Kütübü Sitte
Pages: 1
Tevbe By: sumeyye Date: 03 Mayýs 2010, 11:15:03
Tevbe




ـ1ـ عن الحارث بن سُويد قال: ]حَدّثَنا عَبْدُ اللّهِ بنُ مَسْعُودٍ رَضِىَ اللّهُ عَنْه حَدِيثَيْنِ: أحَدُهُمَا عَنْ رَسُولِ اللّهِ #، وَاŒخَرُ عَنْ نَفْسِهِ. فَقَالَ: إنَّ الْمُؤمِنَ يَرَى ذُنُوبَهُ كَأنَّهُ قَاعِدٌ تَحْتَ جَبَلٍ يَخَافُ أنْ يَقَعَ عَلَيْهِ، وَإنّْ الْفَاجِرَ يَرَى ذُنُوبَهُ كَذُبَابٍ مَرَّ عَلى أنْفِهِ. فقَالَ بِهِ هكَذَا بِيَدِهِ فَذَبَّهُ عَنْهُ. ثُمَّ قَالَ: سَمِعْتُ رسولَ اللّه # يَقُول اللّهُ أفْرَحُ بِتَوْبَةِ عَبْدِهِ الْمُؤمِنِ مِنْ رَجُلٍ نَزَلَ في أرْضٍ دَوِيَّةٍ مُهْلِكَةٍ مَعَهُ رَاحِلَتُهُ عَلَيْهَا طَعَامُهُ وَشَرَابُهُ فَوَضعَ رَأسَهُ فَنَامَ نَوْمَةً فَاسْتَيْقَظَ، وَقَدْ ذَهَبَتْ رَاحِلَتهُ فَطَلَبَهَا حَتَّى إذَا اشْتَدَّ عَلَيْهِ الجُوعُ وَالْعَطَشُ قَالَ: أرْجِعُ إلى مَكانِى الَّذِى كُنْتُ فِيهِ فَأنَامُ حَتَّى أمُوتَ. فَوضَعَ رَأسَهُ عَلى سَاعِدِهِ لِيَمُوتَ فَاسْتَيْقَظَ فَإذَا رَاحِلَتُهُ عِنْدَهُ عَلَيْهَا زَادُهُ وَشَرابُهُ. فاللّهُ أشَدَّ فَرحاً بِتَوْبَةِ الْعَبْدِ الْمُؤمِنِ مِنْ هذَا بِرَاحلَتِهِ وَزَادِهِ[. أخرجه الشيخان والترمذى.وزاد في رواية مسلم ثمَّ قال: اللَّهُمَّ أنْتَ عَبْدِى وَأنَا رَبُّكَ، أخْطَأ مِنْ شِدَّةِ الْفَرَحِ.»الدَّوِيَّةُ« الصحراء التى نبات فيها.



1. (949)- Hâris Ýbnu Süveyd anlatýyor: "Abdullah Ýbnu Mes´ud (radýyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´ dendi, diðeri de kendisinden. Dedi ki: "Mü´ min günahýný þöyle görür: "O, sanki üzerine her an düþme tehlikesi olan bir daðýn dibinde oturmaktadýr. Dað düþer mi diye korkar durur. Fâcir ise, günahý burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür" Ýbnu Mes´ud bunu söyledikten sonra eliyle, þöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmýþtýr.

Sonra dedi ki: "Ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn þöyle söylediðini duydum: "Allah, mü´min kulunun tevbesinden, týpký þu kimse gibi sevinir: "Bir adam hiç bitki bulunmayan, ýssýz, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceðini ve içeceðini üzerine yüklemiþ olduðu bineði ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) baþýný yere koyup uyur. Uyandýðý zaman görür ki, hayvaný baþýný alýp gitmiþtir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düþüp: "Hayvanýmýn kaybolduðu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayým" der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine baþýný koyup uzanýr. Derken bir ara uyanýr. Bir de ne görsün! Baþý ucunda hayvaný durmaktadýr, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. Ýþte Allah´ýn, mü´min kulunun tevbesinden duyduðu sevinç, kaybolan bineðine azýðýyla birlikte kavuþan bu adamýn sevincinden fazladýr."

