allah´ýn nezri üzerine olsun.» diyen kimse de, yemin etmiþ olur.
«Bismillâhi, yapmam.» diyen kimse; yemine niyyet etmemiþse; yemin etmiþ olmaz; yemine niyyet etmiþse, yeminetmiþ olur. Bu niyyetle «Bismillah.» diyen kimse de yemin etmiþ olur.
«îmallah yapmam.» diyen kimse de, yemin etmiþ olur. Keza : «eymenellah.» ve «îmellâh...» denilince de yemin olur.
—Üç îrab ile— «Mennellâh...» ; «münnellah» veya «rninnellah» diyen kimse de, yemin etmiþ olur.
«Mîsakihî...» ; «Allah´ýn mîsaký üzerime olsun.»; «Allah´ýn yemini üzerime olsun.)» diyen kimse, yemin etmiþ olur.
Baðdat´lý âlimlere göre : «et-talibü ve´Kgâlibü, yapmam.» diyen kimse, yemin etmiþ olur.
«Billahi, yapmam.» diyen kimse, yemin etmiþ oluz-.
«Billahi» lafzýný, he´nin sükûnu ile «billah»; nasbi ile «Billahe» veya ref´i ile «billahü» þeklinde söyliyen kimse de, yemin etmiþ olur.
«Ailahu, yapmam.» veya «Allah...» ; «Allahe...» diyen kimse, yemin etmiþ olmaz. Çünkü, bu lafýzlarýn baþýnda, harf-i kasem ( = yemin harfi) bulunmamaktadýr.
Þayet, Allah lafzýný, kesre ile îrablarsa ( — Allahi þeklinde sin lerse), bu durumda yemin olur. Çünkü, kesre (= sonunun l-sioii okunmasý), harf-i cerrin (= sonunu esre okutan harfin-ki genellik le bu harf, kasem harfidir.) geçtiðini iküzâ eder. «Allahi" demek, bu bakýmdan yemin olur. Itâbiyye´de de böyledir.
«IillâM» diyen kimse, yemin etmiþ olur.
Ecnâs´ta : «Vallahi in dehaleti´d-dâre.» diyen kimse, yemin etmiþ olur.
«Eðer, yaparsam; mecûsîden þerliyim.» diyen kimse, yemin etmiþ olur.
Keza: «Yahûdýye ortaðým...» veya «Kafirlere ortaðým...»; «...eðer yaparsam.» diyen kimse de, yemin etmiþ olur. Hulâsa´da da böyledir.
Ýmâm Muhammed (R.A.) þöyle buyurmuþtur:
Bir kimse, karýsýna: «Eðer kalkarsan; (veya oturursan); artýk, sen boþsun, derse; bu yemin olur.
Bir kimse, Allah´ýn gayrisi ile yemin edince, yemin etmiþ olma/. Peygamber tS.A.VJ ve Ka´be gibi Hidâye´de de böyledir.
«Peygamberden uzaklýk» yemin olur. Ýmâm Muhammed (R.A.), Asýl Kitabýnda;
«Bir kimse : «Vel´-Kur´ani» dese yemin etmiþ olmaz.» demiþtir. Çünkü böyle mutlak þekilde söylemek alýþýlan bir þey deðildir. «Ve ilmillâh» demek gibi bir þeydir.
«Bu, onlarýn zamanýnda böyle idi. Amma bizim zamanýmýzda, bu yemindir.» denilmiþtir. Biz de, bunu alýr; emreder; itikat ve itimat ederiz.
Mukâtü bin Muhammed: Kur´an ile yapýlan yemin, yemin olur." demiþtir. Bunu bizim âlimlerimiz, ahp kabul eylemiþlerdir. Muznýarât´ta da böyledir.
«Ben, Peygamber´den ve Kur´ân´dan uzaðým» demek de, yemin olur. Kâfî´de de böyledir. Mulýammed bin Abduîkorîm´den soruldu: «Þayet, þu iþi yaparsam; þefaatten uzak olayým», diyen kimsenin hâU ne olur?
O, þu cevabý verdi: «Bu yemin olur.»
Baþkalarý ise : «Bu yemin olmaz.» dediler, Esahh plan da budur. ZahMyye´de de böyledir.
Bir kimse : «Þu iþi yaparsam; Kur´ân´dan, namazdan, kýbleden veya ramazan orucundan uzak olayým.» demiþ olsa; bunlarýn tamamý, yemin olur.
«Dör kitaptan uzak olmak» da; böylece yemin olur.
Kendinden uzaklýk küfür olanýn cümlesi yemin olur. Hulâsada da böyledir.
Mushaf tan, uzak olayým.» demeJc yemin olmaz.
«Kur´ân´da olandan, uzak olayým.» demek yemin olur. Kâfî´de de böyledir.
