Necasetten Temizlenme By: ecenur Date: 10 Mayýs 2010, 16:18:56
Hidaye Tercümesi / Necasetten Temizlenme
(NAMAZ ÝÇÝN) NECASETLERDEN TEMÝZLENME BABI
(Namaz kýlmak istiyen kimsenin vücudu, elbisesi ve üzerinde namaz kýlmak istediði þeyin temiz olmasý þarttýr.) Zira Cenâb-ý Hak :•Elbiseni temizle» ([1]) diye buyurmuþtur. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de, aybaþý kaný ile lekeli elbisenin hükmünü soran kadýna ´Onu sil, sonra ov, sonra su ile yýka- ([2]) diye cevap vermiþtir Ýþte bu âyet ve hadis ile elbisede temizliðin þart olduðu anlaþýlýnca, vücutta ve üzerinde namaz kýlýnan yerde de temizliðin þart olmasý lâzým gelir. Çünkü kiþi namaz kýlarken bu üç þeyi kullanýr.
(Necaseti su ile temizlemek caiz olduðu gibi -sirke, gül suyu ve benzeri gibi- meyvalarý sýkmakla elde edilen, temiz ve necaseti giderici her sývý ile de caizdir.) Necaseti, sudan baþka sývýlarla da yýkamanýn cevazý, Ýmam Ebû Hanife ile Ýmam Ebü Yûsuf´un görüþüdür. Ýmam Muhammed, Ýmam Züfer ve Ýmam-ý Þafii: -Sudan baþka herhangi sývý ile necaseti yýkamak caiz deðildir» demiþlerdir. Çünkü sývý necasete deðdiði zaman necis olur. Necis olan bir þey ile de temizlenme olamaz. Her ne kadar su da diðer sývýlar gibi necasete deðdiði zaman necis oluyorsa da, sudan baþka bir temizleme aracý bulunmadýðýndan, bu yargýyý onun .hakkýnda yapmamak zorundayýz» demiþlerdir. Ýmam Ebû Hanife ile Ýmam E.b û Yûsuf da: -Sývý olan her þey sökücüdür. Sudaki temizleyicilik vasfý da onun bu vasfýndan dolayýdýr. Herhangi bir þeyin necis olmasý da necaset zerrelerinin o þeyde bulunmasmdandýr. Yýkanan þeyden bu zerrelerin hepsi gidince temiz olmamasý için bir neden kalmaz- diye cevap, vermiþlerdir. K u d u r i´ ´nin dile getirdiði bu cevapta, elbise ile vücut arasýnda bir ayýrým yapýlmamýþtýr, ki Ýmam Ebû Hanife (Allah rahmet eylesin) buna kaildir. Kendisinden gelen rivayetlerden birine göre îmam Ebû Yûsuf un görüþü de bu yoldadýr. Diðer rivayete göre ise, Ýmam Ebû Yûsuf (Allah rahmet eylesin) vücut ile elbise arasýnda ayýrým yaparak vücut üzerindeki necaseti sudan baþka bir þeyle yýkamayý caiz görmemiþtir.
(Hayvan tersi, dýþký, kan ve meni gibi katý bir pislik, bir ayakkabýya yapýþýp üzerinde kuruduðu zaman, o ayakkabýnýn yere sür-tülmesiyle temizlendiði istihsan edilmiþtir.) Ýmam Muhammed ayakkabýyý da diðer þeylere kýyas ederek : «Meniden baþka hiç bir necaset silmekle temizlenemez.» demiþtir. Çünkü pislik yaþken ayakkabýya yapýþtýðý için içine girmiþtir. Ayakkabýyý yere sürtmek ya da ovmakla içindeki necaset çýkamaz. Ancak meni -ileride anlatacaðýmýz üzere- bu hükmün dýþýndadýr. Ýmam Ebû Hanife ile Ýmam Ebû Yûsuf un dayanaðý, Peygamber Efendimiz (Aleyhi´s-salâtü ve´s-selâm)´in : «Ayakkabýlarda bir necaset bulunduðu zaman (kiþi) onlarý yere sürtsün. Zira yer ayakkabýlar için temizleyicidir.- ([3]) hadisidir. Ýmam Ebû Hanife ile îmam Ebü Yûsuf ayrýca : «Deri sert olduðu için ona yapýþan pisliðin zerreleri çok miktarda içine nüfuz edemez. Nüfuz edeni de pislik kuruyunca onu geri çeker- demiþlerdir.