Müslim´in bir rivayetinde þu ziyâde var: "(Sonra adam sevincinin þiddetinden þaþýrarak þöyle dedi: "Ey Allah´ým, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim." [Buharî, Da´avât 4; Müslim 3, (2744); Tirmizî, Kýyâmet 50, (2499, 2500).[1]



AÇIKLAMA:



Tevbe, þer´î ýstýlahta, çirkinliði sebebiyle günah ameli terkedip, yaptýðýna piþman olmak ve bir daha dönmemeye azmetmek, günah, þayet zulüm nev´inden ise, kulun hakkýný iâde etmek veya hak sahibinden helallik ve af talebetmektir.

Mamafih ulemâ tevbeyi "piþmanlýk", "bir daha günah iþlememeye azmetmek", "günahtan uzaklaþmak" gibi deðiþik þekillerde tarif etmiþtir. Tevbeyi tarifte, bu üçünü birlikte þart koþan da olmuþtur. Tevbe mevzuunda þu hususun da bilinmesi gerekir. Allah nazarýnda tevbekâr sayýlmak için, bu söylenenlerin Allah´ýn rýzasýný taleb maksadýyla yapýlmasý gerekir. Aksi takdirde mal veya sýhhat endiþesiyle israf, içki gibi günahlarýn terki veya halkýn ayýplamasýndan kurtulmak için bir kýsým çirkin iþleri býrakmak tevbe sayýlmaz, bu hususta âlimler ittifak ederler. Bir de mücerred piþmanlýk tevbe için yeterli deðildir. Piþman olmakla birllikte günahý terketmesi ve dönmemeye azmetmesi gereklidir. Bu nokta-i nazardan, tevbeyi "piþmanlýk" olarak tarif edenlerin aldandýðý anlaþýlýr.

Tevbe ya küfürden, ya günahtan olur. Küfürden tevbe edenin tevbesi kesinlikle makbuldür. Günahtan tevbe edenin tevbesi, sýdk ile yapýlýrsa o da makbuldür. Kabulün manasý, iþlenen günahýn zararýndan kurtulmaktýr. Tekrar o günaha dönmediði takdirde, iþlememiþ gibi olur. Asinin tevbesi Allah´ýn hakkýna giren günahtan ise, onu, söylediðimiz þekilde terketmesi kâfidir. Ancak bazýlarý için þeriat kaza ve kefâret þartý koymuþtur. Kul hakkýna giriyorsa, hakkýn hak sahibine ulaþmasý þarttýr aksi takdirde o günahýn zararýndan kurtulamaz. Ancak hakkýn ulaþmasý için elinden geleni yaptýðý halde hakký sahibine ulaþtýramadý ise Allah´ýn affedeceði ümid edilir. Zira Cenab-ý Hakk tabiatlarý deðiþtirir, günahlarý hasenata çevirir.

Abdullah Ýbnu´l-Mübarek tevbe için baþka þartlar da ileri sürmüþtür, der ki: "Nedamet etmek, bir daha dönmemeye azmetmek, kul hakkýný ödemek, farzlardan zâyi ettiklerini eda etmek, haramla beslenen bedenden o maddeleri eritip yerine temiz maddeler gelinceye kadar üzüntü ve kedere boðulmak; nefsine, günahýn lezzetini tattýrdýðý gibi, tâatýn elemini tattýrmak."

Tevbe ve istiðfar birbirine yakýn dualardýr. Diðer dualarýn ve ibâdetlerin makbul olmasý için de önce tevbe ve istiðfarla dua ve ibâdetlere baþlanmasý tavsiye edilmiþtir. Bazý büyükler: "Ýstiðfarda mý bulunayým, tesbihat mý yapayým?" diye soru soranlara þu cevabý vermiþtir: "Kirli elbise, buhurdan ziyade sabuna muhtaçtýr."

Þu halde tevbe ve istiðfar için illa da günah iþlemiþ olmak gerekmez. Allah´a dua vs. þekilde ibadet edecek olan kimsenin buna "tevbe ve istiðfar"la baþlamasý, kirlerden temizlenmesi gerekir. Zîra temizlerin duasý daha çabuk icâbet görür. Nitekim Hz. Peygamber:

واللّه إنِّى ََسْتَغْفِرُ اللّهَ وَاَتُوبُ اِلَيْهِ في الْيَوْمِ اكثَرَ من سبعينَ مَرَّةً

"Allah´a kasem olsun, ben günde yetmiþ kereden fazla Allah´a tevbe ve istiðfar ederim" buyurmuþtur.

