Yalan By: sumeyye Date: 03 Mayýs 2010, 11:19:56
Yalan
(Bu bölümde üç fasýl vardýr)
BÝRÝNCÝ FASIL
YALANIN VE YALANCININ ZEMMÝ
ÝKÝNCÝ FASIL
YALANIN MÜBAH OLDUGU YERLER
ÜÇÜNCÜ FASIL
RESULULLAH(s.a.v.) HAKKINDA YALAN
UMUMÎ AÇIKLAMA
Kizb, yalan demektir. Dilimize kizb kelimesi aynen girmiþtir. Tekzib þekliyle yalanlama manasýnda daha çok kullanýrýz. Dinimiz yalancýlýðý kötü huylarýn baþýnda kabul eder ve þiddetle reddeder. Kur´an-ý Kerim´de küfr bazan kizble ifade edilir. Mükezzib yani yalancý, "kâfir" manasýndadýr.
"Allah adýna yalan söyleyen ve hak kendisine geldiði zaman onu yalanlayan kimseden daha zalim kim vardýr? Kâfirler için cehennemde yer mi yok?" (Zümer 32) ayetinde kizb küfür manasýnda kullanýlmýþtýr.
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bir müslümanýn hýrsýzlýk, zina, içki gibi hakkýnda had cezasý gelen en aðýr suçlarý iþleyenlerin bile cennete gidebileceðini belirtir, fakat yalaný Müslümana bir türlü yakýþtýramaz. Aleyhissalâtu vesselâm´ýn ifadelerinden, yalanýn sayýlan bu günahlardan çok daha çirkin, çok daha alçaltýcý bir cürüm, en bayaðý bir ahlaksýzlýk olduðunu anlamaktayýz: "Mü´ minde her huy bulunabilir, yalan ve hýyanet hariç."
Kizb, sýdkýn zýddýdýr. Sýdkla ilgili olarak gerekli açýklamalarý yaparken, kizbten de bahsedilmiþtir. Bu bahisle ilgili mütemmim malumat için oraya bakýlsýn. [1]
BÝRÝNCÝ FASIL
YALANIN VE YALANCININ ZEMMÝ
ـ5202 ـ1ـ عن صفوان بن سلَيْمٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قُلْنَا يَا رَسُولَ اللّهِ: أيَكُونُ الْمُؤْمِنُ جَباناً. قَالَ: نَعَمْ. قُلْنَا: أفَيَكُونُ بَخِيً؟ قَالَ: نَعَمْ. قُلْنَا: أفَيَكُونُ كَذّاباً؟ قَال: َ[. أخرجه مالك .
1. (5202)- Safvan Ýbnu Süleym (radýyallahu anh) anlatýyor: "Ey Allah´ýn Resulü! dedik, mü´min korkak olur mu?"
"Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine:
"Evet!" buyurdular. Biz yine:
"Pekiyi yalancý olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayýr! buyurdular." [Muvatta, Kelam 19, (2, 990).][2]
ـ5203 ـ2ـ وعن مالكٍ أنّهُ بلغهُ أن ابن مَسعودٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]َ يَزَالُ الْعَبْدُ يَكْذِبُ وَيَتَحَرّى الْكَذِبَ فَيُنْكَتُ في قَلْبِهِ نُكْتَةٌ سَوْدَاءُ حَتّى يَسْوَدَّ قَلْبُهُ فَيُكْتَبُ عِنْدَاللّهِ مِنَ الْكَذَّابِينَ[.»التَّحرِّي« القصد .
2. (5203)- Ýmam Malik´e ulaþtýðýna göre, Ýbnu Mes´ud (radýyallahu anh) þöyle demiþtir: "Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taþýmaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamý simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde "yalancýlar" arasýna kaydedilir." [Muvatta, Kelam 18, (2, 990).][3]
AÇIKLAMA:
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) burada, söylenen her yalanla kalpte bir kararma olduðunu belirtiyor. Bu kara noktalar çoðalýnca kalbin tamamý kararýyor. Hadiste yalana niyet ettikçe buyrulmakla, bu halden kaçýnmaya teþvik ediliyor. Ýnsan yalan söyleyince bidayette sýkýntý duyar. Bu sýkýntýnýn sevkiyle tevbe edip, yalancýlýktan geri dönebilir. Ama yalana, yalan söyleme hususunda cür´ete devam ettikçe kalp tamamen kararýr. Yani, artýk yalan söylemek tabii hale gelir, sýkýlma, üzülme diye bir þey kalmaz.