(Ayakkabýya yapýþan pislik eðer daha yaþ ise, yýkamaktan baþka bir þeyle temizlenemez.J Zira yere sürtmek, yaþ olan pisliði temizlemek þöyle dursun, tersine onu çoðaltýr. îmam Ebû Yûsuf dan:
«Ayakkabýlarý pislikten korumak güç olduðu ve hadiste de «yaþ, kuru» diye bir kayýt bulunmadýðý için -pislik yaþ da olsa- üzerinde pislikten iz kalmayýncaya kadar yere sürtmekle temizlenmiþ olur» diye söylediði rivayet olunmuþtur, ki bizim Þeyhlerimiz de bu görüþtedirler. (Eðer ayakkabýya sidik deðmiþ ve ayakkabý kurumuþ Ýse, yýkamaktan baþka bir þey onu temizieyemez.) Þarap ve benzeri diðer sývý necasetler de sidik gibidirler. Zira ayakkabý sývý necasetin zerrelerini emer ve necaset katý olmadýðý için kuruyunca içinde kalýr. Kimisi de : -Ayakkabý daha yaþken ona yapýþan kum, kül ve benzeri þeyler, sývý necaseti katýlaþtýrmýþ olur. Bunun için ayakkabýya deðen necaset sývý da olsa, yere sürtmekle temizlenmiþ olur- demiþtir. (Necis olan elbiseye gelince: necaset kurumuþ dahi olsa, yýkamaktan baþka bir þeyle temizlenemezJ Çünkü elbise deri gibi sert olmadýðý için necasetin zerreleri içine nüfuz eder ve yýkamaktan baþka bir þey onlan çýkaramaz. (Meni necistir ve eðer yaþ ise onu yýkamak gerekir. Ancak eðer elbisede kuruduktan sonra görülürse ovmak kâfidir.) Zira Peygamber Efendimiz tSallallahü Aleyhi ve Sellem), H z. A i þ e (Ra-
dýyallâhü anhâ)´ye :-Yaþsa onu yýka, kuru ise ov- ([4]) diye buyurmuþtur. Bu hadis -Meni necis deðildir- diyen tmam-ý Safi i´ nin görüþüne karþýdýr. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) aynca:
«Elbise ancak beþ þeyden yýkanýr...» ([5]) diye buyururken bunlardan birinin meni olduðunu söylemiþtir. Eðer meni vücuda deðerse. bizim Þeyhlerimiz:-Ovmakla temiz olur. Çünkü meninin vücuda deðmesi elbiseye deðmesinden daha çok olduðu için yýkamak güç olur- demiþlerdir, imam Ebû Hanif e´ den ise:
-Yýkamak gerekir. Zira vücut ýsýsý çekicidir. Bunun için meni vücut üzerinde katýlaþmaz. Aynca vücudu ovmak da mümkün deðildir- diye söylediði rivayet olunmuþtur.