Kulun tevbesi karþýsýnda Allah´ýn sevinmesi, mutlaka affetmek azmini ifade eder. Hele rivayette olduðu gibi, bu Ýlâhî sevinç, bir insanýn duyduðu "delice sevinç"le ifade edilmiþse, bu tevbeye teþvikte, tevbenin makbuliyetini ifadede belið bir üslup, mukni bir metod olmaktadýr.[2]



ـ2ـ وعن زِرِّ بنِ حُبَيْش قال: ]حَدثنا صَفْوَانُ بن عَسَّالٍ المُرَادِى رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: قال رسولُ اللّه #: بَابٌ مِنْ قِبَلِ الْمَغْرِبِ مَسِيرَةُ عَرْضِهِ أوْ يَسِيرُ الرَّاكِبُ في عَرْضِهِ أرْبَعِينَ أوْ سَبْعِينَ سَنَةً، خَلَقَهُ اللّهُ تَعالى يَوْمَ خَلَقَ السَّمَواتِ وَا‘رْضَ، مَفْتُوحٌ لِلتَّوْبَةِ َ يُغْلَقُ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ مِنْ مَغْرِبِهَا[. أخرجه الترمذى وصححه .



2. (950)- Zirrü´bnü Hubeyþ anlatýyor: "Saffân Ýbnu Assâl el-Murâdî (radýyallahu anh) bize, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ýn þöyle söylediðini rivayet etti:

"Maðrib cihetinde bir kapý vardýr. Bu kapýnýn geniþliði -veya bunun geniþliði binekli bir kimsenin yürüyüþüyle- kýrk veya yetmiþ senedir. Allah o kapýyý arz ve semalarý yarattýðý gün yarattý. Ýþte bu kapý, güneþ batýdan doðuncaya kadar tevbe için açýktýr." [Tirmizî, Da´avât 102, (3529).][3]



ـ3ـ ولمسلم عن أبى هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْه ]أنَّ النَّبىَّ # قالَ: مَنْ تَابَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ مِنْ مَغْرِبِهَا تَاب اللّهُ عَلَيْهِ[ .



3. (951)- Ebû Hüreyre (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim güneþ batýdan doðmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder." [Müslim, Zikr 43, (2703).][4]



ـ4ـ وعن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهما ]أنَّ رسولَ اللّه # قال: إنَّ اللّهَ يَقْبَلُ تَوبَةَ الْعَبْدِ مَا لَمْ يُغَرْغِرْ[. أخرجه الترمذى وصححه .



4. (952)- Ýbnu Ömer (radýyallahu anhümâ) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder." [Tirmizî, Da´avât 103, (3531); Ýbnu Mâce, Zühd 30, (4253).] [5]



ـ5ـ وعن أبى موسى رَضِىَ اللّهُ عَنْه. ]أنَّ رسولَ اللّه # قال: إنَّ اللّهَ عَزَّ وَجلّ يَبْسُطَ يَدَهُ بِاللَّيْلِ لِيَتُوبَ مُسِئُ النَّهَارِ، وَيَبْسُطُ يَدَهُ بِالنَّهَارِ لِيَتُوبَ مُسِئُ اللَّيْلِ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ مِنْ مَغْرِبِهَا[. أخرجه مسلم.»الْيَدُ« هنا: كناية عن العطاء والفضل .



5. (953)- Ebû Musa (radýyallahu anh) anlatýyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah iþleyenlerin tevbesini kabul etmek için geceleyin elini açar. Gece günah iþleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz elini açar, bu hal, güneþ batýdan doðuncaya kadar devam edecektir."

Burada "el", Allah´ýn ihsan ve fazlýndan kinayedir. [Müslim, Tevbe 32, (2760).][6]



AÇIKLAMA:



