Hidaye Tercümesi
Pages: 1
Fitre By: ecenur Date: 07 Mayýs 2010, 00:12:39
Hidaye Tercümesi / Fitre


(Mesken, elbise, ev eþyasý, silâh ve hizmetçi gibi zaruri ihtiyaç­lar dýþýnda, nisap miktarýnda malý bulunan hür ve müslüman kim­seye fitre vaciptir.) Zira Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Ramazan bayramýnda verdiði bir hutbesinde; «Küçük, büyük her hür ve her köle basma buðdaydan yarým sa´ ve­yahut kuru hurma veya arpadan bir sa´ veriniz- ([1]) buyurmuþtur. Ancak bu hadisi yalnýz Sa´lebe b. Suayr el-Advî ri­vayet ettiði için Haber-i Vahid, yani tek kiþi hadisidir. Haber-i Va-hid ise, kesinlik Ýfade etmediði için onunla farziyet deðil, ancak vü-cûp sabit olur. Fitrenin yalnýz hür ve müslüman olan kiþiye vacip olmasýnýn se­bebi þudur: Çünkü kölenin malý yoktur. Malý olmayan kimse ise, baþkasma verdiði herhangi bir þeyi ona temlik edemez. Fitrede ise -zekâtta olduðu gibi- temlik þarttýr. Müslüman olmayan kimsenin de ibâdeti yoktur. Fitre vermek ise bir ibâdettir.

Fitrenin vücubu için nisap miktarý mala sahip olmanýn þartý da: Çünkü Peygamber Efendimiz (Aleyhi´s-salâtü ve´s-selâm) : «Sadaka ancak zenginlik sýrtýndan olur» ([2]) buyurmuþtur. Ancak kiþinin malik olduðu nisabýn, ken­disiyle çoluk çocuðunun zaruri ihtiyaçlarýndan fazla olmasý þarttýr. Çünkü, eðer fazla olmazsa harcanmak zorunda olduðu için yokmuþ gibi olur. Fakat bu nisabýn zekât düþen mallarýn türünden olmasý þart deðildir. Çünkü kiþi herhangi bir maldan nisap miktarýna ma­lik olduktan sonra, malik olduðu nisap zekât düþen mallarýn gürün­den olmasa bile zekât vermek zorunda deðilse de, baþkasýndan ze­kât almasý caiz olmadýðý gibi Fitre ve kurban vermekle de mükel­lef olur. Bu hadis -Malý kendisiyle çoluk çocuðunun bir günlük masra­fýndan fazla olan kimseye fitre vaciptir» diyen î m a m-ý Þa­fii´ nin görüþüne karþý bir delildir.

Abdullah Ibn-i Ömer (Radýyallâhü anh)´dan -Pey­gamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) fitreyi köle hür, büyük küçük, kadýn erkek, her müslümana farz kýldý- mealinde ri­vayet olunan ([3]) hadise binaen (kiþi kendisinin, küçük çocuklarý­nýn ve kölelerinin fitrelerini vermekle mükelleftir.) Zira küçük ço­cuklarla köleler kiþinin velayeti altýnda olduklarý gibi kiþi onlarý bes­lemekle mükelleftir. Fitreye de baþ sadakasý denildiði için kiþinin ve­layeti altýnda bulunan her bir baþ için bir fitre vermesi gerekir. Bu de eðer köleler hizmet için beslenir ve küçük çocuklann da malý bu­lunmazsa böyledir. Eðer çocuklarýn malý varsa - Ýmam Ebû H a -nife i!e îmam Ebü Yûsuf´a göre- fitreleri mallarýn­dan çýkarýlýr. Çünkü Þeriat fitreyi de gerekli masraflar arasýna sok­tuðu için fitre de nafaka hükmündedir. Çocuðun malý bulunduðu za­man nasýl nafakasý malýndan çýkýyorsa, fitre de öyledir.