Ýçinde besmele bulunan, bir fýkýh kitabýný veya bir defteri kaldmpta, «eðer, þu iþi yaparsam; bunun içinde olandan uzak olayým.» demek yemin olur. Þayet, o iþi yaparsa; keffâret lâzým olur. Bu, «Ben bismillâhirrahmânirrahimden uzak olayým demek gibidir. Fetâvâyi Kâdîfcân´da da böyledir.
Bazý âlimlerimiz; Mü´minlerden uzak olayým.» diyen kimse yemin etmiþ olur.» demiþlerdir. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.
«Ben þu otuz günden uzak olayým.» deyip ramazaný kasdeden bir kimse, eðer farziyetîni niyyet eylemiþse; bu yemin olur. Bu kimse, »þu iþi yaparsam; imandan uzak olayým.» diyen þahýs gibidir.
Eður, sevabýndan uzak olmayý niyyet ederse; yemin olmaz. Çünkü, o gaiptir.
Eðer, bir ni\´yeti yoksa; bu sözü —þek makýmýnda olduðu için— yemin olmaz. «Eðer þu iþi yaparsam; yapmýþ olduðum hacdan, uzak olayým.» derse; bu yemin olmaz.
Þu iþi yaparsam; öðrenmiþ olduðum Kur´ân´dan uzak olayým.» demek, bunun aksinedir. Ve bu söz, yemin olur. Þayet: «Hacdan (veya namazdan) uzak olayým.» derse; bu da yemin olur. Muhiyt´te de böyledir.
«Orucumdan veya namazýmdan uzak olayým.» veya «Kýldýðým namazdan; tuttuðum oruçtan, uzak olayým.» demiþ olsa; bu yemin olmaz.Itâbiyye´de de böyledir.
Bir kimse : «Þu iþi yaparsa yahûdî nâsrânî mocûsî olsun.» veya «Ýslâm´dan uzak; kâfir, Allah´tan baþkasýna tapan; puta tapan, olsun.» der veya bunlara benzer bir söz söyler ve bu esnada ka&di, küfür olursa; istihsanen, hepsi de yemin olur. Bedâi´de de böyledir: Hatta, o iþi yapana keffâret lâzým olur.
Bu þahýs, kâfir oJurmu? Bu ihtilaflýdýr. Þemsû´i - Eimnýe : Gerçekten o, onun indinde; ne zaman o þartý yerine getirirse, küfre rýzâ gösterdiðinden dolayý kâfir olur.» demiþtir.
Onun keff areti «lâilâhe illallah muhammedün Resulullah.» demektir.
Bu lafýzlarla, istikbâlde yapýlacak þeye yemin etmiþse, böyle olur. Fakat, bu lafýzlarla, geçmiþ zaman hakkýnda söylemiþ; o ya-hudidir; nâsranîdir veya mecûsîdir; eðer bu iþi yapmýþsa.» demek gibi... Halbuki o þahsýn o iþi yapmýþ olduðunu biliyor... Þüphe yok-ki, bize göre, bu yemin, yemin-i gamus olduðundan; keffâret lâzým olmaz. Kâfir olup olmamasý da, ihtilaflýdýr.
Þemsü´l - Eimme Serahsî: Eðer, ona göre bu söz yemin ise, onunla yemin ettiði vakit, kâfir olmaz. Eðer onunla yemin edince, kâfir olacaðýný biliyorsa; küfre rýza gösterdiðinden kâfir olur.
«Allah bilir; gerçekten, o, o iþi yaptý.» der; ve, onun, o iþi yapmadýðýný bilirse; veya «Allah bilir; yapmadý.» der; ve onun o iþi yaptýðýný bilirse; bunda, âlimler ihtilâf ettiler. Ekserisi ise : «O kimse, kâfir olur.» dediler.
«Allah´ýn sýfatý hakký için,böyle yapmadým.» demek; yemin olmaz.
Bize göle, «ilmillahi, ben yapmadým.» demek de yemin olmaz.
Bir kimse : «Allah´ýn rahmeti hakký için, yapmadým.» dese, bu yemin olmaz. Bu, Ýmâm Ebu Hanîfe (R.A.) ve Ýmâm Muhammed (R.A.)´e göre böyledir.
Bîr kimse : «Ve azabillahi...» veya «ve sehatihî...» veya «ve gadabihî...» yahut «ve rýdallahi ve sevâbihî...» veya «ve îbadetilla-hi.» dese bunls** yemin olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.
Bir kimse : «Þehidallâhu ennehû lâ ilahe illâ hû.» demiþ olsa; bu yemin olmaz. Hulâsa´da da böyledir.
«Ve veehillâhi.» demek de, Ýmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve Ýmâm Muhammed (R.A.)´e göre, yemin olmaz.