(Necaset aynaya veya kýlýca deðdiði zaman silmekle yetinilir.) Zira necaset bunlarýn içine nüfuz edemez. Dýþta olan bir necaseti ise, silmek kâfidir. (Eðer necaset bir yere deðer ve sonra güneþte kuruyup yerinde bir iz kalmazsa, o yer üzerinde namaz kýhnabilir. Fakat) î m a m Züfer ile Ýmam-ý Þafii: -Kýlýnamaz. Zira necaset her hangi bir þeyle giderilmemiþtir. Bunun içindir ki (onunla teyemmüm edilemez) demiþlerdir. Bizim dayanaðýmýz, Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)´in: l-Yerin temizlenmesi kurumasýdýr.» ([6]) hadisidir. Onunla teyemmüm edilememenin nedeni de i Çünkü teyemmüm edilecek topraðýn temiz olma þartý Kur´an´m nassý ile sabittir. Zan ifâde eden bir -tek kiþi hadisi» ile temiz olduðu bildirilen bir topraða teyemmüm edilirse, bu kesin þart yerine getirilmiþ olmaz. (Kan, sidik, þarap, tavuk pisliði ve eþek sidiði gibi galiz olan necasetten bir dirhem miktarý ve daha az necasetle namaz kýhnabi-lir.) Ýmam Züfer ile Þafii: -Necasetin çoðu ile azý arasýnda fark yoktur. Zira temizlenmeyi emreden nass ayýrým yapmamýþtýr» demiþlerdir. Biz diyoruz ki: Necasetten büsbütün korunmak imkânsýz olduðu için hiç olmazsa az olduðu zaman ona göz yumulmahdýr. Zira dinde güçlük yoktur. Aza -bir dirhem miktarý» diye ölçü vermemizin, nedeni de : necis olan istinca yeri bir dirhem miktarý olduðu halde, onunla namaz kýlýna-bilmesidir. Bir dirhem miktarý, bir rivayete göre -ki sahihi budur- yüzölçümü itibariyledir. Bu da avuç içinin geniþliði kadardýr. Bir rivayete göre de aðýrlýk itibariyledir. Bu da, aðýrlýðý bir miskala varan büyük dirhemdir. Bu iki rivayeti uzlaþtýrmak için kimisi: -Birinci rivayet ince, ikinci rivayet kaim olan dirhem hakkýndadýr- demiþtir. Yukanda sayýlan þeylerin galiz necis olmalarýnýn sebebi, necasetlerinin kesin delil ile sabit olmasýdýr.
(Eti yiyilen canlýlarýn sidiði gibi hafif olan necasetlere gelince:) imam Ebû Hanif e´ den (dörtte birine kadar bu necasetIe müteneccis bulunan bir elbise ile namaz kýlýnabilir) diye rivayet olunmaktadýr. Çünkü hafif olan necaset, ne zaman ki elbisede fahiþ derecede çok olursa, namazýn sýhhatim engeller. Herhangi bir þeyin dörtte biri de, bazý hükümlerde o þeyin tamamý hükmündedir. Ýmam Ebü Hanife´ den: -Dörtte biri kadar necis olduðu zaman, onunla namaz kýlmak caiz olmadýðýný söylediðimiz elbiseden maksat, roba gibi içinde namaz kilýnabilen, yani namazda kiþinin avretini örtebilecek kadar olan elbisedir- diye söylediði de rivayet olunmuþtur. Kimisi: -Dörtte birden maksat, elbiseden -ek. etek gibi- necasetin deðdiði yerin dörtte biridir» demiþtir, Ým a m Ebû Yûsuf´ dan da: -Necis olan yer bir karýþ boyunda, bir karýþ eninde olursa onunla namaz kýlýnabilir, fazla olursa kýlýnamaz- diye rivayet edilmiþtir. Eti yiyilen hayvan sidiðinin hafif necis sayýlmasý, Ýmam Ebü Hanife ile Ýmam Ebû Yûsuf´a göre ayrý ayrý sebeplere dayanýr. Ýmam Ebû Hanife:•Çünkü hakkýndaki nasslar arasýnda taarruz vardýr», Ýmam Ebû Yûsuf -Çünkü necis olup olmadýðýnda ihtilâf edilmiþtir- demiþtir.
(Herhangi bir hayvan tersi veya sýðýr pisliði, bir dirhemden fazla miktarda bir elbise üzerinde bulunursa, Ýmam Ebû Hanife´ye göre o elbise ile namaz kýlýnamaz.) Çünkü hayvan tersinin necis olduðu hakkýnda nass vardýr ve o nass ile taaruz eden bir baþka nass yoktur. Rivayet olunmaktadýr ki Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) Cinler gecesinde istinca için, beraberinde bulunan Abdullah Ýbn-i Mesud" dan taþ istemiþ, A b -d u I I a h da ona iki taþ ve bir kuru deve tersini getirmiþtir. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) taþlan almýþ ve fakat deve tersini eline aldýktan sonra : «Bu pistir- buyurarak atmýþtýr. Ýþte bununla hayvan tersinin aðýr necis olduðu sabittir. Zira onunla taarruz edecek bir baþka nass yoktur. îki Ýmam ise:
-Eðer elbise üzerindeki hayvan tersi fahiþ derecede çok olmazsa onunla namaz kýlmak caizdir- demiþlerdir. Çünkü hayvan tersinin necis olup olmadýðýnda içtihat etmek için yol vardýr. Nitekim necis olmadýðýný söyiiyenler olmuþtur. Ýþte bunun için iki îmama göre hayvan tersi aðýr necis deðildir. Hem de hayvan tersinden korunmak imkânsýzdýr. Bunun da aðýr necis olmadýðýnda etkisi vardýr. Fakat eþek sidiði öyle deðildir. Zira sidik sývý olduðu için yer
onu emer. Biz diyoruz ki: Hayvan tersinden korunmanýn imkânsýzlýðý yalnýz ayakkabýlar içindir ve bu imkânsýzlýk yüzündendir ki hayvan tersi ayakkabýlar hakkýnda hafif necis sayýlarak : silinmekle temizlenir, denilmiþtir. Nihayet hayvan tersi de insan pisliði gibi olup onun hakkýnda gösterilen bu kadarcýk kolaylýk yeterdir.