Son dört hadis (950-953), günah iþleyen mü´minleri ümidsizliðe düþmekten kurtarýp tevbeye teþvik etme gayesine matuftur. Cenâb-ý Hakk´ýn her çeþit günahý affedeceðini ifade etmektedirler. Üstelik tevbe için belli bir vakit de tayin edilmiþ deðildir. Gündüz de gece de Allah´ýn elleri açýktýr. Kiþi son nefesini verinceye veya insanlýk kýyametin en büyük alâmeti olan güneþin battýðý yerden doðmasýna kadar hayatta kaldýðý müddetçe Allah´ýn tevbe kapýlarý açýktýr. Ve bu kapý o kadar geniþtir ki, geniþliði atlý kimsenin kýrk veya yetmiþ yýlda ancak katedebileceði bir mesafeye ulaþmaktadýr.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Allah´ýn rahmetinin bolluðunu, fazlýnýn çokluðunu ve affýnýn geniþliðini ifâde için bu mânevî mefhumlarý insan aklýnýn anlayacaðý maddî teþbihlere dökmüþtür. Bu uzaklýklarý dünyevî ölçülere vurmak her halde câiz olmaz, týpký Allah´a el izâfe edilmesi gibi. Allah´ýn bizim gibi el sahibi olduðunu düþünmek, لَيسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ veya ولم يكن له كفواً احَدٌ gibi Allah´ýn eþi, benzeri, misli olmadýðýný ifade eden ayetlere ters düþer.[7]



ـ6ـ وعن أبى سعيد رَضِىَ اللّهُ عَنْه. ]أنَّ رسولَ اللّه # قال: كانَ فِيمَنْ كانَ قَبْلَكُمْ رَجُلٌ قَتَلَ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ نَفْساً فَسألَ عَنْ أعْلَمِ أهْلِ ا‘رْضِ. فَدُلَّ عَلى رَاهِبٍ فَأتَاهُ فقَالَ: إنَّهُ قَتَلَ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ نَفْساً، فَهَلْ لَهُ مِنْ تَوْبَةٍ؟

قَالَ: َ. فَقَتَلَهُ فَكَمَّلَ بِهِ مِائَةً، ثُمَّ سَألَ عَنْ أعْلَمِ أهْلِ ا‘رْضِ فَدُلَّ عَلى رَجُلٍ عَالِمٍ فَأتَاهُ فَقَالَ. إنَّهُ قَتَلَ مِائَةَ نَفْسٍ، فَهَل لَهُ مِنْ تَوْبَةٍ؟ فقَالَ نَعَمْ. وَمَنْ يَحُولُ بَيْنَكَ وَبَيْنَ التَّوْبَةِ؟ انْطَلِقْ إلى أرْضِ كَذَا وَكذَا. فَإنَّ بِهَا نَاساً يَعْبُدُونَ اللّهَ فَاعْبُدِ اللّهَ مَعَهُمْ وََ تَرْجِعْ إلى أرْضِكَ فَإنَّهَا أرْضُ سُوءٍ، فَانْطَلَقَ حَتَّى إذَا انْتَصَفَ الطّرِيقَ أتَاهُ مَلَكُ الْمَوتِ فَاخْتَصَمَتْ فِيهِ مََئِكَةُ الرَّحْمَةِ وَمََئِكَةُ الْعَذَابِ. فَقَالَتْ مََئِكَةُ الرَّحْمَةِ إنَّهُ جَاءَ تَائِباً وَمُقْبً بِقَلْبِهِ إلى اللّه تعالى. وَقَالَتْ مََئِكَةُ الْعَذَابِ: إنَّهُ لَمْ يَعْمَلْ خَيْراً قَطُّ. فَأَتَاهُمْ مَلَكٌ في صُورَةِ آدَمِىٍّ فَجَعَلُوهُ بَيْنَهُمْ. فقَالَ قِيسُوا مَا بَيْنَ ا‘رْضَيْنِ فَفِِى أيِّهِمَا كَانَ أدْنَى فَهُوَ لَهُ، فَقَاسُوا فَوَجَدُوهُ أدْنَى إلى ا‘رْضِ التَّى أرَادَ بِشِبْرٍ. فقَبَضَتْهُ مََئِكَةُ الرَّحْمَةِ[. أخرجه الشيخان.زاد في رواية: فَلَمَّا كانَ بِبَعْضِ الطَّرِيقِ أدْرَكَهُ الْمَوْتُ فَجَعَلَ يَنُوءُ بَصَدْرِهِ نَحْوَ الْقَرْيَةِ الصَّالِحَةِ فَجُعِلَ مِنْ أهْلِهَا .



6. (954)- Ebu Said (radýyallahu anh) anlatýyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden önce yaþayanlar arasýnda doksan dokuz kiþiyi öldüren bir adam vardý. Bir ara yeryüzünün en bilgin kiþisini sordu. Kendisine bir râhib tarif edildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kiþi öldürdüðünü, kendisi için bir tevbe imkânýnýn olup olmadýðýný sordu. Râhib: "Hayýr yoktur!" dedi. Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladý.