«Eðer yaparsa, üzerine Allah´ýn laneti olsun,» veya «...üzerine, Allah´ýn azabý olsun.» demek de yemin olmaz.
Bir kimse, þayet: «Þu iþi yaparsam; Allah´ýn gazabý (veya Allah´ýn hýþmý) üzerime olsun.» dese; yemin etmiþ olmaz.
«Ve sullanülâhî lâ ef´alü» dediði zaman, eðer «sultan» ile Allah´ýn kudretini irâ´de eylemiþse; iþte o yemin «ve kudretillâhi» demek gibi yemin olur. Mebsût´ta da böyledir.
Bir kimse : «Ve dînijlâhi» demiþ olsa; yemin olmaz.
Keza böyle ve târihî ve þeriatihî» dediði veya «arþýna, hududuna» yemin ettiði vakit, bu yemin olmaz.
Keza : «ve beytillâhi»; «bühaceril esvedi»; «bilmeþ´ari´l-harami»; «bis-safa»; veya «bi´l- merve»; veya «bi´l minber»; veya «bi´l-kabri»; «bir Ravzati» veya «bi´s - saiati»; «bi´s-Savmi»; «bi´l-Hae--ci diyen kimse, bunlarýn hiç biri ile yemin etmiþ olmaz. Keza : «Ve Iýamdillahi» ve «ibâdetillâhi» diyen kimse de, yemin etmiþ olmaz.
Semâ vata, arza, güneþe, aya, yýldýza diye yemin etmek de, yemin olmaz. SirâciU - Vehhâc´da da böyledir.
Bir kimse : «Resul Hakký için...»; «Ýman hakký için»; «Kur´an hakký için»; «Mescitler hakký için»; «Oruç, namaz hakký için.» olsa; bu yemin olmaz.
«Muhammed Aleyhisselâm hakký için» demiþ olsa; bu da yemin olmaz, lâkin onun hakký pek büyüktür.
«Allah, ona azab eylesin» veya «ona cennetini haram eylesin; eðer, þu iþi yaparsa,» diyen kimse, yemin etmiþ olmaz. Mebsût´ta da böyledir.
Bir kimse ; «Lâüâhe illallah; elbette yaparým.» demiþ olsa; bu yemin olmaz. Ancak yemine niyet eylemiþse, o zaman, yemin
olur
Keza : «Sübhanallahi vallahi ekber; elbette yaparým.» demiþ oJsa; bunu, yemin niyyetiyîe söylemiþse; yemin olur; deðilse olmaz.
Eðer: «Öyle yaptýysam; Allah´a âsi olayým.» veya «Onun, bana farz kýldýklarýna âsi olayým.» demiþ olsa, bu da yemin olmaz. îzâh´-da da böyledir.
Bir kimse, eðer : «Öyle yaptýysam; ben, zina ediciyim.» veya «...hýrsýzým." veya «...içki içerim.» veya «faiz yiyenim.» demiþ olsa; yemin etmiþ olmaz. Kâfî´de de böyledir.
Ýbn-i Selâm´dan rivayet edildiðine göre :
«Eðer öyle yaptýysam» demekle, nasarânm baðladýðý gibi nefsine karþý, zinayý baðlýyorsa; iþte o zaman yemin etmiþ olur. Zâhîriy-ye´de de böyledir.
Bir kimse; kölesi için : «Eðer, karýsýný boþarsa; hüdür.» der; o da; karýsýna : «Dilersen, boþsun.» der ve efendi kölesini azâd etmezse; bu yemin olmaz.
Bir kimse: «Eðer, þöyle yaparsam, semâda ilâh yok.» demiþ olsa; bu yemin olur. Fakat, o þahýs kâfir olmaz Itâbiyye´de de böyledir.
Bir kimse: «Eðer þöyle yaparsam; Allah´ýn söylediði yalandýr.» demiþ olsa, bu yemin olur.
Bir kimse: «Eðer þöyle yaparsam; Allah yalandýr.» demiþ, olsa; bu ´da yemin olur.
Bir kimse: «Eðer öyle yaparsam; benim yahûdiliðim üzerine þehadet eyleyin.» demiþ olsa, bu yemin olur.
Bir kimse: «Eðer, o iþi öyle yaptýysam; tuttuðum orucun, kýldýðým namazýn hayrýný görmeyeyim.» demiþ olsa; bu þahýs yemin etmiþ olur. Fetâvâyî Kâdîhân´da da böyledir.
Bir kimse : «Allah´ým ben senin kulunum; Seni ve meleklerini, þu iþi yapmiyacaðima þahit tutuyorum.» demiþ olsa, sonra da, o iþi yapsa; keffâret gerekmez; istiðfar 3âzým olur. Hulâsa´da da böyledir.
