Vasiyet By: sumeyye Date: 03 Mayýs 2010, 11:18:33
Vasiyet
Vasiyet lügat olarak, ulaþmak manasýna gelir. Þer´an, kiþinin ölümünden sonrasýyla ilgili ahdidir. Bu ahde vasiyet denmesi, ölen kiþinin ölümden sonra, hayatýnda olana onunla kavuþmuþ olmasýndan dolayýdýr. Þer´an, menhiyattan zecr, emirlere teþvik için vaki olan beyanlara da vasiyet denir ise de, burada ölen kiþinin vasiyetiyle ilgili teferruat maksuddur.
Dinimiz, gerek erkek ve gerek kadýn için þahsî malý üzerinde vasiyet hakký tanýmýþtýr: Resulullah "Kiþinin vasiyeti yanýnda hazýr bulunmalýdýr" buyurarak, vasiyet meselesinin ciddiyetine dikkat çekmiþtir. Sahih bir vasiyetin olmasý için kadýn-erkek, mü´minkâfir, evlibekâr farký gözetilmez. Vasiyette kadýn kocasýndan izin de almaz. Vasiyetin sýhhati için iki þart aranýr: Akýl ve hürriyet. Mümeyyiz durumdaki çocuðun vasiyeti hakkýnda ihtilaf edilmiþtir. Hanefîlere ve Þafiilerin ezher(galib) görüþüne göre çocuðun, mümeyyiz de olsa vasiyet yetkisi yoktur. Malik, Ahmed -ve bir görüþünde Þafii- "mümeyyizin vasiyeti sahihtir" demiþtir.
Mal üzerinde vasiyetin sahih olmasý için, kiþinin mal býrakmýþ olmasý gerekir. Ayette "Sizden birisine ölüm yaklaþtýðý zaman, eðer ardýnda mal býrakacaksa vasiyet etmek farz kýlýnmýþtýr. O kimse anne ve babasýna ve akrabasýna uygun þekilde vasiyet yapsýn" (Bakara 180) buyrulmuþtur. Ayet-i kerimede zikri geçen hayýrdan muradýn mal olduðunda ittifak edilmiþtir. Çünkü malý olmayanýn vasiyeti de olmaz. Ancak hayýrla çok malýn kastedildiðini zannederek "az malý olana vasiyet hakký yoktur" diyen de olmuþtur. Her halukârda esas olan "az da olsa, çok da olsa malý olanýn vasiyet edebilme hakkýdýr" bu sabittir. Þafiiler, malda az çok tefriki yapmadan, "vasiyetin mendub olduðu"na hükmetmiþlerdir.Vasiyet malsýz da olabilir: Çocuðun iþlerini tedvir edecek kimseyi belirlemesi veya çocuklarýna dinî ve dünyevî ne gibi iþler yapýlmasý gerektiðini vasiyet etmesi gibi. Böyle bir vasiyetin mendubiyetini reddeden alim görülmemiþtir.
Vasiyette az mal ile çok malýn nisabý hususunda ihtilaf edilmiþtir. Hz. Ali´ye göre yedi yüz dirhem azdýr, bir rivayette de sekiz yüz dirhem mal azdýr. Ýbnu Abbas´tan da benzeri bir rivayet gelmiþtir. Hz. Aiþe´ye göre çok iyal býrakan kimse için üç bin dirhem de býraksa çok deðildir. Hasýlý bu, nisbî bir durumdur, þahýslara ve ahvale göre farklýlýklar arzeder, kesin bir nisab söylenemez.[1]
* VASÝYETE TEÞVÝK
ـ5794 ـ1ـ عن ابن عمر رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: مَاحَقُّ امْرِئٍ مُسْلِمٍ لَهُ شَىْءٌ يُوصِي فِيهِ أنْ يَبِيتَ لَيْلَتَيْنِ إَّ وَوَصِيَّتُهُ مَكْتُوبَةٌ عِنْدَهُ[. أخرجه الستة .
1. (5794)- Ýbnu Ömer (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Hakkýnda vasiyet edebileceði bir malý bulunan Müslüman kimsenin, vasiyeti yanýnda yazýlý olmaksýzýn iki gece geçirmeye hakký yoktur." [Buharî, Vesaya 1; Müslim, Vasiyyet 4, (1627); Muvatta, Vasiyyet 1, (2, 761); Ebu Davud, Vesaya 1, (2863); Tirmizî, Cenaiz 5, (974); Nesâî, Vesaya 1, (6, 238, 239).][2]
AÇIKLAMA:
Hadis, vasiyete deðen -az veya çok- bir malý olan herkesin beraberinde yazýlý bir vasiyetname taþýmasýný tavsiye etmektedir. Hadisin üslubu vücub hükmüne uygun ise de, cumhur bunu vücub manasýnda anlamamýþ, buna uyulmasýný tahsin etmek maksadýyla böyle bir üsluba yer verilmiþ olduðunu söylemiþtir. Zahirîler, buna dayanarak vacib demiþtir. Cumhur "kiþinin üzerinde emanet veya borç varsa" kaydýný koyarak, borçlularýn bunu belirten bir vasiyetinin olmasý gereðine dikkat çekmiþtir. Bu vasiyetin yazýlý olmasý, durumunda deðiþiklik hasýl oldukça vasiyet metninin yazýlý olarak deðiþtirilmesi ve bunun þahidlendirilmesi gereðine dikkat çekilmiþtir.[3]
ـ5795 ـ2ـ وعن ابن عبّاس رَضِيَ اللّهُ عَنهما في قوله تعالى: ]إنْ تَرَكَ خَيْراً الْوَصِيّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَا‘قْرَبَيْنِ، وَكَانَتِ الْوَصِيَّةُ كذلِكَ حَتّى نَسَخَتْهَا آيَةُ الْمِيرَاثِ[. أخرجه أبو داود.