Adamcaðýz, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine âlim bir kiþi tarif edildi. Ona gelip, yüz kiþi öldürdüðünü , kendisi için bir tevbe imkâný olup olmadýðýný sordu. Âlim: "Evet, vardýr, seninle tevben arasýna kim perde olabilir?" dedi. Ve ilâve etti:

"- Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zîra orada Allah´a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah´a ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orasý kötü bir yer."

Adam yola çýktý. Giderken yarý yola varýr varmaz ölüm meleði gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkýnda ihtilâfa düþtüler. Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekâr olarak geldi. Kalben Allah´a yönelmiþti" dediler. Azab melekleri de: "Bu adam hiçbir hayýr iþlemedi" dediler.

Onlar böyle çekiþirken insan suretinde bir baþka melek, yanlarýna geldi. Melekler onu aralarýnda hakem yaptýlar. Hakem onlara: "Onun çýktýðý yerle, gitmekte olduðu yer arasýný ölçün, hangi tarafa daha yakýnsa ona teslim edin" dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiði (iyiler diyarýna) bir karýþ daha yakýn. Onu hemen rahmet melekleri aldýlar."

Bir rivayette þu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattý. Adamcaðýz yönünü sâlih köye doðru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayýldý." [Buharî, Enbiya 50; Müslim, Tevbe 46, (2766); Ýbnu Mâce, Diyât 2, (2621).][8]



ـ7ـ وفي أخرى: ]فَأوْحَى اللّهُ تَعالى إلى هذهِ أنْ تَبَاعَدِى، وَإلى هذِهِ أنْ تَقَرَّبِى، وَقالَ: قِيسُوا مَا بَيْنَهُمَا[ .



7. (955)- Bir diðer rivayette (ayný hikaye ile ilgili olarak) þöyle denmiþtir: "Allah Teâla beriki köye adamdan uzaklaþmayý, öbür köye de yaklaþmayý vahyetti, sonra da: "Adamýn geldiði ve gitmekte olduðu köylere uzaklýklarýný ölçüp kýyaslayýn" dedi." [Buharî, ayný bab.][9]

Ynt: Tevbe By: HALACAHAN Date: 27 Mart 2016, 13:21:00
Selamun aleykum.. Tövbe ve istiðfar etmek izlediðimiz günahlardan af dilemek yapmamýz gereken en önemli görevlerden biridir.. günah için tövbe ettiðimizde inþaallah bir daha yapmamak için tövbe etmeliyiz.. Ümitsizliðe dusmemeliyiz.. Rabbimiz halisane byapilan tovbeleri katýnda kabul eder..Rabbimin atfettiði kullardan olmamýz duasiyle
Ynt: Tevbe By: ikranur 7d Date: 27 Mart 2016, 14:35:31
selamun aleykum.
tövbe etmek iþlediðimiz günahlar için Allah .c.c dan af dilemektir. inþ bizlerde þu günden sonra tevbe edelim ve birdaha günah iþlemeyelim inþ.
Allah cc. razý olsun.
Ynt: Tevbe By: Busra 8-B Date: 27 Mart 2016, 14:35:42
Esselamu aleykum
Bir hata yapýnca tovbe etmeliyiz  .
Ynt: Tevbe By: Sevgi. Date: 23 Ocak 2017, 16:05:43
Esselâmü Aleyküm Ve Rahmetüllah. Tövbe etmek yapmýþ olunan günahtan piþmanlýk duyup Allah'tan af dilemektir.  Allah ( Celle Celalühu ) tövbe eden kulunu sever. Allah ( Celle Celalühu ) bizleri samimi tövbe eden kullarýndan olmayý nasip etsin inþaAllah. Amin ecmain
  Paylaþým için Allah ( c.c ) Razý olsun.
Ynt: Tevbe By: Mustafa/Samed Date: 23 Ocak 2017, 16:37:21
Ve Aleykümüsselam. Rabbim peygamberimizin yolundan ayýrmasýn. Paylaþým için Rabbim razý olsun.
Ynt: Tevbe By: ceren Date: 23 Ocak 2017, 21:47:38
Aleykumselam.Allaha inanan ve isledigi tum gunahlardan pisman olup tevbe den ve allahin magfiretine kavusan kullardan olalim inþallah..

radyobeyan