îmam Muhammed ise: -Fitre de zekât gibi bir ibâ­det olduðu için, zekât nasýl çocuðun malýna düþmüyorsa, fitre de öy­ledir. Bunun için çocuðun babasý çocuðun fitresini kendi malýndan vermek zorundadýr. Þayet çocuðun malýndan çýkarýrsa zamin oÝur-demiþtir. (Kadýnýn fitresi kocasýna vacip deðildir.) Çünkü erkeðin, karýsý üzerindeki velayeti noksan olduðu gibi, onun bütün masraflarým da ödemek zorunluðu yoktur. Nitekim evlilik iliþkileri dýþýnda, erkeðin kadýn üzerinde hiç ,bir velayet hakký yoktur ve -tedavi masrafý gi­bi- cari olmayan masraflarý da ona vacip deðildir. (Büyük çocuklar) babalan tarafýndan beslenseler bile (fitreleri babalarýna vacip deðildir.) Çünkü babanýn büyük çocuklar üzerinde hiç bir velayet hakký yoktur. Þayet baba kendiliðinden büyük çocuðunun veyahut koca kendiliðinden karýsýnýn fitresini verirse, istih-sanen caizdir. Çünkü böyle durumlarda izin vermemek için hiç bir sebep yoktur. (Kiþi, kendisiyle kitabet akdini yaptýðý kölesinin fitresini vermek

zorunda deðildir.) Çünkü kendisiyle kitabet akdi yapýlan köle efen­disinin velayeti altýndan çýkmýþ olur ve fakir olduðu için (kendisi de kendi fitresini vermek zorunda deðildir.l Fakat kiþi, kendisine : «Ben öldükten sonra sen hürsün- dediði kölesi ile, kendisinden ço­cuk doðurmuþ olan cariyesinin fitrelerini vermek zorundadýr. Çün­kü bu köle ile câriye üzerinde her ne kadar artýk bir tasarruf hak­ký yoksa da, yine de velayeti altýndadýrlar.

Ticaret için satýn alýnan kölelerin fitresi vacip olmaz.) Çünkü eðer vacip olursa, zekâtlarý nasýl sahiplerine vacip ise fitreleri de ona vacip olur ve bu itibarla kiþiye bir maldan dolaya bir yýl için­de iki kez zekât lâzým gelmiþ olur. îmam-ý Þafiî ise: -Va­cip olur- demiþtir. Çünkü ona göre fitre köleye vaciptir. Ancak kö­lenin malý olmadýðý için efendisi ödemek korundadýr. Bunun için bir yýl içinde bir maldan dolayý kiþiye iki kez zekât lâzým gelmiþ olmaz.

(Ýki kiþi arasýnda müþterek bulunan kölenin fitresi ikisine de va­cip deðildir.) Çünkü her birinin bu köle üzerinde baþlýbaþina vela­yet hakký yoktur ve her biri kölenin bütün masraflarýný yapmak zo­runda deðildir.

Ýmam Ebû Hanife´ye göre iki kiþi arasýnda müþterek bulunan köleler birden fazla da olsalar yine hüküm böyledir.) Çünkü bu du­rumda da kölelerin herbiri, ikisi arasýnda müþterek olduðu için or­taklardan herbiri, onun üzerinde baþlýbaþma velayet hakkýna sahip deðildir. Diðer iki imam ise: Köleler birden fazla olduðu için herbir ortaða baþlýbaþma bir tane düþer. Bunun için herbirine birinin fitresi vacip olur» demiþler­dir. Kimisi:

«Köleler birden fazla olduðu zaman da, taksim edilmeden arala­rýnda müþterek olduklarý için hiç bir ortaðýn bir köle üzerindeki ve­layeti tam deðildir. Bunun için diðer iki îmam da. t m a m Ebû H a n i f e gibi fitrelerinin vacip olmadýðý görüþündedirler- demiþ­tir. (Müslüman olan kimse müslüman olmayan kölesinin de fitresi­ni vermek zorundadýr.) Zira hem yukarýda geçen hadis mutlaktýr, hem de Ýbn-i Abbas (Radýyallâhü anh)´dan rivayet olun­duðuna göre Peygamber Efendimiz (Aleyhi´s-salâtü ve´s-selâm) : «Herbir hür basma ve -ister Yahudi, Hýristiyan veya Mecusi olsun- her bir köle baþýna yanmsa buðday, ya da bir sa´ kuru hur­ma veyahut arpa verin- ([4]) buyurmuþtur. Hem de biz Hanefilere göre fitre köleye deðil, kölenin efendisine vacip olur. Kölenin efen­disi de burada müslüman olduðu için ibâdete ehildir. I m a m -1 Þafii ise: Müslüman olmayan kölenin fitresi efendisine vâcib deðildir- de­miþtir. Çünkü ona göre kölenin fitresi efendisine deðil, kendisine vâ­cib olur. Ancak efendisi ödemek zorundadýr. Burada ise köle müslü­man olmadýðý için ibâdete ehil deðildir ki fitre ona vacip olsun.