Bu hale gelince Allah nezdinde, yalancý olduðuna hükmedilir ve o vasýfla yazýlýr. Þarihlere göre, bu vasýfla yazýlmasý, mele-i a´la´da yalancý olarak tanýnýp, arz ehlinin kalplerine de onun yalancý olduðunun ilhamen atýlmasý, dillere yalancý olarak konmasý demektir. Týpký yeryüzüne kabul ve buðzun da bu þekilde konmasý gibi. Bu hal, ona alçalma olarak yeterlidir. Deylemî´de gelen merfu bir rivayette: "Yalancý, hep kendini alçaltmaya yalan söyler" buyrulmuþtur.[4]
ـ5204 ـ3ـ وعن بهْز بن حكيم عن أبيه عن جدّهِ قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: وَيْلٌ لِلّذِي يُحَدِّثُ بِالْحَدِىثِ لِيَضْحَكَ مِنْهُ الْقَوْمُ، فَيَكْذِبُ. وَيْلٌ لَهُ، وَيْلٌ لَهُ[. أخرجه أبو داود والترمذي .
3. (5204)- Behz Ýbnu Hakim an ebihi an ceddihi anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Yazýklar olsun o kimseye ki, insanlarý güldürmek için konuþur ve yalan söylerler! Yazýk ona, yazýk ona!" [Ebu Davud, Edeb 88, (4990); Tirmizî, Zühd 10, (2316).][5]
AÇIKLAMA:
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), mü´minleri yalandan zecr etmek için, insanlarý güldürmek için anlatýlan sözlerdeki yalana bile þiddetli vaidde bulunmaktadýr. Mizah için söylenen yalan böyle þiddetli vaide maruz ise, insanlarý aldatmak, menfaatler elde etmek veya birkýsýmlarýnýn hukukunu çiðnemek gibi ciddî meselelerdeki yalanýn manevî müeyyidesi çok daha aðýr olmalýdýr.
Hadisin mefhum-u muhalifinden, yalana yer vermeyen hak sözlerle insanlarý güldürmenin caiz olduðu manasý çýkmaktadýr. Rivayetlerde bunun örnekleri var. Resulullah zaman zaman çevresindeki insanlara mizahta bulunmaktan geri kalmamýþtýr. Ancak mizah ve þakalarýnda sýdktan ve haktan ayrýlmamýþtýr. Gazalî, meþru olan mizah için, "haktan sapmama, kalp kýrmama ve ifrata kaçmama" þartlarýný koþar. Bu takdirde mizahýmýzýn mizah-ý Muhammedî olacaðýna dikkat çeker. Devamla der ki: "Ey muhatabým, eðer bu tarzla sýnýrlý olarak zaman zaman mizah yapsan sana bir mahzur getirmez. Ancak, insanýn, mizahý kendine bir meslek yapýp üstünde devam etmesi ve onda aþýrý gitmesi, sonra da Resulullah´ýn sünnetine temessük ettiðini söylemesi büyük hatadýr. Bu kimse, danslarýný seyretmek için zencilerin peþini hiç býrakmayan, sonra da "Resulullah Hz. Aiþe´ye onlarýn oyunlarýný seyretmesi için izin vermiþtir" diyerek sünnete uyduðunu söyleyen kimseye benzer."[6]
ـ5205 ـ4ـ وعن أسْمَاءَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها: ]أنَّ امْرَأةً قَالَتْ: يَا رَسُولَ اللّهِ إنَّ لي ضَرَّةً، فَهَلْ عَليَّ مِنْ جُنَاحٍ إنْ تَشَبَّعْتُ مِنْ زَوْجِي غَيْرَ الّذِي يُعْطِينِي؟ فَقَالَ: الْمُتَشَبِّعُ بِمَا لَمْ يُعْطَ كََبِسِ ثَوبَىْ زُورٍ[. أخرجه الخمسة إ الترمذي .