Bu konuda eti yiyilen ve yiyilmiyen hayvanlar arasýnda fark yoktur. Ancak Ýmam Züfer ikisi arasýnda ayýrým yaparak i eti yiyilen hayvanlarda iki Ýmama, yiyilmiyen hayvanlarda da Ýmam Ebû Hanife1 ye uymuþtur. Rivayete göre Ýmam Muhammed Rey þehrine gittiðinde her tarafýn hayvan tersleriyle dolu olduðunu görünce: -Elbise üzerinde hayvan tersi fahiþ derecede çok da olsa, onunla namaz kýlýnabilir- diye fetva vermiþ ve bunun üzerine Maveraünnehir Ulemasý, Buhara´ nýn çamurunu da hayvan tersine kýyas etmiþlerdir. Rivayete göre Ýmam Muhammed bundan sonra -Hayvan tersine bulaþan ayakkabýlar, yere sürtmekle temiz olmaz- diye meþhur görüþünden dönmüþtür. (At sidiðine bulaþan elbise ile, Ýmam Ebû Hanife ile Ýmam Ebû Yûsuf´a göre eðer at sidiði fahiþ derecede çok olmazsa, Ýmam Mu-hammed´e göre mutlaka namaz kýlýnabilir.) Zira at, iki Ýmama göre eti yiyilen hayvanlardan olduðu için Ýmam Muhammed´e göre sidiði necis deðil, Ýmam Ebü Yûsuf´a göre hafif necistir. Ýmam Ebû Hanife de, her ne kadar atýn, eti yiyilebilen hayvanlardan olduðuna kail deðilse de sidiðinin necis olduðu hakkýndaki deliller arasmda taaruz bulunduðu için ona hafif necis demiþtir.
(Eti yiyilmiyen kuþlarýn pisliðine, bir dirhemden fazla miktarda bulaþan bir elbise ile namaz kýlmak, Ýmam Ebû Hanife ile Ýmam Ebû Yûsuf´a göre caizdir, Ýmam Muhammed´e göre deðildir.) Bu ihtilaf, kimiis: *Eti yiiylmiyen kuþlarýn pisliði necis midir, deðil midir?», kimisi de -ki en sahihi budur-: «Bir dirhem miktarýndan fazla olduðu zaman namaza mani midir, deðil midir? diye edilen ihtilâftan ileri gelmedir» demiþtir. Ýmam Muhammed: -Necasetin hafif olmasý imkânsýzlýktan dolayýdýr. Kuþlarla insanlar bir arada bulunmadýklarý için kuþlarýn pisliðinden korunmak imkânsýz deðildir. Bunun için kuþlarýn pisliði galiz necistir-, Ýmam Ebû Hanife ile Ýmam Ebü Yûsuf:
«Kuþlar havada pisledikleri için pisliklerinden korunmak imkânsýzdýr. Bunun için pisliklerinin hafif necis olmasý lâzým gelir- demiþlerdir. Kuþ pisliði bir kaba düþtüðü zaman da, kimisi: -Kap necis olur-, kimisi de, kaplarý kuþlarýn pisliðinden korumanýn imkânsýzlýðýný ileri sürerek: «Necis olmaz» demiþtir.
(Bir dirhemden fazla miktarda balýk kanýnýn, ya da eþek veya katýr salyasýnýn bulaþtýðý bir elbise ile namaz kýlmak caizdir.) Zira balýk kaný gerçekte kan olmadýðý için necis deðildir. Fakat î m a m Ebû Yûsuf tan, balýk kaným necis sayarak onda fahiþ derecede çok olmamayý þart koþtuðu rivayet olunmuþtur. Eþek veya katýr salyasýna gelince: Necis olmasý þüpheli olduðu için, temiz olan bir þey onunla necis olmaz.