Þayet köle müslüman olup da efendisi müslüman olmazsa, o za­man ne bize ve ne de Im&m-ý Þafii´ye göre kölenin fitre­si vâcib olmaz. (Eðer bir kimse bir köleyi muhayyerlik þartýyla satýn alýrsa, so­nunda o köle kimin olursa fitresi o kimseye vâcib olur.) Yani eðer muhayyerlik süresi içinde bayram günü fecir sökerse, köle sonun­da satýcý ile alýcýdan hangisinin olursa fitresi o kimseye vâcib olýfr. Imam-ý Þafii: -Muhayyerlik süresinde kölenin nafakasý nasýl alýcýya ait ise, fit­resi de ona aittir- demiþtir. Biz diyoruz ki: Muhayyerlik süresi için­de kölenin kimin olacaðý belli olmadýðý için mülkiyeti mevkuftur. Yani eðer geri verilirse satýcýnýn mülkiyetine döner, geri verilmez­se, akit tarihinden itibaren alýcýnýn mülkü olduðu anlaþýlmýþ olur. Fakat nafaka öyle deðildir. Çünkü nafaka acil bir ihtiyaç olduðu için bekletilemez. Bunun için alýcýya aittir. Ticaret malýnýn zekâtý da bu ihtilâfa göredir.[5]



Fitrenin Miktarý Ve Ne Zaman Vacip Olduðu


(Fitre buðdaydan, buðday unundan, kavurulmuþ buðday kavu­tundan, kuru üzümden yanm sa (520 dirhem), arpadan, kuru hur­madan bir sa (1040 dirhemidir.)imam Muhammed ile tmam Ebû Yûsuf ku­ru üzümü de arpa gibi saymýþlardýr, ki îmam Ebû Hani-f e´ den de bu yolda bir rivayet vardýr. Birinci rivayet ise el-Cami-ussaðiyr´indir. tmam-ý Þafii, Ebû Said-i Hudri (Radýyallâhü anhümâ)´ýn: -Peygamber Efendimiz tSallallahü Aleyhi ve Sellem) zamanýn­da biz fitreyi bayram günü her çeþit yiyecekten bir sa´ olarak verir­dik. Bizim normal olarak yemeðimiz de arpa, kuru üzüm, keþ ve ku­ru hurma idi» ([6]) mealindeki hadisine dayanarak : «Fitre her çe­þit yiyecekten bir sa´dýr- demiþtir. Bizim ise delilimiz, yukarýda ge­çen Sa´lebe b. Suayr e 1 - A d v i´ nin hadisidir ve bi­zim ise delilimiz, ashaptan aralarýnda Hulefa-i Raþidin´in de bulunduðu büyük bir cemaatýn görüþüdür. Ýmam Þafiî´ nin dayandýðý Ebû Said-i Hudri´ nin hadisi ise -Biz kendi is­teðimizle fazla verirdik» mânâsýna mahmuldür. imam Muhammed ile Ýmam Ebû Yûsuf: «Kuru üzüm ile Hurma biribirine yakýndýrlar» demiþlerdir. Ýmam Ebû Hanife ise -Kuru üzüm de buðday gibi hepsi yiyilen bir yiyecektir. Arpa ile hurma ise öyle deðillerdir. Çün­kü hurmanýn çekirdeði ile arpanýn kepeði atýlýr. Bunun için buðday ile hurma arasýnda fark vardýr» demiþtir. Arpa unu ile, kavurulmuþ. arpa kavutu da arpa hükmündedirler.