4. (5205)- Esma (radýyallahu anhâ) anlatýyor: "Bir kadýn gelerek: "Ey Allah´ýn Resulü! Benim bir kumam var. Ona karþý (yalan söyleyerek) kocamýn vermediði þeyle karnýmý doyurmuþ göstersem bana bir mahzur getirir mi?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Verilmeyenle karnýný doyurmuþ gösterip övünen, týpký, iki alan elbisesini giyen gibidir" cevabýný verdi." [Buhârî, Nikah 106; Müslim, Libas 127, (2130); Ebu Davud, Edeb 91, (4997).][7]
AÇIKLAMA:
Hadis, kadýnýn kumasýna karþý bile olsa, yalan tavra girmesini yasaklýyor. Müteþebbi, kendini tok gösteren demektir . Kinaye olarak kullanýlmýþ olmasý esastýr. Bu durumda kendine verilmeyeni verilmiþ göstererek veya elinde olmayaný var göstererek baþkasýna karþý yapmacýk, yalan tavýr takýnan kastedilmiþtir. Tabii ki bunun altýnda tefahur ve övünme yatmaktadýr. Aleyhissalâtu vesselâm bu davranýþý tasvib etmiyor; iki yalan elbise giyene benzetiyor. Yalan elbise insaný çýplak býrakýr, rüsvay eder. Bunu "sahte elbise, eyreti elbise" diye de anlamýþlardýr. Ancak yalan elbise diye zahire uygun mana verilmesi daha hikmetli gözükmektedir.
Þu da var ki, yalan elbisesi tabirini, yalan sahibinin elbisesi, yani zühd ehlinin elbisesini giyerek kendini zühd ehlindenmiþ gibi göstermek suretiyle halka karþý yalan söyleyen, riya yaparak çile çekenlerin elbisesiyle kendini onlardan gösteren þeklinde de manalandýranlar olmuþtur. Bazýlarý da: "Üzerinde tek elbise olduðu halde iki elbise varmýþ gibi gösteren kastedilmiþtir" demiþtir. Ezherî: "O kimse, yeninin üzerine bir yen daha diktirerek kendisine bakana iki gömlek giyiyormuþ görünen, halbuki aslýnda tek gömlek giyen kimsedir" der.[8]
ـ5206 ـ5ـ وعن عبداللّهِ بن عامر قال: ]دَعَتْنِي أُمِّي يَوْماً وَرَسُولُ اللّهِ # قَاعِدٌ في بَيْتِنَا. فَقَالَتْ: هَا تَعَالَ أُعْطِيكَ. فقَالَ لَهَا #: مَا أرَدْتِ أنْ تُعْطِيهِ. قَالَتْ: أرَدْتُ أنْ أُعْطِيَهُ تَمْراً. فقَالَ لَهَا: أمَا إنَّكِ لَوْ لَمْ تُعْطِيهِ شَيْئاً كُتِبَتْ عَلَيْكِ كَذْبَة[. أخرجه أبو داود .
5. (5206)- Abdullah Ýbnu Amir (radýyallahu anh) anlatýyor: "Bir gün, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), evimizde otururken, annem beni çaðýrdý ve:
"Hele bir gel sana ne vereceðim!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm anneme:
"Çocuða ne vermek istemiþtin?" diye sordu.
"Ona bir hurma vermek istemiþtim" deyince, Aleyhissalâtu vesselâm:
"Dikkat et! Eðer ona bir þey vermeyecek olursan üzerine bir yalan yazýlacak!" buyurdular." [Ebu Davud, Edeb 88, (4991).][9]
AÇIKLAMA:
Bu hadisin çocuk terbiyesiyle sýký alâkasý vardýr. Yüce mürebbimiz, terbiyede hiçbir surette yalana yer verilmemesini irþad buyurmaktadýr. Bilhassa aðlayan çocuklara bazan yapýlmayacak veya verilmeyecek þey vaadedilir, yahut da olmayacak þeyle korkutulur. Bunlarýn hepsi neticede "yalan" olmakta birleþir. Resulullah bütün bunlarýn haram olduðunu, çocuk terbiyesinde hiçbir surette yalana yer verilmemesi gerektiðini ifade buyurmaktadýr.
Hadis, çocuða, bu basit durumda bile olsa yalandan zecrederse, ciddi durumlarda yalana yer vermenin nasýl bir haybet ve hasaret olduðunu ifadede belið bir örnektir.[10]
ـ5207 ـ6ـ وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: يَكُونُ في آخِرِ أُمَّتِي أُنَاسٌ دَجَّالُونَ كَذَّابُونَ يُحَدِّثُونَكُمْ بِمَا لَمْ تَسْمَعُوا أنْتُمْ وََ آبَاؤُكُمْ فإيَّاكُمْ وَإيَّاهُمْ. َ يُضِلُّونَكُمْ وََ يَفْتِنُونَكُمْ[. أخرجه مسلم.