(Ýðne ucu gibi gözle görülemiyecek derecede ufak damlacýklar halinde kiþinin üstüne dökülen sidiðin) ondan korunmaya güç yetmediði için (önemi yoktur.)
(Necaset -görülen ve görülmeyen necasetler olmak üzere- iki çeþittir. Görülen necasetten temizlenmek: temizlenmesi istenen þeyin üzerindeki necaset aynýnýn gitmesiyle olur.) Çünkü necaset, ayný itibariyle o þeye girdiði için ayný gitmedikçe gitmiþ olamaz. (Ancak necasetten, giderilmesi güç olan bir iz kalmasý halinde, izin gitmesi þart deðildir.) Zira dinde zorluk yoktur. Bu ifadeden, herhangi bir þeyin üzerinden necasetin -bir yýkayýþta bile olsa- aym gittikten sonra, yýkamayý sürdürmeye gerek bulunmadýðý, sezilmektedir. Bu ise, tartýþýlacak bir konudur. (Görülmeyen necasetten temizlenmek ise: necis olan þeyi, temizlenmiþ olduðu kanaati hasýl oluncaya kadar yýkamakla olur.) Zira necasetin þeyden çýkmasý için yýkamayý, necaset çýkýncaya kadar sürdürmek gerekir. Bu necaset ise, gözle görülemediði için çýkýp çýkmadýðý, kesin olarak bilinemez. Bunun için onda kanaat þart olmuþtur. Gözle görülmeyen necasetleri üç kez yýkamayý þart koþmalarý da bunun içindir. Zira necis olan þey üç kez yýkanýnca, ondan necasetin çýktýðýna kanaat hâsýl olduðundan, kanatýn husulü yerine üç kez yýkamayý þart koþmuþlardýr. Uykudan kalkan kimse hakkýndaki hadis de bunu teyit etmektedir. Sonra -zahir olan rivayete göre- yýkanan þeyi her yýkayýþta sýkmak gerekir. Çünkü necaset arak sýkma ile çýkar.[7]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müddesir 4
[2] Buharý sahife 36, Ebü Davnd 140 ve 58 Ebu Davud (Taharet) 130, Tir-mizî (Taharet) 104, Nesal (Taharet) 134 (Hayýz) 26, Danml (Abdest) 105.
[3] Ebû Dâvud (Taharet) 137, (Namaz) 88
[4] Bu lâfýzla gariptir. Beyhaki´nin rivayetine göre hadisin metni þöyledir : «Meniyi Peygamber Efendimiz (S.A.V.)´în elbisesinden kuru olduðu zaman arardým, yaþ olduju zaman da yýkardým» BeyhakI C. 2 S. 417
[5] Darekutnl, Aramar b. Yaser (R.A.)´dan; Darekutnl sahife 47. (Bevlin necislifci)
[6] Musannif bunu hadis olarak getirmiþ ise de, Hanefi Fýkhý ulemasýndan kimisi: «Hz. Aiþe´nin, kimisi: «Muhammed b. Hanefiye´nin sözüdür» demiþtir. Nitekim Îbn-Ý Ebi Þeybe, bunu Muhammed b. Ebl Hanefiye´nin sözü olarak almaktadýr. Bu konuda hadis olarak rivayet olunan metin þöyledir. «Hangi toprak kurusa temizlenmiþ olur.» Bununla beraber her iki metin de ayný manayý verdikleri için musannifin getirdiði metin, manen hadis olur. Ahmed Meylânî
[7] Þeyhü´l-Îslâm Burhanüddîn Ebu´l-Hasan Ali b. Ebû Bekir Merginânî, Hidaye Tercümesi, Kahraman Yayýnlarý: 1/74-80.
Ynt: Necasetten Temizlenme By: ceren Date: 14 Haziran 2015, 19:28:50
Esselamu aleyküm.Rabbim razý olsun paylaþýmdan kardeþim.Namaz için necasetten temizlenmek namaz kýlacaðýn kýyafetlerin temiz olmasý,vücudunun temiz olmasý ve abdestini adabýna uygun almaktýr....