Her ne kadar birtakým hadislerde -Buðday unudan yanýn sa´ ve arpa unundan bir sa1» diye geçiyorsa da, un ile kavutta ihtiyatan ev­lâ, hem miktar hem deðere bakýlmasýdýr. Yani eðer un veya kavu-dun deðeri tanesinden daha düþük olursa yarým þa´ buðdayýn veya bir sa1 arpanýn deðerini tutan miktarda un veya kavudun verilme­si daha evlâdýr. Fakat bu ihtimal çok zaif olduðu için el-Camiussa-ðiyr buna deðinmemiþtir. Ekmekte de -sahih olan kavle göre- de­ðere bakýlýr. Sonra Ýmam Ebû Hanife´ den gelen rivaye­te göre yarým sa´ buðdayda muteber olan, aðýrlýktýr. Yani eðer buð­day hafif olup yarým sa´ý 520 dirhem gelmezse, fitre için yarým sa´ kâfi gelmez. Ýmam Muhammed ise: «Aðýrlýða deðil, mik­tara bakýlýr» demiþtir. Ýmam Ebü Yûsuf tan gelen rivayete göre fitre için un, buðdaydan, para da undan evlâdýr, ki Fakih Ebû Cafer de bu görüþü benimsemiþtir. Zira un, buðdaydan, para da undan daha çok ve daha çabuk iþ görür. Ebû Bekir el-A´meþ´-den ise: -Buðday daha evlâdýr. Çünkü un ile para vermenin ceva­zýnda ihtilâf edilmiþtir. Nitekim Ýmam-ý Þafii ne un ve ne de paraya cevaz vermemiþtir» diye rivayet olunmaktadýr. (Ýmam Ebir Hanife ile îmam Muhammed´e göre sa´ sekiz Baðdat rýtlýdýr.) îmam Ebû Yûsuf ise: -Beþ ntýl ile bir rýtýlýn üçtebiridir» demiþtir, ki Ýmam Þafii de bu görüþtedir. Zira Peygamber Efendimiz (Aleyhi´s-salâtü ve´s-selâm) = -Bizim sa´ýmýz sa´lann en küçüðüdür- ([7]) buyurmuþtur. Biz de -Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) iki ntýl olan bir müd su ile abdest alýr ve sekiz ntýl olan bir sa´ su ile de guslederdi» mealinde rivayet olunan ([8]) hadise dayanýyoruz. Hem de H z. öme r´in sa´ý da sekiz ntýl idi. Kal­dý ki,, Ýmam Ebü Yûsuf un dayandýðý hadis sahih de ol­sa, bu hadiste sa´lann en küçüðü olduðu buyurulan sa´ -otuz iki n-týl olan Rýtl-ý Haþimi´den küçüktür» demek istemiþtir. Çünkü o za­man M e d i n e´ de bu sa1 kullanýlýrdý. (Fitre bayram günü fecrin sökmesiyle vacip olur.) î m a m -1 Þafii: -Ramazanýn son günü güneþin batmasý ile vacip olur- de­miþtir. Buna göre Ramazanýn son günü güneþ battýktan sonra dün­yaya gelen çocuðun veya müslümanhðý kabul eden kimsenin fitre­leri, bize göre vacip olur. Ýmam-ý Þafii´ye göre vacip ol­maz. Ramazanýn son günü güneþ battýktan sonra ölen kimsenin fit­resi ise bize göre vacip olmaz, Ýmam-ý Þafiî´ye göre va­cip olur. Ýmam-ý Þafii: -Fitre ÝFTAR kelimesinden gelmedir. Oruç tutmamak demek olan Ýftar da, oruç ayý olan Ramazanýn bit­mesiyle caiz olur. Ramazan da son gününün güneþi batýnca bitmiþ olur. Bunun için fitre, Ramazanm son günü güneþinin batmasý ile vacip olur- demiþtir. Biz diyoruz ki: Oruç tutmamak demek olan iftarýn cevazý, Þev­val ayý birinci gününün fecri sökünce baþlar. Çünkü fecir sökme­den önce henüz gece olduðu için ne oruç tutmak, ne de tutmamak zamaný deðildir. Zira oruç tutmakla tutmamak gündüzlere mahsus­tur. Bunun için fitre, Þevval ayýnýn birinci günü fecir sökünce va­cip olur. (Fitreyi bayram günü bayram namazýna gitmezden Önce vermek müstahaptýr.) Çünkü Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bayram günü namazgaha çýkmazdan önce fitrelerini çýka­rýrdý. Hem de fitre, fakirin -hiç deðilse- bayram günü avuç aç­mak zorunda kalmamasýný amaçlayan bir emir olduðuna göre, bay­ram namazýndan Önce fakire verilmelidir ki o da herkes gibi sevinç ve gönül huzuru içinde namaza gidebilsin. (Fitre þayet bayram gü­nünden önce de verilse caizdir.) Zira fitre baþ sadakasý olduðu için o da mal sadakasý olan zekât gibi vücübundan önce verilebilir ve sahih olan kavle göre, vücübundan ne kadar zaman önce verilebil­mesi için bir sýnýr da yoktur. Kimisi: -Ramazanýn ancak son yan­sýnda-, kimisi de.- «Son on gününde verilebilir- demiþtir,