6. (5207)- Hz. Ebu Hureyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Ümmetimin sonunda yalancý deccaller olacak. Onlar, ne sizin ne de atalarýnýzýn hiç iþitmediði þeyleri anlatacaklar. Onlardan sakýnýn!" [Müslim, Mukaddime 6, (6).][11]
ـ5208 ـ7ـ وعن ابن مسعودٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]إنَّ الشَّيْطَانَ لَيَتَمَثَّلُ في صُورةِ الرَّجُلِ فَيأتِي الْقَوْمَ فَيُحَدِّثُهُمْ الْكَذِبَ، فَيَتَفَرَّقُونَ. فَيَقُولُ الْرَّجُلُ مِنْهُمْ: سَمِعْتُ رَجًُ أعْرِفُ وَجْهَهُ وََ أعْرِفُ اسْمَهُ يُحَدِّثُ كَذَا وَكذَا[. أخرجه مسلم .
7. (5208)- Ýbnu Mes´ud (radýyallahu anh) anlatýyor: "Þeytan insan suretinde temessül eder ve bir cemaate gelerek onlara yalan þeyler söyler. Bir müddet sonra cemaattakiler daðýlýrlar. Onlardan biri:
"Bir adam dinledim, yüzünü de tanýrým ama ismini bilmiyorum. Þöyle þöyle söylemiþti" diyerek (onun yalanýný bilmeden tekrar eder)" [Müslim, Mukaddime 7. hadisin arkasýnda).] [12]
ÝKÝNCÝ FASIL
YALANIN MÜBAH OLDUGU YERLER
ـ5209 ـ1ـ عن أسماء بنت يزيد رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: يَا أيُّهَا النّاسُ مَا يَحْمِلُكُمْ عَلى أنْ تَتَابَعُوا عَلى الْكَذِبِ كَتَتابُعِ الْفِرَاشِ في النّارِ؟ الْكَذِبُ كُلُّهُ عَلى ابْنِ آدَمَ حَرَامٌ اَِّ في ثَثِ خِصَالٍ: رَجُلٌ كَذَبَ عَلى امْرَأتِهِ لِيُرْضِيَهَا. وَرَجُلٌ كَذَبَ فِي الْحَرْبِ، فَإنَّ الْحَربَ خَدْعَةٌ، وَرَجُلٌ كَذَبَ بَيْنَ مُسْلِمَيْنِ لِيُصْلِحَ بَيْنَهُمَا[. أخرجه الترمذي.»التّتابُع« التهافت في امر.و»الفراشُ« الطائر الذي يتواقع في ضوء السراج فيحترق .
1. (5209)- Esma Bintu Yezid (radýyallahu anhâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Ey insanlar! Pervanenin ateþe atýlmasý gibi sizi yalanýn peþine düþmeye sevkeden þey nedir? Halbuki, üç yer hariç yalanýn her çeþidi ademoðluna haramdýr: Bu üç yere gelince:
1) Erkeðin, rýzasýný saðlamak için hanýmýna yalaný,
2) Harpte söylenecek yalan. Çünkü harp bir hileden ibarettir.
3) Ýki Müslümanýn arasýnda sulhü saðlamak kasdýyla söylenen yalan." [Tirmizî, Birr 26, (1940).][13]
AÇIKLAMA:
Yalan dinimizde her çeþit kötülük ve þerrin baþý ve kaynaðý kabul edilerek þiddetle reddedilmiþ olmasýna raðmen bazý hallerde meþru kabul edilmiþtir. Bizzat Resulullah bu halleri tâdad eder. Muhtelif tariklerden gelen rivayetler bu hususlarýbelirtir. Nevevî, Müslim Þerhi´nde þu nakilleri kaydeder: "Bu üç halde yalanýn cevazýnda ihtilaf yoktur. Ancak buralardaki mübah olan yalandan murad nedir? Bunda ihtilaf edilmiþtir. Bir kýsým ulema: "Bu hadisin ýtlaký üzeredir" diyerek, bu üç durumda, maslahat için olmayacak þeyin söylenmesini caiz görür ve "Mazmum olan yalan, zarar getiren yalandýr" derler. Bu görüþlerine Hz. Ýbrahim aleyhisselam´ýn ayette gelen þu sözleriyle delil getirirler: "Bunu yapsa yapsa þu büyükleri yapmýþtýr..." (Enbiya 63), "Ben hastayým (dedi)" (Saffat 89)[14]"
Yine Hz. Ýbrahim´in Mýsýr´a vardýðý zaman, zevcesi Hz. Sare için "O, kýzkardeþimdir" demesi de baþka bir örnektir. Bu meyanda zikredilen bir baþka Kur´anî örnek, Yusuf aleyhisselam´ýn münadisinin sözüdür: "Ey kervan sahipleri sizler hýrsýzsýnýz!" (Yusuf 70). Bu misalleri veren alimler derler ki: "Þurasý muhakkak ki bir zalim, bir adamý öldürmek istese, o da bir þahsýn yanýnda saklanmýþ olsa, mezkur þahsa, onun nerede olduðunu bilmediði hususunda yemin etmek vacib olur."