Bir adam diðerine : «Vallahi, ziyafetine gelmem.» dese; diðeri de, yemin edene : Ziyaretime gelmiyecek misin? deyince; yemin eden; : Evet.» derse; «evet» demekle, yemin etmiþ olur. Eðer, birinci veya ikinci ziyafetine giderse; yeminini bozmuþ olur. Muhiyt´te de böyledir.
Helâli, haram kýlmak yemindir. Hulâsa´da da böyledir.
Bir adam, sahibi olduðu bir þeyi, kendi nefsine haram kýlsa; sonra da, az veya çok olarak o iþi yapsa, yeminini bozmuþ olur ve keffâret gerekir. Hidâye´de de böyledir.
Bir kimse, elinde bulunan parasý için : «Bu paralar, bana haram olsun.» dese, bakýlýr. Eðer; o paralarla, bir þey satýn alýrsa; yemini bozulur. Eðer, hîbe veya tasadduk ederse; yemini bozulmaz.
Bir adam, yenilen bir þeyi veya benzerini nefsine harana ettikten sonra, onu yese; yenmesi âdet olan veya giyilmesi adet olan cisten ise; yemini bozulur; deðilse bozulmaz.
Bütün eþyada, tasarruf at böyledir.
Bir kimse : «Þu iþi yapmak, bana haram olsun.» der ve bu sözü ile onun nefsine haram olmasýný niyyet ederse; bu yemin olur.
Bir kimse : «Þu elbiseyi giyersem; bana haram oJsun.» dedikten sonra, onu giyse, veya üzerinde giyili ise, onu eýkarmasa; ye minini bozmuþ olur.
Bir kadm, kocasýna : "Sen, bana haramsýn» veya «Seni, kendime haram eyledim.» dese; iþte, bu yemindir, kocasýyla gönüllü cima yapýnca, kadýna keffâret gerekir :
Keza, bu kadýna, zoraki cima´ yapýlsa bile yine keffâret ?âzým gelir.
Bir kimse : «Þu iþi yaparsam; lâsc yemiþ olayým» derse; bu söz, yemin olmaz. Yine böyle Jâþeyi, þarabý : Keza; Ýaþeyi, þarabý, domuzu helâl kýlsa; yemin olmaz. Çünkü, haramý helâl kýlmak küfürdür.
Hasýlý, gereektun haramhðý, hürmet-i daime üe haramlýðý hallerinden hiç bir hal ile düþmüyorsa; küfür ve benzeri gibi, bunu bir þeye baðlý, olarak helâl kýlmak isterse; bu, yemin x)lur. .
Her þey ki, haramlýðý, bazý hallerde düþer; lâþe ve þarap ve benzeri gibi, bunlarý bir þarta baðlýyarak helâl kýlmak, yemin olmaz. JVÎuhýyt´le de böyledir.
Bir kimse : «Her helâl, bana haram olsun.» derse; iþte bu sözü, yemek, içmek gibilere hamloJunur. Ancak, baþka þeylere de niyyet ederse, o müstesnadýr.
Kadýný kasdederse; yemin, îiâ olur. Yemek ve içmek yeminin dýþýnda kalmaz. Bunlarýn tamamý zâhir-i rivâyetdir.
Bu sözün talâk irâdesinde kullanýldýðý çok olduðundan, böyle söylemekte, fetvaca talâk vaki olur.
«Ona helâl olan haram olsun.» veya «Allah´ýn helâl kýldýðý...»; «Müslümanlarýn helâl kýldýðý haram olsun.» demek; yemin olur. Eðer : <.Ben, talâka niyyet eylemedim. > derse; sözüne inanýlmaz.
Semerkaýýt âlimlerine göre; bir kimse, talâka niyet eylemeden : «Sað elimle tuttuðum; bana haram olsun.» dese: talâk vâki olur. Biz : «Talâka .niyyet eylemiþse; talâk vâki olur.» deriz. Anýma, ihtiyat, mütekaddiminc mubletet etmemektir.
«Sol elimle, tuttuðum; bana haram olsun.» der; niyyet etmemiþse, talâk vâki olmaz.
«Elimle tuttuðumun hepsi; bana haram olsun.» dese; bazýlarý : «Þayet niyet eylemerniþse, talâk vâki olmaz.» demiþler; bazýlarý da : «Niyyet þart deðildir.» demiþlerdir.
«Allah´ýn helâl kýldýðý, bana haram olsun.» diyen kimsenin, iki hanýmý bulunsa; bunlardan birisi, boþ olur. Ayýrt etmek, kocaya aittir. ( = yâni dilediðini tutar diðerini býrakýr.)
«Þu þarabý içmek, bana haram olsun» dedikten sonra; onu içen kimsenin hali Ebû Bekr´e soruldu :
radyobeyan