(Fitrenin vücûbu, fitreyi bayram günü vermemekle sakýt olmaz ve) aradan ne kadar zaman geçerse geçsin Ýyine de vermek gere­kir.) Zira fitre hikmet ve gayesi bilinen bir ibadettir, bunun için hangi vakitte verilse ondan güdülen gaye yerine gelmiþ olur. Kur­ban ise öyle deðildir. Çünkü kurbaný bayram günlerinde kesmenin vücûbundaki´ hikmet bilinemez. Bunun için eðer bayram günlerinde kesilmezse vücûbu sakýt olup kazaya kalamaz.[9]





--------------------------------------------------------------------------------

[1] Ebû Davud (Zekât) C. ÝS. 235

[2] Ýmam Ahmed, Ebû Hüreyre (R.A.)´dan. Mtisned cilt 2 sh. 230

[3] Buharî C. 1 S. 204, Müslim C. 1 S. 317

[4] Darekutnl. Fakat ona «Mecum kelimesi yoktur; Nasb-ürraye C. 2. S. 412

[5] Þeyhü´l-Îslâm Burhanüddîn Ebu´l-Hasan Ali b. Ebû Bekir Merginânî, Hidaye Tercümesi, Kahraman Yayýnlarý: 1/246-249.

[6] Buharî 1/204, Müslim I/3I8, Nesaî 1/348

[7] Hadis bu lafýzla gariptir. Ancak îbn-i Hibbani le Beyhaki Ebû Hüreyre (R.öA.´dan «Peygamber Efendimiz (S.A.V.)´e :- Ya Resülallah, sapimiz sa´lann en küçüðüdür. MüdÛümüz ise mtiddlerin en büyüðüdür, dediler. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) :-Allah´ým bizim sa´ýmýza bereket koy, bizim azýmýza ve çoðumuza bereket koy ve bir bereketle birlikte bize iki bereket ver, diye duâ etti.» þeklinde bir hadis nakletmektedirler. Byhakî cilt 4 sh. 171

[8] Darkutnl sh. 226 ce Ebû Davud l/H

[9] Þeyhü´l-Îslâm Burhanüddîn Ebu´l-Hasan Ali b. Ebû Bekir Merginânî, Hidaye Tercümesi, Kahraman Yayýnlarý: 1/249-252.