Diðer bir grup alim -ki Taberî de bunlar arasýnda yer alýr- de þöyle der: "Hayýr, hiçbir þeyde yalan caiz olmaz. Bu sadedde mübaha delalet zýmnýnda gelen örneklerde asýl murad olan, tevriye ve meariz´in (kapalý, birkaç manaya gelen kelimelerin) kullanýlmasýdýr, sarih yalan deðildir. Mesela erkeðin hanýmýna ihsanda bulunacaðýný, falan kumaþtan alacaðýný vaadetmesi ve bu sýrada "Allah takdir ederse" diye niyetlenmesi gibi. Hasýlý bu ruhsat, kiþinin birkaç manaya muhtemel bir kelam söyleyerek, muhatabýn kendi hoþuna giden manada anlamasýna imkan tanýmayadýr. Arayý düzeltmeye çalýþýyorsa, birinden diðerine güzel sözler nakleder ve tevriyede bulunur. Savaþtaki yalan da böyle. Sözgelimi, düþmanýna "imamýnýz öldü" der, ama bunu derken, geçmiþte ölmüþ bulunan imamlarýný kasteder veya: "Yarýn bize imdad, yiyecek.. vs. gelecek" der. Bütün bunlar, mübah olan meariza örnektir ve herbiri de caizdir. Bunlar Hz. Ýbrahim ve Hz. Yusuf´un kýssalarýný ve bu sadedde gelenleri meariza te´vil ettiler.
Kocanýn kadýna, kadýnýn kocaya yalaný bir sevgi izharýyla, mutlaka olmasý gerekmeyen bir hususta vaadde bulunmakla ilgilidir. Yoksa kadýn veya erkek üzerindeki bir hakký ortadan kaldýracak ve berikinin veya ötekinin olmayan bir hakký gasbettirecek bir aldatma, bütün Müslümanlarýn icmaý ile haramdýr."[15]
ـ5210 ـ2ـ وعن أُمُّ كلثُوم بنت عقبة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ # يَقُولُ: لَيْسَ بِالْكَذَّابِ الّذِي يُصْلِحُ بَيْنَ إثْنَيْنِ، فَيَقُولُ خَيْراً أوْ يَنْمِي خَيْراً[. أخرجه الخمسة إ النسائي .
2. (5210)- Ümmü Külsüm Bintu Ukbe (radýyallahu anhâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ý iþittim, diyordu ki:
"Ýki kiþinin arasýný düzelten, hayýr söyleyip, hayýr teblið eden kimse yalancý deðildir." [Buhârî, Sulh 2; Müslim, Birr 101, (2605); Ebu Davud, Edeb 58, (4921); Tirmizî, Birr 26, (1939).] [16]
ـ5211 ـ3ـ وعن صفوان بن سليم الزهرى رَضِيَ اللّهُ عَنْه: ]أنَّ رَجًُ قَالَ: يَا رَسُولَ اللّهِ أكْذِبُ امْرَأتِى. فقَالَ #: َ خَيْرَ في الْكَذِبِ. قَالَ: فأعِدُهَا وَأقُولُ لَهَا؟ قَالَ #: َ جُنَاحَ عَلَيْكَ[. أخرجه مالك .
3. (5211)- Safvan Ýbnu Süleym ez-Zührî (radýyallahu anh) anlatýyor: "Bir adam: "Ey Allah´ýn Resulü! Ben karýma yalan söyleyeyim mi?" demiþti. Aleyhissalâtu vesselâm : "Yalanda hayýr yoktur!" buyurdular. Adam:
"Vaadde bulunmama, lehinde söylememe ne dersiniz?" diye tekrar sordu: Aleyhissalâtu vesselâm da: "Öyleyse sana bir vebal yok!" buyurdular." [Muvatta, Kelam 18, (2, 990).][17]
Ynt: Yalan By: ceren Date: 23 Ocak 2017, 22:09:52
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri yalanin her turlusunden korusun ve rahmetinden uzak eylemesin insallah.Rabbim razi olsun paylasimdan...
Ynt: Yalan By: Sevgi. Date: 05 Nisan 2017, 07:23:26
Aleyna Ve Aleykümüsselăm. yalanýn her türlüsü insaný yanlýþ yola götürür. Bu gibi kötü hallerden kendimizi uzak tutmalýyýz. Mevlam bizleri yalancýlardan etmesin inþaAllah. Amin ecmain