2. (5795)- Ýbnu Abbas (radýyallahu anhümâ) "Ölen, mal býrakmýþsa ebeveyn ve akrabalarýna vasiyette bulunsun..." (Bakara 180) ayeti hakkýnda demiþtir ki: "Miras ayeti neshedinceye kadar vasiyet bu þekilde vacib idi." [Ebu Davud, Vesaya 5, (2869).][4]
AÇIKLAMA:
1- Hadiste geçen ve miras ayeti gelmezden önce vasiyeti farz kýlan, miras ayeti ile de neshedilmiþ bulunan ayetin meali þudur: "Sizden birisine ölüm yaklaþtýðý vakit, eðer ardýnda mal býrakacaksa, vasiyet etmek farz kýlýnmýþtýr. O kimse anne ve babasýna ve akrabasýna uygun þekilde vasiyetini yapsýn. Bu Allah´tan sakýnanlar üzerine bir borçtur" (Bakara 180). Tekrar ediyoruz: Bu ayet-i kerimenin hükmü Nisa suresinin baþ kýsýmlarýndaki miras paylarýný belirleyen ayetlerle neshedilmiþtir. Ayrýca bu ayeti neshedecek mahiyette olmak üzere: "Allahu Zülcelal hazretleri her hak sahibine hakkýný vermiþtir. Öyleyse artýk herhangi bir varis lehine vasiyet yoktur" buyurmuþtur.[5]
* VASÝYETÝN ZAMANI
1. (5796)- Hz. Ebu Hureyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a: "Hangi sadaka efdaldir?" diye sorulmuþtu:
"Saðlýklý ve fakirlikten korkup, zenginliðe ümit baðladýðýn, mala karþý cimri olduðun halde tasadduk etmen! Bu þekilde tasadduku, can boðazýna gelip de falana þu kadar, feþmekana bu kadar diyeceðin zamana kadar devam ettir. O sýrada (yaptýðýn tasaddukun sana bir faydasý yoktur, çünkü malýn, artýk) zaten birilerinin olmuþtur." [Buharî, Vesaya 7, Zekat 11; Müslim, Zekat 92, (1032); Ebu Davud, Vesaya 3, (2865); Nesâî, Vesaya 1, (6, 237).][6]
AÇIKLAMA:
Bu hadis, Allah Teala nezdinde hangi sadakanýn daha makbul ve üstün olduðunubelirtmektedir: Ýnsan saðlýklý, henüz dünyevî arzular, dünyevî istikbal hesaplarý canlý ve galib, mesela zengin olma amelinde, fakirliðe düþme endiþesini de yaþamakta, bu sebeple parayý cimrice harcamakta vs. Ýþte bu halet-i ruhiyeyi taþýrken Allah rýzasý için para harcamak pek makbul bir ibadettir. Resulullah, bu suretle harcamayý can boðaza gelinceye kadar fasýlasýz devam ettirmeyi tavsiye etmektedir.
Böyle yapmaz da dünyadan el etek çekip ölüme yaklaþtýðý zaman falana þu kadar filana bu kadar diye yapacaðý tasaddukun fazla bir kýymeti yoktur. Artýk yemek istese yiyemez, giymek istese giyemez, saðlýðý da eskisi gibi yeterli deðil, dünyadan zevk alamýyor, ahireti düþünmeye baþlamýþ ve bu esnada sadaka da veriyor. Resulullah bu sadakanýn fazla bir kýymet arzetmeyeceðini bildiriyor. Ölüm sath-ý mailinde, mal da artýk baþkasýnýn olmuþtur: Mirasçýlar. Öyleyse, bu maldan Allah rýzasý için yaþlýlýktan önce, bir hayat boyu aralýksýz harcanmalýdýr. Esasen, hiç kimse, ani bir ölümle karþýlaþmayýp yukarýda tasvir edilen fýrsatý da elde edeceði hususunda garanti veremez. Her hal u kârda hayata baðlýlýk þartlarýnda sadaka vermek daha makbul, daha sevaplýdýr.[7]
radyobeyan