Ynt: Fitre By: gulbaharaktay Date: 16 Aralýk 2014, 17:11:34
Temel ihtiyaçlarýnýn dýþýnda belli bir mala sahip ve durumu iyi olan oruç tutamayacak durumda olan insanlarýn Müslümanlarýn ramazan ayýnda fakirlere verdikleri yardýma fýtýr sadakasý denir. Buna fitre de denilmektedirfitre
Ýslam dinince zengin sayýlan bütün Müslümanlarýn, fýtýr sadakalarýný vermeleri vaciptir.
Fitre, verileceði yerler bakýmýndan her durumda zekatýn benzeridir. Fitre, niyet edilerek fakirlere temlik suretiyle verilir, mübah kýlma tarzýnda fitre olmaz. Niyet, fitreyi ayýrýrken veya verirken yapýlabilir. Ancak fakire verirken bunun fitre olduðunu söylemek gerekmez. Bir kimse fitresini eþine, usul ve füruuna yani anne veya babasýna, çocuk ve torunlarýna veremez.
Ebu Yusuf ile Ýmam Þafii’ye göre yoksul olan zimmiye (Ýslam ülkesi vatandaþý olan gayri müslim) de verilemez. Fetvaya esas olan görüþ budur. Çünkü fitrenin amacý, bayram gününde yoksul müslümanlarýn ihtiyaçlarýný karþýlamak, onlarýn bayram sevincine katýlmalarýný saðlamak ve rahat ibadet yapmalarýna imkan hazýrlamaktýr. Zimmilere fitre vermekle bu amaç gerçekleþmiþ olmaz. Bir kimse fitresini bir veya birkaç yoksula verebilir. Birden çok kimseler de fitrelerini birkaç yoksula veya tek yoksula verebilirler. Fakat bir görüþe göre bir fitre, birden çok yoksula daðýtýlamaz.
Çeþitli kimselere ait fitreler karýþtýrýlarak da yoksullara daðýtýlabilir. Bununla birlikte fitrelerin ayrý ayrý verilmesi daha uygundur. Fitre yükümlünün bulunduðu yerdeki yoksullara verilmelidir. Baþka yerlere gönderilmesi mekruhtur.
Fitre miktarlarýnýn kiþinin bir günlük yiyecek ihtiyacýný karþýlamayý hedeflediðinde açýklýk vardýr. Nitekim yemin kefaretinin “ailesine yedirdiðinin ortalamasýndan 10 yoksulu doyurmak” ve oruç fidyesinin de “oruca güç yetiremeyenlerin bir yoksul doyumu kadar fidye vermekle yükümlü” tutulmasý, fýtýr sadakasýnýn miktarý konusunda ortalama bir ölçü getirmektedir. Bu da yoksulun bir günlük yiyecek ihtiyacýnýn karþýlanmasýdýr. Fitre mal olarak deðil de, para olarak verilecekse günün þartlarýna göre, yükümlülerin durumu dikkate alýnarak bir tespitin yapýlmasý daha uygun olur. Bu, hadislerde belirtilen gýda maddelerinin ortalama deðerlerini almakla da gerçekleþebilir.
 herkes en içten duygularýyla fitresini versin.
Ynt: Fitre By: metin7/c Date: 16 Aralýk 2014, 17:22:16
- nisap miktarý mala sahip bulunmak: Hanefilere göre fitre sadakasý ile yükümlü sayýlmak için, kiþinin ramazan bayramýnýn birinci günü, temel ihtiyaçlarý dýþýnda nisap miktarý mala sahip olmasý gerekir. Zekat nisabýndan farklý olarak, sahip olunan malýn “artýcý (nami)” özellikte olmasý ve üzerinden bir yýl geçmiþ bulunmasý gerekmez. Temel ihtiyaçlar mesken, elbise, ev eþyasý, binit, silah, hizmetçi, ailenin bir yýllýk geçim masraflarýdýr. Hesaplamada, ayrýca kesin alacaklarý eklemek ve borçlarý düþmek de gerekir. Nisap miktarý iki yüz dirhem gümüþ veya yirmi miskal altýn veya bunlarýn kýymetine denk bir maldýr. Þafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre ise, fýtýr sadakasýnýn vücubu için, zenginlik ölçüsü olan nisaba malik olmak þart deðildir. Temel ihtiyaçlarýn dýþýnda, bayram gün ve gecesinde yetecek kadar azýða sahip olmak yeterlidir.

Kaynak: http://fitre.nedir.com/#ixzz3M4RedhYP
Ynt: Fitre By: burcu113 Date: 16 Aralýk 2014, 21:32:29
Allah razý olsun.Ticaret için satýn alýnan kölelerin fitresi vacip olmaz.) Çünkü eðer vacip olursa, zekâtlarý nasýl sahiplerine vacip ise fitreleri de ona vacip olur ve bu itibarla kiþiye bir maldan dolaya bir yýl için­de iki kez zekât lâzým gelmiþ olur. îmam-ý Þafiî ise: -Va­cip olur- demiþtir. Çünkü ona göre fitre köleye vaciptir. Ancak kö­lenin malý olmadýðý için efendisi ödemek korundadýr. Bunun için bir yýl içinde bir maldan dolayý kiþiye iki kez zekât lâzým gelmiþ olmaz.
Ynt: Fitre By: Emirhan7c Date: 16 Aralýk 2014, 23:46:54
Ýslam dinine göre müslüman olan kiþilerin (zengin olan yani durumu olan kiþilerin) fitre vermesi vaciptir.Fitre, niyet edilerek fakirlere verilir.Fitre veren kimse annesine,babasýna,eþine,çocuðuna fitre veremez.
Ynt: Fitre By: Kaan8/B Date: 26 Aralýk 2014, 20:35:17
fitre Zekat; dinin tarif ettiði ölçüde zengin olan Müslümanlarýn yýlda bir defa malýnýn kýrkta birini dinin belirlediði kimselere vermesidir.
Ynt: Fitre By: ceren Date: 03 Eylül 2016, 15:05:29
Aleykumselam.Fitresini vaktinde ve yardima muhtac olan kisilere veren ve allabin rahmetini kazanan kullardan olalim inþallah...

radyobeyan